Fransa’daki seçimler ve Avrupa’da Yükselen Aşırı Sağ

Paylaş

Ekonomik kriz ve mülteci sorunu gibi konular Avrupa’nın gündeminde de önemli bir yer edinmektedir. Nitekim son yıllarda özellikle mülteci akınıyla birlikte Avrupa’da sağ partilerin yükselişe geçtiklerini görmekteyiz. Ekonomik kriz nedeniyle işsizliğin de artması yabancı düşmanlığını körüklemektedir. Almanya ile birlikte AB’nin lokomotifi olarak görülen Fransa’daki ekonomik durgunluk Fransızların siyasi tercihini etkilemektedir. Fransa’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci tur sonucu büyük bir sürpriz olmamıştır. Marine Le Pen’in Ulusal Cephe Partisi popülerliğini arttırmakla birlikte, Marine Le Pen seçimlerin birinci turundan ikinci aday olarak çıkmıştır. Birinci gelen aday Emmanuel Macron ise Avrupa yanlısı ve sosyal politikaları destekleyen “En Marche” partisini kurmasından bu yana bir yıl gibi bir süre geçmesine rağmen birinci turun galibi olmuştur.

Avrupa karşıtı olan ve göç konusunda aşırı söylemleri ile gündeme gelen Le Pen’in ikinci tura kalan iki adaydan biri olması Fransız siyasetini hareketlendirmiştir. Sosyalist ve Cumhuriyetçi adaylar 7 Mayıs tarihinde yapılacak ikinci turda Macron’u destekleyeceklerini duyurmuşlardır. Bu nedenle Avrupa kamuoyu kısmen de olsa rahatlamış ve Le Pen’in sandıktan birinci çıkması ihtimali bir hayli zayıflamıştır.

Le Pen’in cumhurbaşkanı olması halinde gerçekleştirmeyi vaat ettiği konular Fransa’daki liberal kesimin tepkisini çekmiştir. İşsizlik ve yabancı işçiler konusuna değinen Le Pen, yabancı işçi çalıştıran firmaların ek vergiler ödemesini talep etmektedir. Bununla birlikte göç konusunda daha katı kurallar getirilmesini istemiş ve dışarıdan gelecek göçmenlerin belirli koşullar haricinde ülkeye alınmaması tezini savunmaktadır. Le Pen’in cumhurbaşkanı olması durumunda gerçekleştirme vaadinde bulunduğu en önemli konu da Fransa’nın Avrupa Birliği üyeliğinin referanduma götürüleceğidir. Le Pen Fransa’nın AB üyeliğini sonlandırma sözü vermiştir. Fakat analistler bunun Fransız Anayasası’nda yer alan “Cumhuriyet Avrupa Birliği’nin bir parçasıdır” maddesi yüzünden kolay olmayacağını savunmaktadırlar. Bu nedenle Fransa’nın AB’den ayrılması imkânsız görülmemekle birlikte zorlu bir anayasa değişikliği süreci sonrası gerçekleşebilecek bir konudur.

Bu seçimler Fransız kamuoyunun bölünmüş olduğunu göstermektedir. Ekonomik sorunlar ve Fransa’nın AB içindeki ağırlığının azalmasını eleştiren kesimler Le Pen’e oy vermeyi tercih etmişlerdir. Göçmen politikaları ve bazı konularda AB’nin yasal sınırlamalarını eleştiren kesim de Le Pen’i tercih etmiş olabilir. 2012 seçimlerine bakarak Le Pen’in ciddi bir yükseliş içerisinde olduğu görülmektedir.

Sosyalist ve cumhuriyetçi adayların ikinci turda Macron’u destekleyeceklerini beyan etmeleri AB ülkelerini rahatlatmıştır. Çünkü Macron AB yanlısı olmakla birlikte küresel pazarlara daha iyi uyum sağlanması ve Fransa’da yeni yapısal reformların yapılması konusunda söz vermiştir. 7 Mayıs’ta gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunun ardından Fransa ve AB’nin geleceği konusunda daha somut analizler yapma imkanı olacaktır, en azından önümüzdeki beş yıl için…

Benzer İçerikler