Güney Kore ve Japonya, azalan doğum oranları ve hızla yaşlanan nüfusla karakterize edilen ciddi demografik sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunlar sadece sosyal refah sistemlerinin sürdürülebilirliğini tehdit etmekle kalmamakta, aynı zamanda uzun vadeli ekonomik riskler de oluşturmaktadır. Örneğin 2024 verileri, iki ülke arasındaki zıt eğilimleri ortaya koymakta ve farklı önlemlerin Doğu Asya’daki demografik eğilimleri nasıl etkilediğine dair fikir vermektedir.
Güney Kore’nin demografik krizine birkaç yıldır düşmekte olan dünyanın en düşük doğurganlık oranlarından biri damgasını vurmuştur. Ancak son veriler hafif bir toparlanmaya işaret etmektedir. 2024 yılında Güney Kore’de doğum oranında hafif bir artış görülmüş, doğurganlık oranı 2023 yılındaki 0,72’den 0,75’e yükselmiştir. Bu artış, özellikle 30’lu yaşlarının başındaki kişiler arasında evliliklerin artması ve evlilik ve doğumla ilgili değişen sosyal değerler gibi faktörlerin bir araya gelmesine bağlanmaktadır.[1]
Güney Kore Hükümeti, demografik krize yanıt verme konusunda proaktif davranmıştır. Başkan Yoon Suk-yeol yönetiminde, evliliği ve çocuk doğurmayı teşvik etmek için çeşitli önlemler alınmıştır. Bunlar arasında aileler için mali teşvikler, iş-aile dengesinde iyileştirmeler, çocuk bakımı desteği ve konut yardımları yer almaktadır. Bu girişimler, 2024 yılında yaklaşık %15’lik bir artışla son on yılların en yüksek artışını gösteren evliliklerdeki yükselişe muhtemelen katkıda bulunmuştur. Bu değişim, özellikle Covid-19 salgınının ardından Güney Kore’de daha fazla insanın evliliğe ve doğuma daha olumlu bakmasıyla toplumsal değerlerde daha geniş bir değişimi yansıtmaktadır.
Bu gelişmelere rağmen Güney Kore’nin nüfusu genel olarak azalmaya devam etmektedir. 2024 yılında ölüm sayısı doğum sayısından 120.000 daha fazla olmuştur ve 2020 yılında 51,83 milyona ulaşan ülke nüfusunun 2072 yılına kadar önemli ölçüde azalacağı tahmin edilmektedir. Bu durum, kısa vadeli önlemler geçici bir rahatlama sağlayabilirken, uzun vadeli sürdürülebilirliğin daha derin yapısal değişiklikler gerektireceğine işaret etmektedir.[2]
Japonya’nın demografik durumu daha da kötü bir durumdadır. Hem doğumlarda hem de evliliklerde sürekli bir düşüş yaşamaktadır. Japonya’da doğum oranı 2024 yılında 720.988 ile rekor düşük seviyeye inerek art arda dokuzuncu kez düşüş göstermiştir. Japonya’da 2023 yılı için toplam doğurganlık oranı 1,20 ile istikrarlı bir nüfusun korunması için gerekli olan 2,1’lik ikame seviyesinin çok altında kalmıştır.[3]
Bu düşüşe hızla yaşlanan nüfus da eklenmektedir; Japonların yaklaşık %30’u 65 yaş ve üzerindedir. Güney Kore’nin aksine Japonya’nın doğurganlık oranı, çocuk doğurmayı artırmayı amaçlayan çeşitli hükümet girişimlerinin uygulanmasına rağmen önemli bir iyileşme belirtisi göstermemiştir. Uzmanlar, başta konut olmak üzere yüksek yaşam maliyetleri ve aile kurmayı caydıran rekabetçi iş ortamının baskısı gibi çeşitli faktörlere işaret etmektedir.[4]
Japonya Hükümeti, aileleri desteklemek için ebeveyn izni politikaları gibi önlemler almış olsa da bunlar demografik eğilimi tersine çevirmek için yeterli olmamıştır. Ülkenin düşük doğurganlık oranı ve artan yaşlı nüfus oranı, gelecekte ekonomik büyümeyi engelleyebilecek kaçınılmaz bir işgücü sıkıntısına yol açmaktadır. 2024 yılında Japonya’da doğumlardan daha fazla ölüm yaşanmış, 720.000’in biraz üzerinde doğuma karşılık 1,62 milyon ölüm kaydedilerek demografik krizin boyutu vurgulanmıştır.
Sonuç olarak Güney Kore ve Japonya’nın karşı karşıya olduğu demografik krizler, doğurganlık oranlarının son yıllarda önemli ölçüde düştüğü Doğu Asya’daki daha geniş eğilimlerin simgesidir. Her iki ülke de azalan doğum oranlarıyla mücadele etmek için çeşitli önlemler almış olsa da sonuçlar değişkenlik göstermiş ve çokça beklenilmediği gibi olmuştur. Güney Kore’nin hafif toparlanması, özellikle çocuk yetiştirmenin mali ve sosyal zorluklarını ele alan hedefli politikaların bazı başarılar sağlayabilme potansiyeli olduğunu gösterebilir. Öte yandan Japonya, daha köklü politika değişiklikleri olmadan tersine dönmesi pek mümkün olmayan bir demografik düşüşün içinde kalmaya devam etmektedir. Bu ülkelerin karşılaştığı zorluklar karmaşık ve çok yönlü olup istikrarlı ve sürdürülebilir bir gelecek sağlamak için yalnızca hükümetlerin değil, daha geniş toplumsal değişimlerin de gerçekleştirilmesini gerektirmektedir.
[1] “South Korea birth rate rises for first time in 9 years”, China Daily,http://www.chinadaily.com.cn/a/202502/28/WS67c11118a310c240449d7c6d.html, (Erişim Tarihi: 28.02.2025).
[2] Aynı yer..
[3] “Japan’s births fell to record low in 2024”, Reuters, https://www.reuters.com/world/asia-pacific/japans-new-births-fall-9-straight-years-record-low-2024-2025-02-27/, (Erişim Tarihi: 28.02.2025).
[4] “Japan’s Deepening Population Crisis Breaks 125-Year Record”, NewsWeek, https://www.newsweek.com/japan-2024-births-falls-125-year-low-population-crisis-2037614, (Erişim Tarihi: 28.02.2025).