Analiz

Avrupa Güvenlik ve Savunmasında “Minilateralizm”

Fransa ve İngiltere arasında Avrupacı-Atlantikçi çekişmesinin yanı sıra AUKUS ile derinleşen bir güvensizlik söz konusu olmuştur.
Avrupa entegrasyonuna önem veren Fransa, öncelikle Almanya’yla işbirliğini güçlendirmeyi tercih etmektedir.
Fransa ve İngiltere liderliğinde Avrupa savunmasının oluşturulması Avrupa güvenliğini güçlendirebilir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Joseph Borell’in AB dış politikasının son bir yılına odaklanan “Ateş Çemberindeki Avrupa” isimli kitabı 25 Kasım 2024 tarihinde, yani görevini Kaja Kallas’a teslim etmeden birkaç gün önce erişime açılmıştır. Kitapta öncelikle Ukrayna, Ortadoğu, Güney Kafkasya, Sahel, Güney Çin Denizi bölgelerinde yaşananlara dikkat çekilerek Avrupa’nın geleceğinin hiç olmadığı kadar tehlike altında olduğu belirtilmiştir. Bu tehlikeyle mücadelede tek yolun Avrupa’nın kendi güvenliğini kendisinin sağlayabilmesine dayandığı ifade edilmiştir.[1]

Esasen Avrupa güvenliği, Rusya-Ukrayna Savaşı ile beraber artan Rus tehdidi üzerinden şekillenmeye başlamış ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) liderliğinde Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) himayesi kabul edilmiştir. Ancak Avrupa’nın Rusya’ya olan enerji bağımlılığının sebep olduğu sosyoekonomik sonuçlar göz önüne alınarak Avrupa güvenliğindeki ABD’ye olan bağımlılık sorgulanmaya başlanmıştır. Bilhassa ABD Başkanlık Seçimlerini Donald Trump’ın kazanması bu sorgulamayı arttırmış; Avrupa güvenlik ve savunmasında ABD şemsiyesinden kurtulma çabaları hızlanmıştır.

Elbette Avrupa güvenliğinin sağlanmasında entegrasyonu destekleyenler için nihai hedef kendi ordusuna sahip özerk bir Avrupa savunmasının oluşturulabilmesidir. Rusya-Ukrayna Savaşı bu hedefin gerçekleşmesine yani Avrupa savunmasının kurulmasına uygun iklimi sağlamıştır. Ancak AB’nin kuruluş yıllarından itibaren sıklıkla gündeme gelen Avrupa savunmasında birlik olma fikri, gerek üye ülkeler arasındaki Avrupacı-Atlantikçi görüş ayrılıkları; gerek kapasite ve maliyet yetersizliği; ulusal savunmaların geliştirilmesine öncelik verilmesi gibi engellerle karşı karşıya kalmakta ve bu durum ortak Avrupa savunmasının oluşturulmasını zorlaştırmaktadır. Diğer yandan İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra “Refah Kıtası” olarak bilinen Avrupa, son yıllarda hiç olmadığı kadar tehditle karşı karşıya kalmıştır. Bilhassa Avrupa güvenliğinin kırmızı çizgisi olarak tanımlanan Ukrayna’da çatışmalar tırmanmaktadır.[2] Dahası çatışmaların sona ermesi durumunda dahi Rusya’nın Doğu Avrupa’dan Güney Kafkasya’ya Avrupa güvenliğini doğrudan ya da dolaylı olarak tehdit etmesi beklenmektedir.

Bu bağlamda Avrupa güvenliğine yönelik tehditlere karşı ortak bir savunma oluşturmakta zorlanan Avrupa ülkeleri, bir yandan ulusal savunma harcamalarını arttırırken diğer yandan Avrupa güvenlik ve savunmasında minilateral güvenlik koalisyonlarına yönelmektedirler. Savunma ve güvenlik alanında minilateralleşme Avrupa için yeni bir olgu olmamakla birlikte jeopolitik rekabetlerin ve çatışmaların baskın olduğu günümüz dünyasında yük paylaşımı yapılmasına ve kıtanın güçlenmesine olanak sağlayacak pragmatik bir seçenek olarak kabul edilebilir.

