10 Eylül 2019 tarihinde Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’u görevden aldığını duyurmuştur. Söz konusu karar, ABD’nin dış politikasında ciddi etkiler yaratmakla birlikte jeopolitik açıdan da mühim sonuçlar doğuracaktır. Genel olarak bakıldığında, son dönemde çeşitli cephelerde başarısızlığa uğradığı sıkça tartışılan Amerikan dış politikasında, Bolton’un belirleyici bir rol oynadığı ifade edilebilir. Özellikle de Bolton’un doğrudan sorumlu olduğu güvenlik politikaları kapsamında alınan kararların, ABD ve müttefikleri arasındaki gerilimin tırmanmasına ve ABD’nin uluslararası alanda izole edilmesine yol açtığı söylenebilir. Ancak Trump yönetiminin dış politikadaki başarısızlıkların tamamını Bolton’un üzerine yıkmak da doğru olmayacaktır. Çünkü iktidarının ilk günlerinde kendi ekibini oluştururken Trump, John Bolton ve Mike Pompeo gibi şahinlerle aynı görüşleri paylaşmaktaydı. Bununla birlikte iş insanı kimliğiyle ön plana çıkan Trump’ın güvenlik politikaları konusundaki tecrübesizliğinin Bolton’un hareket alanını daha da genişlettiği öne sürülebilir. Örneğin 2016 yılındaki seçim kampanyası sırasında nükleer silahlarla ilgili yaptığı açıklamalarda Trump, güvenlik politikaları konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığını ve riskleri yönetme görevini yerine getiremeyeceğini gözler önüne sermiştir.[1] Bu nedenle de ağırlıklı olarak ticaret savaşlarına odaklanan Trump’ın yürüttüğü dış politikanın jeopolitik ve güvenlik boyutlarının belirlenmesinde Bolton ve Pompeo gibi şahin isimler belirleyici olmuştur.
Göreve başladığı ilk aylarda Trump, dış politikadaki bazı konularda kendisiyle aynı görüşleri paylaşan bir ekip kurmaya çalışmıştır. Bu bağlamda Bolton’un “Ulusal Güvenlik Danışmanı” olarak göreve getirilmesinin, Trump’ın İran’a yönelik sert tavrından kaynaklandığı söylenebilir. Zira 8 Mayıs 2018 tarihinde; yani Bolton’un göreve gelmesinden bir ay sonra Trump, ülkesinin 2015 yılında İran’la imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı’ndan (KOEP) çekildiğini açıklamıştır. Trump’ın seçim kampanyası sırasında KOEP’i sert bir dille eleştirdiği düşünüldüğünde, her ikisinin de bu konuda hemfikir olduğu belirtilebilir. 26 Nisan 2019 tarihinde Pompeo’nun “Dışişleri Bakanı” olarak görevlendirilmesi ise Trump’ın şahinlerden oluşan İran karşıtı ekibi tamamlamasını sağlamıştır.
Trump’ın İran politikası aracılığıyla bir araya gelen bu ekibin, son dönemlerde farklı bölgelerde yürütülen dış politika stratejileriyle ilgili görüş ayrılığına düştüğü görülmektedir. Diğer bir ifadeyle Trump ve ekibinin yürüttüğü dış politika anlayışı, son bir yıldır çeşitli tartışmalara sebebiyet vermiş ve ABD Başkanı’nın dış politika ekibi, dağılma noktasına gelmiştir. Afganistan’daki barış süreci ve Taliban’la müzakereler konusunda Bolton ve Pompeo’nun görüş ayrılığı yaşaması, Kuzey Kore ve Venezuela konusunda Trump ve Bolton arasındaki fikir farklılıkları ve son olarak İran’a karşı uygulanan maksimum baskı politikasının beklentileri karşılamaması, Trump’a dış politikada puan kaybettirmiştir. Böylece Trump’ın dış politikasında dramatik başarısızlıkların peş peşe gelmesi ve bölgesel politikalarda yeni krizlerin patlak vermesi, yaklaşan 2020 Başkanlık Seçimleri’nde Trump’ın yeniden seçilme ihtimalini riske sokmuştur. Trump’ın dış politikadaki başarısızlıklarına yöneltilen eleştirilerin, seçimlerden önce bir baskı unsuruna dönüştüğü söylenebilir. Dolayısıyla ABD Başkanı, durumu düzeltmek adına bazı adımlar atmak zorunda kalmıştır. Öncelikle Trump’ın başlattığı “Önce Amerika” doktrini ve 2015 nükleer anlaşmasına yönelik görüş ayrılıklarından dolayı ABD’nin geleneksel müttefikleri olan Avrupa ve diğer ülkeler arasındaki ilişkilerde çatlaklar oluştuğunu belirtmek gerekir. Bu nedenle de Trump, 28-29 Haziran 2019 tarihlerinde Japonya’nın Osaka şehrinde düzenlenen G20 Zirvesi’nde yapılan ikili görüşmelerde daha uzlaşmacı bir tavır sergilemiştir.
