Analiz

Hindistan Dış Politikasının Evrimi

Hindistan, ABD ve Rusya ya da İran ve Suudi Arabistan gibi diğer ülkelerle olan ilişkilerini dengeleyerek stratejik özerkliğini korumaktadır.
Nehru, stratejik özerkliğini korumak amacıyla Hindistan’ı Soğuk Savaş ittifaklarından uzaklaştırarak bağlantısızlığa yöneltmiştir.
Nehru, sömürgecilik mirasıyla mücadele etmek ve dekolonizasyonu ilerletmek için Asya ve Afrika ülkeleriyle dayanışmaya büyük öncelik vermiştir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Nehru Dönemi (1947-1964): Temel Fikirler

Hindistan’ın ilk başbakanı ve dış politikasının gelişiminde önemli bir figür olan Jawaharlal Nehru, aşağıdaki fikirlere güçlü vurgular yapmıştır:

  • Bağlantısızlar Hareketi: Nehru, stratejik özerkliğini korumak amacıyla Hindistan’ı Soğuk Savaş ittifaklarından uzaklaştırarak bağlantısızlığa yönlendirmiştir. Hindistan 1961 yılında bağımsızlığını yeni kazanan ülkelerin çıkarlarını desteklemek üzere Bağlantısızlar Hareketi’ne kurucu üye olarak katılmıştır.
  • Panchsheel Anlaşması: 1954 yılında Çin ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD), saldırmazlık ve birbirine saygıyı vurgulayan Barış İçinde Bir Arada Yaşamanın Beş İlkesi’ni imzalamıştır. Ancak 1962 Çin-Hindistan Savaşı bu fikri büyük ölçüde test etmiş ve Hindistan’ın diplomatik ve savunma politikalarındaki kusurları ortaya çıkarmıştır.
  • Asya ve Küresel Güney’e Vurgu: Nehru, sömürgecilik mirasıyla mücadele etmek ve dekolonizasyonu ilerletmek için Asya ve Afrika ülkeleriyle dayanışmaya büyük öncelik vermiştir.
  • Askeri İttifaklara Muhalefet: Barış ve uluslararası nükleer silahsızlanma politikasını vurgulayan Hindistan, Merkezi Antlaşma Teşkilatı (CENTO) ve Güneydoğu Asya Antlaşması Teşkilatı (SEATO) gibi ittifakları reddetmiştir.
  • Sınırlamalar ve Başarılar: Nehru’nun idealizmi Hindistan’ın ahlaki itibarını artırmış, ancak 1962 çatışmasının da gösterdiği gibi ülkeyi özellikle savunma açısından hazırlıksız hale getirmiştir.

Nehru Sonrası Dönem (1964-1991)

Nehru’nun vefatından sonra yerine gelen liderler, bölgesel ve dünya çapındaki gelişmelere yanıt olarak dış politikada değişikliklere gitmiştir:

  • 1965-1977, 1980-1984: İndira Gandhi – Realpolitik Yaklaşım: Bölgesel hakimiyet ve ulusal güvenlik motivasyonlarına sahip olan İndira Gandhi daha akılcı kararlar almaya başlamıştır.
  • 1971 Bangladeş Kurtuluş Savaşı: Hindistan, Bangladeş’in kurulmasıyla neticelenen Pakistan’la çatışmasında Mukti Bahini’yi güçlü bir şekilde desteklemiştir. Hindistan’ın stratejik duruşu Hint-Sovyet Dostluk ve İşbirliği Antlaşması (1971) ile güçlendirilmiştir.
  • Nükleer Politikası: 1974 yılında Hindistan Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nı (NPT) reddetmiş ve Pokhran-I Nükleer denemesiyle nükleer caydırıcılık konusundaki kararlılığını ortaya koymuştur.
  • 1977-1980 Janata Hükümeti: Janata rejimi Hindistan’ın uzun süredir devam eden Sovyet üyeliğinden ayrılıp ABD ile daha iyi ilişkilere yönelmiş olsa da ömrü anlamlı değişiklikler için çok kısa olmuştur.
  • Rajiv Gandhi (1984-1989) ve Ekonomik Diplomasisi: Bu diplomasi ticaret ve teknolojiye odaklanmış, gelişmekte olan uluslararası ekonomilerle bağlantılar kurmuştur.
  • Barışı Koruma Çabaları: 1987 yılında Hindistan Barışı Koruma Gücü (IPKF) Sri Lanka’ya gönderilmiş, ancak başarılı olamaması tartışmalara yol açmıştır.

Soğuk Savaş Sonrası Dönem (1991-2000)

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte Hindistan’ın dış politikası stratejik pragmatizme doğru kaymaya başlamıştır.

  • Ekonomik liberalleşme: Başbakan P.V. Narasimha Rao ve Maliye Bakanı Manmohan Singh yönetimindeki Hindistan, 1991 yılında dış politika üzerinde etkisi olan ekonomik liberalleşmeyi benimsemiştir. Zengin ülkeler ve ASEAN gibi bölgesel bloklarla ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine öncelik verilmiştir.
  • Stratejik Özerklik: Rao, Hindistan’ın “Doğu’ya Bakış Politikası”nı başlatarak Çin’in etkisini dengelemek amacıyla Güneydoğu Asya ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirmiştir. Hindistan-ABD ilişkilerindeki iyileşme, savunma ve teknolojik işbirliği ile karakterize olmuştur.
  • Nükleer Atılganlık: Hindistan’ın stratejik bağımsızlığı Atal Bihari Vajpayee hükümetinin 1998 Pokhran-II nükleer denemeleriyle öne çıkmıştır. Hindistan, uluslararası yaptırımlara rağmen inandırıcı bir asgari caydırıcılık duruşu sergilemeye devam etmiştir.
  • Kargil Savaşı (1999): Kargil Savaşı, Pakistan’ın yarattığı zorlukların ve güçlü savunma planlarının gerekliliğinin önemini vurgulamıştır.

