Analiz

Çin ve Avrupa Birliği Arasında Elektrikli Araç Tarifesi Müzakereleri

AB ve Çin arasındaki ticari ilişkiler, elektrikli araçlar üzerinden yeni bir sınavdan geçmektedir.
İki taraf da Dünya Ticaret Örgütü normlarına uyma konusunda kararlı görünmektedir.
Sürdürülebilir ticari ilişkiler, diplomasi ve işbirliği ile mümkün olacaktır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Son yıllarda Avrupa Birliği (AB) ile Çin arasındaki ticaret ilişkileri, özellikle elektrikli araç (EV) sektörüne yönelik sübvansiyon iddiaları ve gümrük tarifeleri üzerinden gerilimli bir hal almıştır. AB’nin Çin’den ithal edilen elektrikli araçlara yönelik yüksek vergiler uygulamayı planlaması ve bu kararın Avrupa otomotiv endüstrisini haksız rekabete karşı koruma amacı taşıması, taraflar arasında ciddi bir anlaşmazlığa yol açmıştır.

AB Ticaret Komiseri Valdis Dombrovskis ile Çin Ticaret Bakanı Wang Wentao arasındaki son görüşmeler, iki tarafın bu sorunu Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ilkelerine uygun şekilde çözme arayışında olduğunu ortaya koymuştur. Ancak bu görüşmeler her ne kadar “yapıcı” olarak tanımlansa da tarafların kendi çıkarlarını koruma eğilimleri göz önüne alındığında gerilimin kısa vadede çözüme kavuşması güç görünmektedir.[i]

AB, elektrikli araçlar başta olmak üzere sanayi sektörünü haksız rekabetten koruma amacıyla Çin’den ithal edilen araçlara %36’ya varan vergi oranlarını gündeme getirmiştir. Bu adım, AB’nin yaklaşık 14 milyon kişiye istihdam sağlayan otomobil endüstrisini tehdit altında görmesiyle açıklanabilir. AB Komisyonu’nun sübvansiyon karşıtı soruşturmayı başlatması, Avrupa’daki üreticilerin rekabet gücünün zayıfladığını ve Çin’in devlet sübvansiyonları sayesinde haksız bir üstünlük elde ettiğini iddia etmesi üzerine gerçekleşmiştir.[ii]

Çin ise bu süreci bir ticaret savaşı olarak nitelendirerek AB’nin uygulamalarına sert tepki göstermiştir. Pekin Hükümeti, AB’nin planlarının uluslararası ticaret kurallarına aykırı olduğunu belirterek DTÖ’ye başvurmuş ve karşı hamle olarak Avrupa menşeli ürünlere yönelik soruşturmalar başlatmıştır. Özellikle Avrupa’dan ithal edilen brendi, süt ve domuz ürünleri üzerindeki incelemeler, Çin’in AB’ye misilleme olarak attığı adımlardır. Çin Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalar, bu süreçte Çin’in samimiyetini koruduğu ve sorunu diyalog yoluyla çözmeye çalıştığını vurgulasa da Pekin’in kendi sanayisini koruma konusunda kararlı olduğu açıkça görülmektedir.

Dombrovskis ve Wang Wentao arasındaki görüşmeler, her iki tarafın da bu sorunu müzakere yoluyla çözme iradesine sahip olduğunu göstermektedir. Wang’ın Brüksel’de elektrikli araç sektörü temsilcileriyle yaptığı görüşmeler ve Çin’in AB’ye sunduğu fiyat taahhüdü önerisi, Pekin’in Avrupa’yla işbirliğini sürdürme isteğini yansıtmaktadır. Ancak Çin, AB’nin planlarını “yersiz” olarak nitelendirmekte ve AB’yi ticari anlaşmazlıkları çözmede daha ölçülü davranmaya davet etmektedir. Wang’ın ifadeleri, Çin’in bu konuda uzlaşmaya varmak için çaba göstereceğini, ancak AB’nin haksız olarak gördüğü tarifeleri uygulamakta ısrar etmesi durumunda gerekli karşı önlemleri alacağını açıkça belirtmektedir.[iii]

AB ve Çin arasındaki ticaret gerilimi, sadece bu iki ekonomik devin değil, küresel ticaretin de seyrini etkileme potansiyeline sahiptir. Çin’in küresel elektrikli araç pazarındaki büyüklüğü ve AB’nin sanayi politikaları üzerindeki etkisi, uluslararası ticaret dengelerini değiştirebilir. AB’nin Çin’e yönelik ithalat vergileri uygulaması, Avrupa’daki otomobil üreticilerinin rekabet gücünü korumayı amaçlarken, Çin’in misillemeleri AB’nin ihracat pazarını tehlikeye atabilir. Bu süreçte hem Avrupa hem de Çin, kendi sanayilerini koruma konusunda kararlı görünse de küresel tedarik zincirleri ve ticaret ilişkileri üzerindeki etkiler dikkatle izlenmelidir.

AB Komisyonu, 12 Haziran 2024 tarihinde gerçekleştirilen toplantıda, Çin’den ithal edilen akülü EV konusunda başlattığı soruşturmada önemli bulgulara ulaşmıştır. Komisyon, Çin’deki EV üreticilerinin sübvansiyonlardan faydalandığını ve bu durumun AB’deki üreticiler üzerinde bir rekabet baskısı yarattığını geçici olarak tespit etmiştir.[iv] Çin’deki EV üreticileri, devlet desteği ve sübvansiyonlarla global pazarda rekabet avantajı elde etmektedir. AB Komisyonu, bu avantajın AB üreticileri üzerindeki etkisini değerlendirmiş ve yerli üreticileri desteklemek amacıyla ithal edilen EV’lere yönelik geçici telafi edici vergiler uygulamayı önermiştir.

