Akdeniz’deki İklim Değişikliği

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

İklim değişikliği ve küresel ısınma, dünyayı derinden etkileyen insanlığın yüzleştiği en mühim konulardan biridir. İklim değişikliğinin beraberinde gelişen artçı sorunların da zaman içinde büyüyüp gelişmesi söz konusudur. Bu bağlamda, antik zamanlarda su olanaklarından dolayı medeniyetin beşiği olarak addedilen Akdeniz Havzası, günümüzde iklim değişikliğiyle kuraklıktan muzdarip alanlardan biridir.

Akdeniz’deki sıcaklık artışının dünya ortalamasının %20’sinin üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Bu veri, havzada yaşayan 500 milyon insanın küresel ısınmanın yıkıcı etkileri nedeniyle diğer coğrafi bölgelerde yaşayan kişilerden daha önce yüzleşmek zorunda kalacağına işaret etmektedir.[1] Ayrıca Birleşmiş Milletler (BM) Çevre Programı’nın (UNEP) bir raporuna göre, artan eşitsizlik, biyolojik çeşitlilik kaybı, iklim değişikliğinin artan etkisi ve doğal kaynaklar üzerindeki amansız baskı, Akdeniz havzasında geri dönüşü olmayan türden bir çevresel hasara yol açabilir.[2]

Akdeniz bölgesinde su kaynakları eşit olmayan bir şekilde dağılmıştır ve kaynakların %72’si kuzeyde, %23’ü doğuda ve %5’i güneydedir. Dolayısıyla su sıkıntısının görüldüğü bölgeler, ağırlıklı olarak Güney ve Doğu Akdeniz ülkelerinde yoğunlaşmaktadır.Ancak 1990 ile 2005 yılları arasında yaşanan şiddetli kuraklıklar, sanayileşmiş Kuzey Akdeniz ülkelerinde bile su kaynaklarının kırılganlığını belirginleştirmiştir.[3]

Akdeniz bölgesinde yaşanan su güvenliği sorunu, öncelikle BM’nin çevre organları, daha sonra ise Avrupa Birliği (AB) başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinin ve Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin başlattıkları girişimlerle tartışılmaya başlanmıştır. 2010’lu yılların ikinci yarısında gündeme gelen Akdeniz’in kuraklık meselesi, 2022 senesinde halen tartışılmaya devam etmektedir. Bu noktada 16 ülkenin üye olduğu “Akdeniz için Birlik (AiB)” önemli girişimlerde bulunmuştur.

Bunlardan biri, 2016-2022 yılları arasında gerçekleştirilen Tunus’taki Bizerte Gölü’nün Kirliliğe Karşı Korunmasına Yönelik Entegre Program’dır.[4] Söz konusu programda finansal olarak dikkat çeken mesele, projenin büyük oranda AB tarafından fonlanmasıdır. Bu proje için Avrupa Yatırım Bankası; 40 milyar avro, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası; 19,3 milyar avro ve Avrupa Komisyonu; 14,7 milyar avro ayırmıştır.

Ayrıca AiB “Gazze Şeridi İçin Tuzdan Arındırma Tesisi Projesi” için de girişimde bulunmuştur. Bahse konu olan proje, temelde Gazze Şeridi’nin ve aynı zamanda İsrail ve Mısır’ın altından geçen “Kıyı Akiferi” olan Gazze’deki tek tatlı su kaynağının istikrara kavuşmasına ve yenilenmesine yardımcı olacaktır. Aynı zamanda bu durum, bir dizi atığın geliştirilmesi de dahil olmak üzere daha geniş bir su ve atık su programının başlangıcı olma niteliğindedir. Zira bu hamlenin tuzdan arındırma tesisi ve modern su dağıtım sisteminin inşası yoluyla Doğu Akdeniz’deki kirliliğin etkili bir şekilde azaltılmasına yönelik somut bir adım olacağı öngörülmektedir.[5]

Bilindiği üzere, Akdeniz’e kıyıdaş olan Doğu Akdeniz ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA), genel olarak savaşlar ve iç savaşlar nedeniyle ülkeler arasındaki anlaşmazlıklardan ötürü uluslararası ilişkilerde “yüksek politika” denilen alana dönüşmüştür.

