Analiz

Çin-Japonya İlişkileri Bağlamında Bölgesel Kutuplaşma

Tokyo’nun Batı’yla olan ilişkilerini ve diyaloglarını geliştirmekte olduğu ve askeri gücüne ağırlık verdiği ileri sürülebilir.
Çin'in askeri teknolojik kapasitesini sürekli geliştirmesi, Japonya'yı stratejik güvenlik endişeleriyle karşı karşıya bırakmaktadır.
Japonya'nın ABD ile güçlü bir askeri ittifaka sahip olması, Çin tarafından çoğu zaman olumsuz bir şekilde değerlendirilmektedir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Asya-Pasifik Bölgesi, küresel güvenliğin en çok kırılganlaştığı ve güvenlik endişelerinin zirve yaptığı coğrafyaların başında gelmektedir. Söz konusu durum da bölge devletlerini kutuplaşmaya ve güvenlik temelli anlaşmalar aracılığıyla paktlar kurmaya yöneltmektedir. Aynı zamanda bölgedeki devletler, hissedilen bu güvenlik kaygıları ve tehdit algıları nedeniyle Çin ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasındaki rekabette bir tercih yapmak zorunda kalmaktadırlar. Bu korkular sebebiyle bölge devletleri, özellikle de ulusal güvenlikleri bağlamında savunma ve askeri harcamalarını arttırmaktadırlar.

Bu bağlamda Tokyo’nun Batı’yla olan ilişkilerini ve diyaloglarını geliştirmekte olduğu ve askeri gücüne ağırlık verdiği ileri sürülebilir. Nitekim Japonya’nın git gide daha proaktif ve Batı yanlısı bir politika uyguladığı çıkarımı yapılabilir. Bunun en önemli nedenlerinden biri de yakın çevresinde, özellikle nükleer ve balistik füze denemelerini arttıran Kuzey Kore’den algıladığı tehditlerdir. Japonya’nın yanı başındaki güçlerden Çin, dünyanın en büyük ikinci ekonomisidir[1] ve Kuzey Kore, dünyanın önemli nükleer güçlerinden biridir.[2]

Bu noktada pasifist bir anayasaya sahip olan Japonya’nın bu durumu tersine çevirmeye çalıştığı çıkarımı yapılabilir. Zira gerek dünyanın en büyük dördüncü ekonomisi olması[3] gerek jeostratejik konumu ve gerekse de yükselişe geçen askeri gücü bağlamında Japonya’nın en öne çıkan devletlerden olduğu söylenebilir. Zira Japonya, Çin’den sonra bölgedeki en etkili aktördür. 

Bununla birlikte Japonya’nın Asya-Pasifik Bölgesi’nde hem ABD hem de Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) önemli bir müttefiki olmasının ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) geçici üye olarak kabul edilmesinin de kritik ehemmiyet arz ettiği ifade edilebilir.

Nitekim tüm bu durumlar, Japonya’yı hem bölgesel hem de küresel çapta etkisini yükselten bir devlet haline getirmiştir. Söz konusu gelişmelerin Washington ile Pekin arasındaki rekabette Tokyo’yu Batı’nın gözünde özellikle de bölgesel anlamda kilit bir noktaya koyduğu öne sürülebilir. Zira NATO’nun Avustralya, Güney Kore ve Yeni Zelanda ile Asya-Pasifik Bölgesi’nde işbirliği yaptığı devletlerle daha güçlü ve etkili bir koordinasyon sağlama amacıyla Japonya’da bir irtibat ofisi açmayı planladığı yönünde çıkan haberler,[4] Japonya’nın ABD ve NATO’nun gözündeki önemini kanıtlar niteliktedir.

Mevzubahis durumun Batı’nın da işine geldiği öne sürülebilir. Zira Batı’nın, Çin’in çevrelenmesi ve Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetlerinin sınırlandırılması noktasında Asya-Pasifik’te nüfuz elde etmeye çalıştığı bilinmektedir. Nitekim Japonya da bu yeni politikasıyla Batılı devletler için bölgede bir hareket alanı oluşturmaktadır.

