Son yıllarda dünya siyasetinde görülen değişimlerle birlikte küresel güç dengesinde Çin, yükselen bir aktör olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Tek kutuplu dünya düzenini sürdürme arayışında olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ise Çin’in yükselişini durdurmaya çalşmaktadır. Öte yandan özellikle de Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Soğuk Savaş atmosferini yeniden canlandırmasıyla birlikte, ABD’nin “geleneksel düşmanı” olan Rusya’nın “çok kutuplu dünya” arzusunda Çin’le işbirliği geliştirdiği görülmekte ve iki ülkenin stratejik yakınlaşmasına tanık olunmaktadır. Tüm bu gelişmelerin sonucunda ise Arktik Bölgesi, bu üç ülkenin “rekabet alanı” olarak küresel güç mücadelesinin merkezinde konumlanmaya başlamıştır.
Arktik coğrafyası, küresel ısınmanın etkisiyle hızla eriyen buzullar ve bu nedenle ortaya çıkan birçok çok değerli kaynağa erişim imkânı nedeniyle stratejik öneme sahip bir coğrafya olarak ön plana çıkmaktadır. Enerji rezervlerine, kritik minerallere ve balıkçılığa ek olarak Kuzey Kutbu boyunca yeni açılan nakliye rotaları, potansiyel olarak küresel ticareti yeniden yönlendirmeye ve Avrupa ile Asya arasında yeni bir rota oluşturmaya imkân sağlamaktadır. Bu yüzden de hem ticari hem de siyasi olarak birçok ülke, Arktik Bölgesi’ne ilgisini artırmaktadır. Dolayısıyla bölgede ortaya çıkan yeni oyuncular ve yeni yatırımlar nedeniyle bir güç mücadelesi ortaya çıkmaktadır. Bu aktörlerin başında ise Rusya, Çin ve ABD gelmektedir.
Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne taraf olan bu üç devlet, Kuzey Kutbu kıyı şeritlerinin 370 kilometre yakınında bulunan kaynaklara sahip olma hakkına sahiptir. Fakat doğalgaz rezervleri, BM tarafından çizilen yasal sınırların ötesinde bulunmaktadır.[1] Bu sebeple çıkarları topraktan ziyade; bölgenin sahip olduğu doğal kaynaklarda olan Çin gibi Kuzey Kutbu’ndan görece uzakta olan aktörler bile, bölgede aktif bir politika izlemektedir.
Pekin yönetiminin 2018 yılının Ocak ayında “Kuzey Kutbu Politikası Beyaz Bülteni”ni yayınlaması, Çin’in bölgeye olan ilgisini somut bir temele oturtmuş ve Pekin, kendisini “Kuzey Kutbu’na yakın bir devlet” şeklinde tanımlamıştır.[2] Her ne kadar Çin, bölgede bir toprak iddiasında bulunmasa da bilimsel araştırma yapma, ekonomik kaynakları takip etme ve bölgedeki yönetimde aktif rol oynama hakkına sahip olduğunu savunmaktadır. Bu kapsamda Pekin yönetimi, Arktik Bölgesi’ni Kuşak-Yol Projesi kapsamında değerlendirmekte ve bölgedeki varlığını “Kutup İpek Yolu”na dayandırmaktadır.
Her ne kadar son zamanlarda iki ülke arasındaki ilişkiler müttefiklik olarak algılansa da Rusya’nın Çin’in bölgede artan varlığından rahatsız olduğu aşikardır. Jeopolitik açıdan bakıldığında Rusya, en uzun Arktik kıyı şeridine sahiptir. Kremlin için Kuzey Kutbu, ulusal güvenlik, meşruiyet ve prestij anlamına gelmektedir. Ayrıca ekonomik büyüme ve kalkınma noktasında da bölge, Moskova için mühimdir.
