“Bir Kuşak Bir Yol”un Jeopolitik-Stratejik Hedefleri

Paylaş

Şu an tüm dünya Çin’e; daha doğrusu “Yeni İpek Yolu”na odaklanmış durumda. Çin’in başkenti Pekin’de 130 ülkeden yaklaşık bin beşyüz delegenin katılımıyla gerçekleştirilen “Uluslararası Kuşak ve Yol İşbirliği Forumu” Avrasya coğrafyasının, bir diğer ifadeyle Yükselen Doğu’nun dünya gündemini belirlemeye ve inisiyatif almaya yönelik tarihi bir çıkışı olarak değerlendirilebilir.

“Dünya Adası” üzerinde “Avrasya Avrasyalılarındır” sloganı kapsamında ortaya çıkan bu girişim, 11 Eylül sonrası coğrafyanın Batı’ya yönelik en güçlü cevabı olarak değerlendirilebilir.

Nitekim, söz konusu Forum’da verilen doğrudan-dolaylı mesajlara bakıldığında bu husus çok net bir şekilde kendisini göstermektedir.

Sınırlı bir niteliğe sahip olan Şanghay ve BRICS girişimleri sonrası daha geniş bir coğrafyayı içine alan “İpek Yolu İnisiyatifi”, açıkçası Avrasya merkezli küresel güç mücadelesinde yeni bir aşamaya girildiğini göstermektedir. Bu bağlamda şu an için adı konulmamış olan bir ittifak üzerinden gayri resmi olarak deklare edilen bir meydan okuma söz konusudur. ABD’nin Ortadoğu sonrası Orta Asya ve Güney Asya üzerinden bölgeyi istikrarsızlaştırma girişimlerine karşı coğrafya “hodri meydan” demektedir.

Bu noktada üç liderin yan yana verdiği poz, eminim başta Washington ve Brüksel olmak üzere, ilgili tüm başkentleri fazlasıyla rahatsız etmiştir. Arzu edenler Forum’daki aile fotoğrafı içinde Çin Devlet Başkanı Xi’nin hemen sağında ve solunda yer alan iki liderin kim olduğuna bakabilirler.

Bu yan yana gelişin bir tesadüf olmadığını burada zikretmeye gerek bile yok. Bu görüntünün kendisi bile başlı başına Trump’a giden “selam olsun Bolu Beyi’ne” niteliğindedir. Bu arada diğer görüntüleri de, örneğin başta Pakistan Başbakanı Navaz Şerif ve Özbekistan Devlet Başkanı Şevket Mirziyoyev olmak üzere göz ardı etmemekte fayda var.

Avrasya’da İki Tez Çatışma Halinde…

“İpek Yolu İttifakı” olarak da adlandırabileceğimiz bu inisiyatifin belkemiğini oluşturan Avrasya’ya yönelik iki tezin çatıştığını görüyoruz: Batı’nın Brzezinski üzerinden ön plana çıkarttığı birinci yaklaşımda bu coğrafya “balkanlar” olarak adlandırılırken; coğrafyanın buna cevabı olan ikinci tez ise Avrasya üzerinden Batı’nın balkanlaştırılmasını hedef almaktadır. Batı’nın balkanlaştırılmasının yolu ise, öncelikle Doğu’nun kendi içindeki işbirliğinden geçmektedir.

Bu noktada Rusya Devlet Başkanı Putin’in Forum’da altını çizdiği husus çok önemlidir. Putin, Avrasya merkezli coğrafyanın karşı karşıya kaldığı güvenlik sorunlarının ülkeler arası ilişkilerin geliştirilmesi, ekonomi, sosyal alan, yönetim sistemi, yeni büyüme araçları araştırma gibi konuları kapsayacak kapsamlı bir gündemin oluşturulabilmesiyle aşılabileceğini önermektedir.

Otuz ülke arasında ticaret ve ekonomi alanında anlaşmanın imzalanacak olması, bu önerinin şimdiden karşılık bulduğunu göstermektedir.

