Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Sun Weidong ve Hindistan Dışişleri Bakanı Vikram Misri, 27 Ocak 2024 tarihinde Pekin’de Çin-Hindistan Dışişleri Bakan Yardımcısı-Dışişleri Bakanı Diyaloğu’nu gerçekleştirmişlerdir. Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, toplantıda iki ülke Çin-Hindistan ilişkilerinin iyileştirilmesi ve geliştirilmesine yönelik tedbirlerin görüşülmesi üzerinde durmuş ve taraflar birçok konuda fikir birliğine varmıştır. Bu mutabakatlar arasında Hindistan tarafının Çin’in Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) dönem başkanlığına tam destek vermesi ve ŞİÖ çatısı altındaki toplantılara aktif olarak katılması da yer almaktadır.[1]
Bu görüşme, yalnızca iki ülke arasındaki ilişkilerin karşılıklı istikrar ve kalkınmasına değil, aynı zamanda Asya’nın da küresel ölçekte jeopolitik dengeleri etkileyebilecek rolüne yönelik önemli adımları kapsamaktadır. Çin ve Hindistan, bölgesel istikrar adına diyalog yoluyla bir çözüm, doğrudan uçuşların başlatılmasıyla ekonomik ilişkilerde canlanma amaçlanmış, BRICS ve ŞİÖ gibi örgütler bünyesinde Batı hakimiyetinin yavaş yavaş gerilediği, çok kutuplu dünya düzeninin geliştiği bir dönemde ortak çıkarlarını ön planda tutarak küresel düzeyde, çok taraflı, alternatif platformlarla daha geniş perspektiften bir yaklaşım benimsemiştir.
Zhejiang Uluslararası Çalışmalar Üniversitesi’nden profesör ve aynı zamanda Şanghay Sosyal Bilimler Akademisi Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Uzmanı Hu Zhiyong, her iki tarafın vardığı mutabakatların, şu anda her iki tarafın da ikili ilişkileri istikrara kavuşturmak ve daha fazla işbirliği için engelleri kaldırma konusunda ortak çıkarlara sahip olduğunu gösterdiğini, çünkü 2025 yılında her iki tarafın da birlikte çalışmasını gerektirecek belirsizlikler ve zorluklar olacağını söylemiştir.[2]
Asya’daki iki önemli aktör, Rusya’nın Kazan ilçesinde düzenlenen 16. BRICS Zirvesi sırasında Ladakh bölgesindeki askeri anlaşmazlığı sona erdirmek üzere önemli bir anlaşmaya varmıştı. Böylece Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, beş yıl sonra ilk resmi görüşmelerini gerçekleştirmişti. Sınır gerilimleri konusunda uzlaşmaya varılmasının yanı sıra bölgesel istikrarın sağlanmasında da önemli bir adım atılmıştı. Aslında Çin-Hindistan ilişkileri 2024 yılında kademeli olarak pozitif yönde gelişme göstermiştir. Ladakh’taki sınır gerilimleri sonrası diplomatik temaslar, ikili ticarette yatırımlar ve küresel platformlarda diyaloglar artmıştır. Özellikle de ŞİÖ ve BRICS aracılığıyla yapılan düzenli liderler görüşmeleri, bu süreçte karşılıklı siyasi güvenin oluşmasında kritik rol oynamıştır. Çünkü iki ülke de Batı’ya karşı daha bağımsız bir tutum benimseyerek bir denge politikası oluşturmayı hedeflemektedir.
Çin ve Hindistan’ın geçmişten gelen Ladakh bölgesindeki sınır anlaşmazlıklarının yanı sıra Hindistan’ın Dörtlü Güvenlik Diyaloğu’na (QUAD) katılımı, Tibet politikası, Çin’in Hint Okyanus’undaki varlığı gibi jeopolitik veya taraflar arasında ihracat üzerinden ticaret üstünlüğü sağlama gibi ekonomik rekabetler de anlaşmazlıkların sebepleri arasında yer almaktadır. Dahası Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) kapsamındaki Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’nun (CPEC) Hindistan’ın hak iddiasında bulunduğu Keşmir bölgesinden geçmesi de ikili ilişkileri doğrudan etkileyen unsurlardandır. Bu nedenle taraflar, zaman zaman işbirliklerinde bulunsa da tam anlamıyla stratejik bir uzlaşmaya varamamıştır.
