Analiz

Almanya’daki Genel Seçimler Işığında AB Genişlemesi

Genişleme politikaları, AB’nin zaman zaman özellikle jeopolitik gelişmeler sonrasında oynadığı bir koz olmuştur.
Yeşiller, genişlemenin bir başarı hikayesi yarattığını ve bunun Birliğin çıkarına olduğunu söylemektedir.
Almanya’daki yapılacak seçimler, AB yanlısı partilerin hükümeti oluşturmaya devam edeceğini göstermektedir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Almanya’da Sosyal Demokrat Partili (SPD) olan Şansölye Olaf Scholz tarafından yönetilen, ismini partilerin renklerinden alan trafik lambası koalisyon hükümeti, 2024 yılının Kasım ayında Scholz’un Finans Bakanı olarak görev yapan Hür Demokrat Partili (FDP) Christian Lindner’ın görevden alınmasını istemesinin ardından sona ermiştir. Scholz, Cumhurbaşkanı’ndan bu kararın uygulanmasını isterken Lindner ile ekonomi politikalarında yeterince ortak fikirlere sahip olmadığını söylemiştir.[1] Bunun akabinde parlamentoda çoğunluğu kaybeden Scholz Hükümeti, aralık ayında mecliste güven oyu alamaması sonucunda resmi olarak sona ermiştir.

Almanya, 23 Şubat 2025 tarihinde erken genel seçimlere gitmeye hazırlanırken, Avrupa Birliği’nin (AB) en büyük belirleyici gücü olması açısından seçim sonuçlarının AB’nin bir çok politikasına etki edeceği düşünülmektedir. Bu konulardan en önemlisi de Rusya-Ukrayna Savaşı ve Ortadoğu’daki gelişmeler gölgesinde yürütülmeye çalışılan AB genişleme sürecidir.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başkanlığına yeniden seçilen Donald Trump ve Avrupa’da yükselen yeni-sağ ve populist hareketler göz önüne alındığında genişleme politikası, AB şüphecileri için olumsuz bulunmakla birlikte Rusya etkisinden kurtulmak ve AB’nin şemsiyesi altına girmek isteyen birçok ülke için ise hala bir umut olarak görülmektedir. Tüm bu gelişmelere rağmen 2024 yılında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinden sonra oluşan ikinci Von der Leyen başkanlığındaki AB Komisyonu için genişlemenin bir öncelik olmaya devam edeceği ifade edilmiştir.[2] Her ne kadar genişleme sürecinin AB Komisyonu tarafından yürütüldüğü bir gerçek olsa da üye ülkelerin hepsinin fikir birliğinde ve genişleme konusunda istekli halde olmasını gerektiren AB Konseyi’nin rolü de bir o kadar önemlidir. Bundan dolayı önümüzdeki Almanya parlamento seçim sonuçlarının genişleme politikalarına ivme kazandırıp kazandırmayacağı merak konusudur. Partiler seçimlere az bir süre kala bu konudaki duruşlarını kamuoyuyla paylaştıkları seçim programlarıyla açıklamışlardır.

Şansölye Scholz’un partisi SPD, parti programında genişleme sürecinin dönüştürücü gücüne ve jeopolitik bir ihtiyaç olduğuna dikkat çekmiştir. Bunun barış, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve zenginliğin kıtada yayılması için sürdürülen bir süreç olduğu dile getirilmiştir. Bu amaçla AB’nin daha önce genişleme başarılarına imza attığını ve bunun devam etmesi gerektiği söylenmiştir. Programda ayrıca AB genişlemesinin başka aktörlerin aday ülkelerdeki oyun alanını daraltacak potansiyelde olduğu ifade edilmiştir. Batı Balkan ülkelerinin bu süreçten olabildiğince istifade etmesiyle insanların bu sürecin değerli bir süreç olduğu bilinci kazanacağı öngörülmüştür. Ukrayna ve Moldova’nın AB’nin bir parçası olması gerektiği paylaşılırken bu ülkelerle ortak değerler ve geleceğe sahip olunduğu belirtilmiştir. Gürcistan’daki demokratik güçlerin desteklendiği hatırlatılırken her ülke gibi Gürcistan’ın da Kophenhag kriterlerini yerine getirmesini gündeme getirmektedir. Programda, aday ülke olan Türkiye’ye ise yer verilmemiştir.[3]

Trafik lambası koalisyonunun bir diğer ortağı Yeşiller de SPD ile benzer görüşler taşımaktadır. Yeşiller, genişlemenin bir başarı hikayesi yarattığını ve bunun Birliğin çıkarına olduğunu söylemektedir. Batı Balkan ülkelerinin, Ukrayna ve Moldova’nın kriterler yerine getirilir getirilmez AB’nin bir parçası olması için destekte bulunulacağı programda yer almaktadır. Bununla birlikte Gürcistan’daki demokrasi ve AB yanlılarına olan desteğin Gürcistan’ın AB’deki geleceği için önemli olduğu vurgulanmıştır.[4]

