Analiz

Çin’in Trump’ın Yemin Törenine Katılımı

Çin’in yemin törenine katılması, diplomatik ve ekonomik bağları güçlendirme amacını taşıyan bir adım olarak öne çıkmaktadır.
Trump’ın Şi’yle tören öncesinde iletişim kurması, tarafların önemli konularda diyaloğa açık olduklarını göstermektedir.
Trump’ın Çin’e davette bulunması üzerine Çin’in yemin törenine katılımı, iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin başlangıcını işaret etmektedir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Uluslararası ilişkiler açısından büyük gelişmelerle başlayan 2025 yılının en çok beklenen günü şüphesiz 20 Ocak olmuştur. Bu tarihte Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) yeni Başkanı seçilen Donald J. Trump için düzenlenen yemin töreni, tarihte ilk defa yabancı ülke liderlerinin davet edilmesiyle ve katılmasıyla dünya çapında büyük yankı uyandırmıştır. Trump’ın Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’i bizzat davet etmesi, Çin’in katılıp katılmayacağı konusunda soru işaretleri oluşturmuştur. Bu doğrultuda tören bağlamında en çok dikkat çeken gelişme, Çin Devlet Başkanı Yardımcısı Han Zheng’in katılımı olmuştur. Çin’in böyle bir dönemde Trump’ın yemin törenine katılmış olması, yapıcı bir adım ve çok yönlü bir diplomatik hamle olarak nitelendirilebilir. 

Adaylık sürecinden itibaren yaptığı açıklamalarla beraber Trump’ın törene Çin’i de davet etmiş olması, Çin’e karşı mevcut stratejinin değiştirilmek istendiğine dair bir mesaj taşımaktadır. Özellikle son başkanlık dönemlerinde ABD’nin Çin’e karşı takındığı nispetensert tutumlar, ticaret savaşları ve askeri gerilimler gibi konulara rağmen Trump’ın Çin’e böyle bir adım atmış olması, iki ülke arasında daha derin ve yapıcı bir işbirliği arayışını simgelemektedir. Bu katılım, diplomatik ilişkilerin yeniden yapılandırılmasını sağlayabilecek bir fırsat olarak görülebilir.

Yeni Başkan Donald Trump’ın önceki döneminde Çin’e karşı sert tutumuna karşın son zamanlarda Çin’le iyi ilişkiler arayışında olduğunu belirten açıklamaları dikkat çekmektedir. Şi’yi yemin törenine davet etmesi ise Çin’in katılımı konusunda kamuoyunda büyük merak uyandırmıştır. Çin, tarihsel açıdan bu tür uluslararası etkinliklere katılımı nispeten sınırlı olan bir ülkedir. Buna rağmen Trump’ın daveti üzerine Çin Devlet Başkanı Yardımcısı Han Zhengtörene katılmıştır. Bu doğrultuda Trump’ın yemin törenine Çin’in üst düzey bir yetkilisini göndermesi, Çin’in ABD’yle ilişkileri tekrar düzeltmeye ve bu ilişkilerde yapıcı bir tavır sergilemeye istekli olduğunu gösteren bir adım olmuştur.

Çin Devlet Başkan Yardımcısı Han Zheng, Donald Trump’ın yemin törenine Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in özel temsilcisi olarak katılmıştır. Trump’a Şi’nin selamlarını ileten Han, Çin ile ABD arasındaki ekonomik ve ticaret ilişkilerinin önemini vurgulamıştır. Ayrıca Çin’in reform ve açılım politikalarına bağlılığını yineleyerek iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği için karşılıklı saygı ve kazan-kazan işbirliğinin temel oluşturduğunu ifade etmiştir.Han Zheng ayrıca ziyareti sırasında ABD Başkan Yardımcısı seçilen J.D. Vance, iş insanı Elon Musk ve diğer iş dünyası liderleriyle görüşmelerde bulunmuştur. Bu görüşmeler yeni dönemde iki ülke arasındaki ilişkilerinin geleceği hakkında önemli sorunların aktif olarak ele alınıp tartışılacağına yönelik olumlu bir adım olarak nitelendirilebilir.

Han Zheng’in iş dünyası liderleriyle görüşmesinden yola çıkarak Çin tarafından ekonomik ilişkilerin düzeltilmesine yönelik çabaların yoğunlaşacağını öngörmek mümkündür. Bu doğrultuda da Trump’ın yemin törenine Çin’i davet etmesi yalnızca siyasi bir jest değil, aynı zamanda ekonomik ilişkilerin yeniden ele alınmasına yönelik bir adım olabilir. Nitekim Çin, dünya ekonomisinin halihazırda en önemli oyuncusu olarak ABD’nin ticaret ilişkilerinde büyük bir yer tutmaktadır. Bu bağlamda Çin’in yemin törenine katılması, diplomatik ve ekonomik bağları güçlendirme amacını taşıyan bir adım olarak öne çıkmaktadır. 

