Çin’in Küresel Stratejisi: BRICS+ ve ŞİÖ

Çin, BRICS+ ve ŞİÖ stratejileriyle Batı merkezli düzeni dengelemeyi ve çok kutuplu bir dünya düzeni oluşturmayı hedeflemektedir.
BRICS+’ın genişlemesiyle Çin para birimi yuanın uluslararasılaşması ve dolara alternatif yaratma çabaları ilerlese de Batı merkezli finansal yapılarla mücadele uzun vadeli bir güç mücadelesine işaret etmektedir.
Hindistan ve Çin arasındaki sınır sorunları ve Batı’nın yaptırımları, BRICS+ ve ŞİÖ içerisindeki işbirliğinin önünde ciddi engeller olarak durmaktadır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Çin’in BRICS+ ve Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) içerisindeki stratejik hamleleri, Soğuk Savaş sonrası dönemde küresel güç dengelerinin değişimiyle şekillenen uzun bir süreçten geçerek günümüzdeki şeklini almıştır. 1990’lı yıllardan itibaren Çin, Batı’nın liderliğindeki uluslararası düzene alternatif yollar aramaya başlamış ve ekonomik, siyasi bağımsızlık yönünde adımlar atmıştır.

2001 yılında ŞİÖ’nün kurulmasıyla Çin, Avrasya bölgesinde hem güvenlik hem de kalkınma hedeflerine ulaşmada kritik bir hamle yapmıştır. 2006 yılında BRICS’in kurulması ise Çin’e küresel ekonomik güç dengesinde daha geniş bir manevra alanı sunmuştur. Bu süreçte Çin, Batı merkezli düzenin ötesine geçerek gelişmekte olan ülkelerle derinlemesine işbirlikleri geliştirmeye odaklanmıştır. 2017 yılında Xiamen Zirvesi ile Çin, “BRICS+” stratejisini hayata geçirerek bölgesel ve küresel düzeyde alternatif bir ekonomik ve siyasi düzen inşa etme yolunda önemli adımlar atmıştır.[i]

Çin’in bu stratejik hamleleri, BRICS+ ve ŞİÖ aracılığıyla hem ekonomik hem de güvenlik alanlarında çok kutuplu bir dünya düzeni kurma hedefini ortaya koymuştur. Çin’in küresel liderlik iddiasını güçlendiren bu stratejik çabalar, ekonomik ve siyasi işbirlikleriyle derinleşmiştir.

BRICS, gelişmekte olan ekonomiler için küresel finansal sistemde alternatif bir platform yaratmayı amaçlamış ve özellikle 2008 küresel finansal krizinden sonra Batı merkezli dolar hegemonyasına karşı ekonomik bağımsızlık kazanma hedefiyle daha da önem kazanmıştır. BRICS’in en büyük başarısı olarak belirtilecek hususlardan birkaçı, Yeni Kalkınma Bankası (NDB) ve Koşullu Rezerv Düzenlemesi (CRA) gibi finansal araçların kurulması olmuştur. Bu araçlar sayesinde BRICS ülkeleri ve diğer gelişmekte olan ülkeler altyapı projeleri için finansman bulmuş, IMF ve Dünya Bankası gibi Batı merkezli kurumlara alternatifler geliştirildiği belirtilmiştir.[ii]

BRICS ülkeleri arasındaki derin ekonomik ve politik farklılıklar, zaman zaman işbirliğini zorlaştırmıştır. Hindistan ve Çin arasındaki sınır anlaşmazlıkları ve BM Güvenlik Konseyi reformu gibi konularda ortaya çıkan görüş ayrılıkları, BRICS’in tam anlamıyla birlik sağlayamadığını göstermektedir.[iii]

BRICS’in BRICS+ olarak genişlemesi ve Şanghay Beşlisi’nin ŞİÖ’ye evrilmesi, Çin’in küresel çapta çok taraflı işbirlikleriyle Batı’ya karşı denge oluşturma stratejilerinin önemli bir parçası olarak görülmüştür. BRICS, başlangıçta beş ülkenin ekonomik ve siyasi işbirliğine odaklanmışken, 2017 yılında BRICS+ stratejisiyle daha geniş bir yapıya evrilmiş ve gelişmekte olan ülkeleri kapsamaya başlamıştır. Şanghay Beşlisi ise 1996 yılında sınır güvenliği ve terörle mücadele amacıyla kurulmuş, 2001 yılında ŞİÖ’ye dönüşerek daha geniş bir güvenlik ve ekonomik işbirliği platformu haline gelmiştir. Her iki örgütün genişleme süreci, Çin’in çok kutuplu bir dünya düzeni kurma çabalarının temel yapı taşları olmuştur.

