Analiz

Evrensel İnsan Hakları ve Kültürel Görecelik

Kültürel Görelilik, insan haklarının her bir özel kültür bağlamında anlaşılması gerektiğini savunur.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, eşitlik, haysiyet ve her insanın doğuştan sahip olduğu değeri vurgulayarak herkes için eşit olarak geçerli kabul edilmektedir.
“Asya değerleri” ve “Afrika İnsan Hakları” gibi çerçeveler, yerel gelenekleri evrensel insan hakları standartlarıyla birleştirmeye çalışmaktadır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Evrensel İnsan Hakları ve Kültürel Görecelik arasındaki tartışma, insan haklarının farklı kültürler arasında uygulanabilirliği ve yorumlanması üzerinde yoğunlaşmaktadır. Evrenselciler, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde belirtildiği üzere hakların doğuştan geldiğini ve kültürel farklılıklara bakılmaksızın evrensel olarak kabul edilmesi gerektiğini savunmaktadır.[i] Buna karşılık kültürel göreceliği savununlar, insan haklarının yerel gelenek ve değerleri dikkate alması gerektiğini savunarak evrensel standartların dayatılmasının kültürel çeşitliliğe ve özerkliğe zarar verebileceği uyarısında bulunmaktadırlar. Bu gerilim, kültürel uygulamalara saygı ile temel insan haklarının küresel olarak korunması ihtiyacı arasında denge kurmanın zorluğunu vurgulamaktadır.[ii]

Evrensel İnsan Haklarının Temelleri

Evrensel İnsan Hakları, özellikle 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde tanımlandığı şekliyle kültürü, milliyeti veya dini ne olursa olsun tüm bireylerin doğuştan gelen ve dokunulamaz haklara sahip olduğunu ileri sürmektedir. Bu hakların herkes için eşit olarak geçerli olduğu kabul edilir. Eşitlik, haysiyet ve her insanın doğuştan bir değere sahip olduğuna vurgu mevcuttur.

Evrenselciliğin Güçlü Yönleri: Evrensel insan hakları, işkence, kölelik ve soykırım gibi ihlalleri gerçekleştikleri konumdan bağımsız olarak ele alabilmek için ahlaki bir çerçeve sağlar. Hükümetleri insan hakları ihlallerinden dolayı sorumlu tutabilmek için bir standart oluşturur. Evrenselcilik, zararlı devlet politikaları veya kültürel uygulamalara karşı bireylerin korunmasına öncelik verir.

Evrenselciliğe Yöneltilen Eleştiriler: Eleştirmenler, evrensel hakların Batılı liberal değerleri yansıttığını ve Batılı olmayan geleneklerle uyuşmayabileceğini savunmaktadır. Bazı ülkeler evrensel hakları kendi kültürel ve yasal normlarına göre yönetme haklarına yönelik bir müdahale olarak görmektedir.

Kültürel Göreceliğin Temelleri

Kültürel Görecelik, insan haklarının her bir özel kültür bağlamında anlaşılması gerektiğini, bir kültürde ihlal olarak görülen eylemlerin başka bir kültürde aynı şekilde görülmeyebileceğini savunur. Bu görüşü savunanlar, ahlaki değer ve normların kültürel, tarihi ve dini bağlamlar tarafından şekillendirildiğine ve bu nedenle dışsal veya evrensel yargılara tabi tutulmaması gerektiğine inanmaktadır.

Kültürel Göreceliliğin Güçlü Yönleri: Kültürel farklılıklara karşı anlayış ve saygıyı teşvik ederek toplumları dış kültürel tahakkümden korur. İnsan haklarının farklı toplumların sosyal, kültürel ve siyasi gerçeklerine uygun şekillerde yorumlanmasına izin verir. Küresel insan hakları tartışmalarında Batı normlarının hakimiyetine karşı çıkarak daha kapsayıcı ve dengeli bir diyaloğu teşvik eder.[iii]

Kültürel Göreceliliğe Yönelik Eleştiriler: Kültürel görecelik cinsiyete dayalı şiddet, çocuk yaşta evlilik veya baskıcı sosyal sistemler gibi temel insan haklarını ihlal eden uygulamaları savunmak için kötüye kullanılabilir. Değişime direnen zararlı kültürel uygulamaları sürdürerek insan haklarının gelişimini engelleyebilir. Ayrıca insan haklarının uygulanmasında tutarsızlıklar yaratmak suretiyle küresel standartlar oluşturma ve ihlaller için adalet arayışı çabalarını zorlaştırabilir.

Küreselleşen Dünyada Kültürel Görecelik

Küresel etkileşimler arttıkça kültürel görecelilik kendi benzersizliğini korumak için mücadele etmektedir. Bazıları, birbirine böylesine bağlı bir dünyada, insan hakları ihlallerinin küresel etkileri olabileceğinden hareketle temel insan onurunu korumak için belli bir düzeyde evrenselliğe ihtiyaç olduğunu savunmaktadır. Öte yandan eleştirmenler, Batılı ürün ve normların medya, teknoloji ve ekonomik sistemler aracılığıyla yayılmasının yerel kültürleri tehdit ettiğini iddia etmektedir.

