Çin ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yetkilileri, 5-6 Şubat 2024 tarihlerinde iki ülke arasındaki zorlu konuları görüşmek üzere Pekin’de bir araya gelmiştir. Bu temaslarda ticaret ve gümrük vergileri konuları ön plana çıkmıştır. Bu meseleler, ABD başkanlık seçimlerine doğru giderek daha fazla dikkat çekmektedir.[1]
Çin Maliye Bakanlığı, ülkenin İktisadi Çalışma Grubu’nun toplandığı görüşmelerde, Çin’in ihracatına yönelik yüksek gümrük vergileri, iki yönlü yatırım kısıtlamaları ve ticaret ile teknoloji üzerindeki diğer sınırlamalara itiraz ettiğini açıklamıştır. Aynı zamanda bu görüşmeler “yapıcı” olarak nitelendirilmiştir. Global Times bu görüşmelerin “olumlu bir sinyal” gönderdiğini söylemiş ve “bu olumlu eğilim, devam eden anlaşmazlıklara rağmen, uluslararası toplumun artan küresel zorluklar karşısında ihtiyaç duyduğu güvenceyi sağlamaktadır” demiştir.[2]
ABD Hazine Bakanlığı, ABD yetkililerinin Çin’in endüstriyel politika uygulamaları ve aşırı kapasite konusundaki endişelerini ve bunun ABD işçileri ve firmaları üzerindeki etkilerini yeniden dile getirdiğini söylemiştir.[3] İki tarafın Pekin’deki görüşmelerde, gelişmekte olan ülkelerdeki borç sorunları, finansal işbirliği ve ekonomik politikalar gibi konulara da değindiği belirtilmiştir. Hazine Bakanlığı, “ABD’nin iki ekonomiyi ayırmayı değil, Amerikan şirketleri ve işçileri için adil bir rekabet ortamı sağlayan sağlıklı bir ekonomik ilişki aradığını yeniden vurguladı.” demiştir. Aynı zamanda iki tarafın Nisan ayında tekrar bir araya gelmeyi kabul ettiği belirtilmiştir.[4]
İki güç arasındaki değişimler, 2023 yılında hız kazanmış ve ABD Başkanı Joe Biden’ın Kasım ayında San Francisco, Kaliforniya’da Çin Lideri Şi Cinping ile yaptığı zirveden sonra yükselişe geçmiştir. Ancak ilişkilerdeki göreceli iyileşmeye rağmen hala inişli çıkışlı bir yapıya sahiptir. Örneğin Biden, eski Başkan Donald Trump’ın 2018 yılında ticaret savaşını başlattığında Çin’e uyguladığı çoğu gümrük vergisini devam ettirmiştir.[5]
İktisadi Çalışma Grubu’nun toplantısı 2023 yılının Eylül ayında kurulmasından bu yana üçüncü toplantısı olmuştur. Aynı zamanda bu toplantı Pekin’deki ilk toplantıdır. Hazine heyeti, Pekin’deyken Çin Başbakan Yardımcısı He Lifeng ile bir araya gelmiş ve Yellen’in uygun bir zamanda Çin’i ziyaret etmek istediği mesajını iletmiştir.[6]
Çin ve ABD arasındaki son ticaret görüşmeleri, iki büyük ekonominin karşı karşıya olduğu zorlukları ele alma çabasının bir yansımasıdır. Görüşmeler, iki ülke arasındaki ticaret ve teknoloji alanındaki gerginlikleri hafifletmeye yönelik bir adım olarak değerlendirilebilir. Ancak bu görüşmelerin sonucunun ve etkisinin Washington ile Pekin arasındaki küresel rekabeti nasıl etkileyeceği henüz bilinmemektedir.