BRICS+, aynı zamanda Çin’in küresel finansal işbirliği stratejilerinde de merkezi bir rol oynamıştır. Çin, Yeni Kalkınma Bankası (NDB) aracılığıyla gelişmekte olan ülkelere IMF ve Dünya Bankası’na alternatif finansal destek sunmuştur. NDB finansal mekanizması, gelişmekte olan ülkelerin Batı’ya olan finansal bağımlılıklarını azaltmayı ve Çin’in küresel ekonomideki etkisini artırmayı hedeflemiştir. BRICS+ ülkeleri ile Çin arasında gelişen ekonomik işbirlikleri, Batı’nın uyguladığı yaptırımlara karşı bir koruma mekanizması olarak da işlev görmektedir.[iv]

BRICS, dolar hegemonyasına karşı alternatif ödeme sistemleri yaratma konusunda zorluklarla karşılaşmıştır. Örneğin, 2018 yılında önerilen “BRICS Pay” sistemi henüz etkin bir şekilde uygulanamamış ve bu sistemin nasıl tam anlamıyla hayata geçirileceği konusunda net bir yol haritası oluşturulamamıştır. Bu nedenle BRICS’in doların küresel finans sistemindeki hâkimiyetini kırma çabaları sınırlı kalmış ve beklenen başarıyı sağlayamamıştır.

2024 yılının ikinci yarısında Çin’in BRICS+ bağlamındaki stratejik hamleleri, Batı’nın küresel hâkimiyetine meydan okuma ve çok kutuplu bir dünya düzeni inşa etme çabalarının merkezinde yer almıştır. BRICS+ genişlemesi, küresel enerji kaynaklarının kontrolü, finansal bağımsızlık ve güvenlik işbirliklerini içeren çok boyutlu bir stratejinin temel taşlarından birini oluşturmuştur. Çin, bu genişleme sürecinde realist güç dengesi politikaları ve liberal işbirliği mekanizmalarını kullanarak çıkarlarını güçlendirmiştir. Bu genişleme, Çin’in küresel gücünü pekiştirme ve Batı’nın baskılarına karşı bir denge oluşturma hedefinin önemli bir parçası olmuştur. Özellikle İran ve Suudi Arabistan’ın BRICS+’a katılımı, Çin’in Orta Doğu’daki jeopolitik etkisini artırmış ve Batı’nın bu bölgedeki etkinliğini sınırlamıştır. Aynı zamanda Çin, BRICS+ platformunu Hindistan’ın Batı’yla ilişkilerini dengelemek için kullanmaya devam etmiştir. Hindistan, bağımsız bir dış politika izlemeye çalışsa da Çin’in ekonomik ve jeopolitik baskınlığı, BRICS+ içindeki güç dinamiklerini belirlemeye devam etmiştir.[v]

Çin’in BRICS+ stratejisinin yalnızca ekonomik boyutları değil, güvenlik işbirlikleri de stratejik planlarında önemli bir rol oynamıştır. ŞİÖ çerçevesinde Çin ve Rusya, NATO’nun güvenlik tehditlerine karşı kendi güvenlik yapılarını güçlendirme yoluna gitmişlerdir. Çin, Rusya’ya askerî teçhizat tedarik ederek bu işbirliğini genişletmiş ve ŞİÖ, Çin’in Asya’da liderliğini artırmasına olanak sağlayan bir platform haline gelmeyi hedeflemiştir. Bununla birlikte ŞİÖ zaman zaman sorgulanmaktadır. Zira Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerin üyeliği, örgüt içinde politik ve askerî çatışmaları artırmış ve bu da güvenlik işbirliğini zayıflatmıştır.[vi]

Çin’in BRICS+ ve ŞİÖ içerisindeki bu stratejik hamleleri, karmaşık ve çok katmanlı bir yapıyı yansıtmaktadır. Çin, aynı anda hem ekonomik hem siyasî hem de askerî alanlarda birbirini tamamlayan çok boyutlu stratejiler izlemektedir. BRICS+ aracılığıyla Çin, Batı’nın finansal ve ekonomik hegemonyasına meydan okurken, yerel para birimlerinin kullanımı ve ticari işbirlikleri yoluyla ekonomik bağımsızlık kazanmaya çalışmaktadır. Aynı zamanda ŞİÖ’de bölgesel güvenlik işbirliklerini derinleştirerek Orta Asya’daki istikrarı koruma ve terörle mücadele hedeflerine ulaşmaktadır. Çin’in bu iki örgütte attığı adımlar, küresel liderlik hedeflerine yönelik dengeli bir güç projeksiyonu çabasını göstermektedir.

