Analiz

Güneydoğu Asya Ülkelerinin BRICS’e Artan İlgisi

BRICS’in Güneydoğu Asya bölgesindeki rolü ve önemi giderek artmaktadır.
Hindistan ve Çin, bölgedeki altyapı projelerine en fazla yatırım yapan ve bölgesel ekonomik entegrasyonu teşvik eden başlıca ülkelerdendir.
Eğer BRICS’in genişleme süreci Güneydoğu Asya’ya doğru devam ederse bu durum, bölgedeki jeopolitik rekabetin ve güvenlik sorunlarının derinleşmesine neden olabilir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Küresel güç mücadelesinin yoğunlaştığı en önemli coğrafyalardan biri Güneydoğu Asya’dır. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin arasındaki rekabet, bölge devletlerinin her ikisi arasında bir tercih yapmaya zorlandığı jeopolitik koşulları oluşturmaktadır. Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) üye devletlerinin tarafsızlık, dengeleme ve riskten kaçınma stratejileri, bu ülkelerin herhangi bir bloğa dahil olmadan kendi pozisyonlarını belirlemelerine imkân sağlamaktadır.

Esasında bu ülkeler, en belirgin ilkeleri olan merkeziyetçi yapılarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Bu tehlike karşısında ASEAN ülkeleri, çok kutuplu bir dünya vizyonunu paylaşan BRICS gibi platformlara giderek daha fazla ilgi duymaya başlamışlardır. Bu ilgi, platforma üyelik başvurusunda bulunanların sayısında görülen artıştan da gözlenebilmektedir. Örneğin 2023 yılındaki BRICS Liderler Zirvesi öncesinde 22 ülke, BRICS’e katılma niyetlerini ortaya koymuştu.[i] Üyeliğe ilgi gösterenler arasında Güney ve Güneydoğu Asya ülkelerinden Bangladeş, Endonezya, Tayland, Vietnam ve Malezya da bulunmaktadır.

BRICS’in Güneydoğu Asya’ya genişlemesi, bölgesel ve küresel jeopolitik dengelerde de kırılmalar yaratabilir. Grup üyeleri, halihazırda dünya ekonomisinin 5’te 1’lik bölümünü teşkil etmektedir. G20 içerisinde yer alan Endonezya gibi Güneydoğu Asya ülkelerinin gruba dahil olması, dünya ekonominin ağırlığının doğuya kaymasına katkıda bulunabilir. Nitekim Güneydoğu Asya ülkeleri de hızla büyüyen ekonomilere sahiptir ve bu bölge, BRICS ülkeleri için önemli bir pazar ve yatırım fırsatları sunmaktadır. BRICS’in bu bölgeye yönelik yatırımları ve ekonomik işbirlikleri, yerel ekonomilerin büyümesine ve altyapı gelişimine katkıda bulunabilir. Ayrıca bu genişleme, bölgedeki ülkelerin siyasi dinamiklerini ve dış politika yönelimlerini de etkileyebilir. Zira bölge devletleri, BRICS ülkeleriyle olan ilişkilerini güçlendirerek bölgesel güvenlik ve stratejik çıkarlarını ilerletme fırsatını yakalayabilirler.

ASEAN’ın önde gelen devletlerinden Malezya, Endonezya ve Tayland’ın BRICS’e dahil olması, Asya-Pasifik’in yükselişini hızlandırabilir ve Batı merkezli uluslararası sistemdeki güç dengesini bozabilir. Dünya ticaretinin yaklaşık 5’te 1’lik bölümü de Malakka Boğazı’ndan geçmektedir. Bu yüzden BRICS’in bölgeye genişlemesi ve daha sıkı ticaret bağlantıları kurması, bölgesel ve küresel ticaret ağlarının yeniden şekillenmesine ve Asya pazarının güçlenmesine vesile olabilir.

