Neredeyse tüm Avrupa, Çin’in Rusya’ya Ukrayna Savaşı’nda silah tedarik edeceğini düşünmektedir. Bu fikri ilk ortaya atan ise Amerika Birleşik Devletleri’dir (ABD). Bu bağlamda Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Çin’in Ukrayna’daki savaşla ilgili ateşkes önerisine şüpheyle bakmaktadır.[1] Bu konuda Pistorious, şu ifadeleri kullanmıştır:[2]
“Çin, Rusya’ya kamikaze insansız hava araçları tedarik etmeyi planlarken, aynı zamanda bir barış planı sunduğuna dair raporları duydum. Ki bunların doğru olup olmadığını bilmiyorum. Bu yüzden Çin’i eylemlerine göre yargılamayı öneriyorum, sözlerine göre değil.”
Öte yandan Pistorius, Moskova’yla müzakerelere ne zaman ve hangi koşullar altında başlanacağına karar vermenin Kiev’e ait olduğunun altını çizmiştir. Alman Bakan, aynı durumun, Kırım’ın geri alınmasına ilişkin herhangi bir karar için de geçerli olduğunu öne sürmüştür.[3]
Normalde Almanya, Ukrayna’daki savaşın bitmesi için Çin’in tekliflerine ılımlı bakabilir. Ancak Avrupa, ABD’nin kuşatması altında olduğu için sağlıklı ve bağımsız düşünememektedir. Yani ABD’nin propagandası tüm Avrupa’da etkili olmaktadır.
Batılı güçler, Ukrayna’da Rusya’yı yenilgiye uğratmak için kenetlenmiş durumdadır. Avrupa, böylesi bir dönemde ister Çin’den ister başka ülkeden geliyor olsun Rusya’ya verilecek herhangi bir desteğe aşırı tepki verecektir. Almanya, aslında Çin’e karşı bir pozisyon alma amacında değildir. Onunla ekonomik işbirliğini sürdürmekten yanadır. Almanya, Çin’in söylemlerine güvenmemektedir. Ancak Çin’in mevcut eylemlerine bakıldığında da onunla düşman olmak için bir neden görmemektedir.
Kısacası Almanya, aslında Çin’in Batı tarafından haksız bir şekilde yargılanmasını ve ötekileştirilmesini istememektedir. Yani Çin’in Rusya’ya silah desteği eğer kanıtlanırsa işte o zaman harekete geçmeyi savunmaktadır. Aksi halde Çin’le ilgili olumsuz iddialarda bulunmak, Soğuk Savaş zihniyetinin bir ürünüdür ve kutuplaşmaya yol açar. Almanya, Kasım 2022 tarihinde Çin’le birlikte Soğuk Savaş mantalitesini karşı olduğunu dünyaya duyurmuştur.
Nitekim Almanya’da Yeşiller Partisi’nden Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Scholz Hükümeti’ne Pekin’e karşı daha şahin bir çizgi izlenmesi ve insan haklarına daha fazla vurgu yapılması yönünde baskı yaparken, Sosyal Demokrat Parti lideri ve Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’un ise daha ticaret dostu bir duruşu desteklediği bilinmektedir.[4] Başbakan Scholz, Almanya’nın “Asya ve ötesiyle ekonomik ilişkilerini aktif olarak genişletmeye kararlı” olduğunu söyleyerek Berlin’in ticaret ortaklarını çeşitlendirme hamlesinin altını çizmektedir.[5]
Avrupa içerisinde belki de en itidalli hareket eden Almanya’dır. Ve ardından Fransa’dır. Bu iki ülke, Kıta Avrupası’nın Çin’le düşman olmasını engelleyen lider ülkelerdir. Daha açık bir ifadeyle Almanya ve Fransa, Kıta Avrupası’nı ABD ve İngiltere’nin düşmanca politikalarından uzak tutmaya çalışmaktadır.
Bu bağlamda ayrışma, temel olarak ABD ve İngiltere gibi transatlantik aktörler ile Fransa ve Almanya’nın başını çektiği Kıta Avrupası arasındadır. Nitekim Washington ve Londra, Moskova’ya karşı daha sert ve agresif bir politika izlenmesini savunurken; Berlin ve Paris, ekonomik çıkarlar, enerji krizi ve karşılıklı bağımlılık kapsamında daha ılımlı bir politika izlenmesinden yanadır. Bu noktada Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında Almanya’nın üzerinde bir baskının olduğu öne sürülebilir. Nitekim mevzubahis durumda dış dinamiklerin belirleyici bir rol oynayabileceği iddia edilebilir. Zira Polonya gibi Rusya karşıtı Doğu Avrupa ülkelerinin Berlin’e karşı baskısı tıpkı Leopard tankları olayında görüldüğü gibi bir kriz sürecini tetikleyebilir.
Sonuç olarak Rusya-Ukrayna Savaşı’na yönelik Avrupa’nın içerisindeki ayrışmanın devam edeceği ve bu bağlamda da Avrupa Birliği (AB) içerisindeki çatırdamaların artacağı öngörülebilir. Böylesi bir durumun Çin’e yönelik bakışta da ayrışmalara sebep olduğu ve ilerleyen dönemde Batı Bloğu’nun Pekin’e bakış açısı olarak da ayrışmalar yaşayacağı ileri sürülebilir.
[1] “China Should be Judged by its Actions, not Words, German Defence Minister Says”, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/china-should-be-judged-by-its-actions-not-words-german-defence-minister-2023-02-26/, (Erişim Tarihi: 06.09.2023).
[2] “China Should Be Judged By Its Actions, Not Words: Germany Defence Minister”, NDTV World, https://www.ndtv.com/world-news/china-should-be-judged-by-its-actions-not-words-germany-defence-minister-381617, (Erişim Tarihi: 06.09.2023).
[3] “German Defence Minister: China Should be Judged by its Actions, not its Words”, Malay Mail, https://www.malaymail.com/news/world/2023/02/26/german-defence-minister-china-should-be-judged-by-its-actions-not-its-words/56892, (Erişim Tarihi: 06.09.2023).
[4] “Germany Unveils New Policy to Deal With More ‘Assertive’ China”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/economy/2023/7/13/germany-unveils-new-policy-to-deal-with-more-assertive-china, (Erişim Tarihi: 08.09.2023).
[5] “Germany Unveils New Strategy To Deal With More ‘Assertive’ China: Scholz”, Barrons, https://www.barrons.com/news/germany-unveils-new-strategy-to-deal-with-more-assertive-china-scholz-8c1aa017, (Erişim Tarihi: 08.09.2023).