Çin’in BRICS+ ve ŞİÖ bağlamındaki stratejileri, küresel güç dengelerini Batı’nın etkisinden uzaklaştırma ve çok kutuplu bir dünya düzeni kurma çabasına dayanmaktadır. Çin, bu süreçte hem realist güç projeksiyonunu hem de liberal işbirliği mekanizmalarını kullanarak küresel liderlik pozisyonunu güçlendirmeye çalışmıştır. Ancak BRICS+ ve ŞİÖ içerisindeki içsel gerilimler ve Batı’nın uyguladığı yaptırımlar, bu stratejilerin başarısını etkileyen önemli faktörler arasında yer almıştır.

Çin’in BRICS+ ve ŞİÖ ekseninde izlediği strateji, çok kutuplu bir dünya düzeni oluşturma arayışında önemli avantajlar sunmaktadır. BRICS+’ın genişlemesiyle Çin, gelişmekte olan ülkelerle ekonomik işbirliklerini derinleştirmiş ve özellikle enerji güvenliği açısından önemli adımlar atmayı hedeflemiştir. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İran gibi ülkelerin BRICS+’a katılımı, Çin’in küresel enerji piyasalarındaki etkisini artırarak dolara bağımlılığı azaltma çabalarını güçlendirmiştir

Çin’in bu stratejisinin karşısında bazı ciddi zorluklar da bulunmaktadır. BRICS+ ve ŞİÖ içerisindeki üye ülkeler arasında çıkar farklılıkları, işbirliklerini zaman zaman zayıflatmaktadır. Özellikle Hindistan ve Çin arasındaki sınır sorunları, BRICS+ içerisindeki stratejik uyumu zorlaştırmakta ve işbirliğini sınırlamaktadır. Aynı zamanda ABD ve Batı’nın uyguladığı yaptırımlar, Çin’in küresel ekonomik etkisini zayıflatma amacı taşımaktadır ve bu durum Çin’in BRICS+ ve ŞİÖ üzerinden geliştirdiği işbirliklerini baskı altına alabilir. Ayrıca BRICS+ ve ŞİÖ içindeki üyeler arasındaki çıkar çatışmaları ve Batı’nın küresel finansal sistem üzerindeki etkisini sürdürebilmesi, Çin’in çok kutuplu dünya düzeni stratejisinin başarıya ulaşmasını engelleyebilecek unsurlar arasında yer almaktadır.


[i] Asma Khan, “Eastward Bound – The SCO’s Strategic Surge”, Modern Diplomacy, https://moderndiplomacy.eu/2024/07/08/eastward-bound-the-scos-strategic-surge/, (Erişim Tarihi: 08.09.2024).

[ii] “BRICS: Achievements, Failures and Future – an Analysis”, IASScore, https://iasscore.in/current-affairs/mains/brics-achievements-failures-and-future-an-analysis, (Erişim Tarihi: 08.09.2024).

[iii] “BRICS Expansion Explained: New Members, New Challenges”, The Chicago Council on Global Affairs, https://globalaffairs.org/commentary-and-analysis/podcasts/brics-expansion-explained-new-members-new-challenges, (Erişim Tarihi: 08.09.2024).

[iv] “On 1 January 2024, the World’s Centre of Gravity Will Shift: The Thirty-Fifth Newsletter (2023)”, Tricontinental, https://thetricontinental.org/newsletterissue/brics-expansion/, (Erişim Tarihi: 08.09.2024).

[v] “Russia to Host BRICS Summit 2024 Amid Heightened Geopolitical Conflict”, Advisor Analyst, https://advisoranalyst.com/2024/09/04/russia-to-host-brics-summit-2024-amid-heightened-geopolitical-conflict.html/, (Erişim Tarihi: 08.09.2024).

[vi] “SCO and BRICS+: Pathways to Multipolarity”, Hammer, https://hammermagz.com/sco-and-brics-pathways-to-multipolarity/, (Erişim Tarihi: 08.09.2024).

Ergün MAMEDOV
Ergün MAMEDOV
Ergün Mamedov, 2020 yıllında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler tezli yüksek lisans bölümüne kabul almış ve 2022 yılında tezini başarıyla savunarak mezun olmuştur. Eğitimine hâlihazırda 2022 yılında başladığı Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler ana bilim dalında doktora öğrencisi olarak devam etmektedir. Gürcistan vatandaşı olan Ergün Mamedov, ileri düzeyde Gürcüce, orta düzeyde İngilizce ve başlangıç düzeyinde Rusça bilmektedir. Başlıca ilgi alanları, Güney Kafkasya ve Türk Dünyası coğrafyaları merkezli güncel diplomasi gündemi ve siyasî tarihtir.

Benzer İçerikler