Analiz

Çin-Nijer Güvenlik İşbirliği ve Bölgesel İlişkiler

Çin’in Nijer ve genel olarak Sahel bölgesindeki yatırımları son yıllarda dikkat çekici bir ivme kazanmıştır.
Çin, 2025 yılı şubat ayında Nijer’e ilk defa askeri ataşe atayarak bölgedeki askeri ilişkilerini güçlendirme yönünde önemli bir adım atmıştır.
Çin’in Nijer ve Sahel bölgesindeki güvenlik stratejilerinin önümüzdeki dönemde daha kurumsal hale gelmesi beklenebilir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Çin’in Nijer ve genel olarak Sahel bölgesindeki yatırımları son yıllarda dikkat çekici bir ivme kazanmıştır. Çin, yaklaşık 1,4 milyar dolarlık doğrudan yatırımıyla Nijer’in Fransa’dan sonraki ikinci büyük yatırımcısı konumuna yükselmiştir. Petrol, madencilik ve altyapı gibi kritik sektörlerde yoğunlaşan bu yatırımlar, Çin nezdinde Nijer’i ekonomik ve stratejik açıdan değerli kılmaktadır. Çin’in dev petrol şirketi CNPC, Nijer’in petrol üretim faaliyetlerini yönetmekte ve Benin’e uzanan yaklaşık 2000 kilometrelik bir boru hattının finansmanını sağlamaktadır. Ayrıca uranyum madenciliğinde faaliyet gösteren Çinli şirketler, bölgede önemli bir pazar payına sahiptir. Çin yatırımları kapsamında Nijer’de telekomünikasyon, inşaat ve tarım sektörlerinde de dikkat çekici projeler hayata geçirilmiştir.

Bu noktada Sahel bölgesindeki güvenlik sorunları, Çin’in ekonomik çıkarlarını ciddi risklerle karşı karşıya bırakmaktadır. Terör saldırıları, kaçırılma olayları ve altyapı sabotajları, Çin yatırımlarının güvenliğini tehdit etmektedir. Mali’de 2015 yılında gerçekleşen terör saldırısında üç Çinli yönetici hayatını kaybetmiş, Nijer’de ise 2024 yılında petrol boru hattına yönelik sabotaj saldırısı yaşanmıştır. Bölgede faaliyet gösteren Çinli şirketler, yerel güvenlik güçleriyle işbirliğini artırarak bu risklerle başa çıkmaya çalışmaktadır. Ayrıca Pekin Hükümeti, vatandaşlarını korumak için büyükelçilikleri üzerinden acil durum planları hazırlamaktadır.

Çin, 2025 yılı şubat ayında Nijer’e ilk defa askeri ataşe atayarak bölgedeki askeri ilişkilerini güçlendirme yönünde önemli bir adım atmıştır. Albay Chen Xuming’in atanması, Çin’in bölgedeki güvenlik politikalarının kurumsallaşmaya başladığının açık bir göstergesidir. Nijer Ordusu’yla eğitim, lojistik destek ve bilgi paylaşımı alanlarında daha sıkı bir işbirliği hedeflenmektedir. Çin’in bu adımı, ekonomik çıkarlarını korumak için gerektiğinde askeri angajmana hazır olduğunu ortaya koymaktadır. Nijer Hükümeti de Çin’i ciddi ve güvenilir bir ortak olarak gördüğünü açıklamıştır.

Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) bölgeden çekilmesi, Sahel’de önemli bir güvenlik boşluğu yaratmıştır. Fransa’nın Mali ve Nijer’den asker çekmesi, ABD’nin bölgedeki askeri varlığını azaltması, Çin’in bölgedeki askeri ve ekonomik nüfuzu için bir alan açmıştır. Çin, bu dönemde savunma diplomasisi, askeri eğitim ve bölgesel güvenlik mekanizmalarına lojistik destek sağlayarak etkisini artırmaktadır. Sahel ülkelerinin bu yeni dönemde Çin ve Rusya gibi alternatif aktörlere yönelmesi de dikkat çekici bir gelişmedir.

Bölgedeki siyasi istikrarsızlık, darbeler ve yönetim değişiklikleri, Çin yatırımları üzerinde zaman zaman olumsuz etkiler yaratmaktadır. Özellikle Nijer’de 2023 yılındaki darbe sonrası ekonomik yaptırımlar nedeniyle bazı projelerde geçici duraklamalar yaşanmıştır. Ancak diğer yandan Fransa’nın bölgeden çekilmesiyle oluşan boşluk Çin şirketlerine uranyum madenciliğinde yeni fırsatlar sağlamıştır. Bölge yönetimleri zaman zaman yabancı yatırımcılar üzerinde baskıyı artırsa da genel olarak Çin’in Nijer ve Sahel’deki nüfuzu artmaktadır.

Çin’in bölgedeki askeri yaklaşımı, Rusya’nın doğrudan müdahale odaklı stratejisinden farklıdır. Çin, askeri müdahaleler yerine askeri eğitim, savunma ekipmanı hibeleri ve BM barış gücü misyonlarına katkı sağlamayı tercih etmektedir. Bu sayede Çin, bölgedeki varlığını daha az görünür fakat etkin şekilde sürdürmektedir. Ayrıca Nijerya ve Nijer gibi ülkelerle ortak askeri tatbikatlar düzenleyerek bölgesel güvenlik mimarisinde daha aktif rol oynamaya başlamıştır.

Çin’in Nijer ve Sahel bölgesindeki güvenlik stratejilerinin önümüzdeki dönemde daha kurumsal hale gelmesi beklenebilir. Bu bağlamda bölgedeki askeri ataşeliklerin ve savunma diplomasisinin kapsamı genişleyebilir. Çin’in insansız hava araçları, zırhlı araçlar ve özel güvenlik şirketleri aracılığıyla yatırımlarının korunmasını güçlendirmesi öngörülmektedir. Bölgesel kurumlarla yakın işbirliği ve barış çabalarına destek sunması da Çin’in bölgedeki stratejik konumunu pekiştirecektir.

Afrika ülkelerinin artan küresel rekabet ortamında Çin’e duydukları ihtiyaç, Pekin’in bölgede kalıcı olmasını sağlayacaktır. Zira ABD başkanlığına seçilen Trump’ın yönetime geçmesinden sonra USAID yardımlarının tamamen kesilmesi, Avrupa Birliği’nin ise Afrika’ya yardım noktasında pek çok şart istemesi sebebiyle kıta ülkeleri Çin, Rusya, Hindistan gibi diğer alternatif güçlere yönelmektedir. Bu durumda Çin’in yatırımlarını çeşitlendirmesi ve uzun vadeli planlamalar yapması, Nijer ve Sahel ülkeleri açısından kalkınma açısından büyük bir önem taşımaktadır. Çin’in ekonomik anlamda bir dünya gücü olmasının yanında bölgeye askeri anlamda da büyük katkılar sağlayabilecek nitelikte olmasından dolayı Sahel ülkeleri açısından önemli bir noktada yer almaktadır. Bu bağlamda bölgenin ekonomik istikrarını desteklemek için Çin’in daha fazla teknoloji transferi ve yerel kapasite geliştirme projelerine odaklanması beklenmektedir.

Sonuç olarak Çin’in Nijer’e askeri ataşe ataması, Sahel bölgesindeki güvenlik politikalarının yeniden şekillendiğini ve Çin’in kıtada ve söz konusu bölgede daha aktif bir aktör haline geldiğini göstermektedir. Ekonomik çıkarlarını güvence altına almak için güvenlik politikalarını güçlendiren Çin, bölgesel güvenlik mimarisinde de kalıcı bir rol üstlenmektedir. Bu durum, Çin’in Afrika politikasında ekonomik işbirliğinden güvenlik işbirliğine doğru önemli bir dönüşümün başlangıcı olabilir. Aynı zamanda uzun yıllardır bölgenin en büyük sorunu olan terörizm ve ayrılıkçılık konusuyla mücadelede de Çin’in bölge ülkelerine lojistik sağlamaktan askeri eğitime kadar birçok hususta yardım edebileceği düşünülebilir. 


Göktuğ ÇALIŞKAN
Göktuğ ÇALIŞKAN
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde lisans eğitimi alan Göktuğ ÇALIŞKAN, aynı süreçte çift anadal programı kapsamında üniversitenin Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yer alan Uluslararası İlişkiler bölümünde de eğitim görmüştür. 2017 yılında lisans mezuniyetini tamamladıktan sonra Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans programına başlayan Çalışkan, bu programı 2020 yılında "Hindistan Şiiliği ve İran’ın Hindistan Politikasının Yumuşak Güç Çerçevesinde Değerlendirmesi: Kontrüktivist Bir Bakış" adlı teziyle başarı ile tamamlamıştır. 2018 yılında ise çift ana dal programı kapsamında eğitim gördüğü Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı Yurtdışı Seçme ve Yerleştirme (YLSY) programı kapsamında Fransa’da dil eğitimi alan Göktuğ Çalışkan, ardından Fas’ta bulunan Uluslararası Rabat Üniversitesinde 2. yüksek lisansını "La Présence Chinoise En Afrique Et L’évaluation De La Politique Africaine De La Chine Dans Le Contexte Du Projet « La Ceinture Et La Route » : Les Cas du Kenya et de l’Ouganda" (Çin'in Afrika'daki Varlığı ve Çin'in Afrika Politikasının Kuşak ve Yol Projesi Bağlamında Değerlendirilmesi: Kenya ve Uganda Örnekleri) teziyle 2022 yılında tamamlamıştır. Aynı zamanda Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi olan Çalışkan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde de doktorasına devam etmektedir. Çalışkan, ayrıca YLSY kapsamında Fas’ta yine Uluslararası Rabat Üniversitesi’nde doktoraya başlamıştır. Ankasam Uluslararası İlişkiler uzmanı olarak çeşitli konularda röportajları ve analizleri bulunan Çalışkan, kitap bölümleri, makaleler ve kitap incelemelerine de devam etmektedir. Çalışkan, iyi derecede İngilizce ve Fransızca bilmekte olup, Çin-Afrika İlişkileri, Sahel, Sahel’de Din ve Güvenlik, İran, Şiilik, Hindistan, Gıda Güvenliği, Afrika'da İklim, İsyanlar ve Terörizm, Afrika Jeopolitiği, Kuşak ve Yol Projesi, Orta Asya üzerine akademik çalışmalarını sürdürmektedir.

Benzer İçerikler