Donald Tusk’ın İktidara Dönüşü

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Polonya’da 15 Ekim 2023 tarihinde gerçekleşen seçimlerinin ardından Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) en çok sandalyeyi kazanmış ancak parlamenter çoğunluğu elde edememiştir.[i] Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda ise parlamentoda çoğunluğu olmamasına rağmen PiS’e hükümet kurma yetkisi vermiş ve hükümet yemini ettirmiştir.[ii] Muhalefet partileri de PiS’le işbirliği yapmayacaklarını belirterek Cumhurbaşkanı Duda’yı Donald Tusk liderliğindeki koalisyon hükümetinin kurulmasını geciktirmekle suçlamışlardır. Parlamentodaki güven oylamasının ardından PiS, iktidarı 13 Aralık 2023 tarihinde Donald Tusk liderliğindeki koalisyona devretmiştir.[iii] Bu değişiklik, Polonya’da sağ popülist hükümetin sekiz yıl aradan sonra liberal bir hükümete geçişine işaret ederek aşırı sağın yükselişine yönelik endişelerin hâkim olduğu Avrupa’da olumlu karşılanmıştır.

Yeni Başbakan Donald Tusk, hukukun üstünlüğünü Polonya’ya geri döndürerek AB’nin mevcut bütçesinde Polonya için ayrılan, ancak Komisyon’un endişeleri nedeniyle bloke ettiği Covid-19 kurtarma fonu ve uyum fonlarından on milyarlarca avronun serbest bırakılmasını öncelik haline getirmiştir. Bu bağlamda Tusk, önceki PiS Hükümeti’yle bağlantılı kişileri görevden almak, kamu medyasının kontrolünü yeniden ele geçirmek[iv] ve Brüksel’le çatışmaya yol açan adalet sistemi değişikliklerini tersine çevirmek için eylemlerde bulunmuştur. Bunun sonucu olarak Cumhurbaşkanı Andrzej Duda ile arasında siyasi bir mücadele başlamıştır.

Tusk’ın otoriterlikle suçlanan önceki PiS Hükümeti’nin mirasını ortadan kaldırmaya yönelik hamleleri, güç dinamiklerinde bir değişime işaret etse de parlamentodaki güvenli marj çoğunluğu, Tusk’a PiS’in bir zamanlar sahip olduğu tüm yetkileri vermemektedir. Cumhurbaşkanı Duda, yasaları veto etme yetkisini elinde tutmaktadır ve bu da önemli girişimleri engelleyerek Tusk Hükümeti’ne meydan okuma potansiyeli taşımaktadır.

Bu duruma ek olarak PiS tarafından siyasi mahkûm olarak görülen Mariusz Kaminski ve Maciej Wasik adlı tutuklu iki eski PiS siyasetçisinin akıbeti,[v] Duda ve Tusk’ın gergin ilişkilerine karmaşıklık katmaktadır. Duda’nın onları affetme girişimleri hukuki sorunlara yol açarken, Polonya’nın eski İçişleri Bakanı Mariusz Kaminski tarafından başlatılan hapishanedeki açlık grevi[vi] de Polonya’daki hâlihazırdaki siyasi dramı derinleştirmektedir. Ayrıca Donald Tusk’ın eski PiS yönetiminin politikalarını geri alma çabaları ve iki PiS siyasetçisinin tutuklanmasına tepki olarak Varşova’da düzenlenen büyük protesto,[vii] bölünmüş bir Polonya halkına işaret etmektedir.

Avrupa yanlısı Başbakan, demokrasiye ve yargı bağımsızlığını yeniden tesis etmeye odaklanmaktadır. Bunun yanı sıra yeni Polonya Hükümeti, Ukrayna’ya olan desteğini açıkça belirtmiştir.[viii] Son dönemde yaşanan Polonya ve Ukrayna arasındaki gerilim, özellikle Ukrayna tahıl ithalatının Polonya pazarını etkilemesinden kaynaklanan anlaşmazlıklar nedeniyle ortaya çıkmıştır. Avrupa Komisyonu’nun Ukrayna’ya yönelik tahıl ithalat ambargosunu sona erdirme çağrısına rağmen Polonya’nın bu karara karşı çıkması, Ukrayna’nın Dünya Ticaret Örgütü’nde dava açma tehdidiyle iki ülke arasındaki gerilim artmıştır. Ardından Polonya’daki Ukrayna karşıtı protestolar, taşımacılık sektörüne de yansıyarak kamyon şoförlerinin sınır geçişlerini engellemesi ve Ukrayna kamyonları için sınırlı lisansların geri verilmesini talep etmesiyle yayılmıştır. Bu gelişmelerden dolayı zarar gören Polonya-Ukrayna ilişkileri düzeltmek adına Donald Tusk Hükümeti yeni bir başlangıç fırsatı sunabilir. Bu bağlamda Tusk’a her iki ülkenin de yararına olacak ve anlaşmazlıkların hızlı bir şekilde çözülmesini sağlayacak güçlü bir Polonya-Ukrayna ikili ilişkisini kurma görevi düşmektedir.

