Hedefin Yeni Adı: “Camdan Saray”

Paylaş

Kaos Düzeni”nin tek bir hedefi var: Sapkın Mesihçi anlayış çerçevesinde “Tanrıyı kıyamete zorlamak”. Bunun için de önlerinde en büyük engel olarak gördükleri, Ankara’da temelleri atılan “Güçlü İstanbul” inşa sürecini baltalamak istiyorlar.

Zira, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında “İslam İç Savaşı”nı gerçekleştiremeyenler ve bundan sonra da gerçekleştiremeyeceklerini anlayan “Evanjelist-Siyonist İttifak”, nam-ı diğer “Yeni Haçlılar”, şimdilerde Mescid-i Aksa krizi üzerinden dinler arası bir savaşı başlatmak istiyorlar. Fakat Türkiye ayakta iken bu savaşı kazanabilmeleri mümkün değil!

Dolayısıyla “işbirliği” adı altında mavi boncuklarla ya da taşeronları üzerinden gerçekleştirdikleri dolaylı operasyonlarla “İslam’ın Son Kalesi”ni tamamen teslim almaya çalışan “Evanjelist-Siyonist İttifak”, artık yeni bir sürece girmiş durumda: Doğrudan işgal!

Bu kapsamda savaş baltalarını çıkaran güçler, Türkiye’ye yönelik olası bir işgalin “meşruiyet zemini” ile ilgili yoğun bir psikolojik harekât içerisine girmiş bulunuyorlar. Düne kadar Türkiye’yi yere göğe sığdıramayanlar, şimdi onu bir an önce gömmeye çalışıyorlar.

İsrail ile yaşanmaya başlayan kriz, bu noktada oldukça önemli. Zira daha önceki yazılarımızda da altını çizdiğimiz üzere, Türk-Batı ilişkilerinde ABD açısından şu üç önemli nokta Türkiye’nin ekseni hakkında önemli bir gösterge olarak kabul edilmektedir: 1) Türkiye-Avrupa Birliği; 2) Türkiye-NATO; 3) Türkiye-İsrail arasındaki ilişkiler.

Aslında bu üç ilişki tek bir kapıya çıkıyor: İsrail’in güvenliği ve Büyük İsrail Projesi’nin inşasına hizmet. NATO ve AB bu bağlamda en az bir ABD kadar güvence olarak kabul ediliyor. Burada Türkiye’nin süreçten çekilmesi işte bundan ötürü başlı başına bir tehlikeli gelişme, tehdit olarak görülüyor.

Osmanlı Korkusu!

Dün İsrail’in kuruluşunda nasıl Osmanlı en büyük engel olarak görüldüyse ve bir türlü ikna edilemediyse, bugün de Türkiye Cumhuriyeti “Büyük İsrail Projesi”nin önündeki en büyük engel, tehdit olarak kabul ediliyor.

Bu noktada, İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben “Osmanlı imparatorluğu günleri geride kalmıştır. Kudüs geçmişte de Yahudi halkının başkenti olmuştur, halihazırda Başkentidir ve gelecekte de öyle olacaktır.” şeklinde sert ifadeleri, bu tarihsel hafızayı ve endişeyi ortaya koyması açısından önemli.

Bir kez daha görüldüğü üzere, “Osmanlı İmparatorluğu” her ne kadar sahnede olmasa da, adı bile yetiyor. Onun torunlarının Osmanlı adını telaffuz etmeleri bile Türk-İslam düşmanlarını büyük bir endişeye itiyor. Zira korktukları şey gerçekleşiyor: Osmanlı’nın torunları aslına rücu ediyor. Bundan dolayı da yine tehdit ediyorlar.

Bu noktada İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın “Camdan bir sarayda yaşayanların başkalarına taş atmamaları gerekir.” ifadesi, bizi haliyle Osmanlı’nın son dönemine, Abdülhamid’e ve ona yönelik suikast-darbe girişimlerine kadar götürüyor. İsrail, açıkçası aba altından sopa gösteriyor

Sırada KKTC ve “BOP Kürdistanı” mı Var?

Ve anlaşılan o ki, bu Katar vb. ülkeler ile sınırlı kalmayacak. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mescid-i Aksa’da “aşırı güç” kullanılmasına yönelik çıkışına verdiği cevapta kullandığı ifadeler oldukça dikkat çekici.

Belki dikkatinizden kaçmıştır, ben söyleyeyim. Netanyahu: “Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs sakinlerine veya Kürtlere ne diyeceğini görmek ilginç olurdu.” derken, Türkiye açısından kullanabileceği iki önemli krize dikkatleri çekiyor: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kürtler.

Bu açıklama, İsrail’in “One Minute Krizi” sonrası deklare ettiği Türkiye’yi kuşatma politikasında önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor. “One Minute Krizi”nde “Türkiye bizi kuşatmaya çalışıyor, artık bu tarihten itibaren biz Türkiye’yi çevrelemeye başlayacağız” diyen Peres politikalarında sona gelinmiş görünüyor.

Bu kuşatmayı Kafkaslarda Gürcistan ve Azerbaycan ile başlatıp, Yunanistan, GKRY, Mısır ve diğer bir kaç ülke ile devam ettiren İsrail, anlaşılan o ki bizim kılcal damarlarımıza kadar girmiş ve şimdi oralardan aba altından sopa gösteriyor.

