Kuzey Kore’nin balistik füze denemelerine hız kesmeden devam ederken; 30 Kasım 2022 tarihinde Asya-Pasifik bölgesi, yeni bir güvenlik kriziyle karşı karşıya kalmıştır. Söz konusu tarihte iki adet Çin H-6 bombardıman uçağı, sabahın erken saatlerinde Güney Kore Hava Savunma Bölgesi’ne (ADIZ) girmiştir. Uçaklar, kısa bir süre bölgede bulunduktan sonra bu alanı terk etmiştir. Fakat Güney Kore Genelkurmay Başkanlığı (JCS) Çin bombardıman uçaklarının daha sonra Rus TU-95 bombardıman ve SU-35 savaş uçaklarıyla birlikte tekrar bölgeye giriş yaptığını açıklamıştır.[1]
Bahse konu olan gelişmenin akabinde Güney Kore de savaş uçaklarını havalandırmış; fakat herhangi bir sıcak çatışma yaşanmadan Rusya ve Çin uçakları bölgeyi terk etmiştir. Nitekim JCS’den yapılan açıklamada Rus ve Çin uçaklarının yalnızca ADIZ üzerinden bir tatbikat uçuşu gerçekleştirdiği ve Güney Kore hava sahasını ihlal etmediği belirtilmiştir. Aynı zamanda Güney Kore savaş uçaklarının bölgeye gitme sebebi olarak da ordunun beklenmedik durumlara karşı hazırlıklı olma ve önlem alma amacı güttüğü söylenmiştir.[2]
Bölgede Kuzey Kore’nin yarattığı güvenlik endişesiyle birlikte Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Güney Kore ve Japonya işbirliğinde gerçekleştirilen tatbikatların Çin’i de rahatsız etmesi, Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü’nün (NATO) ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in Çin’in Rusya’yla yakınlaşması konusundaki rahatsızlıklarını belirtmesi gibi gelişmelerin peş peşe yaşandığı bir konjonktürde mevzubahis gerilim, her ne kadar sıcak çatışmaya sebebiyet vermese de jeopolitik güvenlik ve işbirlikleri bağlamında önem arz etmektedir. Bu durumu incelemeden önce ADIZ’ın ne olduğu ve neden ADIZ’e girilmesinin bir ihlal yaratmadığına değinilmelidir.
ADIZ; Hava Savunma Bölgesi demektir ve uluslararası hukukta karşılığı olmayan bir terimdir. Bu noktada da ADIZ, hava sahası kavramından farklılaşmaktadır. Nitekim uluslararası hukuk kuralları ülkelerin hava sahalarıyla ilgili kurallar koymaktadır; fakat ADIZ’yle ilgili böyle bir durum yoktur. Bu bölgeler, genellikle ülkelerin tek taraflı ilanlarıyla ortaya çıkmaktadır. Mevzubahis bölgeler, devletlerin ulusal güvenlik çıkarları dahilinde hava araçlarını tespit ve takip edebilmeleri için kullandıkları alanlar olarak da bilinmektedir.
Güney Kore’nin kendi ADIZ’ı olarak ilan ettiği bölgeyi Rusya’nın tanımadığını da belirtmek gerekmektedir. Nitekim Çin de tüm devletlerin bölgede özgürce hareket edebilme hakları olduğunu savunmaktadır.
Gerilimi üst seviyeye çıkaran bu olayın bölgede Güney Kore, Japonya ve ABD ortaklığının sıkılaşmaya başladığı dönemde yaşanması oldukça dikkat çekicidir. Nitekim bu işbirliğinin ve düzenlenen tatbikatların ana sebebi olarak Kuzey Kore’nin bölgede yarattığı güvenlik endişeleri gösterilmektedir. Fakat bunun arka planında Çin’i çevreleme politikasının yattığı da sıklıkla dile getirilmektedir.
Benze bir şekilde Çin de bu durumdan rahatsızdır. Nitekim ABD Başkanı Joe Biden ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Endonezya’nın Bali Adası’nda 15-16 Kasım tarihlerinde G20 Liderler Zirvesi kapsamında gerçekleştirdiği görüşmelerde Şi, Biden’dan Güney Kore’deki askeri varlığını azaltmasını talep ederken; Biden da Şi’ye Kuzey Kore’nin uzun menzilli nükleer testleri sürdürmesi halinde bu varlığın daha da artacağını söylemiştir. Nitekim buradan da anlaşılacağı üzere Pekin, ABD’nin bölgedeki varlığından rahatsızdır. Aynı zamanda Şi, ABD’nin Japonya ve Güney Kore’yle düzenlediği tatbikatların her ne kadar Kuzey Kore hedefli olduğu söyleniyor olsa da aslında Çin’i çevreleme politikası güttüğünü düşünmektedir. Bu sebeple de mevzubahis olayla Çin’in hem Güney Kore’deki ABD askeri varlığına hem de Seul yönetimine gözdağı vermeye çalıştığı söylenebilir.
