Birçok işlenmiş gıda ve kozmetikte yaygın olarak kullanılan palm yağı, düşük maliyeti nedeniyle tercih edilen bir üründür. Çevresel etkileri ve sağlık üzerindeki potansiyel zararları sık sık tartışılsa da birçok ürünün içeriğinde yer almaya devam etmektedir. Bu ürünün üretimi büyük ölçüde Güney Asya ülkelerinde gerçekleşmekte ve bu ülkelerin ekonomilerinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu ülkelerden biri olan Endonezya, palm yağı endüstrisinde öne çıkan lider bir konuma sahiptir.
Endonezya, dünyanın en büyük palm yağı ihracatçısıdır. 2023 yılında 47 milyon ton palm yağı üreterek küresel ihracatın %54’ünü karşılamıştır. Uluslararası alanda palm yağına olan talebin artması, bu endüstrinin büyümesini hızlandırmıştır. Bu büyüme aynı zamanda Endonezya’da ormansızlaşmayı tetikleyen başlıca faktörlerden biri haline gelmiştir. Son 20 yılda, palm yağı üretimi nedeniyle yaklaşık 3 milyon hektar ormanlık alan kaybedilmiştir.[1]
Endonezya, ormansızlaşmayı önleme çabalarından bazı olumlu sonuçlar elde etmiştir ve son yıllarda bu oranın azaldığı gözlemlenmiştir. Buna rağmen palm yağı üretimi için ayrılan 2,4 milyon hektarlık ormanlık alan hem koruma için bir fırsat hem de genişleme ile çevre için bir tehdit oluşturmaktadır.[2]
Palm yağı üretiminin artışı, Endonezya ve diğer ihracatçı ülkelerde çevresel riskleri beraberinde getirmektedir. Palm yağı için dönüştürülen ormanlık alanların eski haline getirilmemesi, hâlihazırda kötüleşmekte olan çevre ve iklim sorunlarını daha da şiddetlendirmektedir. Kozmetik ve gıda sektöründe yaygın kullanımı, palm yağı talebinin gelecekte daha fazla artacağını göstermektedir. Ancak sürdürülebilirlik açısından çeşitli sorunlar da devam etmektedir.
2022 itibarıyla Endonezya’nın en büyük palm yağı ihracat pazarları Çin (%14), Hindistan (%12) ve Avrupa Birliği (AB) (%10) olmuştur. Bunun yanı sıra yerel pazarda palm yağına olan talebin artış gösterdiği görülmüştür. 2018 yılında %32 olan yerel kullanım oranı, 2022 yılında %44’e yükselmiştir. Yerel tüketimin yarısı biyoyakıt ve ole kimya sektöründe, geri kalanı ise gıda ürünlerinde kullanılmıştır.[3]
Ormansızlaşmayı önlemek ve palm yağı üretiminin sürdürülebilirliğini sağlamak için hem üretim yöntemlerinin iyileştirilmesi hem de palm yağına olan bağımlılığın azaltılması gerekmektedir. Yerel talebin artması, dış pazarlardaki düşüşü dengeleyebilir ve üretim miktarlarının korunmasını sağlayabilir. Alternatif ürünlerin desteklenmesi, örneğin bu ürünlere yönelik vergi teşviklerinin sunulması, palm yağına olan yerel talebi azaltabilir.
Endonezya, Çin ve Hindistan, palm yağı ihracatında önemli pazarlar olmalarının yanı sıra yüksek ormansızlaşma oranlarına neden olan tedarik zincirlerini de kullanmaktadır. Bu durum, bu üç ülkenin ithalatının, Endonezya’nın toplam ormansızlaşma etkisinin %75’ini oluşturduğunu ortaya koymaktadır. Öte yandan ABD, AB ve Birleşik Krallık gibi pazarlar sıfır ormansızlaşma taahhüdüne sahip şirketlerden tedarik sağlamalarına rağmen, bu ülkeler 2022 yılında Endonezya’nın toplam üretiminin yalnızca %9’unu kapsamıştır.[4]
Sıfır ormansızlaşma taahhüdüne sahip şirketlerin pazar payının artırılması, ormansızlaşma oranlarının azaltılması yönünde önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Ancak bu tür şirketlerin maliyetlerinin daha yüksek olması, büyük pazarların farklı tedarikçilere yönelmesine neden olmaktadır. Bu durum, ileride daha büyük çevresel sorunların ortaya çıkmasına yol açabilir.