Avrupalıların etkili bir minilateral güvenlik koalisyonu oluşturmaları nükleer silahların kullanılmasının söz konusu olduğu Avrupa savaşında, Avrupa çıkarlarının korunmasını kolaylaştırabilir ve Avrupa’nın caydırıcılığını arttırabilir. Aynı zamanda 24 Şubat 2022 tarihi itibariyle bir dönüşüm içerisine giren Avrupa güvenlik ve savunmasının dizaynını etkileyebilir. Zira AB içerisinde bir minilateral grubun Avrupa güvenliğinin şekillenmesine yapacağı katkı ile AB üyesi olmayan ülkelerin dahil olduğu minilateralleşmenin Avrupa güvenlik mimarisine etkisinin aynı olması beklenmemelidir. Minilateral Avrupa güvenlik koalisyonu ister AB üyeleri arasında ister AB üyelerine üçüncü ülkelerin dahil edilmesiyle oluşturulsun; her halükârda güçlü bir minilateral oluşum Biden sonrası Trump döneminin belirsiz politikalarına karşı daha dirençli bir Avrupa’nın oluşmasına ve Avrupa güvenliğinin Avrupalılaştırılmasına katkı sağlayabilir. Aynı zamanda Avrupa güvenlik ve savunmasında daha geniş ve kapsamlı bir oluşumu teşvik etme görevi üstlenebilir. Zira Batı Avrupa Birliği, NATO’ya giden yolun ilk basamağı olmuştur.

Bu bakış açısından hareketle 25 Kasım 2024 tarihinde Avrupa güvenlik ve savunma konularını görüşmek üzere bir araya gelen İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve Polonya Savunma Bakanları toplantısı dikkat çekmektedir. İngiltere Savunma Bakanı tarafından E5 Grup olarak da isimlendirilen[3] bu oluşumda Avrupa’nın en fazla askeri harcama yapan ülkeleri yer almaktadır.[4] Aynı zamanda bu ülkeler ekonomik ve siyasi güç kapasiteleri açısından AB’nin başat aktörleri olarak bilinmektedirler. Bu aktörler öncelikle Ukrayna’ya yardım etmeye odaklanmaktadırlar. Keza 19 Kasım 2024 tarihinde bir araya gelen Beşli grubun dışişleri bakanları da Ukrayna’yı askeri ve mali desteklemeye hazır olduklarını ifade etmişlerdir.[5] Güvenliği Ukrayna ile sınırlı tutmayan E5, mevcut ve gelecek tehditlerle mücadele için Avrupa savunmasının güçlendirilmesi hedefiyle hareket etmektedirler. Aynı zamanda E5 grup politikalarının NATO ve AB hükümlerinden bağımsız bir çizgide oluşturulmasına karar verilmiştir. Böylece Avrupa güvenlik ve savunmasıyla ilgili önemli kararların alınmasında AB veya NATO üyelerinin onayına ihtiyaç duyulmayacağından kararların hızla alınması ve uygulanması beklenmektedir.[6]

E5 Grup, aktörlerinin kapasite ve yeteneklerinin yanı sıra hedefleri göz önüne alındığında, Avrupa güvenlik ve savunma politikasının şekillenmesinde etkili bir minilateral güvenlik koalisyonu örneğidir.  Avrupa güvenliğinin karşı karşıya kaldığı zorluklarla başa çıkma kapasitesini arttırabilecek bu minilateralleşmeye ve oluşacak yeni minilateral işbirliklerine Fransa’nın, Brexit ile AB’den ayrılan İngiltere ile birlikte liderlik etmek istediği düşünülmektedir. İki ülkenin Ukrayna’ya Batılı ve paralı asker gönderme planları olduğuna dair iddialar[7] bu bakış açısını desteklemektedir.

Esasen Fransa ve İngiltere arasında Avrupacı-Atlantikçi çekişmesinin yanı sıra AUKUS ile derinleşen bir güvensizlik söz konusu olmuştur. Diğer yandan Avrupa entegrasyonuna önem veren Fransa, öncelikle Almanya’yla işbirliğini güçlendirmeyi tercih etmektedir. Ancak konjonktür Fransa ve İngiltere’yi birbirine yakınlaştırmaktadır. Bir yandan Avrupa savunmasına liderlik yapabilecek olan AB’nin iki büyük gücü Fransa ve Almanya’nın karşı karşıya kaldığı iç siyasi zorluklar söz konusuyken diğer yandan belirsiz olan jeopolitik ortamda Borell’in de belirttiği gibi Avrupa birçok tehditle mücadele etmek zorunda kalmıştır. Benzer özelliklere sahip olan Fransa ve İngiltere bu tehditlerle mücadele edebilecek iki güçlü Avrupa ülkesidir. İki ülke de insan gücü bakımından kıtanın en büyük ordusuna sahip olmakla birlikte nükleer silahları da bulunmaktadır. Aynı zamanda hem Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri hem de NATO üyesidirler. Ayrıca iki ülke Libya müdahalesinde görüldüğü gibi ortak minilateral güvenlik koalisyonuna liderlik yapma tecrübesine de sahiptir. Dolayısıyla Fransa ve İngiltere liderliğinde Avrupa savunmasının oluşturulması Avrupa güvenliğini güçlendirebilir.