Çin Devlet Başkanı Xi de, yaklaşık iki bin yıllık tarihe sahip İpek Yolu’nun Asya’da Avrupa’ya kıtaları, ülkeleri ve bir çok medeniyeti birbirine bağladığını hatırlatmakta; “Yeni Kuşak ve Yol” projesinin hayata geçmesiyle karşılıklı kazanma modelinde dünya genelinde geniş katılımla sermaye, teknoloji ve insan gücü ile kaynak, ürün ve birlikte çalışmayı kolaylaştıracağını belirtmektedir.

Ekonomi, sanayi, ticaret, yatırım, enerji, çevre ve altyapı alanları başta olmak üzere bir çok alanda uluslararası işbirliği ve deneyim alışverişini amaçlayan, 29 ülkenin lideri ve dünyanın önde gelen kuruluşlarının temsilcileri katıldığı bu Forum gerçekte Batı tarafından ne kadar barışçı algılanıyor? Çin Devlet Başkanı’nın sözleri onlar açısından ne kadar rahatlatıcı?

Aslında cevap belli: Elbette hayır. Bilakis, bu gelişme Batı açısından başlı başına bir tehdit olarak algılanmakta. Nasıl mı? Söyleyelim…

Batı, İlk Defa 1492 Sonrası Kaybetmeye Bu Kadar Yakın!

Bu proje/ittifak ile Batının denizlere dayalı hakimiyetinde sona yaklaşılmış vaziyette. Batı, ilk defa 1492 sonrası kaybetmeye bu kadar yakın. Zaten şu an yaşanılanların temelinde de bu yatıyor. Kaybetmeyi kabullenemeyen, üstünlüğü Doğu’ya bırakmak zorunda kalan bir Batı ve onun öfkesi.

Yükselen Doğu’nun silahlı güce dayalı caydırıcılığı üzerine harekete geçirdiği bu projeye karşı Batı ancak dolaylı bir savaş yürütebiliyor. Fakat, bundan sonraki süreçte bu da zor. Hibrid Savaş yöntemi ile bu kalleşçe savaş yöntemi Batı açısından istediği sonucu getirmiyor. Dolayısıyla, bu projeyi engellemeye yönelik tüm ön alıcı adımları başarısızlığa mahkum.

Nitekim, 11 Eylül bu projeyi akamete uğratmaya yönelik ilk hamleydi. Terör gerekçe gösterilerek “Avrasya’nın Kalbi”ne hançer saplanmıştı. Fakat görünen o ki, o hançer darbesi bumerang etkisi yapmış.

Kaleyi İçten Fethetmek!

Bu bağlamda, “Bir Kuşak Bir Yol” projesinin jeopolitik-stratejik anlamda karşılığı çok net: Anglo-Sakson dünyanın Avrasya’yı kuşatma hedefine Avrasya coğrafyasının ve Dünya Adası’nın parçalarından biri olan Avrupa’nın kalbine döşenen yol ile cevap.

Böylece, kılcal damarlarına kadar girilmiş olan Batı, adeta felç edilmiş olacak. Deniz yollarına dayalı tekelleri büyük ölçüde önemini kaybedecek. Deniz ticaret filoları ve su yolları ellerinde patlayacak. Güçlü donanmaları ise daha ziyade “sahi güvenlik” görevi ifa edecek.

Evet… Sözü fazla uzatmaya gerek yok. Bu proje, genelde Batı’nın daha özelde ise Trump’ın kaygıları ve dolayısıyla saldırganlığının daha da artacağı bir dönemin başlangıcı olarak da kabul edilebilir. Bu bağlamda Trump’ın balkon konuşmasında verdiği mesajlar artık “yerinde korkulara” dönüşmüş vaziyette.

Bu hususa da inşallah değineceğiz.

