Hindistan’ın İran’la Temasları ve Yeni Dış Politika Arayışları

Hindistan, uzun zamandır İran’la ikili ilişkilerini ihmal etmiştir ve sorunlar giderek büyümüştür.
Hindistan, İran’la ilişkilerini yeniden rayına oturtmak için harekete geçmiştir.
Hindistan, dış politikasında yeni bir anlam ve jeopolitik eksen bulma çabasındadır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Kızıldeniz, Aden Körfezi ve Umman Denizi’ndeki gerginlik sürerken Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar’ın İran’ı ziyaret etmesi dikkat çekmiştir.[i] Bu ziyaret, İsrail-Hamas çatışmasının ortasında Husi militanlarının Kızıldeniz’deki ticari gemileri hedef almasına ilişkin küresel endişelerin arttığı bir dönemde gerçekleşmiştir.

İran’da üst düzey temaslarda bulunan Jaishankar, Kızıldeniz’deki son güvenlik durumu da dahil olmak üzere bir dizi ikili ve bölgesel konuyu ele almıştır. Hatırlatmak gerekirse, yakın zamanda Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İngiltere, Yemen’deki Husi mevzilerini hedef alan hava saldırıları başlatmıştı. Yine bu dönemde Hindistan Donanması, kritik deniz yollarının güvenliğini temin etmek adına gözetleme ve devriye faaliyetlerini artırmıştır. [ii]

İkili görüşmelerde, Çabahar Limanı aracılığıyla bölgesel bağlantının geliştirilmesi konusu da ele alınmıştır. Zira Hindistan, özellikle Afganistan’la olan bağlantısı nedeniyle bölgesel ticareti artırmak amacıyla Çabahar Limanı projesini uzun zamandır tamamlamayı arzulamaktadır. Bu liman aynı zamanda Hindistan, İran, Afganistan, Ermenistan, Azerbaycan arasında yük taşımaya yönelik 7.200 km uzunluğunda çok modlu bir taşımacılık projesi olan Uluslararası Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru (INSTC) projesi için de önemli bir merkez olarak görülmektedir. Bu projenin devam etmesini isteyen Hindistan, aynı zamanda ABD ve İran arasındaki gerginliğin ortasında kalmaktadır.

Özellikle Kızıldeniz’de artan güvenlik tehditlerinin ardından ABD, Hindistan’ı bu denizlerdeki çok uluslu deniz koalisyonuna katılmaya davet etmektedir.[iii] İngiliz Donanması’nın kontrolündeki bu koalisyon, deniz güvenliğini sağlamayı ve Husi saldırılarının giderek daha fazla hedef aldığı küresel nakliye rotalarını korumayı amaçlamaktadır. Hindistan, özellikle yakın denizlerdeki seyrüsefer özgürlüğünü koruma görevlerine ve tatbikatlara düzenli katılım sağlamaya özen göstermektedir. Ancak Kızıldeniz, Aden Körfezi ve Umman Denizi’ndeki uluslararası deniz koalisyona katılmak, Hindistan’ın dış politikasında yeni bir jeopolitik tercih anlamına gelebilir.Çünkü bu koalisyon ülkeleri, genellikle Batı Dünyası’na yakın kabul edilen aktörlerdir. Hindistan ise kendisini Batı ekseni içerisinde konumlandırmamaktadır. Ancak ABD, Hindistan’a bu yönde bir baskı yapmaktadır.

Hindistan, Kızıldeniz’deki Husi-ABD çatışmasını hafifletmek için İran’la diyaloğunu hızlandırmaktadır. Belki de ABD, Hindistan üzerinden İran’la diyalog yürütmeye ve onu dizginlemeye çalışıyor olabilir.  Jaishankar, bölgedeki endişeleri hafifletmeye yönelik bir plan hazırlamak üzere İran’ı ziyaret etmiştir. İki BRICS üyesinin Kızıldeniz’deki son gerginliği ve Gazze’deki savaşı ele alması oldukça önemlidir. Zira Hindistan, sadece Gazze’deki durumun tırmanmasından değil, aynı zamanda Husilerin Hindistan kıyılarındaki gemilere saldırmasından da endişe duymaktadır.[iv] Nitekim Husiler, Hindistan bandıralı gemileri de hedef almaktadır. ABD, bu saldırılardan İran’ı sorumlu tutmaktadır.

