Geçmişten Günümüze Hindistan’ın Afrika Politikası

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Hindistan ve Afrika ülkeleri arasındaki tarihsel ilişkiler on sekizinci yüzyılda başlamış ve zaman içerisinde kapsamlı bir boyut kazanmıştır. Hindistan’ın Afrika ülkeleriyle ekonomik ilişkileri İngiliz sömürge dönemine kadar uzanmaktadır. Bu ilişkiler on dokuzuncu yüzyılda daha da gelişmiştir. Söz konusu dönemde İngiliz sömürgecileri ve tüccarları tarafından Hint işçilerin Afrika’ya göç ettirilmesi, Hindistan’ın kıtayla olan ilişkilerinin derinleşmesinde mühim bir rol oynamıştır. Hatta gerek Hindistan’daki gerekse de Afrika’daki bazı sömürge karşıtı eylemciler, Mahatma Gandhi’nin faaliyetlerini genişletmek için temas halinde olmuşlardır.

Hindistan, 1947 senesinin Ağustos ayında bağımsızlığını kazandığında, Başbakan Jawaharlal Nehru, bağımsızlığını kazanan Afrika ülkeleriyle yapıcı ve işbirliğine dayalı ilişkiler kurmayı hükümetinin önceliği haline getirmiştir. Bunu başarmak için Afrika’daki milliyetçi hareketleri ve siyasi partileri teşvik etmiş ve desteklemiştir. Ayrıca Hindistan, 1955 senesinde Endonezya’nın Bandung kentinde düzenlenen Asya-Afrika Konferansı’nın kilit organizatörlerinden biri olmuştur.

Mevzubahis konferansta Hindistan ve diğer Bağlantısızlar Hareketi üyeleri kendilerini aşağıdakileri yapmaya adamışlardır:[1]

  • Asya-Afrika bölgesinde ticari ve ekonomik kalkınmayı ve işbirliğini teşvik etmek
  • Yüzyıllarca süren Avrupa sömürge yönetimi tarafından engellenen Asya ve Afrika ülkeleri arasındaki kültürel işbirliğini geliştirmek
  • Afrika ülkeleri için insan haklarının ve kendi kaderini tayin hakkının genişletilmesini teşvik etmek

1970’li ve 1980’li yıllarda Hint hükümetleri, Birleşmiş Milletler (BM), Bağlantısızlar Hareketi ve İngiliz Milletler Topluluğu da dâhil olmak üzere çeşitli şekillerde Afrika kurtuluş hareketlerini desteklemiştir. 1986 senesinde de Başbakan Rajiv Gandhi, Bağlantısızlar Hareketi içinde bir Afrika Fonu kurmayı başarmıştır. Hindistan, diğerlerinin yanı sıra Güney Afrika ve Namibya’daki cephe devletlerini ve kurtuluş hareketlerini finanse eden fona başlangıçta 500 milyon rupi katkıda bulunmuştur. Apartheid karşıtı politikasının bir parçası olarak Yeni Delhi, Afrika Ulusal Kongresi’nin 300’den fazla destekçisine de eğitim fırsatı sağlamıştır.[2]

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte Hindistan’ın Afrika politikası da değişmiştir. Buna rağmen Yeni Delhi’nin Afrika’ya olan ilgisi devam etmiştir. Bu noktada Hindistan’ın Afrika stratejisi şöyle özetlenebilir:[3]

  1. Enerji sektöründe ekonomik ilişkilerin ve işbirliğinin genişletilmesi
  2. Afrika ülkeleriyle siyasi ve diplomatik ilişkileri sürdürmek ve geliştirmek
  3. Hintli azınlıkların Afrika’daki durumuna dikkat etmek ve onları bir potansiyel güç olarak kullanmak
  4. Güney işbirliğini genişletmek ve ilişkileri güçlendirmek

Ayrıca Afrika’nın bir kalkınma ortağı olarak Hindistan için önemi, ilk olarak Hindistan-Afrika Forumu Zirvesi çerçevesinde Afrika ülkeleriyle yapılandırılmış bir angajmana girme kararıyla ortaya çıkmıştır. Başbakan Narendra Modi, Uganda ziyareti sırasında Afrika ülkelerine hitap ettiği şekliyle Hindistan-Afrika yakınlaşması için 10 yol gösterici ilkeyi açıklamıştır. Bu ilkeler şöyle anlatılmıştır:[4]