Malezya ve Endonezya, Güneydoğu Asya’nın önemli ekonomik güç merkezlerinden sayılmaktadır. ABD’nin Çin’e karşı ticaret savaşlarının artarak devam ettiği bir dönemde ASEAN güçlerinin BRICS’e üyeliği, bölge üstündeki baskıların daha da artmasına yol açabilir. Rekabete sahne olmak isteyen ASEAN güçleri, aslında BRICS’e üye olmak suretiyle küresel güç mücadelesinin birer parçasına dönüşebilirler. Dolayısıyla bu genişleme, ASEAN’ın ekonomik ve politik stratejileri açısından yeni fırsatlar ve meydan okumaları getirebilir.

Uluslararası arenada daha dengeli bir güç yapısı arayışında olan ASEAN ülkeleri, BRICS gibi bloklarla stratejik ittifaklar kurarak küresel politikada daha fazla söz sahibi olmayı hedefleyebilirler. Bu çok taraflı işbirlikleri; bölgesel güvenliğe, ekonomik büyümeye ve devletlerin barışçıl dünya vizyonlarına önemli katkılar sunabilir.

BRICS’e ilgi duyan bölge devletlerinden biri de Tayland’dır. Ülke, son 15 yıldır ABD-Çin rekabetine sahne olmaktadır. 2014 yılında Prayut Çan-oça’nın darbeyle iktidara gelmesiyle birlikte Tayland-ABD ilişkileri bozulmuştu. Son yıllarda bu ilişkilerde iyileşmeler görülse de ülkenin genel eğilimi dış politikada denge kurmaktan yana olmuştur. Gelinen noktada BRICS’e üyelik de Tayland’a dış politikasında daha fazla esneklik-özerklik imkânı sağlayabilir.

Hindiçin Yarımadası’nın merkezinde yer alan Tayland, Asya Kıtası’nı Güneydoğu Asya’ya bağlaması sebebiyle stratejik ulaştırma ağlarına ev sahipliği yapmaktadır. Ülkede altyapı geliştirme projelerinde Çin’in payı oldukça büyüktür. Çin’le rekabet eden diğer büyük yatırımcılar Hindistan ve Japonya’dır. Dolayısıyla ülke, Batılı yatırımcıların ekonomik etkinlik kurmakta zorlandığı bir ülke konumundadır. Buna ek olarak Tayland’ın BRICS ülkeleriyle yatırım ve altyapı projelerinde işbirliği yapması, ülkenin ekonomik kalkınmasını hızlandırabilir. BRICS’in sunduğu finansal ve teknik destek, Tayland’ın altyapı projelerinde ve diğer gelişim alanlarında faydalı olabilir.

Sonuç olarak BRICS’in Güneydoğu Asya bölgesindeki rolü ve önemi giderek artmaktadır. Bu, BRICS ülkelerinden Hindistan, Çin ve Rusya’nın son yıllarda Asya-Pasifik siyasetindeki artan ağırlıklarından da kaynaklanıyor olabilir. Özellikle Çin ve Hindistan, bölgesinin en büyük iki ekonomisi olup hızlı ekonomik büyümeleri ve büyük pazar kapasiteleriyle Güneydoğu Asya’daki ticaretin şekillenmesinde öncü rol oynamaktadırlar. BRICS’in temel amaçlarından biri de üyeler arasında ekonomik entegrasyonu teşvik etmektedir. Bu anlamda Hindistan ve Çin, bölgedeki altyapı projelerine en fazla yatırım yapan ve bölgesel ekonomik entegrasyonu teşvik eden başlıca ülkelerdendir. Eğer BRICS’in genişleme süreci Güneydoğu Asya’ya doğru devam ederse bu durum, bölgedeki jeopolitik rekabetin ve güvenlik sorunlarının derinleşmesine neden olabilir.


[i] “Güney Afrika: BRICS üyeliği için 22 ülke başvurdu”, Trt Haber, https://www.trthaber.com/haber/dunya/guney-afrika-brics-uyeligi-icin-22-ulke-basvurdu-783102.html, (Erişim Tarihi: 05.08.2024).

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Benzer İçerikler