Yeni hükümet, Polonya’nın Avrupa Birliği’ndeki izolasyonunu sonlandırmaya ve uluslararası ilişkilerini yeniden inşa etmeye odaklanmaktadır. Polonya, Visegrad Grubu içindeki işbirliğinde Macaristan Başbakanı Viktor Orbán ve Slovakya Başbakanı Robert Fico gibi popülist liderlerin engelleriyle karşılaşabileceğinden dolayı Weimar üçgenini (Paris, Berlin, Varşova) canlandırmaya yönelik çalışmalarda bulunabilir. Tusk’ın yeni hükümeti, daha uyumlu ve bütünlüklü bir Avrupa Birliği’ni teşvik etmek için AB yanlısı duruşuyla güçlü bir işbirlikçi olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak PiS’e karşı birleşen yeni koalisyon hükümeti, demokratik kurumları restore etmek ve eski iktidarın iddia edilen yetki suistimallerini soruşturmak gibi birçok zorlukla karşı karşıyadır.

Bu gelişmelerin ışığında Duda ile yeni Polonya Hükümeti arasındaki siyasi anlaşmazlıkların nasıl çözüleceği ve aynı zamanda ülkede demokrasinin nasıl yeniden tesis edileceği kritik bir önem taşımaktadır. Dahası hem bölgesel bir süper güç hem de küresel bir güç olmayı hedefleyen Polonya’nın AB içindeki konumu belirsizliğini korumaktadır. Tusk’ın Polonya’da liberal ve AB yanlısı bir hükümet kurması bölgedeki güç dinamiklerini değiştirerek komşu ülkelerdeki Fico ve Orbán gibi popülist liderleri izole etmiştir.

Tusk’ın liderliğine dair diğer önemli soru ise Polonya’nın ulusal çıkarları ile Ukrayna’ya destek vermek arasında nasıl bir denge kuracağıdır. Tusk, AB’nin politikalarıyla uyumlu bir şekilde Ukrayna’yı açık bir şekilde desteklese de Polonya halkının çıkarlarını da koruyacağını açıklamıştır.[ix] Kuşkusuz Tusk’ın iktidara dönüşü Brüksel için bir zaferdir. Ancak yeni Polonya Hükümeti, iç siyasi krizlerin üstesinden gelme ve Polonya’nın geleceğine yönelik iddialı projeleri hayata geçirme konusundaki gizemini korumaktadır. Bundan dolayı 2025 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine kadar Tusk’ın bu süreci nasıl yöneteceği meselesi; hükümetinin başarısı ve Polonya’nın Avrupa’daki elde edeceği konumu hakkında en belirleyici faktör olacaktır.


[i] ‘Polish nationalists PiS on brink of losing power’, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/poland-holds-high-stakes-election-amid-rows-over-democratic-rule-2023-10-15/, (Erişim Tarihi: 15.11.2023)

[ii] ‘Morawiecki’s new Polish government sworn in before confidence vote’, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/polish-president-swear-govt-opposition-condemns-farce-2023-11-27/, (Erişim Tarihi: 27.11.2023).

[iii] ‘Poland’s new PM Donald Tusk sworn in, completing transition of power’, Euronews, https://www.euronews.com/2023/12/13/polands-new-pm-donald-tusk-sworn-in-completing-transition-of-power/ (Erişim Tarihi: 13.12.2023)

[iv] ‘Poland’s revolution gets real as government reclaims control of public media’, Politico, https://www.politico.eu/article/poland-government-media-news-agency-law-and-justice-tusk/(Erişim Tarihi: 20.12.2023)

[v] ‘Poland’s populist president to pardon jailed ministers from former government’, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2024/jan/11/andrzej-duda-poland-president-to-pardon-jailed-ministers/(Erişim Tarihi: 11.01.2024)

[vi] ‘Former Polish minister’s deputy joins hunger strike in prison’, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/former-polish-minister-starts-hunger-strike-prison-2024-01-10/(Erişim Tarihi: 10.01.2024)

[vii] ‘Tens of thousands protest in Poland against ex-ministers’ imprisonment’, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/polish-president-moves-pardon-jailed-ex-ministers-deepening-turmoil-2024-01-11/(Erişim Tarihi: 11.01.2024).

[viii] ‘Poland’s new PM promises to push for full Western support of Ukraine’, Aljazeera, https://www.aljazeera.com/news/2023/12/12/polands-donald-tusk-says-hell-push-for-western-support-for-ukraine/ (Erişim Tarihi: 12.12.2023)

[ix] ‘Donald Tusk sets out vision of a progressive Poland at heart of EU’, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2023/dec/12/donald-tusk-vision-progressive-poland-heart-of-eu/(Erişim Tarihi: 12.12.2023).

Lal İLHAN
Lal İLHAN
Lal İlhan, 2020 yılında Bologna Üniversitesi Siyasi Bilimler ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden "The Limits of Cosmopolitanism in the Era of Globalization" başlıklı bitirme teziyle mezun olmuştur. 2022 yılında Sapienza Roma Üniversitesi Kalkınma ve Uluslararası İşbirliği Bölümü'ndeki yüksek lisansını "Capitalism and Democracy; Undeniable Contradiction or Constructible Harmony" başlıklı teziyle tamamlamıştır. İleri derecede İngilizce ve İtalyanca bilen Lal’in başlıca ilgi alanları; Avrupa Birliği, uluslararası örgütler ve uluslararası kalkınmadır.

Benzer İçerikler