Donald Trump, 5 Kasım’da yapılan Başkanlık seçimlerinde Kamala Harris’e karşı kesin bir zafer elde ederek 47. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı seçilmiştir. Bu seçim, özellikle Avrupa’da büyük yankılara sebep olmuştur. Uluslararası sistemin geleceği yeniden tartışılmaya başlanmıştır.[1]
ABD’nin uluslararası arenada mevcut konumunu sorgulamaya yakın olması ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) yönelik eleştirileri Trump’ın bir revizyonist olduğunu göstermektedir. Buna ek olarak Trump’ın milliyetçi yaklaşımları ve “Önce Amerika” mottosu, onun izolasyonist kimliğini ortaya çıkarmaktadır. Tayvan’ın savunma desteği alabilmesi için önce ödeme yapması gerektiğini belirtmesi ve Ukrayna’ya sağlanan fonların hem kendisi hem de halk tarafından eleştirmesi, bu siyasi ekollerin açık yansıması olmaktadır. Ayrıca Trump’ın yaşamları tehdit altında olan Suriye’deki Amerikan askerlerinin bölgeden çekeceği de iddia edilmektedir.
En şüpheli konulardan biri de Avrupa’daki Rusya-Ukrayna Savaşı’nın geleceğidir. Bu savaş, NATO’nun yetkinliğinin tartışılmasına sebebiyet vermiştir. Trump’ın gelişiyle bu tartışmaların alevlenmesi kaçınılmaz görünmektedir. Batı ve NATO, açık bir şekilde Karadeniz üzerinde başarısız olmuş ve gün geçtikçe Batı’ya üst düzey ağırlıklar yüklemektedir. Henry Kissinger, 2014 yılında yayınladığı ve Trump öncesi yönetimin dış politikasını eleştirdiği makalede şu an Ukrayna’da yaşananları önceden görmüş ve NATO’nun doğu yayılmacılığını eleştirmiştir.[2] Önce Gürcistan’da ve ardından da Ukrayna’da yaşananlar, bu düşünceleri haklı çıkarır niteliktedir.
19. yüzyılda İngiliz İmparatorluğu’nun Karadeniz üzerinde uyguladığı politika, Soğuk Savaş sonrası NATO’nun bu bölgedeki politikalarına benzemektedir. Bu durum, Rusya’nın agrasyonunu tetikleyebilecek etkenlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Bu da Trump’ın söz konusu ihtilafta Batı’nın tutumunu eleştirmesini ve kuruluş amacı komünizmin yayılmasını engellemek olan NATO’nun artık amaçsız olduğuna yönelik düşüncelerini haklı çıkarır niteliktedir.
Rusya’nın agrasyonundan çekinen Avrupalı devletler ise NATO güvenlik şemsiyesi altındadırlar. Fakat Trump’ın NATO’ya eleştirel yaklaşması ve “Önce Amerika” mottosuyla korumacı bir tutum alması, başta Avrupa olmak üzere dünyanın birçok yerinde bulunan Amerikan üslerinin geleceği hakkında soru işaretine yol açmaktadır.
2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı ilhakı üzerine NATO’da ülkelerin milli gelirlerinin %2’sini savunmaya ayırması kuralı getirilmişti. Bu kural sonrası ABD, NATO ülkelerine daha şüpheci yaklaşmaya başlamıştır. Polonya şu anda %4.1 seviyeyle en yüksek noktada bulunmasına rağmen üye ülkelerin büyük bir çoğunluğu %2 seviyesinin altındadır. Trump ise ülkelerden en az %3 seviyesine ulaşmalarını beklemektedir. Bu talep AB ülkelerinde ciddi problemler ve tartışmalar yaratmaktadır.
ABD seçimlerinin hemen sonrasında Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Maliye Bakanı Christian Lindner’i görevden almış ve bu gelişme, savunma bütçesi üzerine anlaşmazlık yaşayan üçlü koalisyonunun çökmesine sebebiyet vermiştir.[3] Trump’ın seçilmesi, Avrupa üzerinde başka sarsıcı etkiler de yaratabilir.