Daha önce de bahsedildiği gibi, Akdeniz’de sıcaklığın artması ve iklim değişikliğinin hızlanması, pek çok problemi de beraberinde getirecektir. Bu problemlerin arasında gıda güvenliği de vardır. Bilindiği gibi dünya, Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle gıda güvenliği kriziyle karşı karşıya kalmıştır. Ancak buradaki durum, gıda üretimindeki yetersizlikten ziyade; gıda tedariğinde meydana gelen kesintilerle ilişkilidir. Tarımsal faaliyetin oldukça yüksek olduğu Akdeniz havzasında ise beklenen gıda krizi, su sorunu ve iklim değişikliğinden kaynaklanacaktır. AiB Birinci Genel Sekreter Yardımcısı Grammenos Mastrojeni’nin de belirttiği gibi, Akdeniz’de deniz seviyesinin yükselmesi, sadece deniz kıyısındaki bazı şehirlerin batmasıyla ilgili değil; tarım faaliyetlerinin %40’ının deniz kenarında gerçekleştirildiği bir coğrafyada tarımsal alanların tuzlu sudan olumsuz etkilenmesiyle de ilişkilidir.[6]

Tüm bunlara ek olarak Avrupa Komisyonu’na göre, yağışlardaki şiddetli düşüşler; İtalya, Yunanistan, Hırvatistan, Bosna Hersek ve İber Yarımadası’nda kuraklık tehlikesine yol açmış ve su kıtlığını arttırmıştır. Sıcaklıklar yükselirken; İtalya’nın en uzun nehri olan ve pirinç, mısır ve şarap gibi yerel mahsulleri sulamak için kullanılan Po Nehri kurumaya başlamıştır. Güney Akdeniz’de ise Fas’ın 2030 yılına tamamen su kıtlığı yaşayacağı öngörülmektedir.[7] Yaz aylarında Yunanistan, Fransa ve diğer bölge ülkelerinin ormanlarında çıkan şiddetli yangınlar da iklim değişikliğini körüklemekte ve ekosistemi olumsuz etkilemektedir.

Genel çerçeveden bakıldığında ise bölge hükümetlerinin girişimlerinin yetersiz kaldığını söylemek mümkündür. BM İklim Programı, AiB ve AB’nin çevre organları dışında başka platformlarda bu konu tartışılsa da harekete geçme konusunda bazı eksiklikler dikkat çekmektedir. Akdeniz ülkelerinde çevre ve iklim alanında işbirliğinin eksik olması çözüm arayışlarını zorlaştıran bir husustur. Zira geçmişte su zenginliğinden dolayı medeniyetlerin kurulduğu alan, kısa bir sürede yok olmayla karşı karşıyadır.

Özetle hem denizaltında hem de kıyılarında çeşitli zenginliklere sahip olan Akdeniz havzası, iklim değişikliği ve kuraklıkla birlikte birtakım çevresel ve ölümcül sorunlarla karşı karşıyadır.Küresel ısınmanın diğer coğrafyalara kıyasla daha hızlı arttığı bu alanda gıda güvenliğiyle birlikte pek çok yaşamsal imkân tehdit altındadır ve bu da ileride büyük çatışmalara yol açabilir.


[1] “Water Security, the Main Challenge of the Mediterranean”, PRIMA, https://prima-med.org/water-security-the-main-challenge-of-the-mediterranean/, (Erişim Tarihi: 04.12.2022).

[2] “Mediterranean Basin Facing Irreversible Environmental Damage, Warns New UNEP Report”, UN Environment Program, https://www.unep.org/news-and-stories/press-release/mediterranean-basin-facing-irreversible-environmental-damage-warns, (Erişim Tarihi: 04.12.2022).

[3] Ayşegül Kibaroğlu, “Water Challenges in the Mediterranean”, IEMed, https://www.iemed.org/publication/water-challenges-in-the-mediterranean/, (Erişim Tarihi: 04.12.2022).

[4] “Integrated Programme for the Protection of Lake Bizerte Against Pollution”, Union for the Mediterranean, https://ufmsecretariat.org/project/lake-bizerte/, (Erişim Tarihi: 04.12.2022).

[5] The “Desalination Facility for the Gaza Strip” Project Unanimously Obtains the UfM Label, Union for the Mediterranean, https://ufmsecretariat.org/the-desalination-facility-for-the-gaza-strip-project-unanimously-obtains-the-ufm-label/, (Erişim Tarihi: 05.12.2022).

[6] Nour Abdel Fattah, “Mediterranean Region ‘Most Affected’ by Climate Change: UfM”, Anadolu Agency, https://www.aa.com.tr/en/environment/mediterranean-region-most-affected-by-climate-change-ufm/2733647#, (Erişim Tarihi: 05.12.2022).

[7] “GDO Analytical Report: Drought in Europe-July 2022”, ReliefWeb, https://reliefweb.int/report/world/gdo-analytical-report-drought-europe-july-2022, (Erişim Tarihi: 05.12.2022).

Sevinç İrem BALCI
Sevinç İrem BALCI
Sevinç İrem Balcı, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü mezunudur. İyi derecede İngilizce bilen Balcı, aynı zamanda Rusça ve Yunanca öğrenmektedir. Başlıca çalışma alanları Balkanlar ve Avrupa'dır.

Benzer İçerikler