Gelişen Orta Yollar: Evrenselcilik ve kültürel göreceliliği uzlaştırmak için girişimlerde bulunulmuştur. “Asya değerleri” ve “Afrika İnsan Hakları” gibi çerçeveler, yerel gelenekleri evrensel insan hakları standartlarıyla birleştirmeye çalışmış ve hakların uygulanmasında daha dengeli bir yaklaşım sunmuştur.

Zorluklar ve Fırsatlar: Evrenselcilik ve kültürel göreceliliğin birleştirilmesindeki en önemli zorluklardan biri, kültürel uygulamaların toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, çocuk yaşta evlilik veya kast veya etnik kökene dayalı ayrımcılık gibi insan hakları ihlallerini meşrulaştırmak için kullanılmasını önlemektir. Aynı şekilde evrenselci idealleri çok katı bir şekilde uygulamak, değerli kültürel farklılıkları göz ardı edebilir ve yerel topluluklarla anlamlı bir şekilde bağlantı kurmakta başarısız olabilir. Fırsatlar ise bireyleri zarar, ayrımcılık ve şiddetten koruma ihtiyacını korurken kültürel çeşitliliği onurlandıran bir diyaloğu teşvik etmekte yatmaktadır.

Karma Bir Yaklaşım: İleriye dönük muhtemel bir yol hem kültürel özgünlüklere hem de evrensel ilkelere saygı gösteren karma bir yaklaşımdır. Böyle bir yaklaşım, bireyleri en ciddi insan hakları ihlallerinden koruma ihtiyacını vurgularken kültürel nüansları dikkate alan insan hakları çerçeveleri oluşturmayı içermektedir. Yerel topluluklar ve liderlerle birlikte çalışarak küresel insan hakları standartlarıyla uyumlu ve temel onuru koruyan kültürel açıdan uygun çözümler geliştirmek mümkündür.

Buradaki amaç, evrenselciliği kültürel görecelilikle harmanlayarak insan haklarının temelden korunmasını sağlarken kültürel çeşitliliği kucaklayan politikalar oluşturmaktır. Bu dengeli yaklaşım, küreselleşmiş bir dünyanın karmaşıklıklarını aşmanın en sürdürülebilir ve kapsayıcı yolu olabilir.

Sonuç

Evrensel İnsan Hakları ile Kültürel Görecelik arasındaki tartışma, adalet, egemenlik ve kimliğe ilişkin köklü inançları içerdiğinden hala çözüme kavuşturulamamıştır. Her iki bakış açısı da değerli içgörüler sunmaktadır: evrenselcilik baskı ve eşitsizlikle mücadele için hayati önem taşırken, görecelilik kültürel bağlam ve çeşitliliğin önemini vurgulamaktadır. Buradaki zorluk, insan onuru ve haklarının temel ilkelerini korurken kültürel farklılıkları onurlandıran anlamlı bir diyaloğu teşvik etmektir. Yerel geleneklere saygı duyan ancak zarar ve ayrımcılığa karşı temel korumaları sağlayan esnek, uyarlanabilir bir yaklaşım, bu rakip görüşler arasındaki boşluğu doldurmaya yardımcı olabilir.


[i] “Human Rights: Universalism vs Cultural Relativism — A Brief Thought.” By Arcadia, 23 September 2023, https://www.byarcadia.org/post/human-rights-universalism-vs-cultural-relativism-a-brief-thought, (Erişim Tarihi: 15.10.2024).

[ii] Gurbanli, Zaur. “The Universalism of Human Rights or Cultural Relativism?”, Baku Research Institute, 12 August 2018, https://bakuresearchinstitute.org/en/the-universalism-of-human-rights-or-cultural-relativism/, (Erişim Tarihi: 15.10.2024).

[iii] Le, N. (2016). Are Human Rights Universal or Culturally Relative? Peace Review28(2), 203–211. https://doi.org/10.1080/10402659.2016.1166756

Jameela RIZWAN
Jameela RIZWAN
Jameela Rizwan, halihazırda Jamia Millia Islamia Üniversitesi’nde Çatışma Analizi ve Barış İnşası alanında Yüksek Lisans yapmakta ve ANKASAM’da stajyer olarak görev almaktadır. Ayrıca Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (CIRSS) Statecraft Projesi’nde Araştırma Stajyeri ve Uluslararası İnsan Hakları, Barış ve Politika Konseyi'nde (ICHRPP) Araştırma Asistanı olarak görev almaktadır. Araştırma alanları, özellikle Çatışma Analizi, Barış İnşası mekanizmaları, Çatışma Çözümü, Batı Asya ve Güney Asya Çalışmaları ile Uluslararası İlişkiler, Stratejik Çalışmalar ve Bölgesel Güvenlik konularıdır.

Benzer İçerikler