Finlandiya ve İsveç’in NATO Üyeliği ve Rusya’nın Tutumu

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Hatırlanacağı üzere, 18 Mayıs 2022 tarihinde Finlandiya ve İsveç, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) resmen başvuruda bulunma kararı almıştır. Bundan bir gün önce Finlandiya Parlamentosu, NATO’ya katılma fikrini onaylamıştır. 188 milletvekili lehte oy kullanırken; sadece 8 vekil hayır oyu vermiştir. Daha sonra İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, Finlandiya’nın başvurusuyla birlikte 18 Mayıs 2022 tarihinde sunulacak olan NATO başvurusunu imzalamıştır. Bunu takip eden süreçte ise çok sayıda devlet, ilgili ülkelerin üyelik süreçlerine dair parlamentolarında olumlu kararlar almıştır. Halihazırda Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelik sürecinin devam ettiği görülmektedir.

Bununla birlikte İsveç, ittifaka katılma başvurularına çekince koyarak ülkede nükleer füzeler ve yabancı askeri üsler konuşlanmayacağını açıklamıştır. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise iki yeni ülkenin NATO’ya girmesinin bölgedeki durumu temelden değiştirmeyeceğini; çünkü zaten ittifakın uzun yıllardır askeri olarak doğuya doğru genişlediğini ve bu anlamda Finlandiya ve İsveç topraklarında faaliyet gösterdiğini söylemiştir.[1]

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Moskova’nın bu devletlerle hiçbir sorunu olmadığı için Helsinki ve Stockholm yönetimlerinin aldığı kararın tek başına Rusya’yı tehdit etmediğini; yine de askeri üslerin bu bölgeye genişletilmesinin kesinlikle misillemeyle karşılık bulacağını ve bu tepkinin boyutunu söz konusu tehdide göre belirleyeceğini söylemiştir.  Putin’e göre, NATO’nun genişlemesi bir sorundur ve bu mesele, ABD tarafından bilinçli bir şekilde üretilmektedir.[2]

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova’ya göre NATO, Avrupa ülkelerini, söz konusu devletlerin ulusal çıkarlarına aykırı bir biçimde kendi yörüngesine çekmekte ve bunu da ilgili devletlere baskı ve gözdağı yoluyla gerçekleştirmektedir. Dahası Zaharova’ya göre, Finlandiya ve İsveç tarafından oluşturulmuş tarafsızlık ilkeleri, ittifak tarafından yok edilmektedir.[3] Ayrıca Zaharova, Finlandiya ve İsveç’in ittifaka katılması durumunda, Kuzey ülkeleri ile Rusya arasındaki iyi komşuluk ilişkilerinin bozulacağını ve Baltık bölgesinin bir çatışma alanına dönüşeceğini öne sürmüştür.[4]

Bilindiği üzere uzun yıllar boyunca hem İsveç hem de Finlandiya bağlantısızlık fikrine sıkı sıkıya bağlı kalmıştır. Hatta tarafsızlık, bu ülkelerin ulusal kimliğinin bir unsuru haline gelmiştir. Bu noktada tarihsel bir çerçeve oluşturmak gerekmektedir.

200 seneye kadar önce İsveç, büyük Avrupa güçlerinden biriydi. Daha sonra ise bir büyük güçten, vatandaşları için rahat bir yaşam yaratmaya odaklanan bir devlete dönüşmüştür. Bu süreç, iki yüz yıldan fazla sürmüş ve ülke, önce I. ve II. Dünya Savaşları’na; ardından da sert bir Soğuk Savaş dönemine tanıklık etmiştir.

Finlandiya’nın tarafsızlığı ise çok farklı bir şekilde gelişmiştir. Geçmişte Rusya Çarlığı’na bağlı olan ülke, bağımsızlığını 1917 yılında kazanmıştır. Başta Rusya/Sovyetler Birliği olmak üzere güçlü komşularıyla denge arayışına girmiştir. Ancak II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyayla “özel ilişkiler” geliştirmeyi seçmiştir. Batı’da buna, “Finlandiyalaşma” denilmiştir. Bu durum, “kendi kendini sınırlandırma karşılığında egemenliğin korunması” durumunu içermektedir. Ancak belirtmek gerekir ki; 20. yüzyılın ortalarında ve ikinci yarısında bu politika, Finlandiya’ya özel bir itibar kazandırmıştır.

Bununla birlikte Soğuk Savaş’ın sona ermesinden ardından tarafsızlık konusunun önemini yitirdiği düşüncesi hâkim olmaya başlamıştır. Finlandiya ve İsveç, 1994 yılında “Barış İçin Ortaklık Programı” kapsamında NATO’yla gözlemci statüsünde etkin bir şekilde işbirliği yapmaya başlamıştır. Bu ülkeler, ittifakın Baltık Denizi’ndeki manevralarının askeri olmayan kısmına da katılmaktadır.

Her iki ülkenin de AB’ye katılımı, hem Avrupa hem de Atlantik boyunca genişleme rotasını belirleyen Batı toplumunu da kurumsallaştırmıştır. Bu dönemde Batı kurumlarının yayılması, güvenlik sistemini geliştirmenin tek olası yolu olarak kabul edilmiş ve “NATO eşittir güvenlik” anlayışı hakim olmaya başlamıştır. Söz konusu ülkeler, Batı ittifakıyla sıkı bir ilişki içine girmişse de resmî olarak ittifaka katılmaları gündeme gelmemiştir.