Bunun yanı sıra her ne kadar Çin ve Rusya, uzun vadede birer jeopolitik rakip olarak gözükseler de mevcut küresel durumda Batı ve ABD hegemonyasına rekabet etme noktasında ortak hedeflere sahiplerdir. Bu da tarafları dış politika üretimi noktasında birbirine yaklaştırmaktadır. Rus uçaklarının Asya-Pasifik bölgesinde gerilimi tırmandıracak böylesi bir hamlesine Çin uçaklarına katılması ise iki şekilde yorumlanabilir.
Bunlardan ilki, Ukrayna Savaşı’nda sahada istediği sonuçları elde etmekten uzak olan Rusya’nın buna rağmen doğusunda da askeri olarak varlık göstermesidir. Söz konusu durum, aslında Rusya’nın Batı’ya, Ukrayna’da çok da kötü bir durumda olmadığının, doğu cephesinde olası bir sıcak çatışma durumunda buraya ayıracak enerjisinin bulunduğunun mesajını verme amacı güttüğünü göstermektedir.
İkinci husus ise Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel’in Çin’e bir ziyaret gerçekleştirmesi ve bu ziyarette Şi’ye Ukrayna Savaşı’nı bitirme konusunda Rusya üzerindeki nüfuzunu ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki (BMGK) konumunu kullanması noktasında çağrı yapmasıdır.[3] Fakat burada önemli olan asıl husus, mevzubahis görüşmede Michel’in insan hakları temelli eleştiriler yapmasıdır. Nitekim Çin, bu konuyu iç meselelerine dönük bir müdahale olarak görmektedir. Haliyle Pekin, Moskova üzerindeki nüfuzunu kullanmaya çağrıldığı bir görüşmenin ardından Rus savaş ve bombardıman uçaklarıyla birlikte ADIZ’de boy göstererek iç işlerine karıştığını düşündüğü Batı’ya mesaj vermek istemiş olabilir.
Tüm bunlara ek olarak Çin ve Rusya’nın yakınlığı, son zamanlarda sıklıkla gündeme gelmeye başlamıştır. 29 Kasım 2022 tarihinde Bükreş’te yapılan NATO Dışişleri Bakanları Zirvesi’nde de Çin’in Ukrayna Savaşı’nın durdurulması noktasında önemli bir aktör olabileceği konuşulmuş; fakat Pekin ile Moskova’nın arasındaki yakın bağlara da vurgu yapılmıştır.[4] Çin ve Rus uçaklarının Güney Kore’nin ADIZ’ine girmesinin ardından da ABD Dışişleri Bakanı Blinken Çin ile Rusya arasındaki bağdan ABD ve NATO’nun rahatsız olduğunu belirtmiştir.[5] Nitekim mevzubahis durumdan bir gün önce de Çin Başbakan Yardımcısı Han Zheng, 4. Çin-Rusya Enerji İş Forumu’nda taraflar arasında derinleşen enerji işbirliğine vurgu yapmıştır.[6] Tüm bu hususlar ise Batı’ya karşı güçlü bir birliktelik mesajının verilmek istendiğini ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak Asya-Pasifik bölgesinde üst düzeyde olan güvenlik endişelerini daha da artıran gelişmeler yaşansa da mevcut durum, küresel ve bölgesel konjonktür dikkate alındığında çeşitli şekillerde yorumlanabilmektedir. Nitekim Çin ve Rusya, yukarıda bahsedilen birçok sebepten ötürü gerek Batı’ya gerekse de bölgede kurulan Batı temelli ittifaklara mesaj vermek istemektedir. Bölgede ABD, Güney Kore ve Japonya ortaklığında düzenlenen tatbikatlar devam ettikçe, Çin’in rahatsızlığını koruyacağı ve buna bağlı olarak Kuzey Kore’nin eylemlerini sürdüreceği öne sürülebilir.
[1] “South Korea Scrambles Jets After Chinese, Russian Warplanes Approach”, Reuters, https://www.voanews.com/a/south-korea-scrambles-jets-after-chinese-russian-warplanes-approach/6856117.html, (Erişim Tarihi: 01.12.2022).
[2] Aynı yer.
[3] “EU Chief Charles Michel Heads To China Amid Covid Protests Crackdown”, France 24, https://www.france24.com/en/asia-pacific/20221129-eu-s-chief-charles-michel-heads-to-china-amid-protest-crackdown, (Erişim Tarihi: 01.12.2022).
[4] “NATO Allies Warn on China With Eye on Beijing’s Ties to Putin”, Bloomberg, https://www.bloomberg.com/news/articles/2022-11-30/nato-allies-warn-on-china-with-eye-on-beijing-s-ties-to-putin, (Erişim Tarihi: 01.12.2022).
[5] “NATO Concerned by China’s ‘Rapid and Opaque’ Military Buildup, Says Blinken”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2022/dec/01/nato-concerned-by-chinas-rapid-and-opaque-military-buildup-says-blinken, (Erişim Tarihi: 01.12.2022).
[6] “China-Russia Eenrgy Cooperation”, English News, https://english.news.cn/20221129/97727239a72445158a55bbc09e71afe8/c.html, (Erişim Tarihi. 01.12.2022).