Güney Kafkasya’daki çatışmalar bastırılsa da bölgede başlayan yeni güç oyununda barış sürecini lekelemek adına karmaşık ve art niyetli kumpas planları devam etmektedir. Ermenistan’ın, yaşamış olduğu tarihi yenilgiye rağmen hala insanlara, doğaya ve altyapıya zarar vermek için, bir dizi “gizli kapaklı” agresif taktiklere meylettiği görülmektedir. Detaylarını paylaşmamakta ısrar ettiği patlayıcı mayınlarının “orman mantarı” gibi her yerde olması, Azerbaycan’ın barışçıl ve masum halkına karşı “miras kalan düşmanlığının” en önemli göstergesidir.
Azerbaycan’ın İkinci Dağlık Karabağ Savaşı’nda kazandığı zafer, bölgedeki güç dinamiklerinin doğasını, çıkarlarını, faaliyet alanını ve beklentilerini değiştirmiştir. Bölgede ortaya çıkan güvenlik denklemi, Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ikili ilişkileri daha da sağlamlaştırmıştır.
Artık bölgede adeta, ikili ve üçlü ilişkileri yeniden şekillendiren yeni bir ”satranç tahtası” vardır. Azerbaycan, Güney Kafkasya’da siyasi üstünlüğünü, ekonomik egemenliğini ve jeopolitik tercihlerini şu anda dikte eden yeni bir güvenlik paradigması oluşturmuştur. Kazananlar ve kaybedenler yarışı sona ermiştir. Ancak basit ve saf “insanlığa” ulaşmak için çabalar hala devam etmektedir.
İşgal altındaki Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’dan kurtarılması için yapılan ikinci savaşta Azerbaycan’ın askeri taktik ve profesyonel üstünlüğü, yenilikçi ve ileri savaş teknolojilerinin kullanımı, insan ve yapay zeka mekanizmasının etkili ve ideal kombinasyonunun etkisiyle ve son olarak İlham Aliyev’in vizyoner liderliği sonucunda tarihi bir kazanım elde edilmiştir.
Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin olağanüstü askeri yetenekleri, savaş tarihini büyük ölçüde değiştirmiş ve dahası, görevdeki Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in başarılı bölgesel ve küresel diplomatik manevraları, Ermenistan ve destekçilerine yenilgiyi kabul edip yasadışı olarak işgal ettiği alanları terk etmelerinden başka bir seçenek bırakmamıştır.
Avrupa Birliği (AB) ve Batı, bu durumu Güney Kafkasya’da gelişen angajman, güvenlik, savunma, sosyo-ekonomik entegrasyon ve jeopolitik denklemi başarıyla değiştiren “Yeni Orta Güç”ün ortaya çıkışı olarak adlandırmıştır. Azerbaycan ve Türkiye savaşın doğrudan, Pakistan da stratejik ortak olarak kazananları olmuştur. Buna karşın Ermenistan, AB, AGİT’in Minsk Grubu doğrudan, ABD ve İran ise dolaylı olarak savaşın kaybedenleri haline gelmiştir.
Azerbaycan’ın bu zaferi, Güney Kafkasya Bölgesi’nde yeni fırsatlar penceresi açmıştır. Enerji ve gıda güvenliği daha da güçlenmiştir. Azerbaycan artık Karadeniz Bölgesi, Güney Kafkasya ve AB’nin de ötesinde “gaz ekonomisinde” (arz ve talep) önemli bir oyuncu haline gelmiştir.
Azerbaycan’ın Güneydoğu Asya’yla enerji işbirliği şansı ivme kazanırken, özellikle Pakistan Hükümeti’yle de sıkı bağlar geliştirme imkanı yakalamıştır.
Elde edilen zafer, önümüzdeki günlerde bölgenin temel dinamiklerini ve kalkınma kavramlarını değiştireceğini umduğumuz Pakistan, Azerbaycan ve Türkiye’nin üçlü stratejik diyaloğunun/ortaklığının daha da güçlendirilmesi için olumlu bir gelişmedir.
Azerbaycan, Pakistan ve Türkiye arasındaki ikili ve üçlü askeri tatbikatlar dizisi, bölgede yeni savunma ortaklığının ortaya çıkışının sinyallerini vermiştir. Böylece ortak tatbikat, üretim, teknik eğitim ve taktik hazırlık açısından ikili ve üçlü savunma işbirliğini daha da güçlendirmiştir.
Özgürleştirilen alanların yeniden inşası tüm hızıyla devam etmektedir, ancak bölgedeki mayınlar, sağlam sosyo-ekonomik gelişim ve dönüşüm için bir “ölüm makinesi” haline gelmiştir. Azerbaycan defalarca uluslararası toplumda Ermenistan’ın yerleştirdiği mayınların ayrıntılarını paylaşmasını istemiştir, ancak saldırgan ve düşmanca tavırlarıyla Ermenistan buna yanaşmamıştır. Bu nedenle bölgedeki kalkınmayla ilgili çalışmalar da temkinli bir şekilde yürütülmektedir.
Uluslararası toplum ve tanınmış STK’lar özgürleştirilen bölgeleri ziyaret ederken, artık yolların, evlerin, okulların, kreşlerin, hastanelerin, sosyal yardım merkezlerinin, kütüphanelerin, toplum merkezlerinin, temel altyapıya ve son olarak en önemlisi doğaya zarar veren Ermenistan’ın “ölümcül gösterisine” tanık olmuşlardır. Gerçekten de korkunç sabotaj eylemleri, kasıtlı ve kitlesel yıkımları, yıkıcı çevre karşıtı faaliyetleri ve etnik temizlik ve “soykırım” gibi yıllar süren insanlık dışı eylemlerini gözler önüne sermektedir.
Azerbaycan Hükümeti, bu yeni kurtarılmış bölgelerin kitlesel olarak yeniden inşası için bir kalkınma fonu kurmuştur. Kalkınmanın kolay, sorunsuz işlemesi ve hızlı gelişimi için bir düzenleyici kurum da kurulmuştur. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, yetkililere, insan yerleşimlerinde kesinlikle devrim yaratacak olan Fuzuli, Cabrayil, Zangilan, Qubadli ve Shusha gibi yeni özgürleşen tüm bölgelerde yeşil enerjilerle barınaklar ve altyapılarda “daha akıllı yaşam” ve “akıllı şehirler” kavramlarını kurumsallaştırma talimatı vermiştir.
Pakistan Hükümeti, bu alanların yeniden inşasına yardım etme taahhüdünü zaten vermiştir. Pakistan’ın askeri mühendislik örgütü olan “Frontier Works Organization (FWO)” Başkanı bile Bakü’yü ziyaret ederek bu alanların yeniden inşası için farklı yollar araştırmıştır. Ayrıca, FWO güvenilir diplomatik kaynaklara göre, ileri bir aşamada olan Azerbaycan Hükümeti’ne mayın temizleme ve dağlık alanların yeniden inşası konusundaki engin uzmanlığını sunmuştur.
Pakistan Hava Kuvvetleri, Genelkurmay Başkanı Komitesi ve diğer birçok üst düzey yetkilinin bir dizi ziyareti, kardeş ülkeler arasındaki savunma işbirliğinin daha da güçlendirildiğini göstermektedir. Geçmişte Azerbaycan Hükümeti, JF-Thunder 17 blok-II’yi satın almaya ilgi duyarken, şu anda ciddi bir şekilde bunu müzakere etmektedir.
Pakistan, Azerbaycan ve Türkiye arasında “drone” teknolojilerinin daha da geliştirilmesi için şu an ihtiyacı duyulan tek şey ortak işbirliğidir. Elektronik savaşta ortak bir işbirliği, üç kardeş ülke arasında ezber bozabilir. Hatta, deniz işbirliğinde yakın ilişkiler kurulması önümüzdeki günlerde bu ülkelere değer katacaktır.
Azerbaycan ve Güney Kafkasya’nın önde gelen bölgesel uzmanı olarak üç kardeş ülke olan Pakistan, Azerbaycan ve Türkiye arasında ikili veya üçlü stratejik ortaklığın daha da sağlamlaştırılması için, mali gereksinimleri karşılayacak bir “Kalkınma Bankası” kurulmasını ve bu ülkelerdeki yatırım faaliyetlerinin hızlandırmasını öneriyorum. Bu, Azerbaycan’ın kurtarılmış bölgeleri kalkındırma ve yeniden inşa etme hızını artıracaktır.
Ekonomi, doğrudan yabancı yatırımlar ve portföy yatırımları, ortak girişimler, bilim, teknoloji, tarım, tekstil ve enerji işbirliği gibi çeşitli alanlarda ikili veya üçlü ilişkilerin daha da geliştirilmesi için yerel/ilgili para birimlerinin takas edilmesi ve son olarak kültürel işbirliği oyunun kurallarını değiştirecektir. “Enerji Bankası”nın oluşturulması, bu ülkeler arasında enerji işbirliğini hızlandıracaktır. Ortak bir “Turizm Şirketi” üç ülke arasında turizmin gelişimini daha da artıracaktır.
Güney Kafkasya’da yeni güvenlik dinamiklerinin ortaya çıkması; sürdürülebilir ekonomik kalkınma/işbirliği, siyasi uyum, sosyal birlik ve hepsinden önemlisi gerçek kaleler oluşturmak için ikili/üçlü işbirlikleri, sağlamlaştırılmış askeri işbirliği, güçlendirilmiş sosyo-ekonomik entegrasyon ve güçlendirilmiş siyasi istişareler gerektirmektedir. Türkiye-Nahçıvan koridorunun tamamlanması ve Pakistan, Türkiye ve İran arasındaki yük treni taşımacılığı, önümüzdeki günlerde üç kardeş ülke arasındaki yeni yakınlaşma noktası olabilir.