Bosna-Hersek’in AB Serüveni: Aday Ülke Statüsü

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın patlak vermesiyle birlikte zaten istikrarsız bir bölge olma özelliği taşıyan Balkanlar, daha da kırılgan bir yapıya bürünmüştür. Özellikle de bölgede var olan etnik ve dini boyuttaki donuk çatışmalar ve sorunlar, bölgedeki istikrarsızlığın ana nedenlerinden biri olurken; yolsuzluklar ve ekonomik sıkıntılar da sürdürülebilir bir refah ve istikrar ortamının sağlanmasının önünde engel teşkil etmektedir.

Bölge ülkelerinin dış politika önceliklerinden bir olan Avrupa Birliği (AB) ve diğer Avrupa-Atlantik kurumlarıyla olan uyum ve bütünleşme süreci, var olan istikrarsızlığın ilacı olarak kabul edilmektedir. Ancak gelinen süreçte Hırvatistan ve Slovenya dışında diğer Balkan ülkelerinin AB’yle olan üyelik süreçlerinin bir hayli uzadığı ve taraflar arasında bir uyumsuzluğun yaşandığı görülmektedir. Ancak son dönemde AB’nin bölgede giderek varlığını arttırdığı ve yeniden Balkan ülkeleriyle olan uyum ve bütünleşme sürecine öncelik verildiği görülmektedir.

AB’nin bölgeye olan yaklaşımındaki bu değişimin arkasında şüphesiz Rusya-Ukrayna Savaşı’nın getirdiği riskler yatarken; oluşan bu konjonktürde enerji ve güvenlik krizi de belirleyici rol oynamıştır. Bu bağlamda son dönemde bölge ülkelerinden Bosna-Hersek’in yıllar sonra AB “aday ülke” statüsü elde etmesi de mühim bir gelişmedir. 2003 yılında “potansiyel aday ülke” olarak zikredilen Bosna-Hersek, 2016 senesinde resmen AB’ye üyelik için başvurmuştur. Yaklaşık 20 yıllık bir serüvenden sonra “aday ülke” statüsünü elde eden Bosna-Hersek önemli bir gelişmeye imza atmıştır.[1]

Bosna-Hersek’in gelinen aşamada hala aday ülke statüsü bakımından birçok eksiği bulunmaktadır. Bilhassa Dayton Barış Anlaşması’nın yarattığı karmaşık siyasi sistem ve bu sistemin müsaade ettiği siyasi tıkanıklık, ülkede yaşanan problemlerin başında gelmektedir. Öte yandan devleti oluşturan entitelerden olan Sırp Cumhuriyeti (RS) liderlerinin ayrılıkçı söylemleri ve hükümetteki karar alma süreçlerini bloke eden adımları da sürdürülebilir bir istikrarın sağlanmamasındaki en önemli engellerdendir.

Tüm bunlara ek olarak ülkedeki siyasi ve ekonomik kurumların kapsayıcılıktan uzak olması ve çoğu devlet kurumunun etnik unsurlara dayanarak yönetilmesi ve yolsuzlukla boğuşması, sorunların daha da derinleşmesine sebebiyet vermektedir. Öyle ki; henüz aday ülke statüsü verilmesinden birkaç ay önce Avrupa Komisyonu’nun Bosna-Hersek üzerine yayınladığı 2022 yılı raporunda bu problemlere değinilerek Bosna’nın AB’yle olan yolculuğunda gerekli şartları yeteri kadar yerine getirmediği ifade edilmiştir.[2]

Hal böyle olunca söz konusu raporun yayınlamasından kısa bir süre sonra Bosna’ya aday ülke statüsünün verilmesi akıllarda soru işareti bırakmıştır. Bu noktada 2022 yılının Aralık ayında alınan “aday ülke” kararının özünde Bosna-Hersek vatandaşlarına yönelik olmadığını; aslında siyasi, jeopolitik ve stratejik bir karar olduğunu belirtmek gerekmektedir.

Bu çerçevede, “aday ülke” statüsü hamlesi incelendiğinde, aslında bölgede yayılan Panslavizmin önüne geçilmek istendiği ifade edilebilir.

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Balkanlar üzerinde oluşturduğu tehditler ve riskler göz önünde bulundurulduğunda, AB tarafından alınan karar, daha anlaşılır hale gelmektedir. Nitekim son dönemde bölgedeki görünürlüğünü ve hareket alanını arttırma çabası içerisine giren AB, stratejik bir konuma sahip olan ve ülke içerisinde Rusya’yla yakın ilişkilere sahip olduğu bilinen unsurların mevcudiyetinden ötürü Bosna-Hersek’i yanına çekmeye çalışmakta ve bu ülkeden doğacak olası sınamaların önüne geçmeye gayret göstermektedir.