Seçimlerden bir hafta önce yaptığı açıklamada Trump, seçilirse AB’ye yeteri kadar Amerikan ürünü almadıklarından ötürü büyük bedel ödeteceğini belirtmiştir.[4] Gümrük vergisi arttırımını içerecek olan bu süreç, missillemelerin artmasıyla dünyada fiyatların yükselmesine sebebiyet verebilir. Şüphesiz bu durum, ABD’nin müttefiği olsun veya olmasın Avrupa ülkelerini olumsuz etkileyecektir. Ekonomik büyüme seviyesinin Çin ve ABD’ye kıyasla düşük seviyelerde olması ve iç üretimin yanında dünya ticaretteki payının da azalması, AB’yi daha somut önlemler almaya teşvik etmektedir.
Buna karşılık AB ülkelerinin Trump’ın bu yaklaşımlarına karşı tepkileri hafif kalmaktadır. Fakat İkinci Dünya Savaşı sonrası düzende ABD’ye bağımlı hale gelen Kıta Avrupası’nın bu bağlarından kurtulması çok daha uzun zaman alabilir. Zira AB içerisinde Trump’a muhalefet yüksek olsa da kendisini Trump’la yakın gören Viktor Orban ve Georgia Meloni gibi isimler de Avrupa siyasetini şekillendirebilir. Bu tür transatlantik bağlar, Avrupa Projesi kapsamındaki birliği büyük oranda azaltmaktadır. Dolayısıyla Trump’ın politikaları, AB’deki müttefik ülkeler için bile tehlike teşkil etmektedir.[5]
Bu durumların gölgesinde ABD seçimlerinden üç gün sonra Macaristan’da Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi düzenlenmiş ve temel gündem maddesi Trump olmuştur. Budapeşte’de toplanan liderler, sıkıntılı rekabet gücünü arttırmayı öngören deklarasyona imza atmıştır. Liderler, “ne yapılması lazım” sorusunun artık Amerika’ya değil, Avrupa’nın kendisine sorulması gerektiğini ve atılan adımların sadece seçimlere tepki seviyesinde kalmaması gerektiğini vurgulamışlardır. Buna karşılık Orban, ülkeler arasında ciddi bir anlaşmazlık olmadığını ve rekabetçilik konusunda herkesin hemfikir olduğunu vurgulamıştır.[6]
Bu tür zirvelerde önemli adımlar atılmaktadır. Fakat daha somut adımların atılması gerekmektedir. 1954 yılında Fransız Meclisi’nin reddiyle söz konusu olmaktan çıkan Avrupa Savunma Topluluğu’nun öngördüğü gibi ortak bir ordu ve savunma seçeneklerinin gözden geçirilmesi gündemde olabilir. Veyahut AB ülkeleri Trump’ın şartlarına rıza göstereceklerdir. Her iki seçenek de transatlantik ilişkilerin doğasını değiştirmeyecek ve Avrupa’nın büyük güvenlik sorunlarını ve gerginlikleri çözmeyecektir.
[1] Psarapoulos, John (2024), “Europe braces for a ‘swift and brutal transition’ to the world of Trump”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/news/2024/11/11/europe-braces-for-a-swift-and-brutal-transition-to-the-world-of-trump, (Erişim Tarihi: 12.11.2024).
[2] Kissinger, Henry (2014), “How the Ukraine crisis ends”, The Washington Post, https://www.washingtonpost.com/opinions/henry-kissinger-to-settle-the-ukraine-crisis-start-at-the-end/2014/03/05/46dad868-a496-11e3-8466-d34c451760b9_story.html, (Erişim Tarihi: 12.11.2024).
[3] Vocki, Ido & McGuinness, Damien (2024), “German coalition collapses after Scholz fires key minister”, BBC, https://www.bbc.com/news/articles/c7v3r046pzzo, (Erişim Tarihi: 12.11.2024).
[4] Holland, Steve & Beech, Eric (2024), “Europe will pay a ‘big price’, Trump warns on tariffs”, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe-will-pay-, (Erişim Tarihi: 12.11.2024).
[5] Rij, Armida (2024), “Trump and his growing number of European allies threaten the European project”, Chatham House, https://www.chathamhouse.org/2024/11/trump-and-his-growing-number-european-allies-threaten-european-project, (Erişim Tarihi: 12.11.2024).
[6] Henley, Jon (2024), “EU leaders vow to make bloc more competitive in face of Trump threat”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2024/nov/08/eu-summit-trade-policy-economic-growth, (Erişim Tarihi: 12.11.2024).