Bu durum, Avrupa’daki otomotiv sektörünün sürdürülebilirliği açısından önemli bir adım olarak görülmektedir. Komisyon, bulgularını tartışmak ve sorunu DTÖ kuralları çerçevesinde çözmek amacıyla Çin yetkilileriyle görüşmeler gerçekleştirmiştir. Bu süreçte her iki taraf da ticari ilişkilerin zarar görmemesi adına uzlaşmacı bir çözüm arayışına girmiştir. Görüşmelerin olumlu sonuçlanması durumunda geçici telafi edici vergilere gerek kalmayacaktır. Ancak müzakereler sonuçsuz kalırsa AB, geçici vergileri uygulamaya koyacaktır.

Komisyon, üç büyük Çinli üretici için belirlenen vergi oranlarını açıklamıştır:

  • BYD: %17,4
  • Geely: %20
  • SAIC: %38,1

Bu vergiler, AB pazarında haksız rekabetin önlenmesi amacıyla geçici olarak uygulanacaktır. Aynı zamanda soruşturmaya katılan ancak örneklenmeyen diğer Çinli üreticilere de %21 oranında vergi uygulanacaktır. Soruşturmaya katılmayan üreticiler ise %38,1 oranında bir vergiye tabi olacaktır. Bu geçici vergiler, AB iç pazarının korunmasına yönelik bir önlem olarak tasarlanmıştır.[v]

Çin ve AB arasındaki ticari ilişkiler, son yıllarda küresel ekonominin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Elektrikli araç sektöründeki gelişmeler, iki taraf arasındaki ekonomik dinamikleri daha da öne çıkarmıştır. AB Komisyonu’nun Çin’den ithal edilen akülü EV yönelik anti-sübvansiyon soruşturması ve geçici vergiler uygulaması, bu ilişkilerin nasıl yönlendirileceği konusunda kritik bir eşik oluşturmaktadır.

Çin’deki EV üreticilerinin devlet desteklerinden faydalanmasının AB’deki üreticilere rekabet baskısı yarattığı tespit edilmiştir. Ancak bu bulgular, AB’nin kendi yerli üreticilerini koruma amacı taşıyan bir ticaret politikasıyla şekillenmiştir. Her ne kadar bu tür önlemler, AB pazarında adil bir rekabet ortamı oluşturmayı amaçlasa da Çin ile AB arasındaki mevcut ticari ilişkileri sınama potansiyeline sahiptir.

Sonuç olarak Çin ve AB arasındaki ticari ilişkiler, büyük ölçüde diyalog ve işbirliğine dayanmaya devam etmektedir. Her iki tarafın da DTÖ normlarına uyma iradesi, gelecekteki ticaret ilişkilerini şekillendirecek önemli bir unsur olacaktır. Çin’in Avrupa pazarına olan ilgisi ve AB’nin ticari çıkarlarını koruma çabaları, ticari gerilimlerin çözümünde diplomasiye alan bırakmaktadır. Bu sürecin, yalnızca ticari değil, aynı zamanda teknolojik ve çevresel faktörleri de dikkate alarak çok boyutlu bir çerçevede ele alınması, AB ve Çin arasında dengeli ve sürdürülebilir bir ticaret ilişkisi oluşturulmasına katkı sağlayacaktır.


[i] “EU, China hold ‘constructive’ talks on EV tariffs”, VOA, https://www.voanews.com/a/eu-china-hold-constructive-talks-on-ev-tariffs-/7791562.html, (Erişim Tarihi: 20.09.2024).

[ii] Aynı yer.

[iii] “China, EU hold constructive consultation on EV tariff disputes: China’s Commerce Ministry”, CGTN, https://news.cgtn.com/news/2024-09-20/China-EU-hold-constructive-consultation-on-EV-tariff-disputes-1x2BWnfdrc4/p.html, (Erişim Tarihi: 20.09.2024).

[iv] “Commission investigation provisionally concludes that electric vehicle value chains in China benefit from unfair subsidies”, European Commission, https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/ip_24_3231, (Erişim Tarihi: 20.09.2023).

[v] Aynı yer.

Zeynep Çağla ERİN
Zeynep Çağla ERİN
Zeynep Çağla Erin, 2020 yılında Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden “Feminist Perspective of Turkish Modernization” başlıklı bitirme teziyle ve 2020 yılında da İstanbul Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyoloji bölümünden mezun olmuştur. 2023 yılında Yalova Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim dalında “Güney Kore’nin Dış Politika Kimliği: Küreselleşme, Milliyetçilik ve Kültürel Kamu Diplomasisi Üzerine Eleştirel Yaklaşımlar” başlıklı yüksek lisans tezini tamamlayarak mezun olmuştur. Şu an Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim dalında doktora eğitimine devam etmektedir. ANKASAM Asya & Pasifik Uzmanı olan Erin’in başlıca ilgi alanları; Asya-Pasifik, Uluslararası İlişkiler’de Eleştirel Teoriler ve Kamu Diplomasisi’dir. Erin iyi derecede İngilizce ve başlangıç seviyesi Korece bilmektedir.

Benzer İçerikler