Son yıllarda Rusya, özellikle de Ukrayna Krizi nedeniyle özelde ABD ve genelde ise Batı’yla ilişkilerinin bozulmasının ardından Kuzey Kutbu’ndaki askeri varlığını güçlendirmekte ve faaliyetlerinin kapsamını genişletmektedir. Her ne kadar Rusya ve Çin, ABD karşısında çok kutupluluk arayışlarını temsil ediyor ve tek kutupluluğa karşı birlikte tepki gösteriyorlarsa da esasında Pekin ve Moskova’nın Kuzey Kutbu’ndaki çıkarları birbirinden ayrılmaktadır. Üstelik Çin’in Rusya’dan çok daha fazla ekonomik, finansal ve teknolojik kaynağa sahip olması, Moskova açısından Arktik jeopolitiğindeki çıkarları bakımından olumsuz bir durum oluşmaktadır.
Bu çerçevede Moskova, Arktik Bölgesi kapsamında geliştirdiği işbirliklerini çoğaltmak istemektedir. Ukrayna Savaşı’nın ardından ülkeye uygulanan yaptırımlar, Rusya’nın Arktik Bölgesi’ndeki faaliyetlerini durdurmaya yaklaşmış ve bu kapsamda Moskova, projelerine en son teknolojileri getirebilecek başka ortaklar aramak zorunda kalmıştır. Kremlin’in söz konusu ortaklık için Suudi Arabistan ve Hindistan’la görüşmeler yapması, Arktik Bölgesi’nde Çin’le rekabet ettiğini göstermektedir. Çünkü Hindistan, Rusya’nın Çin’le geliştirdiği stratejik ilişkileri dengeleme noktasında başta Hint-Pasifik Bölgesi olmak üzere küresel çapta önemli bir aktör olarak değerlendirilmektedir.
Anlaşılacağı üzere, Pekin-Moskova hattında uzun yıllardır devam eden güvensizlik atmosferi, Ukrayna Savaşı’ndan sonra Rusya’nın Arktik Bölgesi’ndeki hedeflerinin belirsizliği nedeniyle daha da artabilir. Bu durumda Çin ve Rusya’nın ABD’yle beraber Arktik Bölgesi’nde üçlü bir rekabetin ana oyuncuları olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Öte yandan Washington, Arktik siyasetini ve güvenliğini; Rusya ve Çin’e karşı konulması çerçevesinde değerlendirmektedir.Ayrıca ABD’nin petrol endüstrisindeki rakipleri Çin ve Rusya’nın yükselişini engelleme hedefi ve NATO bağlamında Arktik ülkeleriyle geliştirdiği ilişkiler, Washington yönetiminin Kuzey Kutbu’na ilgisinin başlıca gerekçeleri olarak düşünülmektedir. Söz konusu durum, Beyaz Saray tarafından 7 Ekim 2022 tarihinde yayınlanan “Yeni Arktik Stratejisi” belgesinde de açıkça görülmektedir. [3]
ABD ve Çin, küresel hegemonya için yapısal rakipler olarak görülse de Arktik Bölgesi söz konusu olduğunda, Rusya tartışılmaz askeri süper güçtür. Bu durumda ABD’nin bölgede Çin ve Rusya’yı çevrelemek adına daha aktif politikalar izleyeceği öngörülebilir. Esasen İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine verilen destek de bundan kaynaklanmaktadır.
Sonuç olarak iklim değişikliği, küreselleşme ve büyük güçler arasındaki rekabetin geri dönüşü, Kuzey Kutbu’nu jeopolitik rekabetin cereyan ettiği sıcak bir noktaya dönüştürmektedir. ABD, Çin ve Rusya’nın bölgedeki faaliyetleri, Kuzey Kutbu istisnacılığının sona erdiğini göstermesi bakımından büyük önem arz etmektedir.
[1] “Who Owns the Arctic” Live Science, https://www.livescience.com/who-owns-the-arctic.html, (Erişim Tarihi: 18.10.2022).
[2] “China’s Arctic Policy”, The State Council of People’s Republic of China, http://english.www.gov.cn/archive/white_paper/2018/01/26/content_281476026660336.htm, (Erişim Tarihi: 18.10.2022).
[3] “Biden’s New Arctic Strategy Foresees Competition With Russia, China”, Reuters, https://www.reuters.com/world/bidens-new-arctic-strategy-foresees-competition-with-russia-china-2022-10-07/ (Erişim Tarihi: 18.10.2022).