Burada birkaç senaryodan bahsedebiliriz. Birincisi İran, Hindistan’ın Batı’yla son dönemdeki yakınlaşma çabalarından rahatsızdır. ABD’nin Kızıldeniz, Aden Körfezi, Umman Denizi ve Hint Okyanusundaki uluslararası koalisyona Hindistan’ı davet etmesi, İran’ın aleyhinedir. Yeni Delhi, bu teklif doğrudan kabul etmese bile bölgedeki denetim-gözetim faaliyetlerini artıracağını duyurmuştur. Bu süreçte İran ve Husilerin Hindistan’ı da hedef alması, önemli bir mesajdır. Halihazırda İran hem INSTC’de hem Çabahar Limanı Projesi’nde Hindistan’la istenen işbirliği ivmesini yakalayamamıştır. Bu projelerin gecikmeli-yavaş ilerlemesi, Hindistan’ı rahatsız etmekte ve onu alternatif koridor arayışlarına yöneltmektedir. Bu bakımdan Hindistan’ın Avrupa’ya uzanan ve İsrail’den geçen IMEC Projesi de dikkat çekicidir. Normal şartlarda İran hem Hindistan hem Çin’in kendisi üzerinden Batıya bağlanmasını arzulamaktadır. Yeni Delhi’nin alternatif koridorlara yönelmesi, İran’ın istemediği bir durumdur.

İkincisi Hindistan, dış politikasında yeni bir anlam ve jeopolitik eksen bulma çabasındadır. Son aylardaki hamlelerine bakıldığında; Rusya’yla olan temasları, Çin’le olan rekabeti, ABD’yle savunma-güvenlik işbirliğini geliştirmesi gibi adımlar, Hindistan’ın dış politikada bir arayış içinde olduğunu göstermektedir. Bir yandan Rusya’yla arasını iyi tutmaya çalışan Hindistan, diğer yandan Çin’in etkisini sınırlandırmak için adımlar atmaktadır. Bunun yanı sıra ABD ve Avrupa’yla yakın işbirliği geliştirme arzusunda olan Hindistan, son olarak İran’la temaslarını hızlandırmaya karar vermiştir. Yukarıda belirtildiği gibi Hindistan, uzun zamandır İran’la ikili ilişkilerini ihmal etmiştir ve sorunlar giderek büyümüştür. Öncelikle Çin ve Kuşak-Yol Girişimi gibi faktörler, İran-Hindistan ilişkilerinde önemli bir güven sorunu yaratmaktadır. Bunun yanı sıra İran ve Hindistan, ulaştırma koridorlarında (INSTC ve Çabahar Limanı Projesi) istenen başarıyı halen kaydedememiştir. Buna Afganistan’daki Taliban sorunu, İsrail-Hindistan işbirliği ve IMEC Projesi ve en son Gazze’deki savaş ve Kızıldeniz’deki kriz eklenmiştir. Bu sorunlar üst üste birikince Hindistan, İran’la ilişkilerini yeniden rayına oturtmak için harekete geçmiştir. Ancak Hindistan’ın bu diplomaside oldukça geç kaldığı söylenebilir. İran’ın jeopolitik tercihleri netleşmektedir. Buradaki en büyük şans BRICS platformu gibi durmaktadır. Hindistan ve İran, bu sorunları/bölgesel anlaşmazlıkları geri plana itip BRICS içerisinde yeni bir işbirliği-dayanışma örneği gösterebilirler.


[i] “EAM Jaishankar Likely To Travel To Iran On January 15 Amid War in Middle East”, The Hindu, https://www.thehindu.com/news/national/eam-jaishankar-likely-to-travel-to-iran-on-january-15-amid-war-in-middle-east/article67737069.ece, (Erişim Tarihi: 23.08.2024).

[ii] “India Vows ‘Strict Action’ For Attacks On Indian-Crewed Vessels”, Iran Int., https://www.iranintl.com/en/202312285370, (Erişim Tarihi: 23.08.2024).

[iii] “US Invites India to Join Naval Coalition in Red Sea”, Livemint, https://www.livemint.com/news/world/us-invites-india-to-join-naval-coalition-in-red-sea-11704356854836.html, (Erişim Tarihi: 23.08.2024).

[iv] “Jaishankar bound for Iran; Gaza, Houthi attacks on agenda”, Hindustan Times, https://www.hindustantimes.com/india-news/jaishankar-bound-for-iran-gaza-and-houthi-attacks-on-agenda-101705037455396.html, (Erişim Tarihi: 23.08.2024).

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Benzer İçerikler