Avrupa Parlamentosu Seçimleri’nde ulusalcı sağ partilerin çoğunluğu sağlamasının ardından enerji politikalarında da köklü veya kısmi değişimlerin yaşanması beklenmektedir. 2022 yılında Avrupa’ya doğrudan etki eden jeopolitik değişimler sonucunda enerjide “yeşil” akımın hazırlıksız yakalanması, enflasyon ortamını arttırmış ve enerji maliyetleriyle beraber kısmi bir buhran yaratmıştır.
Avrupa genelinde özellikle ulusalcı sağ partilerin en büyük kampanyaları, çoğunlukla ekonomide rasyonel politikalar üzerine kuruludur. Söz konusu rasyonel politikalar arasında özellikle merkez sol ve yeşiller hareketlerinin fosil yakıtlara karşı irrasyonel politikalarının etkisinin kalkacağı yorumu yapılabilir. Enerji arz-güvenliğinde özellikle fosil yakıtların baz santrallerde kesintisi enerji üretimi yapması ve enerji depolama teknolojileriyle beraber kademeli azaltılması ilk etapta küresel yeşil dönüşümün anahtarı olacaktır.
Mevcut sandalye dağılımına bakıldığında yeni yeşil yasaların geçmesinin zorlaşacağı görülmektedir.[1] Enerji politikalarının merkezini artık iklim değişikliğiyle mücadele değil, güvenlik ve sanayileşme alacaktır. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Avrupa devletleri açısından karşılıksız desteklenmesi, özellikle sağ gruplarda rahatsızlık yaratmaktadır. Küresel neoliberal kararların Avrupa’nın 5 yıl boyunca askıya alınacağı, daha ulusal merkezde politikalarla birlikte ilerleneceğinin işaretini vermektedir.
Özellikle son dönemin ikinci yarısında, birçok iklim politikası, Avrupa Halk Partisi (EPP) içindeki popülist muhafazakarların, ilerici iklim yasalarını geri çekmek veya hatta sonlandırmak için aşırı sağ muhalefetle işbirliği yapmasının bir sonucu olarak bir dizi aksilik yaşamıştır. Almanya ve Hollanda’da iklim yasaları çiftçilerin sokaklara çıkmasına ve hükümetlerin geri adım atmasına neden olmuştur. Yaşam maliyeti endişeleri, birçok vatandaşı, anketlerde desteklediklerini gösteren politikalara karşı çevirmiştir.[2] Özellikle çiftçi ve sanayicilerin merkez sol partilere sırt çevirmesinin sebepleri; sulandırılan iklim politikaları ile beraber yüksek vergi oranlarıdır.
Yenilenebilir enerji sektörü, 2023 yılında önemli enflasyon ve artan faiz oranları nedeniyle zorlu bir yıl geçirmiştir. Savaş kaynaklı petrol fiyatı artışından fayda sağlayan fosil yakıt şirketlerinin aksine, yeşil enerji odaklı firmalar zorluklarla karşılaşmıştır. Bu şirketler genellikle yüksek sermaye harcamalarına dayanmakta olup yüksek faiz oranları ve enflasyona karşı savunmasızdır. Birçok yenilenebilir enerji şirketi, yenilenebilir açık artırmalar yoluyla hükümet sübvansiyonlarına bağımlıdır. Ancak bu açık artırmalar, düşük tavan fiyatlar nedeniyle 2023 yılında projelerin başarısız tahsis edilmesiyle sonuçlanmıştır.
Aşırı sağ partiler, yeşil geçişin Avrupa’nın Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin gibi büyük ekonomilerle rekabet gücünü azaltacağını ifade etmiştir. Seçimin politikalar üzerindeki etkileri, yenilenebilir enerji sektörüne daha az yatırım anlamına gelebilir; bu sektör sürekli hükümet desteği ve fon tahsislerine ihtiyaç duymaktadır. Avrupa Merkez Bankası’nın bir raporuna göre: “Avrupa Komisyonu, 2023 ve 2030 yılları arasında yıllık ek yatırımın 620 milyar euro olacağını tahmin ediyor.” Bu miktar, AB’nin 2023 GSYİH’sinin yaklaşık %3,7’sine denk gelmektedir. Öte yandan, yeşil düzenlemelerin azaltılması, TotalEnergies gibi fosil yakıt üreticilerine yeşil geçiş maliyetlerini düşürerek ve zorunlu enerji verimliliği standartlarını azaltarak fayda sağlayabilir.[3]
Aşırı sağ partiler, Avrupa Parlamentosu Seçimleri’nde önemli bir güç kazanırken, yenilenebilir enerji firmaları gibi bazı sektörler, olası bir politika değişikliği nedeniyle önemli ölçüde etkilenecektir. Ulusal sağ partilerin birçoğu, yeşil enerji dönüşümünü AB’nin aşırıya kaçan bir hedefi olarak görmektedir. İklim düzenlemeleri enflasyonu artırmakta ve yaşam maliyetlerini kötüleştirmektedir. Ulusal sağ partiler mevcut yeşil politikaların vatandaşlar ve endüstriler üzerinde önemli mali yükler getirdiğini, enflasyonu yükselttiğini ve iş yapma maliyetlerini artırdığını savunmaktadır. İşletmeler ve hane halkları arasında oluşan memnuniyetsizlik, sağ partilerin popülist çekiciliğini artırarak kamu desteğinde kayda değer bir artışa yol açmıştır.
Avrupa Parlamentosu’ndaki aşırı sağ partilerin artan varlığı, politika oluşturma süreçlerine müdahale ederek Yeşil Anlaşma’nın uygulanmasını yavaşlatacaktır. Özellikle yükselen Çin sanayisine karşı yeşil enerjinin hantal kalması, Avrupa’da sanayinin Çin’le rekabet edebilecek mekanizmalarını sarsmaktadır. Sonuç olarak Avrupa ulusal çıkar odaklı enerjisini önümüzdeki günlerde kıtaya harcayacağı gibi enerji politikalarında da köklü değişimler beklemektedir. Bunların arasında Rusya’ya uygulanan enerji ambargosunun kaldırılmasının büyük bir olasılıkla mümkün olacağı görülmektedir.
[1] “EU climate policies could be slowed in future after rightward shift in election.”, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/uphill-road-europes-climate-plan-after-eu-election-2024-06-10/, (Erişim Tarihi: 10.06.2024).
[2] “European Parliament elections: climate policies will suffer”, Energy Transition The Global Energiewende, https://energytransition.org/2024/06/european-parliament-elections-climate-policies-will-suffer/, (Erişim Tarihi: 11.06.2024).
[3] “EU Elections: Will far-right surge pressure renewable energy stocks?”, Euronews, https://www.euronews.com/business/2024/06/12/eu-elections-will-far-right-surge-pressure-renewable-energy-stocks, (Erişim Tarihi: 12.06.2024).