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
1969 Dörtyol-Hatay doğumlu olan Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. BÜ’de 1995 yılında Yüksek Lisans çalışmasını tamamlayan Erol, aynı yıl BÜ’de doktora programına kabul edildi. Ankara Üniversitesi’nde doktorasını 2005’de tamamlayan Erol, 2009 yılında “Uluslararası İlişkiler” alanında doçent ve 2014 yılında da Profesörlük unvanlarını aldı. 2000-2006 tarihleri arasında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM)’nde görev yapan Erol, ASAM’ın Genel Koordinatörlük görevini de bir dönemliğine yürütmüştür. 2009 yılında Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) Kurucu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (USGAM)’nin de kurucu başkanı olan Prof. Erol, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanlığını da yürütmektedir. Prof. Erol, Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (GAZİSAM) Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur. 2007 yılında Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) “Türk Dünyası Hizmet Ödülü”nü alan Prof. Erol, akademik anlamdaki çalışmaları ve medyadaki faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 2013 yılında Çağdaş Demokratlar Birliği Derneği tarafından “Yılın Yazılı Medya Ödülü”, 2015 yılında “APM 10. Yıl Hizmet Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından “2015 Yılın Basın-Fikir Ödülü”, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri “2016 Gönül Elçileri Medya Onur Ödülü”, Yörük Türkmen Federasyonları tarafından verilen “2016 Türkiye Onur Ödülü”. Prof. Erol’un 15 kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının isimleri şu şekildedir: “Hayalden Gerçeğe Türk Birleşik Devletleri”, “Türkiye-AB İlişkileri: Dış Politika ve İç Yapı Sorunsalları”, “Avrasya’da Yeni Büyük Oyun”, “Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları”, “Türk Dış Politikasında Güvenlik Arayışları”, “Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu İlişkileri”, “Sıcak Barışın Soğuk Örgütü Yeni NATO”, “Dış Politika Analizinde Teorik Yaklaşımlar: Türk Dış Politikası Örneği”, “Krizler ve Kriz Yönetimi: Aktörler ve Örnek Olaylar”, “Kazakistan” ve “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”. 2002’den bu yana TRT Türkiye’nin sesi ve TRT Radyo 1 (Ankara Radyosu) “Avrasya Gündemi”, “Stratejik Bakış”, “Küresel Bakış”, “Analiz”, “Dosya”, “Haber Masası”, “Gündemin Öteki Yüzü” gibi radyo programlarını gerçekleştirmiş olan Prof. Erol, TRT INT televizyonunda 2004-2007 yılları arasında “Arayış”, 2007-2010 yılları arasında Kanal A televizyonunda “Sınır Ötesi” ve 2020-2021’de de BBN TÜRK televizyonunda “Dış Politika Gündemi” programlarını yapmıştır. 2012-2018 yılları arasında Millî Gazete’de “Arayış” adlı köşesinde dış politika yazıları yayımlanan Prof. Erol’un ulusal-uluslararası medyada çok sayıda televizyon, radyo, gazete, haber siteleri ve dergide uzmanlığı dahilinde görüşlerine de başvurulmaktadır. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Latin Amerika Araştırmaları Merkezi’nde (LAMER) de dersler veren Prof. Erol, 2018’den bu yana Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerini devam ettirmektedir. Prof. Erol, 2006 yılından itibaren Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde de dersler vermiştir. Prof. Erol’un başlıca ilgi ve uzmanlık alanları ve bu kapsamda lisans, master ve doktora seviyesinde verdiği derslerin başlıcaları şu şekilde sıralanabilir: “Jeopolitik”, “Güvenlik”, “İstihbarat”, “Kriz Yönetimi”, “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”, “Türk Dış Politikası”, “Rus Dış Politikası”, “ABD Dış Politikası”, “Orta Asya ve Güney Asya”. Çok sayıda dergi ve gazetede yazıları-değerlendirmeleri yayımlanan Prof. Erol’un; “Avrasya Dosyası”, “Stratejik Analiz”, “Stratejik Düşünce”, “Gazi Bölgesel Çalışmalar”, “The Journal of SSPS”, “Karadeniz Araştırmaları gibi” akademik dergilerde editörlük faaliyetlerinde bulunan Prof. Erol, “Bölgesel Araştırmalar”, “Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları”, “Gazi Akademik Bakış”, “Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri”, “Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler”, “Demokrasi Platformu” dergilerinin editörlüklerini hali hazırda yürütmekte, editör kurullarında yer almaktadır. 2016’dan bu yana Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Kurucu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettiren Prof. Erol, evli ve üç çocuk babasıdır.

Benzer İçerikler