Öncelikle Çin’in endüstriyel politika uygulamaları ve aşırı kapasite konusundaki endişelerinin göz ardı edilmemesi gerekir. Çin, hızla büyüyen ekonomisi, küresel yatırımları ve özellikle de sanayi alanındaki ilerlemesiyle birlikte dünya pazarlarında önemli bir aktör haline gelmiştir. Bu durumun uluslararası ticarette rekabeti ve mücadeleyi arttırması oldukça beklenebilir bir durumdur ve nitekim öyle de olmuştur.
Öte yandan ABD’nin Çin’e yönelik ticaret politikasındaki sert tutumu da dikkate değerdir. Özellikle, eski Başkan Donald Trump döneminde uygulanan yüksek gümrük vergileri ve teknoloji transferine ilişkin kısıtlamalar, ABD’nin Çin’in ekonomik büyümesine yönelik kaygılarını yansıtmaktadır. ABD, bu politikalarının Amerikan şirketlerini ve işçilerini korumayı amaçladığını söylese de söz konusu durum uluslararası ticarette geniş kapsamlı sonuçlara neden olabilir.
Görüşmeler olumlu bir sinyal olarak kabul edilmesine rağmen ikili ilişkilerin hala gerilimli olduğu unutulmamalıdır. Özellikle, Tayvan gibi hassas konuların varlığı, Çin ve ABD arasındaki ilişkilerdeki belirsizliği artırabilir ve ticaret görüşmelerinin sonuçlarını etkileyebilir.
Görüşmelerin ardından her iki ülkenin de ticaret politikalarını ve ekonomik hedeflerini dengeleme çabaları, uluslararası ticaret ve ekonomik ilişkilerin geleceğini şekillendirebilir. Özellikle Çin’in ekonomik büyümesini sürdürme çabaları ve ABD’nin rekabet gücünü koruma isteği, iki ülke arasında uzun vadeli bir denge arayışını yansıtmaktadır.
Ancak, bu dengeyi sağlamak kolay olmayabilir. Özellikle teknoloji transferi, fikri mülkiyet hakları ve ticaret dengesi gibi konularda derin anlaşmazlıklar devam etmektedir. Ayrıca, Çin’in ekonomik modeli ve ABD’nin korumacı politikaları arasındaki çatışma, uluslararası ticaret noktasındaki rekabetin devamına neden olabilir.
Bununla birlikte her iki ülkenin de ticaret ve ekonomik ilişkilerde işbirliği yapma isteği, gelecekteki görüşmelerin ve müzakerelerin potansiyelini artırabilir. Özellikle küresel ticaretin karmaşıklığı ve değişkenliği göz önüne alındığında, Çin ve ABD’nin ortak çıkarlarını dengeleyebilecekleri alanlar bulunabilir.
Sonuç olarak Çin ve ABD arasındaki ticaret görüşmeleri, küresel ekonomi açısından önemlidir. İki ülkenin ekonomik ilişkilerindeki istikrar, uluslararası ticaretin ve ekonominin genel sağlığı için kayda değer bir değer taşımaktadır. Ancak bu tür görüşmelerin uzun vadeli etkilerinin ne olacağı hala bir soru işaretidir.
[1] “China and US Hold Economic Talks as Trade Issues Heat up on the Campaign Trail”, Associated Press News, https://apnews.com/article/china-trade-us-tariff-treasury-yellen-1d8064023af8ce8820e4e73e61013345, (Erişim Tarihi: 08.02.2024).
[2] Aynı yer.
[3] “Top U.S. Treasury Officials to Visit Beijing for Economic Talks”, The New York Times, https://www.nytimes.com/2024/02/05/business/us-treasury-officials-china-visit.html, (Erişim Tarihi: 08.02.2024).
[4] Aynı yer.
[5] “US, China Officials to Meet in Beijing, Furthering Economy Talks”, BNN Bloomberg, https://www.bnnbloomberg.ca/us-china-officials-to-meet-in-beijing-furthering-economy-talks-1.2030895, (Erişim Tarihi: 08.02.2024).
[6] Aynı yer.