Tabi bu aşamada ülkede son dönemde yaşanan siyasi gelişmeleri görmezden gelmemek gerekmektedir. Zira 2022 yılının Ekim ayında düzenlenen genel seçimlerin birçok tartışmalı duruma rağmen demokratik bir ortamda gerçekleştirilmesi ve elde edilen sonuçların bir değişimi işaret etmesi, söz konusu kararın alınmasında etkili olmuştur. Zaten kararın ülkede devam eden hükümet kurma sürecinde bir anlaşmaya varılmasıyla aynı zamana denk gelmesi tesadüf değildir.[3] Jasmin Mujanovic’in de ifade ettiği üzere, yaşanan gelişmelerde Rusya-Ukrayna Savaşı belirleyici olmuştur.[4]

Öte yandan, ülkedeki siyasilerin tepkilerine bakıldığında, çoğunun bu kararı memnuniyetle karşıladığı görülürken; bazılarının da pek de yanlış olmayan eleştiriler getirdikleri görülmektedir. Örneğin 2016 yılında bizzat AB üyeliğine başvuruyu teslim eden Bosnalı Hırvat lider Dragan Çoviç, kararın alınmasının uzun sürdüğünü, Bosna’nın bu statüde yıllarca kalabileceğini; ancak hedeflerinin bir an önce üyeliği elde etmek olduğunu ifade etmiştir. Bosnalı Sırp lider Milorad Dodik ise kararın birkaç yıl önce alınmış olması durumunda daha iyimser olacağını ifade ederken; Rusya-Ukrayna Savaşı’na gönderme yaparak bu kararın var olan adaletsizliğe verilen gecikmeli bir tepki olduğunun altını çizmiş ve bu kararı çok da umursamadıklarını ifade etmiştir. Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi’nin yeni Boşnak üyesi Denis Beçiroviç ise bu kararın tüm Bosna vatandaşları için cesaret verici olduğunu ifade etmiştir.[5]

Bosna-Hersek vatandaşlarının genel olarak bu kararı memnuniyetle karşıladıklarını; ancak uzayıp giden bu süreçte beklentilerinin çoğunu kaybettiklerini söylemek mümkündür. Zira kararın ekonomik ve sosyal anlamda somut getirilerinin olması beklenmemektedir.

Sonuç olarak “aday statüsü” elde eden Bosna-Hersek’te büyük değişimlerin yaşanması beklenmemektedir. Lakin alınan kararla ülkedeki siyasi istikrarsızlığın önüne geçilebileceği düşünülmektedir. Kararın arka planında ise Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından AB’nin Balkanlarda yaşanabilecek istikrarsızlıkları önleme çabası yatmaktadır.


[1] “EU potvrdila kandidatski status za Bosnu i Hercegovinu, čestitke evropskih lidera”, Radio Slobodna Evropa, https://www.slobodnaevropa.org/a/bosna-i-hercegovina-eu-kandidatski-status/32177770.html, (Erişim Tarihi: 04.01.2023).

[2] “Key Findings of the 2022 Report on Bosnia and Herzegovina”, European Commission, https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/country_22_6093, (Erişim Tarihi: 04.01.2023).

[3] “‘Osmorka’, HDZ BiH i SNSD potpisali ‘historijski’ sporazum”, Al Jazeera Balkans, https://balkans.aljazeera.net/news/balkan/2022/12/15/osmorka-hdz-bih-i-snsd-potpisali-historijski-sporazum, (Erişim Tarihi: 04.01.2023).

[4] “”Ukrajina učinila više za EU perspektivu BiH nego ijedan domaći političar!””, Slobodna Bosna, https://www.slobodna-bosna.ba/vijest/280581/jasmin_mujanovic_otvoreno_ukrajina_uchinila_vise_za_eu_perspektivu_bih_nego_ijedan_domaci_politichar.html, (Erişim Tarihi: 04.01.2023).

[5] “Šta znači kandidatski status za Bosnu i Hercegovinu?”, Radio Slobodna Evropa, https://www.slobodnaevropa.org/a/bih-uslovi-preporuka-status-kandidata-eu/32079385.html, (Erişim Tarihi: 04.01.2023).

Mustafa ÇUHADAR
Mustafa ÇUHADAR
Mustafa Çuhadar, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunudur. Lisans döneminde disiplinlerarası çalışmalarına ağırlık veren Çuhadar'ın başlıca çalışma alanları, Balkanlar ve İstihbarat çalışmalarıdır. 2021 yılında Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde yüksek lisans eğitimine başlayan Çuhadar, halihazırda Bosna Hersek’teki siyasi partileri inceleyen yüksek lisans tezini hazırlamaktadır. Çuhadar, iyi derecede İngilizce, Boşnakça, Hırvatça ve Sırpça ve temel seviyede Almanca bilmektedir.

Benzer İçerikler