Gürcistan’da 2024 yılının Kasım ayının sonuyla beraber devam eden kitlesel protestolar, hükümetin Avrupa Birliği (AB) ile müzakere sürecini 2028’e kadar askıya alma kararının ardından başlamıştır. Başbakan Irakli Kobakhidze’nin liderliğindeki Gürcü Hayali Partisi Hükümeti’nin bu kararı, Avrupa Parlamentosu’nun 26 Ekim 2024’teki parlamento seçim sonuçlarını reddetmesi ve yeni seçim çağrısı yapmasıyla tetiklenmiştir. Kobakhidze, AB’yi ve bazı Avrupa liderlerini “şantaj” yapmakla suçlamıştır. Karar, halk arasında büyük bir öfkeye yol açarken, Gürcistan’da AB üyeliğine yönelik destek oranının %80’lere ulaştığı göz önüne alındığında, protestoların büyüklüğü de dikkat çekici kabul edilmiştir.[1]
Gösterilere sadece seçmenler değil, diplomatlar, eğitim sektörü çalışanları ve devlet memurları da katılım sağlamıştır. Gürcistan halkı, Avrupa hedeflerinden vazgeçmeyeceğini açıkça ifade ederken, bu durum uzmanlar tarafından “Gürcülerin Avrupa değerlerine bağlılığını gösteren güçlü bir sinyal” olarak değerlendirilmiştir.[2] 2017 yılından bu yana anayasal olarak güvence altına alınan AB üyelik hedefi, ülkenin siyasi gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Hükümetin müzakere sürecini askıya alma kararı, halk tarafından bir ihanet olarak algılanırken, protestoların yaygınlığı ve sürekliliği, Gürcistan’ın siyasi ve toplumsal yapısındaki kırılmayı ortaya koymaktadır.
Gürcü Hayali Partisi Hükümeti’nin AB müzakerelerini askıya alma kararı, partinin demokratik gerileme eğilimlerini yeniden gündeme taşımıştır. Daha önce de “Yabancı Ajanlar Yasası” adıyla bilinen bir düzenlemeyi hayata geçirme girişiminde bulunan hükümet, bu yasayla sivil toplum kuruluşları ve bağımsız medyayı hedef almıştı.[3] Rusya’daki benzer düzenlemelere atıfta bulunulan yasa, uluslararası kamuoyunda ifade özgürlüğünü tehlikeye atacağı gerekçesiyle büyük tepki toplamıştı. Bu durum, Gürcistan Hükümeti’nin Avrupa değerleriyle olan bağlarını zayıflattığı ve demokratik standartlardan uzaklaştığı şeklinde yorumlanmıştır.
Parti, son dönemde Kremlin tarzı ifade özgürlüğünü ve LGBTQ+ haklarını sınırlayan yasalar çıkarmıştı. Kobakhidze ise parlamentoda yaptığı konuşmada, seçimlerin “ahlaksız propagandayla geleneksel değerler arasında bir referandum” olduğunu ve toplumun geleneksel değerleri seçtiğini söylemiştir.[4] Hükümetin “devlet yapısını ele geçirme, seçimleri manipüle etme ve Avrupa yanlısı hedeflere zarar verme” yönündeki politikaları, demokratik değerlerin tehdit altında olduğunu göstermektedir.
Kobakhidze, AB üyeliği hedefinden vazgeçmediklerini belirterek, “2028 sonuna kadar AB ile müzakere açma konusunu gündeme almayacağız. Ayrıca 2028 sonuna kadar AB’den herhangi bir bütçe hibesi kabul etmeyeceğiz.” ifadesini kullanmıştır.[5] Başbakan Irakli Kobakhidze, protestoları “şiddet içeren” ve “yabancı güçler tarafından organize edilen” eylemler olarak nitelendirerek, göstericilere yönelik güvenlik güçlerinin müdahalesini savunmuştur. Polis, protestolara göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su ile müdahale ederken, gözaltına alınan kişilere yönelik kötü muamele iddiaları uluslararası insan hakları örgütlerinin tepkisini çekmiştir.
Uluslararası toplum, Gürcistan’daki gelişmelere tepkisiz kalmamıştır. AB, Gürcistan hükümetinin müzakere sürecini askıya almasını “demokratik gerileme” olarak nitelendirirken, ABD Dışişleri Bakanlığı da bu kararı Kremlin’in etkisini artırmaya yönelik bir adım olarak değerlendirmiştir. Gürcistan’daki seçimlerin özgür ve adil olmadığına dair raporlar, Batılı ülkelerin Gürcü Hayali Partisi’ne yönelik eleştirilerini yoğunlaştırmıştır.
Uzmanlar, uluslararası toplumun Gürcistan’daki demokratik süreçlere destek vermesi gerektiğini vurgularken, seçim manipülasyonunda ve demokratik gerilemede sorumluluğu bulunanlara yönelik yaptırımların gündeme alınması gerektiğini belirtmektedir. Gürcistan’ın AB’ye entegrasyon hedeflerinden uzaklaşması, ülkenin Batı’yla ilişkilerini zayıflatma riskini taşımaktadır.
Kremlin ise Gürcistan’daki protestoları ülkenin iç meselesi olarak tanımlasa da olayları Ukrayna’daki Maidan Protestoları’na benzetmiştir. Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, Gürcistan’ın “karanlık bir uçuruma sürüklendiğini” iddia ederek, protestoların Batılı güçler tarafından organize edildiği görüşünü dile getirmiştir.[6] Rusya’nın bu yaklaşımı, Gürcistan üzerindeki etkisini artırma çabası olarak yorumlanabilecekken, Gürcü hükümetinin Moskova’ya daha fazla yakınlaşabileceği endişeleri de gündeme getirmiştir. Bu durum, Gürcistan’ın jeopolitik duruşu ve bölgedeki güç dengeleri açısından önemli sonuçlar doğurabilir.
Protestoların uzun vadeli etkileri belirsizliğini korurken, halkın Avrupa yanlısı rotadan sapılmasına karşı gösterdiği direnç, hükümet üzerindeki baskıyı arttırmaktadır. Gürcistan’daki muhalefet partileri, protestolara geniş katılım sağlarken, hükümetin otoriter eğilimlerine karşı mücadele çağrısı yapmaktadır. Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, hükümetin politikalarını eleştirerek AB üyelik sürecinin askıya alınmasını Gürcistan’ın Avrupa’dan uzaklaşması olarak nitelendirmiştir.[7] Zurabişvili’nin bu açıklamaları, Gürcistan’daki siyasi kriz ve kutuplaşmayı daha da derinleştirmiştir.
Başbakan Kobakhidze, hükümetin Brüksel’den gelen mali yardımları reddedeceğini açıklayarak bu kararı ulusal bağımsızlık ve gurur meselesi olarak tanımlanmıştır. Ancak bu tür söylemler, Gürcistan’ın Batı’yla entegrasyon sürecini zayıflatma ve ülkeyi uluslararası alanda yalnızlaştırma riski taşımaktadır. AB’nin Gürcistan’a yönelik yaptırımları ve mali yardımları durdurma kararları, ülkenin ekonomik istikrarını tehlikeye atabilirken, halkın tepkisini daha da artırabilir. Özellikle genç nüfusun ve eğitimli kesimlerin Avrupa değerlerine olan bağlılığı, hükümetin politikalarına karşı güçlü bir direnç oluşturmaktadır.
Bu süreçte uluslararası toplumun Gürcistan’daki demokratik değerleri ve sivil toplumu desteklemeye devam etmesi büyük önem taşımaktadır. Batılı ülkelerin Gürcistan’a yönelik yaptırımları ve diplomatik baskıları, hükümetin politikalarını yeniden gözden geçirmesine yol açabilir. Ancak Moskova’nın Gürcistan üzerindeki etkisini artırma çabaları, bölgedeki jeopolitik dengeleri de etkileyebilir. Gürcistan, tarihsel olarak Batı’yla entegrasyon hedefini benimsemiş bir ülke olarak bu süreçte yaşadığı gerilimlerle kritik bir dönemeçte bulunmaktadır.
Gürcistan’daki kitlesel protestolar, ülkenin AB ile entegrasyon sürecinde yaşadığı gerilimleri bir kez daha gözler önüne sermiştir. Halkın Avrupa hedeflerinden vazgeçmediğini gösteren bu protestolar, Gürcistan’ın siyasi ve toplumsal yapısındaki dinamikleri anlamak için önemli bir fırsat sunmaktadır. Hükümetin demokratik değerlerden uzaklaşma eğilimleri, halkın tepkisini körüklerken, uluslararası toplumun Gürcistan’daki demokratik süreçlere olan desteği, ülkenin geleceği açısından kritik bir öneme sahiptir.
Sonuç olarak Gürcistan’daki protestolar, ülkenin AB’yle entegrasyon sürecine halkın ne kadar bağlı olduğunu güçlü bir şekilde göstermiştir. Hükümetin müzakereleri askıya alma kararı, yalnızca demokratik değerlerden uzaklaşma endişelerini artırmakla kalmamış, aynı zamanda halk ile yönetim arasındaki gerilimi de derinleştirmiştir. Özellikle genç ve eğitimli nüfusun Avrupa değerlerine olan desteği, bu sürecin yönünü belirlemede kritik bir rol oynayabilir.
Uluslararası toplumun Gürcistan’daki demokratik sürece verdiği destek, hem iç hem de dış dinamiklerde belirleyici olacaktır. Ancak, Rusya’nın bölgedeki etkisini artırma çabaları, Gürcistan’ın jeopolitik dengelerini daha karmaşık bir hale getirebilir. Bu süreçte halkın Avrupa hedeflerine olan bağlılığı, demokratik değerlerin korunmasında en önemli güvencedir. Gürcistan, tarihi ve kültürel bağlarıyla Avrupa ailesinin bir parçası olarak kalmak için mücadele etmeye devam etmektedir.
[1] Sarah Shamim, “Georgia protests: What’s behind them and what’s next?”, Aljazeera, https://www.aljazeera.com/news/2024/12/3/georgia-protests-whats-behind-them-and-whats-next, (Erişim Tarihi: 04.12.2024).
[2] Thomas Mackintosh, Maia Davies & Rayhan Demytrie, “Police use water cannon as Georgia EU protests erupt for second night”, BBC, https://www.bbc.com/news/articles/c62jp68p315o, (Erişim Tarihi: 04.12.2024).
[3] Aynı yer.
[4] Aynı yer.
[5] Lucy Davalou & Andrew Naughtie, “Georgian prime minister suspends EU membership talks until end of 2028”, Euronews, https://www.euronews.com/my-europe/2024/11/28/georgian-prime-minister-suspends-eu-membership-talks-until-end-of-2028, (Erişim Tarihi: 04.12.2024).
[6] Aynı yer.
[7] Sophiko Megrelidze, “Georgia suspends talks on joining the European Union and accuses the bloc of blackmail”, AP News, https://apnews.com/article/georgia-cabinet-election-russia-european-union-kobakhidze-1291827f76eac552a2918b4b584fa5a0, (Erişim Tarihi: 04.12.2024).