Trump’ın uzlaşma diplomasisi, Kuzey Kore ve Çin de dahil olmak üzere ABD’yle farklı konularda gerginlikler yaşayan müttefik ülkeler açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmiştir. Ancak burada İran’la ilişkilerin Trump’ın uzlaşma diplomasisine dahil edilmemiş olması dikkat çekicidir. Aksine 20 Haziran 2019 tarihinde İran’ın ABD Hava Kuvvetleri’ne ait İnsansız Hava Aracı’nı (İHA) düşürmesinin ardından Trump, Umman üzerinden İran’a gönderdiği mesajda, Tahran’la görüşmek istediğini belirtirken; savaşın yakın olduğu uyarısında bulunmuştur.[2] Bu uyarının ardından Trump, Oval Ofis’te düzenlediği basın toplantısıyla İran Devrim Rehberi Ayetullah Ali Hamaney ve İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) üst düzey bazı komutanlarını yaptırım listesine eklediklerini de açıklamıştır.[3]
Son olarak 31 Temmuz 2019 tarihinde ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi’nden (OFAC) yapılan yazılı açıklamada, Hamaney adına çalıştığı gerekçesiyle İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in yaptırım listesine eklendiğinin duyurulması, ABD ile İran arasındaki müzakere ihtimalinin ortadan kalktığını göstermiştir.[4] Dolayısıyla bu noktaya kadar Trump ve Bolton arasında İran’a yönelik politikalarda bir uyumun sağlandığı görülmektedir. Ancak bundan sonraki süreçte İran’ın ABD’ye yönelik daha sert bir tavır izlemeye başlaması ve Hürmüz Boğazı’ndaki gerilimin artması, Bolton’un teklifi üzerine uygulanan maksimum baskı politikasının beklentileri karşılamadığını ortaya çıkarmıştır. Üstelik İran’a yönelik başarısız politikaların yanı sıra Trump’ın seçim yatırımı olarak nitelendirilen Taliban müzakerelerinin askıya alınması da Trump-Bolton ittifakının sonunu hazırlamıştır.
10 Eylül 2019 tarihinde Twitter’dan yaptığı açıklamada Trump, Bolton’a artık Beyaz Saray’da ihtiyaç duyulmadığını, onun birçok önerisine şiddetle karşı çıktığını ve yönetimdeki birçok ismin kendisiyle aynı fikirde olduğunu belirterek, “Bu nedenle John’dan istifasını istedim ve bu sabah istifasını sundu. John’a hizmeti için teşekkür ediyorum.” ifadesini kullanmıştır.[5] Bolton’un görevden alınmasının nedeni olarak ise Taliban’la görüşmelerin askıya alınmasına ilişkin iddialar ortaya atılmıştır. Ancak Trump ile Bolton arasındaki ayrışma, sadece Taliban’la sınırlı değildir. Nitekim Bolton’un Trump’ın İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yle görüşmek istemesine ve Kuzey Kore açılımına muhalefet ettiği bilinmektedir.[6] Dolayısıyla son dönemlerde yoğun bir şekilde sorgulanmakta olan İran’a yönelik maksimum baskı politikasının da Bolton’un görevden alınmasında belirleyici bir rol oynadığı söylenebilir. Çünkü ABD Başkanı’nın Twitter hesabı üzerinden Bolton’un istifasıyla ilgili yaptığı paylaşımdan 90 dakika sonra Pompeo, Trump’ın “hiçbir ön koşul olmadan” Ruhani’yle görüşmeye hazır olduğunu açıklamıştır.[7] Bu durum, İran konusunun olaylar zincirinin merkezinde yer aldığını göstermektedir.
Bolton’un görevden alınmasının ABD-İran ilişkilerinde önemli bir etki yaratması beklenmektedir. Özellikle de Trump’ın İran politikasındaki değişim, Ortadoğu’daki çatışmaların önlenmesinde kritik bir rol oynayacaktır. Bu bağlamda Bolton’un istifasının Trump’ın İran politikasını nasıl etkileyeceğine ilişkin aşağıdaki öngörülerde bulunulabilir:
Birincisi, Trump’ın İran politikasında hedef değişimine gideceği söylenebilir. Çünkü bugüne kadar uygulanan tüm baskı politikalarının temel hedefi İran’da rejim değişikliğinin gerçekleşmesiydi. Bolton da bu politikanın güçlü bir savunucusuydu.
