Avrupa Parlamentosu Seçimleri, Avrupa Birliği’nin demokratik yapısının en önemli unsurlarından biridir ve bu yıl, 6-9 Haziran 2024 tarihleri arasında gerçekleşen seçimler, Avrupa siyasetinin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır. Seçimlerde 27 üye ülkeden yaklaşık 450 milyon seçmen, sandık başına giderek Avrupa Birliği’nin yasama organı olan Parlamento’nun 720 üyesini belirlemektedir. Bu süreç, AB’nin demokratik meşruiyetini pekiştirirken AB politikalarının şekillenmesinde de önemli bir rol oynamaktadır.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde müttefiklerinin aşırı sağ Ulusal Birlik Partisi’ne karşı aldığı ezici yenilginin ardından parlamentoyu feshedip erken seçim çağrısı yapacağını duyurmuştur. Güvenilir projeksiyonlara göre; Macron’un merkezci listesi oyların %14.8 ila %15.2’sini alırken, Ulusal Birlik Partisi %31.5 ila %33 oranında tarihi bir başarı elde etmiştir.
Televizyonda yaptığı konuşmada “Bugünün sonunda hiçbir şey olmamış gibi davranamayacağım.”[1] diyen Macron, parlamentonun yenilenmesine karar verdiğini açıklamıştır. Sözlerinin devamında Macron, “Fransa’nın huzur ve uyum içinde net bir çoğunluğa ihtiyacı var. Fransız olmak, kalpten, tarihi yazmayı seçmekle ilgilidir, tarihin yönlendirmesiyle değil.” ifadelerini kullanmıştır.[2] Merkez, liberal ve sosyalist partilerin 720 sandalyeli parlamentoda çoğunluğu koruması beklenirken, seçim sonuçları Fransa liderine iç politikada darbe vurmuştur. Otoritesini yeniden tesis etmek için riskli bir hamle yapan Macron, ilk tur seçimlerin 30 Haziran’da ve ikinci tur seçimlerin ise 7 Temmuz’da yapılacağını duyurmuştur.[3]
Ulusal Birlik Partisi’nin genç lideri Jordan Bardella, Fransız seçmenlerin açıkça “değişim isteği” ifade ettiklerini ve erken seçim çağrısında bulunduklarını söylemiştir. Bardella, Macron’un “zayıflamış bir başkan” olduğunu ve seçim sonuçlarının “acı bir şekilde reddedildiğini” vurgulamıştır. Veteran aşırı sağ lider Marine Le Pen, “Eğer Fransız halkı bu yaklaşan genel seçimlerde bize güvenirse iktidarı almaya hazırız. Ülkeyi yeniden ayağa kaldırmaya hazırız. Fransız halkının çıkarlarını savunmaya hazırız. Kitlesel göçü sona erdirmeye hazırız.” demiştir.[4] Bu gelişmeler, Fransa’da siyasi sahneyi önemli ölçüde yeniden şekillendirebilir.
Macron’un merkezci ittifakının alt mecliste çoğunluğa sahip olmadığını ve tartışmalı bir anayasal araç kullanarak yasaları oylama yapmadan geçirdiğini belirterek Avrupa seçimlerinden sonra başkanın zor durumda kalabileceğini öngörmüştür. Bu yenilgiyle zayıflayan Macron, tekrar eden sansür önerileriyle karşı karşıya kalabilir ve hükümetin çöküşüyle sonuçlanabilecek bir senaryodan kaçınmak istiyor olabilir.
Macron’un aşırı sağın baskısına boyun eğmesi, bazı analistler tarafından demokrasi ve kurumlarla oynamak için tehlikeli bir adım olarak değerlendirilebilir. Kimseye örgütlenme zamanı vermeden ve kampanya yapmadan parlamentoyu feshetmenin, “ülkenin kaderiyle Rus ruleti oynamak” anlamına geldiği savunulabilir.
Ulusal Birlik Partisi, pazar gecesi seçim sonuçlarını kutlayan tek aşırı sağ parti olmamıştır. Almanya, Avusturya ve Hollanda gibi ülkelerde de aşırı sağ partiler oylarını artırmıştır. Almanya’da Alternatif für Deutschland (AfD) %16.5 oranında oy alırken, Avusturya’da Özgürlük Partisi %27 ile birinci sırada yer almıştır. Hollanda’da Geert Wilders’ın partisi, sol-yeşil bir ittifakın arkasında ikinci sırada yer almıştır. Bu sonuçlar, Avrupa genelinde aşırı sağın yükselişinin devam ettiğini göstermektedir.
Ancak Avrupa Parlamentosu’ndaki dört pro-Avrupalı ana akım grubun milletvekilleri, mecliste çoğunluğu koruyacak gibi görünmektedir. Bu gruplar, yasaların çıkarılması konusunda daha fazla zorluk yaşayacak olsalar da merkez partiler için tamamen kasvetli bir tablo çizmemektedir. Fransa, Almanya, İtalya, İspanya ve Polonya da dahil olmak üzere çoğu AB ülkesindeki seçmenler sandığa giderek Avrupa’nın siyasi geleceğini şekillendirmiştir. Bu seçimler, Britanya’nın AB’den ayrılmasından sonraki ilk seçim olarak da tarihi bir öneme sahiptir.
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın elde ettiği kazanımlar, Macron’u erken genel seçim çağrısı yapmaya zorlamış ve Avrupa’nın gelecekteki siyasi yönü üzerinde belirsizlik yaratmıştır. Macron’un erken seçim kararı, Fransa’nın siyasi sahnesini yeniden şekillendirebilir. Aşırı sağın yükselişi; merkez partiler ve Avrupa’nın genel siyasi dengesi üzerinde derin etkiler yaratabilir. Fransa’nın geleceği, seçmenlerin önümüzdeki haftalarda vereceği kararlara bağlı olacaktır. Bu süreç, sadece Fransa değil, tüm Avrupa için önemli sonuçlar doğurabilir. Avrupa Parlamentosu’nun yeni yapısı, AB’nin gelecekteki politikalarını ve yönünü belirleyecektir. Avrupa’nın karşı karşıya olduğu zorluklar ve fırsatlar, bu seçim sonuçlarına bağlı olarak şekillenecektir.
[1] Jon Henley-Jennifer Rankin-Lisa O’Carroll, “EU elections: Macron to dissolve French parliament after crushing loss to far right”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/article/2024/jun/09/eu-elections-far-right-gains-germany-austria-netherlands-exit-polls, (Erişim Tarihi: 10.06.2024).
[2] Gıorgıo Lealı-Nıcolas Camut-Eddy Wax, “Macron gambles on snap election to fight far-right surge”, Politico, https://www.politico.eu/article/eu-european-election-results-2024-emmanuel-macron-dissolve-parliament-france/, (Erişim Tarihi: 10.06.2024).
[3] Jan Strupczewski-Sudip Kar-Gupta-Ingrid Melander, “Far-right advances in EU election, France calls snap national vote”, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/european-parliament-poised-rightward-shift-after-final-voting-2024-06-09/ (Erişim Tarihi: 10.06.2024).
[4] Aynı yer.