Fransa ve İngiltere liderliğinde minilateral güvenlik koalisyonu, stratejik özerkliği savunan Fransa için Avrupa güvenliğinin ABD’den bağımsız oluşturma hedefi ile uyumlu olduğu söylenebilir. İngiltere açısından bakıldığında ise AB Ortak Dış ve Güvenlik Politikası gibi ortak bir taahhüt altına girmeden Avrupa güvenlik ve savunmasının şekillenmesinde etkili bir aktör olma fırsatı elde edebilir. Ayrıca Trump döneminin öngörülemeyen politikalarına karşı oluşturulan minilateral grup caydırıcı rol üstlenebilir.

Sonuç olarak ortak Avrupa savunması oluşturmakta zorlanan Avrupalılar, kıta güvenliğinin sağlanmasında minilateralizme başvurmaktadırlar. Zira minilateralleşme Avrupa güvenlik ve savunmasının Avrupalılaştırılması adına bir fırsat sunmaktadır. Diğer yandan Avrupa ülkeleri minilateral oluşumlar ile yalnızca Putin Rusya’sına karşı değil, Trump ABD’sine karşı da bir savunma hattı oluşturmak istemektedirler. Bu politika Avrupa güvenlik ve savunmasının güçlendirilmesinde AB üyesi olmayan bölgesel güçlerin önemini arttırmaktadır.


[1] “Europe in the Arc of Fire”, European Union External Action, https://t.ly/du74w, (Erişim Tarihi: 28.12.2024).  

[2] Dmitry Antonov ve Andrew Osborn, “Russia says hypersonic missile strike on Ukraine was a warning to ‘reckless’ West”, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/kremlin-says-hypersonic-missile-strike-ukraine-was-warning-west-2024-11-22/, (Erişim Tarihi: 28.12.2024).

[3] “E5-a new european security mechanism designed to mitigate Trump’s isolationism”, Tomorrow’s Affairs, https://tomorrowsaffairs.com/e5a-new-european-security-mechanism-designed-to-mitigate-trump-s-isolationism, (Erişim Tarihi: 28.12.2024).  

[4] Nan Tian, Diego Lopes Da Silva, Xiao Liang and Lorenzo Scarazzato, “Trends In World Mılıtary Expendıture, 2023”, SIPRI, https://www.sipri.org/sites/default/files/2024-04/2404_fs_milex_2023.pdf, (Erişim Tarihi: 28.12.2024).  

[5] “EU ready ‘to assume the burden’ of Ukraine support from US, says Poland”, France 24, https://www.france24.com/en/europe/20241118-european-ministers-ukraine-trump-security-warsaw, (Erişim Tarihi: 28.12.2024).  

[6] “E5-a new european security mechanism designed to mitigate Trump’s isolationism”, a.g.e., (Erişim Tarihi: 28.12.2024). 

[7] Chloé Hoorman, Elise Vincent and Philippe Ricard, “Discussions over sending European troops to Ukraine reignited”, Le Monde, https://www.lemonde.fr/en/international/article/2024/11/25/discussions-over-sending-french-and-british-troops-to-ukraine-reignited_6734041_4.html, (Erişim Tarihi: 28.12.2024).  

Gamze BAL
Gamze BAL
Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Akabinde Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda başladığı yüksek lisans eğitimini “1992 Sonrası Avrupa Birliği’nin Filistin-İsrail Sorununa Yaklaşımı” başlıklı teziyle tamamlamıştır. 2021-2022 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Birliği Anabilim Dalı’nda doktora ders dönemini tamamlamıştır. Halihazırda Bal, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktora eğitimine devam etmektedir. İleri derecede İngilizce bilen Bal’ın başlıca çalışma alanları, Avrupa Birliği, güvenlik, etnik çatışmalar ve çatışma çözümü yöntemleridir.

Benzer İçerikler