2024 yılı Çin-Hindistan ilişkilerinde iki ülke arasında uzun zamandır beklenen çözülmenin yaşandığı önemli bir yıl olmuştur. Ekim ayındaki anlaşma, devam etmesi muhtemel bir angajman sürecine ivme kazandırmıştır. Daha geniş stratejik ve ekonomik çerçevenin söz konusu çözülme için çoğunlukla elverişli olması dolayısıyla bu sürecin 2025 yılında da devam etmesi muhtemeldir.[3]
Çin ve Hindistan, siyasi diyaloglarını daha çok üyesi oldukları çok uluslararası örgütlerle sürdürse de son zamanlarda bölgesel çıkarları odağında hamleler yaparak ikili ilişkilerini güçlendirmişlerdir. Hatta Hindistan’ın KYG’ye olan mesafeli yaklaşımının ise yapıcı ilişkilerin inşası ile gelecekte bazı alt projelere dahil olma olasılığından söz edilebilir. Yine de kısa vadede böyle bir gelişme beklenmemektedir.
İki ülke arasındaki ilişkiler, Asya-Pasifik bölgesinin geleceği açısından da büyük önem taşımaktadır. İkili diyaloglar, başta ekonomik anlamda Asya-Pasifik’in gelişen ticaret ve lojistik rotaları olmak üzere tarafların da öncülüğünde, siyasi birlik ve bütünlüğün sağlanmasıyla uluslararası arenada bölgenin görünürlüğünü artırarak küresel rekabetteki rolünde etkili olacaktır.
Çin-Hindistan ilişkilerinde iki ülkenin ve iki halkın çıkarları temelinde, stratejik ve uzun vadeli bir perspektiften ele alınarak, pratik işbirliği aktif olarak ilerletilerek karşılıklı güvenin ve Çin-Hindistan ilişkilerinin sağlam bir şekilde gelişmesini teşvik etmek için farklılıkların da ele alması gerekmektedir. Son gelişmeler düşünüldüğünde, tarafların mesafeli bir tutum yerine uyum içerisinde çalışmanın hem siyasi hem de ekonomik olarak kendilerine daha çok kazanç getireceği sonucuna vardıkları görülmektedir. Böylece gerek ortak ekonomik faaliyetlerle küresel bir denge unsuru oluşumuna gerek ikili anlaşmazlıkların önlenmesi, yönetilmesi amacıyla karşılıklı güven artırıcı yollar izlenmiştir.
Ayrıca dünya nüfusunun üçte birini oluşturan iki ülkenin, işbirliğine yönelik geliştirdiği adımlar, küresel ölçekte siyasi dengelerin şekillenmesinde de rol oynayacaktır. Yalnızca Asya-Pasifik’in kalkınmasını sağlamayacak, aynı zamanda askeri işbirliklerinin gelişmesiyle birlikte küresel düzeyde silahlanma yarışını da kontrol altına alacaktır. Dolayısıyla bölgedeki askeri gerilimler azalacaktır. Ekonomik ortaklıklarla ise gelişmekte olan Güneydoğu Asya ülkeleri gibi ülkelere hem alternatif bir yol sunmakta hem de daha dengeli küresel sistemin oluşumunu desteklemektedir. Öyle ki taraflar askeri rekabet veya anlaşmazlıkları bir kenara bıraktığı sürece, uzun vadede stratejik diyaloglar çerçevesinde karşılıklı siyasi güveni sağlayarak daha sağlam ve sürdürülebilir ilişkiler kuracaktır. Geniş perspektiften daha barışçıl, Batı’nın baskısından uzak diğer ülkelerinde söz hakkı olduğu bir düzenin olması gibi ortak fikirlerin desteklendiği düşünüldüğünde, iki ülkenin birlikte hareket etmesi durumunda küresel sistemde önemli değişikliklerin olacağı öngörülmektedir.
[1] “China, India agree to strengthen strategic communication, enhance mutual political trust, resume direct flights: FM” Global Times,https://www.globaltimes.cn/page/202501/1327661.shtml, (Erişim Tarihi: 01.02.2025).
[2] Aynı Yer.
[3] “What’s Next for China-India Relations?”, The Diplomat, https://thediplomat.com/2025/01/whats-next-for-china-india-relations/, (Erişim Tarihi: 01.02.2025).