BRICS, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan ve küresel ekonomik ve siyasi dengede çok kutuplu bir yapıyı destekleyen önemli bir platformdur. Bu yapının içinde Çin, hem ekonomik gücü hem de stratejik hedefleri doğrultusunda giderek daha fazla öne çıkmaktadır. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin, BRICS’in itici gücü ve küresel arenadaki ağırlığını artıran bir aktör olarak dikkat çekmektedir.
Çin, BRICS ülkeleri arasında ekonomik büyüklüğüyle öne çıkmaktadır. 2023 itibarıyla Çin’in nominal gayri safi yurtiçi hasılası yaklaşık 19 trilyon dolara ulaşmış ve bu, BRICS toplamının yarısından fazlasını oluşturmuştur. Bu ekonomik güç, Çin’in BRICS’in karar alma süreçlerinde etkili bir rol oynamasını sağlamaktadır. Örneğin, BRICS tarafından kurulan Yeni Kalkınma Bankası’nda Çin, finansman desteği ve kaynak sağlamada lider konumundadır. Bankanın projeleri, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) ile uyumlu olarak altyapı ve sürdürülebilir kalkınmaya odaklanmaktadır.
Çin, BRICS ülkeleriyle ticaret hacmini sürekli artırmaktadır. 2022 yılı itibarıyla Çin’in BRICS ülkeleriyle toplam ticaret hacmi 400 milyar doları aşmıştır. Çin, bu ticarette endüstriyel mallar ve teknoloji ihraç ederken, enerji, hammaddeler ve tarım ürünlerini ithal etmektedir. Örneğin Rusya’dan petrol ve doğal gaz, Brezilya’dan soya fasulyesi ve demir cevheri, Güney Afrika’dan ise değerli metaller ithal edilmektedir. Çin, aynı zamanda BRICS üyeleriyle imzaladığı ikili ve çok taraflı ticaret anlaşmalarıyla ekonomik bağlarını güçlendirmektedir. Bu bağlamda KYG ve Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) gibi girişimler, BRICS ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkileri derinleştiren önemli adımlar olmuştur. Özellikle altyapı yatırımları, BRICS ülkelerinin ekonomik işbirliklerinde temel bir rol oynamaktadır.
Çin, BRICS’i yalnızca ekonomik bir platform olarak değil, aynı zamanda küresel düzeyde çok kutuplu bir düzenin inşasında bir araç olarak da görmektedir. Batı merkezli uluslararası sistemin dengesizliklerini eleştiren Çin, BRICS’i bu düzene alternatif bir model olarak tanıtmaktadır. Bu bağlamda BRICS’in genişlemesi için Çin’in aktif girişimlerde bulunduğu gözlemlenmektedir. Örneğin 2023 yılında yapılan BRICS Zirvesi’nde Çin’in desteğiyle Suudi Arabistan, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin üyelik süreçleri başlatılmıştır. Çin’in hedeflerinden biri de Amerikan dolarına bağımlılığı azaltmak ve küresel finansal sistemdeki hakimiyeti kırmaktır. Bu doğrultuda BRICS ülkeleri arasında ulusal para birimleriyle ticaret yapılmasını teşvik eden mekanizmalar oluşturulması gündemdedir. Çin’in bu hamlesi, aynı zamanda yuanın uluslararası arenada daha fazla kabul görmesini sağlama hedefini desteklemektedir.
Çin’in BRICS içerisindeki etkisi, yalnızca ticaret ve ekonomik ilişkilerle sınırlı kalmamaktadır. Pekin yönetimi, teknoloji ve yenilik alanlarında işbirliklerini teşvik ederek diğer üye ülkelerle daha yakın bağlar kurmaktadır. Özellikle yapay zeka, yenilenebilir enerji ve 5G teknolojileri gibi alanlarda BRICS ülkeleri arasında ortak projeler geliştirilmesi, Çin’in bu konulardaki liderliğini pekiştirmektedir. Enerji işbirlikleri de Çin’in BRICS içerisindeki etkisinin önemli bir parçasıdır. Dünyanın en büyük enerji tüketicilerinden biri olan Çin, enerji kaynaklarını çeşitlendirmek amacıyla Brezilya ve Rusya gibi ülkelerle stratejik ortaklıklar kurmaktadır. Özellikle yenilenebilir enerji projelerinde Çin’in sağladığı finansman ve teknoloji desteği, BRICS üyelerinin enerji güvenliğini artırmaktadır.
Çin’in BRICS içerisindeki baskın rolü, zaman zaman diğer üyeler arasında rahatsızlık yaratmaktadır. Hindistan, Çin’in artan etkisine karşı temkinli bir tutum sergilerken, Brezilya ve Güney Afrika gibi ülkeler, işbirliğinde daha dengeli bir yaklaşım talep etmektedir. Ayrıca BRICS içerisindeki ekonomik dengesizlikler ve Çin’in finansal üstünlüğü, projelerin eşit şekilde hayata geçirilmesini zorlaştırabilmektedir.
Çin, BRICS’te hem ekonomik hem de siyasi bir lider olarak ön plana çıkmaktadır. Pekin yönetimi, BRICS’i küresel düzeyde daha dengeli ve adil bir düzenin inşasında önemli bir araç olarak desteklemektedir. Ticaret, enerji ve teknoloji alanlarındaki işbirlikleri, Çin’in BRICS içerisindeki etkisini artıran başlıca unsurlardır. Ancak bu liderlik, diğer üyeler arasındaki dengelerin korunması ve işbirliğinin sürdürülebilir olması açısından bazı zorluklar da barındırmaktadır. Sonuç olarak Çin’in BRICS içerisindeki rolü, küresel sistemde çok kutupluluğa geçiş sürecinde belirleyici olmaya devam edecektir. Ancak bu süreçte, diğer üyelerin çıkarlarını gözeten ve eşitlikçi bir yapı oluşturan bir yaklaşım benimsenmesi, BRICS’in uzun vadeli başarısı için kritik bir önem taşımaktadır.