Avrasya’da Ulaştırma Koridorlarında İşbirliği ya da Rekabet

Avrasya’da mevcut ve potansiyel işbirliğini güçlendirebilecek en önemli unsurlardan biri de ulaştırma koridorlarıdır.
INSTC’ye katılım, Pakistan'ın jeopolitik konumunu da yükselterek onu bölgede önemli bir geçiş merkezine dönüştürebilir.
İran ve Pakistan başta olmak üzere Avrasya’daki aktörlerin farklı ulaştırma koridorlarına dahil olması, bunları bir rekabet unsuru olarak değil de bağlantıların gelişimi ve ekonomik kazanım olarak görmeleri oldukça önemli bir strateji olacaktır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Avrasya Kıtası, Avrupa ile Uzak Doğu arasındaki en önemli kara bağlantısını sağlamaktadır. Bu kıtadaki ulaştırma ağları, çoğunlukla Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi ve Hindistan-Rusya arasındaki Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridorları (INSTC) çerçevesinde geliştirilmektedir. Batı-doğu ve kuzey-güney yönlü bu koridorlarda işbirliği ve rekabetin eş zamanlı yürüdüğünü ileri sürebiliriz.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev de son dönemde alternatif ulaşım ve nakliye rotalarının oluşturulması ve tedarik rotalarının çeşitlendirilmesi çağrısı yapmaktadır.[1]  INSTC çerçevesinde Hazar’ın doğusundan geçen hatların geliştirilmesi sıkça gündeme gelmektedir. Bu bağlamda Kazakistan ve Türkmenistan arasındaki işbirliklerinin de geliştiği gözlemlenmektedir.

Orta Koridor bağlamında Çin’den Kırgızistan, Kazakistan ve Özbekistan’a ve daha sonra Afganistan’a uzanan demiryolu hattının inşasına da devam edilmektedir. Buna ek olarak Afganistan ve Pakistan’daki bağlantıların hem INSTC hem Kuşak ve Yol Girişimi çerçevesinde geliştirilmesi oldukça önemlidir. Bu kapsamda Afganistan’da Turgundi-Herat demiryolunun inşası ve Turgundi üzerinden Çin’e mal akışının arttırılması da gündemdedir. Buna ek olarak Pakistan, Rusya’nın da desteğiyle, INSTC’ye katılmaya hazır olduğunu ifade etmiştir.[2]

Halihazırda Pakistan, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nin en büyük ve en önemli koridorlarından CPEC’e ev sahipliği yapmaktadır. Normal şartlarda bu koridor, Keşmir bölgesinden geçtiği için Pakistan’ın son yıllarda Hindistan’la ilişkilerinin bozulmasında da etkili olmuştur. Bu yüzden Pakistan’ın daha çok İran, Afganistan ve Orta Asya’yla bağlantılarını geliştirmek adına INSTC’ye katılmak istediği yorumu yapılabilir. Bu hamle, Pakistan açısından ekonomik büyüme ve bölgesel işbirliği adına büyük fırsatlar sunabilir. Sadece Çin’den altyapı yatırımları ve finansman desteği almak yerine Pakistan, INSTC çerçevesinde ticaret rotalarını çeşitlendirebilir, geleneksel yollara olan bağımlılığını azaltabilir ve Avrupa ve Orta Asya’yla bağlantılarını artırabilir. İran, Afganistan ve Orta Asya’yla yeni bağlantılar kurmak, Pakistan’ın ulaşım maliyetlerini ve transit sürelerini önemli ölçüde azaltabilir. Bu katılım, Pakistan’ın yeni pazarlara erişmesine de imkan sağlayacak ve bu sayede ihracatını artırabilecektir.  

Pakistan, jeopolitik rekabetin de etkisiyle komşu devletlerle bağlantı yollarını geliştirme konusunda ihtiyatlı davranmıştır. Örneğin İran ve Afganistan’la demiryolu bağlantılarının fazla gelişmemesi bununla açıklanabilir. Benzer şekilde Hindistan’ın Afganistan’la ulaştırma bağlantıları kurması ve geliştirmesinin önündeki en büyük jeopolitik engel Pakistan olarak görünmektedir. Hatta INSTC’nin ortaya çıkış serüveni de engele dayanıyor olabilir. Hindistan, INSTC kapsamında Orta Asya’ya ulaşabilmek adına İran-Afganistan hattını kullanmayı hedeflemektedir. İran’daki bağlantıların Türkmenistan ve Pakistan’a doğru genişletilmesi, Hindistan’ın Avrasya’daki erişimini de genişletmesine yardımcı olacaktır. Pakistan’ın jeopolitik rekabet ve hesaplaşmaları bir kenara bırakarak kendi ulusal çıkarları doğrultusunda ekonomik büyüme, ticaretin gelişimi ve kalkınma gibi hedeflere odaklanması ve CPEC dışında alternatif ulaştırma koridorlarına katılması son derece rasyonel, pragmatik ve olumlu bir gelişmedir.   