Küresel Entegrasyon ve 21. Yüzyılda Çoklu Uyum (2000-Günümüz)

  • Manmohan Singh Dönemi (2004-2014): Singh yönetimi özellikle ABD, Avrupa Birliği ve ASEAN ile yatırım ve ticarete öncelik vermiştir. 2008 yılında imzalanan Hindistan-ABD Sivil Nükleer Anlaşması ile Hindistan’ın enerji güvenliği ve ABD’yle stratejik bağlantısı pekiştirilmiştir. Hindistan, BRICS’in yanı sıra IBSA[1] da dahil olmak üzere Güney-Güney işbirliğini teşvik eden çok taraflı örgütlerde önemli bir oyuncu olmuştur.
  • Narendra Modi Dönemi (2014-günümüz) – Önce Komşuluk Politikası: Modi, özellikle Çin ve Pakistan ile rekabet ve işbirliği arasında bir denge kurarak Güney Asya komşularıyla ilişkilere yüksek öncelik vermiştir. ASEAN ülkeleriyle güvenlik ve bağlanabilirliği geliştirerek “Doğu’ya Bakış” çabasını güçlendirmiştir.
  • Stratejik Ortaklıklar: ABD, Rusya, Japonya ve Avrupa ülkeleri gibi kilit güçlerle bağlar geliştirilmiştir. Çin’in Hint-Pasifik’teki egemenliğine karşı çıkmak amacıyla QUAD (Avustralya, Japonya, Amerika Birleşik Devletleri ve Hindistan) önemli bir ittifak haline gelmiştir.
  • Sınır ve Güvenlik Sorunları: Özellikle Galwan Vadisi çatışması (2020) ve Doklam Çıkmazı (2017) sırasında Çin’le yaşanan gerilimler kontrol altına alınmıştır. Cemmu ve Keşmir’de (2019) 370. Maddenin iptali dünya çapında tartışmalara yol açmış ve Pakistan’la gerilimi artırmıştır. Hindistan’ın kültürel diplomasisinin teşvik edilmesi ve ikili bağları güçlendirmek için Hint diasporasının kullanılması Yumuşak Güç ve Diaspora örnekleri olarak verilebilir.

Hindistan Dış Politikasındaki Temel Eğilimler

  • Bağlantısızlıktan Çoklu Bağlantıya: Soğuk Savaş döneminde bağlantısızlık gerekli olsa da Hindistan, Soğuk Savaş sonrası dönemde çoklu bağlantı politikasını benimsemiş ve çıkarlarını korumak için çeşitli devletlerle etkileşime girmiştir.
  • Ekonomik ve Stratejik Önceliklendirme: Uluslararası Güneş İttifakı ve Dijital Hindistan diplomasisi gibi girişimler, ekonomik büyüme ve güvenlik kaygılarının artık Hindistan’ın dış politikasına nasıl hakim olduğunu göstermektedir.
  • Bölgesel ve Küresel Arenada Girişkenlik: Hindistan, dünyaya liderlik etme hedefine uygun olarak terörizm, iklim değişikliği ve deniz güvenliği gibi konularda sesini yükseltmiştir.
  • İlişkileri Dengelemek: Hindistan, ABD ve Rusya ya da İran ve Suudi Arabistan gibi diğer ülkelerle olan ilişkilerini dengeleyerek stratejik özerkliğini korumaktadır.

Sonuç

Nehru’nun idealizminden bugüne Hindistan dış politikası, günümüzün acil küresel sorunlarını ele alan pratik ve çok yönlü bir stratejiye dönüşmüştür. Bu politika tarihi değerlere dayanmakla birlikte bugün Hindistan’ın stratejik güvenlik, ekonomik ilerleme ve kültürel etki arasında bir denge kurarak dünya sahnesinde daha büyük bir etkiye sahip olma arzusunu temsil etmektedir.


[1] Hindistan-Brezilya-Güney Afrika Cumhuriyeti Diyalog Forumu (IBSA).

Jameela RIZWAN
Jameela RIZWAN
Jameela Rizwan, halihazırda Jamia Millia Islamia Üniversitesi’nde Çatışma Analizi ve Barış İnşası alanında Yüksek Lisans yapmakta ve ANKASAM’da stajyer olarak görev almaktadır. Ayrıca Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (CIRSS) Statecraft Projesi’nde Araştırma Stajyeri ve Uluslararası İnsan Hakları, Barış ve Politika Konseyi'nde (ICHRPP) Araştırma Asistanı olarak görev almaktadır. Araştırma alanları, özellikle Çatışma Analizi, Barış İnşası mekanizmaları, Çatışma Çözümü, Batı Asya ve Güney Asya Çalışmaları ile Uluslararası İlişkiler, Stratejik Çalışmalar ve Bölgesel Güvenlik konularıdır.

Benzer İçerikler