Analiz

Çin’in Artan Savunma Bütçesi ve Küresel Güç Dengelerine Etkisi

Çin’in savunma bütçesine olan yatırımları hem iç hem de dış politika da daha fazla söz hakkı elde etmesini sağlayacaktır.
Çin’in savunma bütçesine olan yatırımları, askeri alanın yanı sıra ekonomik ve siyasi alanlarda da oldukça önemlidir.
Bugün Çin, askeri alandaki gücünü teknolojik ilerlemelerle destekleyerek küresel düzeyde artırmıştır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Çin, 12 Mart 2025 tarihinde yaptığı açıklamada, 2025 yılı ulusal savunma bütçesinde %7.2’lik bir artış yapıldığını duyurmuştur. Xinhua Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre, ülkenin planlanan savunma harcamaları bu yıl 1.784665 trilyon yuan (249 milyar dolar) olacaktır. Önerilen savunma bütçesi, ülkenin en üst düzey yasama organı olan 14. Ulusal Halk Kongresi’nin (NPC) üçüncü oturumunun açılışında yayınlanan taslak bütçe raporunda açıklanmıştır.[1]

Bu kararla birlikte Çin’in bölgesel ve küresel güvenlik dinamiklerine verdiği önem vurgulanmıştır. Çin’in savunma bütçesindeki artış, yalnızca Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Batılı güçlerin bölgedeki etkilerine karşı rekabetin devam ettiğini değil, aynı zamanda artan teknolojik gelişmelerle hedeflenen askeri modernizasyonun çok kutuplu dünya düzenini pekiştirdiğini de göstermektedir. Böylece Çin, Batı karşısında daha bağımsız bir duruş sergilemeye çalışmakta ve diğer ülkelerin de bu yönde adım atmalarını teşvik etmektedir.  

Uzmanlar, Çin’in ekonomik kalkınmasını, ulusal savunma modernizasyon ihtiyaçlarını ve zorlu güvenlik ortamı dinamiklerini ülkenin savunma harcamalarındaki makul ve ılımlı artışın faktörleri olarak göstermiştir. Konuyla ilgili Güvenlik Uzmanı Fu Qianshao, Global Times’a verdiği demeçte Çin’in ekonomik kalkınmasının ülkenin istikrarlı bir şekilde artan savunma bütçesinin temelini oluşturduğunu söylemiştir. Çin’in istikrarlı ekonomik kalkınması ve Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) büyümesi sayesinde ülkenin savunma bütçeleri son on yılda istikrarlı ve ılımlı artışlar göstermiştir. Çin’in ekonomik büyümesine paralel olarak güçlü bir ulusal savunmanın da ülkenin kalkınmasının getirilerini koruyacağını söylemiştir.[2]

Çin’in savunma bütçesine olan yatırımları, askeri alanın yanı sıra ekonomik ve siyasi alanlarda da oldukça önemlidir. Çünkü bu yatırımlar, yerli savunma sanayisini güçlendirerek ekonomik ve teknolojik bağımsızlığı artıracak, Çin’in dış politikada Batı’nın uyguladığı ek vergiler veya yaptırımlara karşı daha güçlü durabilmesini sağlayacaktır. 

Çin, 1990’lı yıllardan itibaren savunma bütçesine yönelik yatırımlarını artırmaktadır. Askeri alanda güçlenme çabalarıyla başlayan adımlar, günümüze dek jeopolitik rekabet ve teknolojik ilerlemelerle farklı bir boyut kazanmıştır. Çin, geliştikçe güç kazanmış, güç kazandıkça Asya-Pasifik’teki etkinliği artmıştır. Çin’i kendisine rakip olarak gören ABD ise bölgedeki ülkelerle temaslarını artırarak Çin’in yükselen gücüne karşı bir dengeleme politikası izlemiştir. Bunun yanı sıra Tayvan ve Güney Çin Denizi’ndeki sorunlar, Çin’in askeri harcamalarının artmasını tetikleyen faktörlerden olmuştur. Bugün Çin, askeri alandaki gücünü teknolojik ilerlemelerle destekleyerek küresel düzeyde artırmıştır.

Güvenlik Uzmanı Song Zhongping ise Çin’in doğası gereği savunmacı bir savunma politika izlediğini ve askeri kabiliyetlerindeki ilerlemelerin tehdit olarak değil, güvenliği sağlamak ve çıkarlarını korumak için tasarlandığını belirterek, ülkenin aynı zamanda bölgesel ve dünya barış ve istikrarının korunmasında olumlu bir güç olduğunu kaydetmiş buna bağlı olarak da savunma bütçesinin arttırılması gerektiğini ifade etmiştir.[3]

Ayrıca Çin’in savunma yatırımları, Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) kapsamındaki projelere olan güven ve desteği artırarak bu girişimin küresel düzeyde etkisinin artmasını sağlayacaktır. Deniz ticareti noktasında stratejik önemi olan limanların korunmasını ve hem ABD hem de Batılı güçlerle işbirliği içerisinde olan bölge ülkelerinin KYG’ye karşı olan hamlelerini caydırarak, askeri ve ekonomik etkinliğin küresel ölçekteki bir yansıması niteliğinde Çin’in gücünün somut bir göstergesi olacaktır. İç politika açısından ise savunma bütçesindeki artış, halkın güvenini artırmış ve istikrarı pekiştirmiş ve diğer yandan dış politikada ABD ile küresel rekabette daha dengeli ve bağımsız adımların atılmasına katkıda bulunmuştur. 

Sonuç olarak Çin’in savunma bütçesine olan yatırımları hem iç hem de dış politika da daha fazla söz hakkı elde etmesini sağlayacaktır. Bölgesel ve küresel ölçekte ise Asya-Pasifik ülkeleriyle ittifakları artacak olan Çin, böylece Batılı güçlere karşı denge unsuru oluşturarak küresel güç dengelerinin şekillenmesinde kritik rol üstlenecektir. Şi Cinping’in de belirttiği üzere askeri kalkınma aslında Çin’in küresel hedeflerinin merkezinde yer almaktadır. Çünkü savunma bütçesindeki artış hem savunma hem de jeopolitik stratejinin bir parçasıdır. Asya-Pasifik’teki küresel güç dengeleri ise Çin’in savunma yatırımlarının artmasıyla önemli ölçüde değişecektir. ABD, Hindistan ve Japonya gibi aktörler, Çin’e karşı stratejik hamlelerde bulunacağından rekabetin tırmandığı fakat aynı zamanda Çin’in de giderek gücünü artırdığı bir senaryo ortaya çıkacaktır. 


[1] “China plans 7.2% defense budget rise, marking 10th consecutive year of single digit growth”, Global Times, https://www.globaltimes.cn/page/202503/1329511.shtml, (Erişim Tarihi: 07.03.2025).

[2] Aynı Yer.

[3] Aynı Yer.

Berra KIZILYAZI
Berra KIZILYAZI
Kapadokya Üniversitesi İngilizce Mütercim ve Tercümanlık / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (Çift Anadal)

Benzer İçerikler