Trump’ın yemin törenine Han Zheng’in katılmasının birçok nedeni bulunmaktadır. Çin’in ABD’yle ilişkilerindeki stratejik yönleri ve Şi’nin katılmama kararı, Han Zheng’in bu görevi üstlenmesini mantıklı kılmıştır. Ayrıca Hong Kong ve Makao meselelerinde tecrübeli bir lider olarak Çin’in güçlü dış politika duruşunu temsil edebilmesi, Şanghay gibi ekonomik başarılarla dolu bir şehirdeki deneyimi ve Şi’yle olan yakın ilişkileri, Han Zheng’i bu tür kritik bir diplomatik görevi üstlenmeye en uygun aday haline getirmiştir. Bu adımın Çin’in küresel diplomatik pozisyonunu güçlendirme ve ABD’yle işbirliğini sürdürme amacını taşıdığı söylenebilir.

Çin, ABD’yle olan ticaret savaşlarını azaltmak ve daha istikrarlı bir ekonomik ilişki kurmak için bu tür bir diplomatik etkinliği kullanma fırsatına sahip olmuştur. Ticaret anlaşmalarında yaşanan zorluklar, özellikle teknoloji ve yapay zekâ gibi stratejik alanlarda gerilimlere yol açmış olsa da Trump’ın törenine Çin’in üst düzey bir temsilcisini göndermesi, bu ilişkilerin yeniden yapılandırılması adına yapıcı bir karşılık olmuştur. Çin, bu tür diplomatik adımlarla, küresel ticaretin geleceği hakkında ABD’yle daha fazla işbirliği yapmak istediğini, Trump’ın davetine icap ederek net bir şekilde ortaya koymuştur.

Trump’ın Şi’yle tören öncesinde iletişim kurması, tarafların önemli konularda diyaloğa açık olduklarını göstermektedir. Tören öncesi Trump’ın isteği üzerine yapılan telefon görüşmesinde Şi, Çin ve ABD’nin güçlü ilişkiler kurarak ortak çıkarlar doğrultusunda işbirliği yapmalarını önermiştir. Şi ayrıca Tayvan meselesi ve ekonomik ilişkilerde karşılıklı saygı konusuna vurgu yapmıştır. Trump ise Çin’le uzun süreli dostluk ve küresel barışı koruma amacını dile getirmiştir.

Bu süreçte atılan karşılıklı adımlar, önümüzdeki süreçte yaşanabilecek anlaşmazlıklar ve çözülmesi gereken sorunlar noktasında iki tarafın da diplomatik ilişkileri geliştirerek iletişim kanalı olarak kullanmaya niyetli olduğunu yansıtır niteliktedir. Trump’ın başkan olarak Çin’e ziyarette bulunmak istediğini belirtmiş olması ve bu daveti, bu yıl yapacağı olası bir ziyaretin 2017 yılında Çin’e yapmış olduğu ziyaretten farklı olacağı şeklinde yorumlanabilir. Yaşanan gelişmeler ışığında iki tarafın da Çin ve ABD ilişkilerinin hem bölgesel hem de küresel açıdan büyük önem arz ettiğinin farkında olarak ilişkileri geliştirmeye yönelik adımlar atmaya istekli olduğunu söylemek mümkündür. 

Sonuç olarak Trump’ın Çin’e davette bulunması üzerine Çin’in yemin törenine katılımı, iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin başlangıcını işaret etmektedir. Çin’in bu stratejik hamlesi ise küresel ekonomik işbirliği ve diplomatik ilişkilerin güçlendirilmesi adına önemli bir adım olmuştur. Han Zheng’in törene katılımı, yalnızca bir sembol değil, aynı zamanda ABD-Çin ilişkilerinin geleceği hakkında olumlu bir işaret olarak değerlendirilebilir. Jeopolitik ve askeri gerilimlere karşın bu tür diplomatik açılımlar, küresel zorluklarla başa çıkabilmek için iki ülke arasında daha yakın işbirliğine zemin hazırlayabilir.

Simay GÜZEL
Simay GÜZEL
Simay Güzel, 2024 yılında Hacettepe Üniversitesi İngilizce Mütercim ve Tercümanlık Bölümü'nden yüksek şeref öğrencisi olarak mezun olmuştur. Şu anda Zhejiang Üniversitesi Çağdaş Çin Çalışmaları Bölümü yüksek lisans öğrencisidir. Başlıca ilgi alanları Çin dış politikası ve uluslararası ilişkilerdir. İleri seviye İngilizce, orta seviye Çince, başlangıç seviyesinde Almanca ve Fransızca bilmektedir.

Benzer İçerikler