27 Ocak 2025 tarihinde Hindistan Dışişleri Bakanlığı Sekreteri Vikram Misri’nin Çin’e yaptığı ziyaretin damgasını vurduğu Hindistan ve Çin arasındaki son diplomatik temas, ikili ilişkilerde önemli bir anı ifade etmektedir. Bu ziyaret, Ladakh’ta uzun süredir devam eden askeri açmazı çözmeyi ve 2020 yılında tartışmalı sınırlarında yaşanan ölümcül çatışmadan bu yana gergin olan diyalog mekanizmalarını yeniden canlandırmayı amaçlayan bir dizi toplantının ardından gerçekleşmiştir. Misri’nin ziyareti sırasında yapılan görüşmelerde, pandemi ve ardından yaşanan diplomatik gerilimler nedeniyle askıya alınan iki ülke arasındaki doğrudan uçuşların yeniden tesis edilmesi de dâhil olmak üzere geniş bir yelpazedeki ikili konular ele alınmıştır.[1]
Dışişleri Bakanlığı Sekreteri Vikram Mısri’nin Çin ziyareti, Hindistan ve Çin arasındaki ilişkileri normalleştirmeyi amaçlayan önemli bir diplomatik jest niteliği taşımaktadır. Pandemi ve 2020 sınır çatışmasının diplomatik yansımalarının bir sonucu olarak iki ülke arasındaki doğrudan uçuşların askıya alınması, gergin ilişkilerin sembolik bir temsili olmuştur. Bu uçuşların yeniden tesis edilmesi sadece lojistik bir mesele değil, aynı zamanda insanlar arası temasların ve ekonomik alışverişlerin yeniden tesis edilmesine yönelik sembolik bir adım olmuştur. Bu konu etrafındaki tartışmalar, siyasi ve askeri gerilimlerin ortasında bile açık iletişim ve angajman kanallarının sürdürülmesinin öneminin karşılıklı olarak kabul edildiğini yansıtmaktadır.
Çin Dışişleri Bakanlığı’nın ikili ilişkilere stratejik ve uzun vadeli bir perspektiften bakma vurgusu, bu diplomatik çözülmenin önemli bir yönünü oluşturmaktadır. Bu yaklaşım, Hindistan Dışişleri Bakanı S. Jaishankar’ın 2020 sonrası sınır sorunlarının aşılması için ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğine dair ifadeleriyle de örtüşmektedir. Her iki ülke de kısa vadeli kazanımlardan ziyade uzun vadeli faydalara odaklanarak ileriye dönük bir yaklaşım benimsemeye teşvik olunmaktadır. Bu stratejik bakış açısı, tarafların ekonomik, askeri ve jeopolitik boyutları kapsayan etkileşimlerinin karmaşıklığı içinde yol alırken büyük öneme sahiptir.
Tarihsel olarak Hindistan-Çin ilişkileri bir ısınma, provokasyon ve sınır anlaşmazlıklarının yeniden gündeme gelmesi döngüsüyle karakterize olmuştur. Bu durum yakın geçmişte de kendini göstermiş, diplomatik angajman dönemleri askeri restleşmeler ve toprak talepleriyle kesintiye uğramıştır. Diplomasi ve diyalog mekanizmalarını canlandırmaya yönelik mevcut çabalar, bu döngüyü kırmaya ve daha istikrarlı ve öngörülebilir bir ilişki kurmaya yönelik girişimler olarak görülmektedir. Bununla birlikte sınır anlaşmazlığı ve bölgedeki stratejik rekabet gibi altta yatan sorunlar, ikili ilişkilerde sürdürülebilir iyileşmenin önünde önemli zorluklar teşkil etmeye devam etmektedir.[2]
2020 yılında Galvan Vadisi’nde yaşanan sınır çatışması, Hindistan-Çin ilişkilerinin kırılganlığını çarpıcı bir şekilde ortaya koymuştur. Her iki taraftan da askerlerin ölümüyle sonuçlanan olay, ikili ilişkilerde önemli bir bozulmaya ve birçok diplomatik ve ekonomik girişimin durmasına yol açmıştır. Ardından Ladakh’ta yaşanan askeri açmaz, her iki tarafın da Fiili Kontrol Hattı boyunca ek birlikler ve altyapı konuşlandırmasıyla yakın tarihin en uzun ve en çekişmeli çatışmalarından biri olmuştur. Mevcut diplomatik çabalar gerilimi azaltmayı ve sınır anlaşmazlığına karşılıklı olarak kabul edilebilir bir çözüm bulmayı amaçlamaktadır.
Siyasi ve askeri gerilimlere rağmen Hindistan ve Çin arasındaki ekonomik bağlar büyümeye devam etmiştir. Bu durum iki ülke ekonomilerinin iç içe geçmiş yapısının altını çizmektedir. Çin, Hindistan’ın en büyük ticaret ortaklarından biridir ve ikili ticaret son yıllarda rekor seviyelere ulaşmıştır. Ancak bu ekonomik karşılıklı bağımlılık her iki ülkenin de istikrarlı ilişkiler sürdürmesi için güçlü bir teşvik sağlarken, özellikle Çin’le önemli bir ticaret açığı olan Hindistan için kırılganlıklar da yaratmaktadır.[3]
Hindistan-Çin ilişkilerinin ekonomik boyutu, bölgedeki stratejik rekabet nedeniyle daha da karmaşık bir hal almaktadır. Küresel ticaret için kritik bir deniz koridoru olan Hint Okyanusu jeopolitik rekabetin odak noktası haline gelmiştir. Hindistan-Çin ilişkilerini canlandırmaya yönelik mevcut diplomatik çabalar olumlu bir gelişmedir. Ancak bu süreçte önemli zorluklar bulunmaktadır. Sınır anlaşmazlığı, ikili ilişkilerde sürekli iyileşmenin önünde önemli bir engel olmaya devam etmektedir. Her iki taraf da sorunu diyalog yoluyla çözme taahhüdünü dile getirmiş olsa da karşılıklı olarak kabul edilebilir bir çözümün bulunmaması gerilimi körüklemeye devam etmektedir. Her iki ülkenin de uzun vadeli faydalara ve bölgesel istikrara odaklanarak ilişkilerinin karmaşıklığını aşması gerekecektir. Bu çabaların başarısı, temel sorunları ele alma ve daha istikrarlı ve öngörülebilir bir ilişki kurma becerilerine bağlı olacaktır.
[1] “India Foreign Secy to visit China to Revive Ties”, Reuters, https://www.reuters.com/world/india/india-foreign-secy-visit-beijing-talks-revive-ties-2025-01-23/, (Erişim Tarihi: 30.01.2025).
[2] “China-India Relations: The Thaw-Provoke-Repeat Cycle”, The Diplomat, https://thediplomat.com/2025/01/china-india-relations-the-thaw-provoke-repeat-cycle/, (Erişim Tarihi: 30.01.2025).
[3] “India and China Should Admit Their Economies Are Intertwined”, Bloomberg, https://www.bloomberg.com/opinion/articles/2025-01-02/india-and-china-should-admit-their-economies-are-intertwined, (Erişim Tarihi: 30.01.2025).