Analiz

Almanya-Fransa-Polonya Arasında “Weimar Üçgeni

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Almanya Dışişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher’in Fransız ve Polonyalı mevkidaşları Roland Dumas ve Krzysztof Skubiszewski’yle 1991 yılında başlattığı Weimar Üçgeni, Avrupa için ortak bir vizyon geliştirmeyi ve üç devlet arasındaki bağları güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Başlangıçta Alman-Polonya uzlaşmasını desteklemeye odaklanan toplantı, daha sonra Polonya’nın 2004 yılındaki katılımını takiben Avrupa Birliği (AB) müzakereleri öncesinde bir işbirliği forumuna dönüşmüştür.[1]

Fransa, Almanya ve Polonya liderleri, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) eski Başkanı Donald Trump’ın Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’yle (NATO) ilgili tartışmalı açıklamaları sonrasında savunma işbirliğinin arttırılmasını tartışmışlardır. Polonya’da AB yanlısı bir hükümetin kurulmasıyla birlikte bu üç devlet, Avrupa’nın savunma alanında kendine olan güvenini arttırmak için Weimar Üçgeni diyalog formatını ve faaliyetlerini yeniden aktif etmektedirler. Bu girişim, Trump’ın 2025 yılında tekrardan iktidara gelebileceğine dair endişeler sebebiyle potansiyel olarak önemli görülmektedir. Fakat uzmanlar, Weimar Üçgeni’nin tek başına AB’nin karşı karşıya olduğu tüm savunma sorunlarını çözüp çözemeyeceğini tartışmaktadır.[2]

Almanya, Fransa ve Polonya aynı görüşleri birbirlerine entegre etmekten ziyade farklı bakış açılarına rağmen ortak amaçlarda toplanıp bu doğrultuda hareket etmektir. Donald Trump’ın NATO’yla ilgili finansal yükümlülüklerini sağlamayan müttefikleri “olası Rus saldırılarına karşı korumayacağını” söylemesi, bu ülkelerin tepkisini toplamış ve onları yeniden birlik oluşturmaları konusunda teşvik etmiştir.  

Fransa Dışişleri Bakanı Stéphane Séjourné, 12 Şubat 2024 tarihinde Paris’e yakın konumda bulunan La Celle-Saint-Cloud kasabasında Weimar Üçgeni toplantısına ev sahipliği yapmıştır. Bu, Séjourné ve Polonyalı mevkidaşı Radoslaw Sikorski’nin göreve gelmesinden sonra Dışişleri Bakanı düzeyinde yapılan ilk toplantı olmuştur. Weimar Üçgeni devletleriyle diyalog ve işbirliğini yeniden canlandırmayı amaçladıklarını belirten Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, La Celle-Saint-Cloud’a gitmeden önce şu açıklamayı yapmıştır:[3]

“Rusya; Avrupa’nın barışçıl düzenini hedef aldığı, krizlerin dünya çapında belirsizlik yarattığı ve Avrupa’nın temel değerlerinin anti-demokratik duygular tarafından tehdit edildiği bir dönemde Avrupa’nın bütünlüğü bizim hayat sigortamızdır. Weimar Üçgeni, 30 yıllık tarihinde hiç olmadığı kadar bugün, çalkantılı zamanlarda güçlü ve dirençli bir Avrupa için ivme sağlayabilir ve fikirler geliştirebilir. Çünkü bizim gücümüz tam da Fransa, Polonya ve Almanya halklarının ortak Avrupa’mıza ilişkin farklı bakış açılarına sahip olmasında yatmaktadır. Avrupa halkları bizden bunu kullanarak bir ivme yaratmamızı beklemekte haklılar.”

Baerbock’un yaptığı açıklamadan sonra siyasiler toplantıya girmeden önce Ukrayna ve AB arasındaki mali, askeri, insani ve siyasi dayanışma konusunun da gündeme getirilerek kilit noktası olacağı öngörülmüştür. Ukrayna’ya karşı süren saldırılar AB’nin işbirliği içinde olması gerektiğinin altını çizmektedir.Toplantıdan önce Baerbock, Almanya’nın genişleme ve reform sorunlarını da ele almak istediğini belirtmiştir.

Fransa, Almanya ve Polonya’nın dışişleri bakanları, 12 Şubat 2024 tarihinde La Celle-Saint-Cloud’da gerçekleştirdikleri toplantıda üçlü işbirliğini geliştirme kararlılıklarını bir kez daha teyit etmişlerdir. Uluslararası belirsizlik ve istikrarsızlık ortamında mevcut güvenlik sorunlarına cevap olarak AB ve NATO’yu güçlendirmeyi hedeflemektedirler. AB’nin güvenlik ve savunma hedeflerini desteklemek üzere Weimar Üçgeni içerisindeki koordinasyonu detaylandırmayı planlayan bakanlar, Ukrayna’yla dayanışma içerisinde olduklarını da ifade etmişlerdir. Ayrıca dezenformasyon ve siber saldırılar dahil olmak üzere Rusya’nın hibrit faaliyetlerinin Avrupa-Atlantik güvenliğine tehdit oluşturduğunu söylemişlerdir.