Günümüze dönmek gerekirse; Rusya’nın 2021 yılının Aralık ayında ABD ve NATO’dan güvenlik garantisi talebinde bulunarak görüşmeler başlatması ve NATO unsurlarının Doğu Avrupa’dan çekilmesini istemesi, Finlandiya ve İsveç’i harekete geçirmiştir. Fakat buna rağmen iki Kuzey Avrupa ülkesi, NATO üyeliğine başvurma noktasında kararsız kalmıştır.

24 Şubat 2022 tarihinden sonra; yani Rusya’nın Ukrayna’ya müdahale etmesinin ardından ise hem Helsinki’de hem de Stockholm’de tarafsızlık politikasından vazgeçme olasılığı hakkındaki tartışmalar ön plana çıkmıştır. Böylece İsveç ve Finlandiya, güvenliklerini “tarafsızlık statüsünde” değil; somut bir ittifakın güvenlik şemsiyesi altında aramaya yönelmiştir. Nitekim Ukrayna’nın yakın gelecekte NATO’ya alınmasının düşük ihtimal olduğunu açıklayan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ittifakın İskandinav ülkelerine açık olduğunu ve yakın gelecekte bu ülkelerin örgüte katılabileceklerini dile getirmiştir. Bu açıklama ise Kuzey Avrupa’da hem güç dengesine hem de güvenlik ortamına yeni bir boyut kazandırmıştır. Zira ilgili devletlerin üyelik süreci de beklenenden çok daha hızlı bir biçimde ilerlemektedir. Mevzubahis durum, Rusya’da ülkenin güvenliğine çeşitli tartışmaları da beraberinde getirmiştir.

İki İskandinav ülkesinin NATO’yla uzun yıllardır geliştirdiği ilişki göz önünde bulundurulduğunda Rusya’ya göre, tek başına İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliği, Avrupa’daki askeri-politik durumu önemli ölçüde değiştirmeyecektir.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliğine Rusya’nın tepkisi, aynı zamanda bu ülkelerin üyeliklerinin şartlı olmasına da bağlıdır. Polonya ve Baltık ülkelerinden farklı olarak İsveç’in dile getirdiği sadece üyelikle yetinerek NATO üssünün kurulmasına izin verilmemesi, Moskova’yı bir nebze de olsa rahatlatacaktır. Fakat üye olduktan sonra, bu politikanın her zaman değişebileceği de Rus karar alıcıların göz önünde bulundurduğu bir husustur. Nitekim 1997 yılında imzalanan Rusya-NATO Temel Anlaşması da ittifaka yeni alınan Doğu Avrupa üyesi ülkelerde askeri üslerin kurulmamasını öngörmekteydi. Fakat zamanla ilişkilerin gerginleşmesi, bu mutabakatın askıya alınmasına yol açmış ve Doğu Avrupa ülkelerinde askeri üslerin konuşlanmasına karar verilmiştir.

Rusya’nın İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliğine tepkisini belirleyen faktörlerden biri de Ukrayna’daki durumdur. Rusya’nın askeri kuvvetlerini Ukrayna’ya yoğunlaştırması, İskandinav ülkelerinin üyeliğini engelleme konusunda yetersiz kalmasına yol açmaktadır. Kremlin, bu ülkelerin üyeliğinden rahatsız olduğunu dile getirmekle birlikte buna engel olamayacağının farkındadır. Rusya, bu gelişmeyi engelleyebilmek için veya bölgede meydana gelecek olan yeni güç dengesine cevap verebilmek adına Finlandiya sınırlarını, Kaliningrad bölgesini ve Baltık Denizi’ni daha fazla silahlandıracağı görülmektedir. Zaten Rusya, hipersonik füzeler taşıyabilen uçaklar yerleştirmek ve Kaliningrad çevresinde nükleer savaş simülasyonuna başvurulan tatbikatlar yaparak bu mesajı vermiştir. Dolayısıyla Moskova, iki ülkenin de üyeliğini önleyebilecek güçte değildir. Fakat gelişmeler, Baltık Denizi’nde askeri militarizasyonun artacağına işaret etmekte ve Rusya-NATO mücadelesinin yeni oyun sahasının Baltıklar olacağını göstermektedir.


[1] “Лавров: НАТО уже учитывает территорию Финляндии и Швеции при военном планировании”, Vzglyad, https://vz.ru/news/2022/5/17/1158844.html, (Erişim Tarihi 18.05.2022).

[2] Леонид Цветаев, “«Проблема создается на голом месте». Путин заявил об ответной реакции на расширение НАТО”, Gazeta.Ru, https://www.gazeta.ru/politics/2022/05/16/14862242.shtml, (Erişim Tarihi 18.05.2022).

[3] “Захарова: НАТО затягивает европейские страны в альянс вопреки их интересам”, BelRos, https://belros.tv/news/politika/zakharova-nato-zatyagivaet-evropeyskie-strany-v-alyans-vopreki-ikh-interesam/, (Erişim Tarihi 18.05.2022).

[4] “Захарова: Вступив в НАТО, Финляндия и Швеция станут пространством борьбы альянса и России”, Rossiyskaya Gazeta, https://rg.ru/2022/05/04/zaharova-geopoliticheskaia-konfrontaciia-s-rossiej-sut-sushchestvovaniia-nato.html, (Erişim Tarihi 18.05.2022).

Dr. Sabir ASKEROĞLU
Dr. Sabir ASKEROĞLU
Lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamlayan Dr. Sabir Askeroğlu, yüksek lisans derecesini Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda almıştır. Doktora eğitimini İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda tamamlayan Dr. Askeroğlu, çeşitli düşünce kuruluşlarında görev yapmıştır. Başlıca ilgi alanları, Avrasya çalışmaları ve Rus dış politikası olan Dr. Askeroğlu, iyi derecede Rusça ve İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler