Macaristan, 1 Temmuz 2024 tarihinde Avrupa Birliği’nin altı aylık dönem başkanlığını devralmıştır. Bundan beş gün sonra Macaristan Başbakanı Victor Orban, Kiev’e giderek Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenski’yle görüşmüş ve bunun yanı sıra Avrupa Parlamentosu’nda diğer sağcı gruplarla “Avrupa için Yurtseverler” ittifakını kurmuştur.
Ukrayna’daki temaslarından sonra Orban, savaşa çözüm yolları aramak için Moskova’ya giderek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le bir araya gelmiştir. Orban’ın Putin’le görüşmesi, diğer AB liderlerinden sert tepkiler almış ve Ukrayna, bu konuda kendisine danışılmadığını söylemiştir.
Orban’ın liderliğindeki Macaristan’ın, AB dönem başkanı olmasına rağmen kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek Rusya’yla temaslar kurması ve Ukrayna için bir barış misyonu üstlenmesi, Avrupa siyasetindeki derin çatlakların yeni bir göstergesi olmuştur. Konuyla ilgili Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna’da adil ve kalıcı bir barışa giden yolun AB içindeki birlik ve kararlılıktan geçtiğini söylemiştir.[i]
Orban’ın Moskova temaslarının “gerilimi yatıştırmayı” amaçladığı ve Macaristan’ın “Rusya’yla diyaloğa açık kapı bırakmak istediği” belirtilmektedir. Diğer AB liderlerinden farklı olarak Putin’le diyalog kurmaya yönelen Orban, bu yönüyle krize ilişkin AB içerisinde yeni bir yol haritası çizmek ve Avrupa siyasetinde bir iz bırakmak niyetindedir.
Washington’daki Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Liderler Zirvesi’nden kısa süre önce Macaristan’ın AB dönem başkanı olarak Rusya’yla diyalog ve krize çözüm arayışına yönelmesi, transatlantik ilişkilerde de uzun vadede sorunlar açabilir. Nitekim AB dönem başkanlığını üstlendikten sonra Orban, yaptığı ilk açıklamada Donald Trump’ın “Amerika” için kullandığı sloganı “AB” için uyarlayarak “Avrupa’yı Yeniden Harika Hale Getirin” çağrısında bulunmuştu.[ii]
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve NATO’nun savunma-güvenlik koruma çatısı altında Ukrayna politikalarını sürdürmek durumunda olan AB, Macaristan’ın dönem başkanlığında kendi yolunu çizmek için önemli bir fırsat yakalayabilir. AB siyasetine yeni bir yön vermek isteyen Macaristan, eğer Ukrayna Krizi’ni çözüme kavuşturabilirse böylece ABD’nin etkisini azaltabilmeyi hedeflemektedir. Hem Macaristan hem Rusya, esasında ABD başkanlık seçimleri sonucunda Trump’ın göreve gelmesini ve Putin’le kurulacak yeni diyalog sonucunda Ukrayna’daki savaşa bir çözüm bulunmasını ümit ediyor olabilir. Fakat en azından AB’nin ABD’yle ilişkilerinde 2024 yılının sonuna kadar büyük bir kırılma yaşanması beklenmemektedir.
İngiltere’de İşçi Partisi’nin 14 yıl aradan sonra yeniden iktidara gelmesiyle yaşanan değişim de Batı Dünyası’nı ve küresel siyaseti etkileyebilir. Kıta Avrupası, ABD’de olası Trump değişikliğiyle transatlantik ilişkilerde büyük zorluklar yaşayacağını şimdiden görmektedir. İşte bu sorunlu ilişkilerde İngiltere’ye önemli bir misyon düşebilir: “Arabuluculuk”. 2017-2021 döneminde Muhafazakâr Parti hükümetleriyle çalışan Trump’ın, muhtemel bir şekilde 2025 sonrası İşçi Partisi Hükümeti’yle nasıl bir ilişki kuracağı da merak konusu olacaktır. İngiltere, eğer Brexit’in yürütülmesi konusunda AB’yle ilişkilerini pozitif tutabilirse Avrupa’daki konumunu da güçlendirebilecektir. Böylelikle AB, Ukrayna’daki krizin yönetilmesi ve çözümünde İngiltere’nin desteğine de ihtiyaç duyabilir. En nihayetinde Kıta Avrupası’nın NATO ve ABD’yle ilişkilerini sağlıklı bir şekilde yönetmesinde İngiltere’nin rolü önemli olacaktır.