İkincisi, Trump, İran’a yönelik maksimum baskı politikasını biraz yumuşatarak taviz verme yoluna gidebilir. Bu bağlamda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ileri sürdüğü teklif üzerinde düşünülebilir. 3 Eylül 2019 tarihinde basına yansıyan haberlerde, Macron’un Ruhani’yle gerçekleştirdiği uzun bir telefon görüşmesinin ardından Avrupa ülkelerinin İran’a 15 milyar dolarlık kredi açmasının müzakere gündemine taşındığı belirtilmişti.[8]
Üçüncüsü, Trump yönetimi, müzakereler karşılığında İran’dan petrol ithalatı yapan bazı ülkelere yeniden muafiyet tanınmasına ilişkin karar alabilir.
Dördüncüsü, İran dış politikasının başındaki Zarif’in yaptırım listesinden çıkarılmasına karar verilebilir.
Sonuç olarak Trump’ın İran politikasında böyle bir uzlaşma yoluna gidilmesi, 17-27 Eylül 2019 tarihleri arasında ABD’nin New York kentinde düzenlenecek Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurul Toplantısı’nda Trump’ın Ruhani’yle görüşmesine zemin hazırlamıştır. Bu bağlamda bir taraftan Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Trump’ı BM Genel Kurul Toplantısı’nda İran Cumhurbaşkanı’yla görüşmeye zorlarken; diğer taraftan Ruhani de Trump’la müzakerelere hazır olduğuna ilişkin sinyaller vermektedir.[9] Kısacası Bolton’un istifasının ardından Trump’ın İran’a yönelik tavrının yumuşaması, hem ikili ilişkilerin geleceğini hem de bölge politikalarını olumlu yönde etkileyecektir. Öte yandan olumsuz senaryo düşünüldüğünde ise Bolton’un görevden alınması, İran’daki muhafazakâr kesimin başarısı olarak algılanabilir. Böylesi bir durumda ise İran, çok daha saldırgan bir politika uygulamaya başlayabilir.
[1] “Face the Nation Transcripts January 3, 2016: Trump, Morell & Donilon”, CBS News, https://www.cbsnews.com/news/face-the-nation-transcripts-january-3-2016-trump-morell-donilon/, (Erişim Tarihi: 11.09.2019).
[2] “Exclusive: Trump Warned Iran Via Oman That U.S. Attack Was Imminent, Called for Talks – Iranian Officials”, Reuters, https://www.reuters.com/article/us-mideast-iran-usa-oman-exclusive/exclusive-trump-warned-iran-via-oman-that-us-attack-was-imminent-called-for-talks-iranian-officials-idUSKCN1TM0UZ, (Erişim Tarihi: 11.09.2019).
[3] Edward Wong, “Trump Imposes New Sanctions on Iran, Adding to Tensions”, The New York Times, https://www.nytimes.com/2019/06/24/us/politics/iran-sanctions.html, (Erişim Tarihi: 11.09.2019).
[4] U.S. Department of the Treasury, “Treasury Designates Iran’s Foreign Minister Javad Zarif for Acting for the Supreme Leader of Iran”, https://home.treasury.gov/news/press-releases/sm749, (Erişim Tarihi: 11.09.2019).
[5] Zachary Cohen vd., “Department of the Treasury, Trump Fires John Bolton”, CNN, https://edition.cnn.com/2019/09/10/politics/trump-john-bolton-out/index.html, (Erişim Tarihi: 11.09.2019).
[6] Elias Groll vd., “Trump Axes Bolton via Twitter”, Foreign Policy, https://foreignpolicy.com/2019/09/10/bolton-trump-fires-national-security-advisor-via-twitter/, (Erişim Tarihi: 11.09.2019).
[7] “Trump Ready to Meet Iran Leader with No Conditions-Mnuchin”, The Jordan Times, http://www.jordantimes.com/news/region/trump-ready-meet-iran-leader-no-conditions-%E2%80%94-mnuchin, (Erişim Tarihi: 11.09.2019).
[8] Rym Momtaz-Nahal Toosi, “France Explores A Credit Line for Iran, But Needs Trump’s Buy-in”, POLITICO, https://www.politico.com/story/2019/09/03/trump-iran-credit-line-1479973, (Erişim Tarihi: 11.09.2019).
[9] “Trump ile Müzakere Sinyali Veren Ruhani Muhafazakâr Medyanın Hedefinde”, Haber Türk, https://www.haberturk.com/trump-ile-muzakere-sinyali-veren-ruhani-muhafazakar-medyanin-hedefinde-2516668, (Erişim Tarihi: 11.09.2019).