Palm yağı üretimi, büyük miktarda sera gazı salınımıyla ilişkilendirilmektedir. 2015-2022 yılları arasında yıllık ortalama 220 milyon ton karbondioksit salınımı gerçekleşmiş ve bu durum Endonezya’nın en büyük beşinci emisyon kaynağı olmuştur. Palm yağı tarlalarının yalnızca %14’ü karbon açısından zengin turbalıklarda yer almasına rağmen bu alanlarda meydana gelen toprak çöküşü ve yangınlar, salınımın %92’sinden sorumlu olmuştur.[5]
Endonezya’nın sera gazı salınımını azaltmaya yönelik adımları, diğer Asya ülkelerine örnek oluşturabilir. Bu tür politikalar sadece çevresel faydalar sağlamakla kalmaz, aynı zamanda uzun vadeli ekonomik avantajlar da sunabilir. Ayrıca, uluslararası pazarda artan sürdürülebilir ürün talebi, Endonezya’nın bu yöndeki çabalarını destekleyebilir.
Palm yağı plantasyonlarının yerli ormanlardaki biyoçeşitliliği desteklememesi, bazı türlerin bu alanlarda hayatta kalmasına rağmen istilacı türlerin baskın hale gelmesine yol açmaktadır. Tropikal ormanlara özgü hayvan ve bitki türleri, palm plantasyonlarının genişlemesi sırasında zarar görmektedir. Ormanların yakılarak alan açılması, kereste üretimi için arazilerin temizlenmesi ve sürekli insan müdahalesi, biyoçeşitliliği tehdit eden temel faktörlerdir.[6]
Palm yağının çevre ve biyoçeşitlilik üzerindeki uzun vadeli etkileri göz ardı edilmemelidir. Endonezya dışında Malezya ve Tayland gibi ülkelerde de palm yağı, önemli bir ihraç ürünüdür. Ancak sürdürülebilir politikalar benimsenmediği takdirde, bu ülkelerde birçok bitki ve hayvan türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir.
AB, palm yağının çevresel etkilerini dikkate alarak Ormansızlaşma Yönetmeliği (EUDR) ile yeni adımlar atmayı hedeflemektedir. Yönetmelik, ormanların tahrip edilmesiyle elde edilen ürünlerin AB’ye ithalatını yasaklamaktadır. Bu kapsamda AB’de satılan ve uluslararası ticarete bağlı tropikal ormansızlaşmanın %16’sından sorumlu olan sığır eti, soya ve palm yağı gibi ürünlerin tedarik zincirlerinden ormansızlaşmanın tamamen kaldırılması amaçlanmaktadır.[7]
Yönetmeliğe uyumu sağlamak için alıcıların, palm yağı gibi ürünlerin meyvenin yetiştirildiği çiftliklere kadar izlenmesini ve kesin coğrafi koordinatların sağlanmasını temin etmeleri gerekmektedir. Ancak Endonezya ve Malezya gibi üretici ülkeler, küçük çiftçilerin bu standartları karşılamasının zor olacağını ve bunun küresel tedarik zincirinden dışlanmalarına yol açabileceğini ifade etmektedir.[8]
AB yönetmeliği uzun vadede Endonezya gibi palm yağı üreticilerini sıfır-ormansızlaşma politikalarıyla üretim yapmaya zorlayabilecek bir potansiyele sahiptir. Dahası palm yağının alternatif ürünlerle değiştirilmesi konusunda da katkı sağlayabilir. Ancak bu ülkelerde palm yağının önemli bir bölümü küçük üreticiler tarafından yapılmaktadır. AB standartlarının maliyet ve diğer sebepler nedeniyle karşılanamaması, palm yağı üretiminin bu standartları karşılayabilecek ekonomik güce sahip firmalar tarafından tekelleşmesi ihtimalini beraberinde getirmektedir. Bu durum uzun vadede küçük üreticilerin ve ülke ekonomilerinin zarar görmesi anlamına gelmektedir.
[1] Benedict, J., & Heilmayr, R. (2024). Indonesian palm oil exports and deforestation. Trase. https://doi.org/10.48650/0ZP9-GH11, (Erişim Tarihi: 12.12.2024).
[2] Aynı yer.
[3] Aynı yer.
[4] Aynı yer.
[5] Aynı yer.
[6] Ecological impacts of palm oil expansion in Indonesia – International Council on Clean Transportation. (2021, November 24). International Council on Clean Transportation. https://theicct.org/publication/ecological-impacts-of-palm-oil-expansion-in-indonesia/, (Erişim Tarihi: 12.12.2024).
[7] Indriyatno, H. (2023, September 1). Palm oil giants Indonesia, Malaysia start talks with EU over deforestation rule. Mongabay Environmental News. https://news.mongabay.com/2023/09/palm-oil-giants-indonesia-malaysia-start-talks-with-eu-over-deforestation-rule/, (Erişim Tarihi: 12.12.2024).
[8] Aynı yer.