Koalisyonun hükümetten ayrılan ortağı FDP ise AB genişlemesi için kurumsal reformların gerekliliğine dikkat çekmiştir. Bu hazırlıklar yapıldıktan sonra Batı Balkanların, Ukrayna’nın ve Moldova’nın kriterler karşılandıktan sonra üye ülke olmalarının Alman ve Avrupa çıkarlarına uygun olacağı ifade edilmiştir.[5]

Ana muhalefet partisi ve anketlere göre Şansölye çıkarması beklenen Hristiyan Demokrat ve Hristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU ve CSU) genişleme politikalarının sağlam ve gerçekçi bir düzeye oturtulmasını istemektedir. CDU, ayrıca yeni bir komşuluk politikasına ihtiyaç duyulduğunu dile getirmektedir. Batı Balkan ülkelerinin, Ukrayna ve Moldova’nın AB üyeliği, CDU tarafından güvenlik ve jeopolitik bir mesele olarak görülmektedir. Bu ülkelerin adaylık sürecinde reformlar için motive edilmesi gerektiği ortaya konmaktadır.[6]

Oylarında hızlı bir yukarı ivme gözlenen aşırı sağcı ve populist parti AfD ise Almanya’nın AB’den ayrılması gerektiğini düşünürken bununla doğru orantılı gerçekleşecek herhangi bir AB ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) genişlemesinin de karşısında yer almaktadır.[7] Sol Parti’den ayrılarak kısa sürede popüler hale gelen ve kendisinin isminde yeni bir parti kuran Sarah Wagenknecht ve partisi Sarah Wagenknecht Birliği (BSW) AB’nin genişlemesinin bir an önce sonlandırılması gerektiğini düşünmektedir.[8] Bunun Ukrayna için de geçerli olduğunu ifade etmektedir. BSW, AB ve NATO şüpheciliği, mevcut göç politikaları eleştirisi ve Ukrayna’ya yapılan askeri yardımlara karşı olmakla partisinden ayrılmak durumunda kalmıştı.

Genişleme politikaları, AB’nin zaman zaman özellikle jeopolitik gelişmeler sonrasında oynadığı bir koz olmuştur. AB tarihinde bir çok genişleme gerçekleştirmiş olmasına rağmen Hırvatistan’ın 2013 yılında üye olmasının ardından herhangi bir genişleme yaşamamıştır. Genişleme politikasıyla AB, hem bu sürece bir dinamizm katmak isterken bir taraftan da yükselen aşırı sağ hareketlerle uğraşmak durumunda kalacaktır. Almanya’da seçimler sonucu ortaya çıkacak iradenin ise bu dengeyi bir tarafa doğru değiştireceği yadsınamaz bir gerçektir.


[1] “Kanzler Scholz entlässt Finanzminister Lindner”, Tagesschau,  https://www.tagesschau.de/inland/innenpolitik/eilmeldung-ampelregierung-scholz-entlaesst-lindner-100.html, (Erişim Tarihi: 13.01.2025).

[2] “Statement at the European Parliament plenary by President Ursula von der Leyen: Candidate for a second mandate (2024-2029). European Neigbourhood Policy and Enlargement Negotiations”, European Commission, https://neighbourhood-enlargement.ec.europa.eu/news/statement-european-parliament-plenary-president-ursula-von-der-leyen-candidate-second-mandate-2024-2024-07-18_en, (Erişim Tarihi: 13.01.2025).  

[3]Mehr Für Dich. Besser Für Deutschland”, SPD, https://www.spd.de/bundestagswahl, (Erişim Tarihi: 13.01.2025).   

[4] “Zusammen Wachsen”, Bündnis 90/Die Grünen, https://www.gruene.de/artikel/zusammen-wachsen, (Erişim Tarihi: 13.01.2025).    

[5] “Alles lässt sich andern”, FDP, https://www.fdp.de/das-wahlprogramm-der-freien-demokraten-zur-bundestagswahl-2025, (Erişim Tarihi: 13.01.2025).     

[6]Politikwechsel für Deutschland”, CDU und CSU, https://www.politikwechsel.cdu.de/, (Erişim Tarihi: 13.01.2025).      

[7] “Zeit für Deutschland”, AfD, https://www.bundestagswahl-bw.de/wahlprogramm-afd, (Erişim Tarihi: 13.01.2025).       

[8] “Unser Land verdient mehr”, BSW, https://bsw-vg.de/bundestagswahl2025/, (Erişim Tarihi: 13.01.2025).

Ahmet İlhan KAPLAN
Ahmet İlhan KAPLAN
Ahmet İlhan Kaplan, Almanya Friedrich Schiller Jena Üniversitesi’nde Uluslararası Kurumlar ve Kriz Yönetimi alanında yüksek lisans yapmaktadır. Çatışma yönetimi, kimlik krizi, kriz sonrası uzlaşma, AB siyaseti ve genişlemesi ve Balkanlar siyaseti hakkında araştırmalar yapmaktadır. Kaplan iyi seviyede İngilizce ve Almanca bilmektedir.

Benzer İçerikler