Bu bağlamda İsrail’in Kıbrıs’a olan ilgisi ve KKTC’deki faaliyetleri ile “BOP Kürdistanı” daha anlamlı bir hale geliyor. Doğu Akdeniz’de Kıbrıs, Ortadoğu’da Kuzey Suriye ve Kuzey Irak merkezli son gelişmeler işte bu açıdan çok önemli. Bilmem anlatabildim mi?

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
1969 Dörtyol-Hatay doğumlu olan Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. BÜ’de 1995 yılında Yüksek Lisans çalışmasını tamamlayan Erol, aynı yıl BÜ’de doktora programına kabul edildi. Ankara Üniversitesi’nde doktorasını 2005’de tamamlayan Erol, 2009 yılında “Uluslararası İlişkiler” alanında doçent ve 2014 yılında da Profesörlük unvanlarını aldı. 2000-2006 tarihleri arasında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM)’nde görev yapan Erol, ASAM’ın Genel Koordinatörlük görevini de bir dönemliğine yürütmüştür. 2009 yılında Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) Kurucu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (USGAM)’nin de kurucu başkanı olan Prof. Erol, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanlığını da yürütmektedir. Prof. Erol, Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (GAZİSAM) Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur. 2007 yılında Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) “Türk Dünyası Hizmet Ödülü”nü alan Prof. Erol, akademik anlamdaki çalışmaları ve medyadaki faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 2013 yılında Çağdaş Demokratlar Birliği Derneği tarafından “Yılın Yazılı Medya Ödülü”, 2015 yılında “APM 10. Yıl Hizmet Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından “2015 Yılın Basın-Fikir Ödülü”, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri “2016 Gönül Elçileri Medya Onur Ödülü”, Yörük Türkmen Federasyonları tarafından verilen “2016 Türkiye Onur Ödülü”. Prof. Erol’un 15 kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının isimleri şu şekildedir: “Hayalden Gerçeğe Türk Birleşik Devletleri”, “Türkiye-AB İlişkileri: Dış Politika ve İç Yapı Sorunsalları”, “Avrasya’da Yeni Büyük Oyun”, “Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları”, “Türk Dış Politikasında Güvenlik Arayışları”, “Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu İlişkileri”, “Sıcak Barışın Soğuk Örgütü Yeni NATO”, “Dış Politika Analizinde Teorik Yaklaşımlar: Türk Dış Politikası Örneği”, “Krizler ve Kriz Yönetimi: Aktörler ve Örnek Olaylar”, “Kazakistan” ve “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”. 2002’den bu yana TRT Türkiye’nin sesi ve TRT Radyo 1 (Ankara Radyosu) “Avrasya Gündemi”, “Stratejik Bakış”, “Küresel Bakış”, “Analiz”, “Dosya”, “Haber Masası”, “Gündemin Öteki Yüzü” gibi radyo programlarını gerçekleştirmiş olan Prof. Erol, TRT INT televizyonunda 2004-2007 yılları arasında “Arayış”, 2007-2010 yılları arasında Kanal A televizyonunda “Sınır Ötesi” ve 2020-2021’de de BBN TÜRK televizyonunda “Dış Politika Gündemi” programlarını yapmıştır. 2012-2018 yılları arasında Millî Gazete’de “Arayış” adlı köşesinde dış politika yazıları yayımlanan Prof. Erol’un ulusal-uluslararası medyada çok sayıda televizyon, radyo, gazete, haber siteleri ve dergide uzmanlığı dahilinde görüşlerine de başvurulmaktadır. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Latin Amerika Araştırmaları Merkezi’nde (LAMER) de dersler veren Prof. Erol, 2018’den bu yana Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerini devam ettirmektedir. Prof. Erol, 2006 yılından itibaren Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde de dersler vermiştir. Prof. Erol’un başlıca ilgi ve uzmanlık alanları ve bu kapsamda lisans, master ve doktora seviyesinde verdiği derslerin başlıcaları şu şekilde sıralanabilir: “Jeopolitik”, “Güvenlik”, “İstihbarat”, “Kriz Yönetimi”, “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”, “Türk Dış Politikası”, “Rus Dış Politikası”, “ABD Dış Politikası”, “Orta Asya ve Güney Asya”. Çok sayıda dergi ve gazetede yazıları-değerlendirmeleri yayımlanan Prof. Erol’un; “Avrasya Dosyası”, “Stratejik Analiz”, “Stratejik Düşünce”, “Gazi Bölgesel Çalışmalar”, “The Journal of SSPS”, “Karadeniz Araştırmaları gibi” akademik dergilerde editörlük faaliyetlerinde bulunan Prof. Erol, “Bölgesel Araştırmalar”, “Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları”, “Gazi Akademik Bakış”, “Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri”, “Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler”, “Demokrasi Platformu” dergilerinin editörlüklerini hali hazırda yürütmekte, editör kurullarında yer almaktadır. 2016’dan bu yana Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Kurucu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettiren Prof. Erol, evli ve üç çocuk babasıdır.

Benzer İçerikler