Bu bakımdan İran ve Pakistan başta olmak üzere Avrasya’daki aktörlerin farklı ulaştırma koridorlarına dahil olması, bunları bir rekabet unsuru olarak değil de bağlantıların gelişimi ve ekonomik kazanım olarak görmeleri oldukça önemli bir strateji olacaktır.  Örneğin İran, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi çerçevesinde batıya uzanan koridorunda güney hattını oluşturmaktadır. Her ne kadar Irak ve Suriye hattında istikrarsızlık sürse de ve İran’daki jeopolitik riskler yüksek olsa da Çin, uzun vadede söz konusu güney koridorunun gelişimini desteklemektedir. İran, aynı zamanda INSTC çerçevesinde de kritik bir rol üstlenmektedir. Batı-doğu ve kuzey-güney yönlü koridorlara ev sahipliği yapan İran, her iki projeyi de desteklemektedir. Benzer politikayı Orta Asya devletleri de izlemektedir. Özellikle Kazakistan ve Türkmenistan hem Çin’in Orta Koridoru’nu hem de INSTC’nin doğu koridorunu geliştirmeye odaklanmıştır.

Orta Asya ülkelerinin kuzey-güney yönlü bağlantılarında Afganistan ve Pakistan’ın çok önemli konumda oldukları söylenebilir. Bu aktörler, Hint Okyanusu’na açılmak için büyük oranda İran’a dayanmak yerine son zamanlarda Afganistan ve Pakistan’la bağlantılarını geliştirmeyi tercih etmektedirler. Bu bağlamda Kazakistan ve Türkmenistan, INSTC çerçevesinde malların Pakistan’a ve oradan da Hindistan’a geçişini kolaylaştıran doğu bölümünü geliştirmek için aktif bir şekilde çalışmaktadırlar.[3] Bu yüzden Pakistan’ın jeoekonomik mecburiyetleri de göz önüne alarak çok modlu ulaştırma projelerine sıcak bakması, Avrasya’daki bağlantıların güçlendirilmesi adına ümit verici bir gelişmedir.

INSTC’ye katılım, Pakistan’ın jeopolitik konumunu da yükselterek onu bölgede önemli bir geçiş merkezine dönüştürebilir. Temmuz 2024 tarihinde Kazakistan, Rusya, İran ve Türkmenistan, INSTC’nin senkronize bir şekilde geliştirilmesi için bir yol haritası imzalamıştır.[4] Burada Trans-Afgan demiryolunun batı kolunun, yani İran’dan geçen hattın geliştirilmesi da kararlaştırılmıştır. Taliban yönetimindeki Afganistan’ın da dahil olduğu bu jeopolitik denkleme orta ve uzun vadede Pakistan’ın da dahil edilmesi oldukça stratejik bir adım olacaktır.

Avrasya’da mevcut ve potansiyel işbirliğini güçlendirebilecek en önemli unsurlardan biri de ulaştırma koridorlarıdır. Bu alanda jeopolitik rekabet mantığıyla hareket etmek yerine kazan-kazan yaklaşımını tercih eden aktörler, ekonomik kazançlar elde ettikleri gibi politik olarak da bölgesel ve küresel arenada etkinlik kurabilmektedirler. Sonuç olarak batı-doğu ve kuzey-güney yönlü koridorlar, uzun vadede Avrasya’da işbirliğini destekleyen en kritik unsurlara dönüşebilirler. Pakistan’ın hem CPEC hem INSTC projesinde yer alabilmesi, bunun en yeni ve en somut örneği kabul edilebilir.


[1] “Alternative Transport Routes in Kazakhstan: Potential and Current Opportunities”, Timesca, https://timesca.com/alternative-transport-routes-in-kazakhstan-potential-and-current-opportunities/, (Erişim Tarihi: 13.08.2024).

[2] “Pakistan’s strategic move: Joining the International North-South Transport Corridor”, News Az, https://news.az/news/pakistans-strategic-move-joining-the-international-north-south-transport-corridor, (Erişim Tarihi: 13.08.2024).

[3] “Казахстан и Туркменистан заинтересованы в развитии восточного сегмента МТК Север-Юг”, Trend Az, https://www.trend.az/casia/kazakhstan/3932875.html, (Erişim Tarihi: 13.08.2024).

[4] “Pakistan’s strategic move: Joining the International North-South Transport Corridor”, a.g.e., (Erişim Tarihi: 13.08.2024).

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Benzer İçerikler