Buna ek olarak NATO’nun yeni Genel Sekreteri olarak seçilen ve 1 Ekim 2024 tarihinde göreve başlaması beklenen Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin ittifaka nasıl bir değişim getireceği de merak konusudur. Rutte’nin liderliğinde NATO’nun politika ve stratejik vizyonunda önemli bir değişiklik beklenmese bile en azından Rusya ve Çin gibi kritik konularda farklı tondan mesajlar verilebilir ve bu durum, ittifakın genel duruşunu ve özellikle Asya-Pasifik’le ilgili eğilimini değiştirebilir. Bu yüzden Rutte’nin NATO Genel Sekreteri olarak ittifakın küresel stratejini nasıl yönetmeyi tercih edeceği, aynı zamanda küresel güç dengelerinde de belirleyici olabilir.
Çin, Kuzey Kore ve Rusya, NATO’nun son yıllarda Asya ve Asya-Pasifik’e doğru genişleyen etkisinden endişe duyduklarını sık sık dile getirmektedir. Bu yüzden Rutte’nin yeni görevinde karşılaşması muhtemel en temel zorluk, NATO’nun Küresel Stratejik Vizyonu’nun uygulanması noktasında yaşanacaktır. Kısacası Rutte’nin liderliğinde NATO’nun güvenlik ve savunma politikalarına ilişkin söylem ve tonlamaları değişebilir. Örneğin transatlantik ilişkilerde daha fazla Avrupa odaklı bir yaklaşım, Batı Dünyası içindeki dengeleri de ciddi şekilde etkileyebilir. Yine de vurgulamak gerekirse NATO Genel Sekreterlik pozisyonu, müttefik ülkeler arasında uzlaşma ve işbirliği sağlamak üzere yapılandırılmıştır. Dolayısıyla, yeni bir Genel Sekreter atanması durumunda bile NATO’nun temel prensipleri ve misyonu genellikle devam eder ve büyük stratejik değişiklikler geniş çapta tartışılarak ve uzlaşılarak gerçekleştirilir.
Sonuç olarak Batı Dünyası açısından 2024-2025 yılları, küresel güç dengelerinde ciddi kırılmalar yaratabilecek önemli sınamalara sahne olacaktır. Bilhassa Kıta Avrupası’nın bu krizi nasıl yöneteceği merak konusudur. Avrupa, bir yandan Ukrayna’daki krizi çözmek isterken diğer yandan ABD’ye daha az bağımlı olmayı istemektedir. Bu noktada İngiltere’nin rolüne ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yüzden gelecek yıllarda transatlantik bağların güçlendirilmesi ve yeni bir sayfanın açılmasında NATO’ya büyük sorumluluklar düşebilir. Bu bağlamda AB ve NATO içerisinde Asya-Pasifik’le ilgili yeni bir stratejik güvenlik konsepti ve vizyon belgesinin hazırlanması ve uygulamaya geçilmesi gündeme gelebilir. Böylece Avrupa ve Asya-Pasifik’in güvenliği ve NATO’nun görev-yetki tartışmalarına son verilmesi için yeni adımlar atılabilir.
[i] “Hungary’s Orban talks Ukraine peace with Putin, stirring EU outcry”, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/hungarys-orban-says-no-position-negotiate-between-ukraine-russia-2024-07-05/, (Erişim Tarihi: 06.07.2024).
[ii] “Orban’s meeting with Putin on Ukraine peace deal is ‘appeasement’, EU leaders say”, France24, https://www.france24.com/en/europe/20240705-hungary-s-orban-arrives-in-moscow-on-peace-mission-without-eu-mandate, (Erişim Tarihi: 06.07.2024).