  • Afrika, önceliklerimizin başında gelecektir. Kıtayla ilişkilerimizi yoğunlaştırmaya ve derinleştirmeye devam edeceğiz.
  • Ortaklığımız, öncelikleriniz tarafından yönlendirilecektir. Mümkün olduğunca yerel kapasite oluşturacağız ve yerel fırsatlar yaratacağız. Potansiyelinizi özgürleştirecek ve geleceğinizi kısıtlamayan rahat şartlar olacaktır.
  • Pazarlarımızı açık tutacağız ve Hindistan’la ticareti daha kolay ve çekici hale getireceğiz. Sanayimizin Afrika’ya yatırım yapmasına destek olacağız.
  • Afrika’nın gelişimini desteklemek için Hindistan’ın dijital devrim deneyiminden yararlanacağız. Kamu hizmetlerinin sunumunu, eğitim ve sağlığı, dijital okuryazarlığı ve finansal katılımı destekleyeceğiz. Marjinalize edilenleri ana akım haline getireceğiz.
  • Afrika, dünyadaki ekilebilir arazinin yüzde 60’ına sahip olmasına rağmen küresel üretimin sadece yüzde 10’unu üretiyor. Afrika tarımını geliştirmek için sizinle birlikte çalışacağız.
  • Ortaklığımız iklim değişikliğinin zorluklarını ele alacaktır.
  • Terörizm ve aşırıcılıkla mücadelede işbirliğimizi ve karşılıklı yeteneklerimizi güçlendireceğiz. Siber alanımızı güvenli ve emniyetli tutmak için barışı ilerletme ve koruma konusunda BM’yi destekleyeceğiz.
  • Okyanusları tüm ulusların yararına açık ve özgür tutmak için Afrika ülkeleriyle birlikte çalışacağız. Dünyanın Afrika’nın doğu kıyılarında ve Doğu Hint Okyanusu’nda işbirliğine ve rekabete ihtiyacı var.
  • Afrika gençliğinin özlemlerine ulaşmasını sağlamak için hep birlikte çalışmalıyız.
  • Nasıl Hindistan ile Afrika sömürgeciliğe karşı birlikte savaştıysa, şimdi de adil ve demokratik bir küresel düzen için birlikte çalışacağız.

Ayrıca Hindistan-Afrika ticaretinin 2010 yılında 51,7 milyar dolardan 2020 senesinde 66,7 milyar dolara yükselmesiyle ticaret ve yatırım ortaklıklarının da büyüdüğü görülmektedir. Aynı zamanda Afrika’nın Hindistan’a ihracatı yaklaşık 5 milyar dolar artmıştır. Aslında Hindistan’ın ithalatının yaklaşık %8’i Afrika’dan ve Afrika’nın ithalatının da %9’u Hindistan’dan gerçekleşmektedir. Hintli kamu ve özel şirketlerin Afrika’daki yatırımları Hindistan’ı kıtadaki sekizinci büyük yatırımcı haline getirmiştir.[5]

Öte yandan 1996 yılının Nisan ayından 2021 senesinin Mart ayına kadar geçen 25 yıldaki toplam yatırımlar, şu anda sadece 70,7 milyar dolardır ve bu da Çin’in Afrika’daki yatırımının yaklaşık üçte birine denk gelmektedir. Hindistan’ın en büyük beş pazarı Güney Afrika, Nijerya, Mısır, Kenya ve Togo’dur. Hindistan’ın en çok ithalat yaptığı ülkeler ise Güney Afrika, Nijerya, Mısır, Angola ve Gine’dir. Hindistan’ın Afrika’ya ihracatındaki temel kalemler mineral yakıtlar, yağlar ve farmasötik ürünlerdir.[6]

Hindistan-Afrika işbirliğinin diğer bir boyutu da savunma ve güvenlik konusudur. Bu konu, esas olarak bölgedeki BM barışı koruma misyonlarına katılım ve denizcilik işbirliğini kapsamaktadır. Ayrıca Hindistan, askeri eğitim kurumlarında bazı Afrika ülkelerinden subaylar yetiştirmiştir. Örneğin mevcut Nijerya Devlet Başkanı Muhammadu Buhari, Wellington’daki Hindistan Savunma Hizmetleri Personel Koleji’nin mezunudur.

Ayrıca Hindistan, BM Barışı Koruma Operasyonlarına (UNPKO) aktif katılım yoluyla Afrika kıtasında barışa katkıda bulunmuştur. Benzer şekilde Hindistan, Hint Okyanusu’na kıyısı olan Afrika’daki devletlerle deniz güvenliğine dair güçlü işbirliğine sahiptir. Hindistan, Hint Okyanusu bölgesindeki Afrika ülkelerinden gelen talep üzerine donanmasını korsanlıkla mücadele devriyesi, gözetim, insani yardım operasyonları için görevlendirmiştir.