Bakanlar, özellikle 2024 gibi önemli seçim yıllarında demokratik süreçlerin korunmasının önemini belirtirken dış müdahalelere karşı olmanın da altını çizmektedir. Yabancı bilgi manipülasyonu ve müdahaleye ilişkin bir Weimar uyarı ve müdahale planının oluşturulması da tedbirler arasında yer almaktadır. Genel olarak toplantıdaki kilit noktalar; kendi halkları arasında barış, güvenlik, egemenlik ve dayanışmayı teşvik etmek olmuştur.[4] Bu üç ülkenin Avrupa’daki lider konumlarını pekiştirme çabaları, küresel ve bölgesel alanda güvenliğin sağlanması için işbirliğinin önemini vurgulamaktadır.

Toplantıdan sonra yayınlanan bildiride üç odak noktaya odaklanıp bunlar üzerinde açıklamalarda bulunulmuştur.[5] Bunlardan ilki; ‘Barış ve güvenlik’ başlığı altında Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırgan eylemlerinden kaynaklanan Avrupa’daki acil güvenlik endişelerinin altı çizilmektedir. Rusya’nın saldırganlığı karşısında Ukrayna’nın bağımsızlığı, egemenliği ve toprak bütünlüğüne verilen destek açık bir şekilde ortaya koyularak Rusya’ya daha fazla yaptırım uygulanması gerektiği vurgulanmıştır. Bildiride ayrıca askeri yeteneklerin, silahlanma işbirliğinin ve savunma harcamalarının arttırılmasına odaklanılarak Avrupa’nın savunma yeteneklerinin ve işbirliğinin güçlendirilmesine dikkat çekilmiştir.

Ayrıca bildiri, Ukrayna’nın Avrupa-Atlantik entegrasyonuna destek olurken aynı zamanda AB-NATO üyeliği için söz vermektedir. Aynı zamanda Gazze’deki insani durum ve Güney Kafkasya ile Sahel bölgesinde barış ve istikrarı teşvik etme çabalarına da değinmektedir. Yani, Ukrayna’ya destek verirken Avrupa’nın savunma kabiliyetlerini güçlendirmeyi ve çatışmalardan etkilenen diğer bölgelerde istikrar ve barışı teşvik etmeyi vurgulayarak geniş kapsamlı bir güvenlik yaklaşımını özetlemektedir.

Bildirinin ikinci bölümünde ise “Avrupa egemenliği” başlığı adı altında savunma yetenekleri, enerji, sağlık, gıda güvenliği ve dijital yenilikler gibi farklı kilit alanlarda Avrupa egemenliğinin güçlendirilmesine odaklanılmaktadır. Bu, Rusya’ya karşı Versailles Deklarasyonu’nda belirtilen tedbirlerin hayata geçirilmesini kapsamaktadır. AB’nin savunma hazırlığını artırmayı, teknolojik ve endüstriyel yapısını güçlendirmeyi ve aynı zamanda da inovasyonu teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Genişleme ve iç reformların yaklaşımı, Granada Deklarasyonu’yla benzerlikler gösterip Ukrayna’nın üyelik sürecine yönelik koordinasyon ve destek vurgulanmaktadır.


[1] “Weimar Üçgeni”, Fransa Diplomasisi Avrupa ve Dışişleri Bakanlığı, https://www.diplomatie.gouv.fr/en/country-files/poland/the-weimar-triangle/, (Erişim Tarihi: 19.02.2024).

[2] “Uzmanlar, Weimar Üçgeni’nin Avrupa’nın Savunmasını Güçlendirmek İçin Kullanılabileceğini Söylüyor”, Euroactiv, https://www.euractiv.com/section/defence-and-security/news/weimar-triangle-could-be-used-to-boost-europes-defence-experts-say/, (Erişim Tarihi: 19.02.2024).

[3] “Avrupa İçin Fikir ve İvme Yaratmak: Dışişleri Bakanı Baerbock Weimar Üçgeni Toplantısında”, Alman Federal Dışişleri Bakanlığı, https://www.auswaertiges-amt.de/en/aussenpolitik/europe/cooperation-in-europe/weimar-triangle/2643226, (Erişim Tarihi: 19.02.2024).

[4] “Weimar Üçgeni Ülkeleri – Dışişleri Bakanları Toplantısı (Paris, 12 Şubat 2024): Siyasi Deklarasyon”, Alman Federal Dışişleri Bakanlığı, https://www.auswaertiges-amt.de/en/newsroom/news/-/2643520, (Erişim Tarihi: 19.02.2024).

[5] Aynı yer.

Melike AKIN
Melike AKIN
Melike Akın, 2021 yılında Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden "Türk-Yunan İlişkilerinde Ege Sorunu" başlıklı bitirme teziyle mezun olmuştur. 2022 yılından itibaren Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde yüksek lisans programında eğitimine devam etmektedir. "Ukrayna Savaşı’ndan Sonra AB’nin Enerji Arayışları: Bir Alternatif Olarak Güney Gaz Koridoru" başlıklı yüksek lisans tezini yazmaktadır. İleri düzeyde İngilizce bilen Melike’nin ana ilgi alanları arasında Avrupa Birliği, enerji diplomasisi ve uluslararası örgütler yer almaktadır.

Benzer İçerikler