Asya-Pasifik Bölgesi, küresel güvenliğin fay hatlarının geçtiği ve yeni büyük rekabetin ana sahası olan bir bölgedir. Nitekim bölgede Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), Çin’i çevrelemek ve Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetlerine karşı koymak amacıyla nüfuz kurmaya çalışmaktadırlar. Bu nedenle de ABD önderliğindeki Batı İttifakı; ortak tatbikatlar, ittifaklar ve Batı ideolojisiyle temellendirilmiş örgütler vesilesiyle bölge devletlerini kazanmaya odaklanmışlardır.
Güney Kore ve Japonya’nın hem ABD’nin hem de NATO’nun bölgedeki en önemli ve en konsolide müttefikleri oldukları söylenebilir. Bu bağlamda Batı’nın bölgede yeni müttefikler edinme ve mevcut etkisini pekiştirme çabalarını ağırlıklı olarak bu iki devlet üzerinden gerçekleştirmeye çalıştığı öne sürülebilir. Zira Washington, Tokyo ve Seul hattındaki birlikteliğin bölgenin en proaktif ittifakını oluşturduğunu söylemek mümkündür.
Asya-Pasifik Bölgesi’nde taraflar arasındaki sınırlar keskinleşmektedir. Bundan dolayı uzlaşı ortamından giderek uzaklaşılmakta ve bölgede herkesin tarafını seçmesi gereken bir atmosfer ortaya çıkmaktadır. Güvenlik konjonktürünün bu kadar kırılganlaştığı bir çerçevede Filipinler’in tercih yaparak Batı’yı müttefik olarak seçtiği söylenebilir. Bu noktada Filipinler’in de gerek Batı temelli yapısı gerek jeopolitik ve jeostratejik konumlanması gerekse de Güney Çin Denizi üzerinden Pekin’le yaşadığı sorunlar nedeniyle Batı için önemli bir müttefik olarak görüldüğü öne sürülebilir.
Nitekim Filipinler, halihazırda Batı perspektifine sahip bir devlettir. Ancak Manila’nın çok vektörlü bir dış politika izleyerek Çin’le diyaloğunu geliştirmeye çalıştığı söylenebilir. Bu yüzden de Batı’nın Filipinler’i bir müttefik olarak tamamen kendi yanında istediği ve bunu da ABD-Japonya-Güney Kore üçgeni üzerinden tesis etmeye çalıştığı çıkarımı yapılabilir. Çünkü bölgede bu konuyla alakalı mühim gelişmeler yaşanmaktadır.
Bunlardan ilki, Filipinler’in ABD’ye dört askeri üs vermesi[1] ve Filipinler Ulusal Savunma Bakanı Carlito Guancing Galvez Jr.’ın ABD’nin Filipinler’in askeri üslerine erişim izni verilmesinin saldırganlık amacı içermediğini, yalnızca dış tehditlere karşı kendini savunma yeteneğini artırma amaçlı olduğunu söylemesidir. Galvez, savaşa hazırlanmadıklarını sadece ulusal savunma stratejilerini geliştirmeye çalıştıklarını belirtmiştir.[2]
Filipinler’in söz konusu hamlesinde Güney Çin Denizi üzerinde Pekin’le yaşadığı çekişme de etkilidir. Nitekim tüm bunlar, aynı zamanda ABD’nin ve Batı’nın işine gelen bir konjonktür oluşturmaktadır. Çünkü Manila’nın mevcut çekişmesi, onu Batı’ya itmektedir. Washington da bu durumdan yararlanarak Filipinler üzerinden Asya-Pasifik Bölgesi’ndeki nüfuzunu ve varlığını güçlendirmeye ve aynı zamanda Çin’i çevrelemeye çalışmaktadır.
Askeri üslerin Çin’i rahatsız edeceği ve ulusal güvenliği kapsamında bir karşı hamle yapmaya iteceği söylenebilir. Bu üsler, bölgedeki Amerikan varlığını arttırırken; aynı zamanda küresel nüfuz mücadelesini de tırmandıracaktır.
Öte yandan Filipinler’in Güney Çin Denizi’ndeki varlığını güçlendirmek için Japonya’ya yönelmesi ve Tokyo’yla bir işbirliği geliştirmeye çalışması, büyük öneme haizdir. Bu noktada Filipinler’in Japonya’dan beş büyük devriye gemisi alacağı ve yeni bir iskeleyle karargâhın inşası için de işbirliği yapılacağı haberi dikkat çekicidir.[3] Zira bu hamle, Güney Çin Denizi üzerindeki gerginliği arttırabilir. Üstelik bu gemi alımının Japonya’yla yapılıyor olması da Çin için ekstra rahatsız edici bir durum yaratabilir.
Bu bağlamda Asya-Pasifik Bölgesi’nde yaşanan gerilim, devletleri taraf seçmeye ve bir kutba dahil olmaya itmektedir. Böylesi bir konjonktürde Filipinler’in dış politikasında Batı perspektifini içselleştirdiği söylenebilir. Çünkü bu durumun ilerleyen dönemde Filipinler’in Batı İttifakı içerisinde yer alması veya Manila-Taipei hattında ilişkilerin gelişmesi şeklinde tezahür edebileceği öne sürülebilir.
Sonuç olarak Filipinler’in Batı’nın ilgisini çektiği söylenebilir. Batı’nın da aynı Güney Kore ve Japonya örneğinde görüldüğü gibi Filipinler üzerindeki nüfuzunu da arttırmayı planladığı ve dolayısıyla Asya-Pasifik’teki varlığını genişletmeyi hedeflediği açıktır. Asya-Pasifik Bölgesi’nde tezahür eden gerilimin ise kısa vadede çözülmesi beklenmemektedir.
[1] “U.S. to Boost Military Role in The Philippines in Push to Counter China”, The New York Times, https://shorturl.at/qNPQ2, (Erişim Tarihi: 04.08.2023).
[2] “Expanded US Access To Philippines Bases ‘Not For Aggression’, Defence Chief Says”, Channel News Asia, https://www.channelnewsasia.com/asia/expanded-us-access-philippines-bases-not-aggression-defence-chief-says-3320006, (Erişim Tarihi: 04.08.2023).
[3] “Philippine Coast Guard Turns To Japan For More Boats”, NHK World-Japan, https://www3.nhk.or.jp/nhkworld/en/news/20230121_03/, (Erişim Tarihi: 04.08.2023).