Tüm bunlara ek olarak Yeni Delhi, bölge devletleriyle ortak tatbikatlar da icra etmektedir. İlk Afrika-Hindistan Saha Eğitim Tatbikatı-2019 (AFINDEX-19) 2019 yılının Mart ayında Pune’da gerçekleştirilmiştir. Bu dönüm noktası niteliğindeki tatbikat, Hint Ordusu ve 17 Afrika ülkesinin temsilcilerini bir araya getirmiştir.

AFINDEX-19, katılımcı ülkelere barışı koruma operasyonlarında birlikte çalışma fırsatı sağlamıştır. Benzer şekilde bazı Afrika ülkeleri, Hint Donanması’nın 1995 yılında başlatıp iki yılda bir düzenlediği MILAN tatbikatlarının bir parçası olmuştur. Bu deniz tatbikatı Hint Okyanusu bölgesindeki ülkelerle işbirliğini arttırmayı amaçlamaktadır.[7]

Genel olarak Soğuk Savaş sonrasındaki Afrika politikasında Hindistan, ekonomik ilişkileri ilerletmeye çalışmış ve Afrika enerji piyasasına ulaşmaya yönelik bir politika uygulamıştır. Söz konusu strateji çerçevesinde kıtayla ilişkilerini çeşitlendirmeyi ve derinleştirmeyi amaçlamıştır.

Neticede Hindistan, Afrika ülkeleriyle işbirliğini geliştirmeyi istemektedir. Ayrıca Hindistan için Afrika zenginliği bir fırsattır. Kıtanın tüm doğal kaynakları, Hint Okyanusu’nun kıyısında yer almaktadır. Hint Okyanusu sınırındaki Afrika ülkeleri, özellikle de Güney Afrika, Mozambik ve Tanzanya, tarihsel olarak Hintli yatırımcıları ve ticaret ortaklarını cezbetmiştir. Sonuç olarak Hindistan, yapıcı bir işbirliği yaklaşımı çerçevesinde kıtadaki siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerini derinleştirmektedir.


[1] Paul Chiudza Banda, “India-Africa Relations: 1947 to the Present”, The Diplomatist, https://diplomatist.com/2020/08/26/india-africa-relations-1947-to-the-present/, (Erişim Tarihi: 22.12.2021).

[2] Christian Wagner, “India’s Africa Policy”, Stiftung Wissenschaft und PolitikDeutsches Institut für Internationale Politik und Sicherheit, SWP Research Paper, 2019, s. 9.

[3] Zahra Aboutorabi Ardestani, “India’s Foreign Policy Goals in Africa”, International Peace Studies Centre, http://peace-ipsc.org/fa/, (Erişim Tarihi: 22.12.2021).

[4] Viswanathan HHS-Abhishek Mishra, “The Ten Guiding Principles for India-Africa Engagement: Finding Coherence in India’s Africa Policy”, Observer Research Foundation, Occasional Papersjun, 2019, s. 3.

[5] Harsh V. Pant-Abhishek Mishra, “Is India the New China in Africa?”, Foreign Policy, https://foreignpolicy.com/2021/06/17/india-china-africa-development-aid-investment/, (Erişim Tarihi: 22.12.2021).

[6]  Rajiv Bhatia, “Re-energizing India’s Africa Policy”, Gateway House: Indian Council on Global Relations, https://www.gatewayhouse.in/re-energizing-indias-africa-policy/, (Erişim Tarihi: 22.12.2021).

[7] Ruchita Beri, “India-Africa Defence Ministers’ Conclave: A Fresh Initiative”, The Manohar Parrikar Institute for Defence Studies and Analyses, https://idsa.in/idsacomments/india-africa-defence-rberi, (Erişim Tarihi: 22.12.2021).

Dr. Seyedmohammad Seyedi ASL
Dr. Seyedmohammad Seyedi ASL
Seyedmohammad Seyedi Asl, 2008 yılında Urmiye Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Klimatoloji Bölümü’nden mezun olmuştur. 2012 yılında Tahran Üniversitesi Coğrafya Fakültesi Jeopolitik Bölümü’nde savunduğu “Explanation of Geopolitical Relationships of Iran and Azerbaijan Republic with Constructivism Approach” başlıklı teziyle yüksek lisans derecesini almaya haz kazanmıştır. 2021 yılında Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu “İran’ın Dış Politikasında Şia Mezhep Faktörün Etkisi ve Kullanımı: Jeopolitik Bir Değerlendirme” başlıklı teziyle doktora eğitimini tamamlamıştır. Türkçe, Farsça ve İngilizce bilen Asl’ın bu dillerde yayınlanmış çok sayıda akademik çalışması bulunmaktadır.

Benzer İçerikler