Arnavutluk Devleti’nin “Modern Sorunu”: Çamerya

Paylaş

Çamerya, Yunanistan içerisinde yer alan bir bölgenin adıdır. Burada yaşayanlar kendilerini “Çam” ve topraklarını “Çamerya” olarak adlandırmaktadır. Çam ve Çamerya terimleri, bölgenin tam ortasından geçen “Thiyam Nehri’nden” gelmektedir. Bu nehrin adı daha sonra Kalamayıt olarak değiştirilmiştir. Çamlar için bugüne kadar “Çamides” ve “Çamlık Müslümanları” terimleri de kullanılmıştır.

Tarihsel açıdan bakıldığında, 14. yüzyılda Çamerya Arnavutları; Yunanistan, Sırbistan ve İtalyan feodallerine karşı savaşmıştır. 1358’de Akelou’da Arnavutlar, Yunanlılarla olan savaşı kazanmıştır. Bu zafer Arnavutların Arta’da konumlarının iyileşmesini sağlamıştır. 1414’te Arta bölgesi, Osmanlılar tarafından ele geçirilmiştir ve Arnavutların toprakları Rumeliya Eyaleti’ne dâhil olmuştur. Daha sonra ise Çamerya, Yanya ve Preveza Eyaletleri’ne dâhil olmuştur. 1912 yılına kadar Çamerya, Yanya Vilayeti’nin idaresinde kalmıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Yunanistan, Arnavutluk topraklarını parçalamak için somut planlar ortaya koymuş ve uygulamıştır. 1881’de Osmanlı İmparatorluğu Berlin Kongresi’nin kararlarını kabul etmek zorunda kalmıştır. Arnavutluk topraklarının büyük bir kısmı Yunanistan’a geçmiştir. Arta’yı işgal ettikten sonra Yunanistan etnik temizlik yapmaya başlamıştır.

Dünya savaşlarından önceki döneme ait nüfus verilerine göre Çamerya nüfusunun %84’ü Arnavut ve geriye kalan %16’sı Yunan ve Ulah’tır (Vlah). 19. Yüzyıla ait bir başka veriye göre nüfusun %80’i Müslüman ve %20’si Hristiyan Ortodoks’tur. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bölgede din konusunda nüfusta %50’si Müslüman, %50’si ise Hıristiyan şeklinde bir denge kurulduğu görülmektedir.

Tarihi gelişmeleri izleyince, Ortodoks olmayan her vatandaşına kuşkuyla bakan Yunanistan, Çamerya sorununu çözmek yerine üzerini kapatmayı tercih etmektedir. Britanya Savunma Akademisi’nden finanse edilen çalışmada; Miranda Vickers, Çamerya Sorununu, “Arnavutluk’un modern sorunu” olarak adlandırmıştır. Atina, Çamları yani Çamerya halkını, Lozan Anlaşması öncesinde kaleme alınan “Türk ve Rum Ahalinin Değişimine İlişkin Sözleşme” uyarınca Türkiye’ye sürmeye kalkışmış, ama Çamların şiddetle karşı çıkması üzerine bundan vazgeçmiştir. Ancak aynı dönemde on binlerce Çam’ın yıldırma politikaları sonucunda Çamerya’yı terk ederek Türkiye’ye yerleştiği bilinmektedir. Çamerya’yı terk etmeyen Çamların sosyo-ekonomik durumunun 1936 yılından itibaren Metaxas Hükümeti döneminde daha da kötüye gittiği belgelerle sabittir. Bu dönemden itibaren Çamlar, Yunanistan’daki Ortodoks olmayan her kesimin üzerine kurulan baskılara maruz kalarak yıldırılmaya çalışılmışlardır. Bu uygulamalar Atina’nın ve Yunanistan’ın demografik yapısını değiştirmeye yöneliktir. İsim ve din değiştirme, tutuklama kampanyaları, sınır dışı etmeler, mal müsaderesi ve vatandaşlıktan çıkarma işlemleri 1936 yılından bu yana Çamerya halkının günlük yaşamının bir parçası haline gelmiştir. Sistematik “kimliksizleştirme ve eritme baskıları”na karşı Yunanistan Hükümeti Çamerya sorununu tanımamaktadır.

Bu duruma karşı, günümüzde de toprak kaybı ve beka endişesini yoğun bir biçimde yaşayan Yunanistan, Çameryalı nüfusa karşı hiçbir esneklik göstermemiş hatta sık sık şiddet uygulamıştır. Bu konuda Yunanistan ile Arnavutluk arasında hukuki zeminlerin kurulmaması ve gerekli adımların atılmaması halinde, Balkanların daha da sorunlu bir bölge haline gelmesi çok olasıdır.

Çamerya sorununun, Arnavutluk siyasi elitleri arasında hararetli tartışmalara yol açmasına rağmen bu konuda çok az yol kat edildiği de aşikârdır. Geçtiğimiz son yıllarda, çeşitli Çamerya organizasyonları ve diaspora grupları; mağduriyetlerini, istek ve hedeflerini uluslararası topluma duyurabilmek için çeşitli faaliyetler gerçekleştirmiştir. Arnavutluk’un önde gelen siyasi partileri Çamerya konusunda çok sayıda açıklama yapmış ve çok sayıda parlamento kararı önermişlerse de somut bir sonuca varamamışlardır. Yunan hükümeti ise, “Çamerya sorunu” diye bir sorun olmadığını iddia ederek Arnavutluk Hükümeti ile diyalog kurmaktan kaçınmıştır.

Daha makro düzeyde, Çameryalı Arnavutlar konusu, ulus devletlerin ortaya çıkmasına paralel olarak oluşmaya başlayan azınlık sorunları ve evrensel insan haklarının gelişmesiyle birlikte gerek azınlıkların tanınması gerekse azınlık haklarının güvence altına alınması sonucu  yeniden uluslararası ilişkilerin gündemine yerleşmiştir. Uluslararası ilişkilerin önemli gündem konularından biri olan azınlıkların, uluslararası sistemin temel aktörü olan ulus-devletlerin iç politikaları açısından bir istikrarsızlık ve ulusal güvenliklerine yönelik bir tehdit unsuru olarak algılandıkları görülmektedir. İnsan hakları içinde özel bir yere sahip olan azınlık haklarının, uluslararası alandaki öneminin gittikçe arttığı ve azınlık haklarına ilişkin normatif düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu açıkça hissedilmektedir.

Doç. Dr. Erjada PROGONATI
Doç. Dr. Erjada PROGONATI
Erjada Progonati, 1983 yılında Arnavutluk’ta doğdu. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimini Arnavutluk’ta tamamladıktan sonra, 2001 yılında Ankara Üniversitesi’nde Türkçe dili eğitimini aldı. 2006 yılında Gazi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümünden mezun oldu. 2008 yılında Yüksek Lisans ve 2012 yılında Doktora programlarını tamamladı. Uzmanlık alanları, Balkanlar ve Avrupa siyaseti. Türkçe’nin yanı sıra, İngilizce, İtalyanca, Yunanca, Fransızca, Rusça ve İspanyolca dillerini iyi derecede bilmektedir. 2013 yılından itibaren Hitit Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde Doçent olarak çalışmaktadır.

Benzer İçerikler