Ancak bahse konu olan durumun Çin için bir rahatsızlık yaratacağı da öne sürülebilir. Zira Pekin temelli bir değerlendirmede öncelikle Çin’in bölgedeki durumdan en çok rahatsızlık duyacak devlet olacağı söylenebilir. Söz konusu rahatsızlık iki açıdan dikkate alınabilir. Bunlardan ilki, ABD ile Çin arasındaki küresel nüfuz mücadelesidir. Zira böylesi bir mücadele söz konusuyken ve Washington, Asya-Pasifik’te çeşitli ittifaklarla Çin’i çevreleyerek Tayvan ve Güney Çin Denizi üzerinden Pekin üzerindeki baskıyı arttırmaya çalışırken; NATO’nun bu hamlesinin Çin üzerinde çok ciddi bir güvenlik endişesi yaratacağı söylenebilir. Bu durum da Çin’in askeri kapasitesini daha hızlı bir biçimde arttırması şeklinde karşılık bulabilir. Dahası tam anlamıyla bir genişleme olarak adlandırılmasa da NATO’nun bu hamlesi, tıpkı Rusya-Ukrayna Savaşı örneğinde olduğu gibi, Çin’in Tayvan’la birleşme hedeflerini hızlandırmasına yol açabilir.

Çin’in askeri teknolojik kapasitesini sürekli geliştirmesi, Japonya’yı stratejik güvenlik endişeleriyle karşı karşıya bırakmaktadır. Japonya, Çin’in özellikle denizcilik gücü ve hava kuvvetlerine yaptığı yatırımlardan endişe duymaktadır. Çin’in Asya-Pasifik bölgesindeki imajının yükselmesi, Japonya’nın güvenlik politikalarını şekillendirmekte ve savunma kapasitesini geliştirme çabalarını teşvik etmektedir.

Diğer yandan Japonya’nın ABD ile güçlü bir askeri ittifaka sahip olması, Çin tarafından çoğu zaman olumsuz bir şekilde değerlendirilmektedir. Çin, ABD’nin Asya-Pasifik bölgesindeki etkisinin artmasını istememektedir ve Japonya’nın bu ittifakını kendi güvenlik çıkarları için bir tehdit olarak görmektedir.

Sonuç olarak Asya-Pasifik’teki güvenlik denklemlerinin git gide karmaşık bir hal aldığı, bölgedeki kutuplaşmanın azami seviyeye ulaştığı ve güvenlik ikilemlerinin derinleştiği öne sürülebilir. Bu da bölgedeki krizlerin derinleşmesine yol açmakta ve güvenlik ortamını kırılganlaştırmaktadır.


[1] “The World’s Largest Economies”, World Data Info, https://www.worlddata.info/largest-economies.php, (Erişim Tarihi: 31.12.2024).

[2] “Is it Time to Accept North Korea is A Nuclear Power?”, Cable News Network World, https://edition.cnn.com/2022/10/28/asia/north-korea-nuclear-threat-solution-analysis-intl-hnk/index.html, (Erişim Tarihi: 31.12.2024).

[3] “How Japan Become the Third Largest Economy in the World Japanese Economic Miracle From the 1950s to 1990s”, Data Driven Investor, https://medium.datadriveninvestor.com/how-japan-become-the-third-largest-economy-in-the-world-ba28f6ea0dc7, (Erişim Tarihi: 31.12.2024).

[4] “NATO Planning to Open Japan Office to Deepen Asia-Pacific Ties-Report”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2023/may/03/nato-planning-to-open-japan-office-to-deepen-asia-pacific-ties-report, (Erişim Tarihi: 31.12.2024).

Zeki Talustan GÜLTEN
Zeki Talustan GÜLTEN
Zeki Talustan Gülten, 2021 yılında Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden “Amerikan Dış Politikası” başlıklı bitirme teziyle ve 2023 yılında da Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Dış Ticaret bölümünden mezun olmuştur. Halihazırda Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda Tezli Yüksek Lisans öğrenimine devam eden Gülten, lisans eğitimi esnasında Erasmus+ programı çerçevesinde Lodz Üniversitesi Uluslararası ve Politik Çalışmalar Fakültesi’nde bir dönem boyunca öğrenci olarak bulunmuştur. ANKASAM’da Asya-Pasifik Araştırma Asistanı olarak çalışan Gülten’in başlıca ilgi alanları; Amerikan Dış Politikası, Asya-Pasifik ve Uluslararası Hukuk’tur. Gülten, iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler