ANALİZ

AES ve ECOWAS Zirveleri: Sahel Jeopolitiğinde Yeni Dinamikler

AES ve ECOWAS zirvelerinin Sahel jeopolitiğinde yeni dinamikler oluşturma potansiyeline sahip oldukları ifade edilebilir.
AES ve ECOWAS zirvelerindeki liderlerin söylemleri, bölgenin gelecekteki stratejik yönelimlerini anlamak açısından kritik ipuçları sunmaktadır.
Nijer, Mali ve Burkina Faso’dan oluşan Sahel Devletleri İttifakı artık bir “Konfederasyon” çatısında toplanmıştır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

6 ve 7 Temmuz 2024 tarihlerinde Batı Afrika’da düzenlenen iki önemli zirve, bölgedeki siyasi ve ekonomik gerilimlerin bir yansıması olarak dikkat çekmektedir. Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ve Sahel Devletleri İttifakı (AES) liderlerinin bir araya geldiği bu zirveler, bölgenin geleceğini şekillendirecek stratejik adımların atıldığı kritik toplantılar olarak değerlendirilmektedir. Özellikle ECOWAS’tan hemen bir gün önce adeta meydan okuma olarak düzenlenen ilk AES Zirvesi; Mali, Burkina Faso ve Nijer’in bu yılın başında örgütten ayrılma kararından sonra ECOWAS’ı bir kez daha teste tabi tutmuştur.

ECOWAS ve AES arasındaki bu ayrışma, Batı Afrika’nın iç siyasi dinamikleri üzerinde derin etkiler yaratırken, bölgenin istikrarı ve güvenliği açısından da önemli sonuçlar doğurması beklenmektedir. Özellikle Nijer, Burkina Faso ve Mali gibi ülkelerdeki siyasi ve askeri liderliklerin tutumları, bölgesel işbirliği ve entegrasyon süreçlerini zorlamaktadır. Batı Afrika’da 400 milyondan fazla insanın yaşadığı göz önüne alındığında, bu tür ayrışmaların geniş kapsamlı etkileri olacağı açıktır.

Bu zirvelerin gerçekleşme nedeni ve sonuçları hem bölgesel hem de küresel aktörler açısından büyük önem taşımaktadır. Nijer, Mali ve Burkina Faso’nun mevcut askeri liderleri, geçtiğimiz yıllarda darbelerle iktidara gelmiş ve ocak ayında ECOWAS’tan ortak şekilde ayrılacaklarını açıklamışlardı. Sahel ülkelerinin ECOWAS’tan çekilmesi, kısmen de olsa Fransa’nın söz konusu bölgesel örgütü manipüle ettiği ve cihat karşıtı çabalara yeterli destek sağlamadığı yönündeki suçlamalardan kaynaklanmaktadır. Üç ülke, eski sömürge gücü olan Fransa’dan da ayrılarak ülkelerinde bulunan Fransız birliklerini uzaklaştırmıştır. Nijer’deki AES Zirvesi’nde alınan kararlar, ECOWAS ile olan ilişkilerin olumsuz anlamda yeniden tanımlanmasına yol açarken, bölgedeki siyasi ittifakların yeniden şekillenmesine zemin hazırlamaktadır. ECOWAS’ın geleneksel olarak bölgedeki ekonomik işbirliği ve barışı koruma misyonu, AES’in yeni stratejik hamleleriyle zayıflayabilir. Özellikle AES’in bölgedeki güvenlik sorunlarına yönelik aldığı bağımsız önlemler, ECOWAS’ın etkinliğini sorgulatabilir.

AES ve ECOWAS zirvelerindeki liderlerin söylemleri, bölgenin gelecekteki stratejik yönelimlerini anlamak açısından kritik ipuçları sunmaktadır. Nijer Devlet Başkanı General Abdourahamane Tiani, AES Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, bölgesel işbirliğinin güçlendirilmesi ve bağımsız güvenlik ve ekonomi politikalarının geliştirilmesi gerektiğini vurgulamıştır.[i] Tiani’nin bu açıklamaları, ECOWAS’ın müdahaleci politikalarına karşı bir tepki olarak değerlendirilebilir. Ayrıca General Tiani, yabancı güçlerin kontrolünden uzak bir topluluk inşa etme çağrısında da bulunmuştur. Tiani ek olarak, üç ülkenin halklarının geri dönülmez bir şekilde ECOWAS’a sırt çevirdiğini ve bloğun hizaya gelme çağrılarını da reddettiğini ifade etmiştir.[ii] Benzer şekilde Burkina Faso ve Mali liderleri de AES çatısı altında daha bağımsız ve kendine yeterli bir bölgesel politika izleme niyetlerini dile getirmişlerdir.[iii] Üç lider de tarım, hayvancılık ve bölgesel kalkınma hususlarında mutabık kalarak bu konularda ortak çalışmalara başlayacaklarını belirtmişlerdir.

Zirvelerde alınan kararlar, bölgenin ekonomik ve güvenlik politikalarını doğrudan etkileme potansiyeli taşımaktadır. AES’in bölgedeki terör tehditlerine karşı kendi askeri güçlerini ve stratejilerini geliştirme kararı, ECOWAS’ın bölgesel güvenlik mimarisini yeniden gözden geçirmesini zorunlu kılabilir. Bu bağlamda AES’in güvenlik politikalarının Batı Afrika’da terörle mücadele stratejilerini nasıl şekillendireceği, bölgesel istikrarın sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte AES Zirvesi’nde çıkan en önemli karar; Nijer, Mali ve Burkina Faso’dan oluşan bu grubun “konfederasyon” kararıdır.[iv] Bu üç ülkenin kurduğu Sahel İttifakları Birliği artık konfederasyon haline gelmiştir. Bu konfederasyonun yönetimi, alt organları ve ekonomik gücünün nasıl olacağı şu an için bilinmemektedir; ancak söz konusu üç ülkenin kendi geleceklerine kendilerinin karar verme isteği takdire şayandır. Sahel’in en büyük problemlerinin ve güvenlik sorunlarının yaşandığı bölge olan Liptako-Gourma, bu üç ülkenin kesişiminde yer almaktadır ve son on yıldır bu sorunların çözümünde pek bir ilerleme kaydedilmemiştir. Bu bağlamda konfederasyonun oluşturulması, bölgesel istikrar için umut verici bir adım olarak değerlendirilmektedir.

ECOWAS ve AES arasındaki gerilimler, bölgesel işbirliği ve entegrasyon süreçlerini de zorlamaktadır. ECOWAS’ın bölgesel ekonomik entegrasyonu teşvik eden politikaları, AES’in bağımsızlık ve özerklik arayışlarıyla çelişmektedir. Bu durum, bölgedeki ülkelerin ekonomik kalkınma ve işbirliği süreçlerini olumsuz etkileyebilir. Özellikle AES’in, ECOWAS’ın ekonomik yaptırımlarına karşı alternatif ticaret ve işbirliği modelleri geliştirmesi, bölgedeki ekonomik dengeler açısından belirleyici olabilir. Ancak bu alternatiflerin gerçekleşebilmesi adına ilk etapta bölgedeki güvenlik sorunlarının, ayrılıkçı ve terör saldırılarının azaltılması gerekmektedir.

Batı Afrika’daki bu ayrışmalar, bölgenin gelecekteki siyasi dinamiklerini de derinden etkileyecektir. ECOWAS’ın, AES’in bağımsızlık hamlelerine nasıl yanıt vereceği, bölgedeki siyasi istikrar açısından kritik öneme sahip olacaktır. ECOWAS’ın bölgedeki ülkelerle ilişkilerini yeniden tanımlaması ve daha esnek politikalar geliştirmesi gerekebilir. Bu bakımdan ECOWAS Zirvesi’nde merkez Sahel ülkeleriyle iletişim noktasında uzlaşmanın mümkün olduğunu söyleyen Senegal Devlet Başkanı Bassirou Diomaye Faye’nin seçilmesi önemli görülebilir. Başkan Faye, seçimleri kazanmasının hemen ardından bahsi geçen üç ülkeye de ziyaret düzenlemiş ve bu ülkelerin liderleriyle kayda değer mesajlar vermiştir.

ECOWAS Zirvesi’nde Başkan Faye; “Üç kardeş ülkenin ECOWAS’tan çekilmesini önlemek için her şeyi yapmalıyız. Bu, en kötü senaryo ve kurucu atalarımızın bize miras bıraktığı pan-Afrikanizme büyük bir zarar olacaktır” demiş[v] ve ECOWAS’ı kendi zamanının gerçeklerine uyarlamak için uygun reformların başlatılması çağrısında bulunmuştur. Dolayısıyla Faye’ın, ECOWAS ve AES arasında bir aracı rolü sağlaması önemlidir. Aksi takdirde bölgedeki ülkelerin AES çatısı altında daha bağımsız hareket etme eğilimleri güçlenebilir. Bu noktada ECOWAS’ın bölgesel liderlik rolünü sürdürebilmesi için yeni stratejiler geliştireceği düşünülebilir.

Zirvelerdeki liderlerin stratejik vizyonları, bölgenin gelecekteki politikalarını şekillendirecektir. Özellikle AES zirvesinde dile getirilen bağımsızlık ve özerklik arayışları, bölgedeki siyasi ve ekonomik dengeleri değiştirebilir. Nijer, Burkina Faso ve Mali liderlerinin, bağımsızlık ve özerklik arayışlarını vurgulayan söylemleri, bu ülkelerin gelecekteki politikalarının şekillenmesinde belirleyici olacaktır.

Yakın vadede, Batı Afrika’daki bu ayrışmaların, bölgenin siyasi ve ekonomik dinamiklerini derinden etkileyeceği öngörülebilir. ECOWAS ve AES arasındaki gerilimlerin, bölgedeki işbirliği ve entegrasyon süreçlerini olumsuz etkilemesi muhtemeldir. Ancak bölgedeki ülkelerin bağımsızlık ve özerklik arayışları, uzun vadede daha güçlü ve bağımsız bir bölgesel işbirliği modelinin geliştirilmesine de yol açabilir. Bu bağlamda gelecekteki gelişmelerin bölgesel işbirliği ve entegrasyon süreçleri üzerindeki etkilerinin yakından izlenmesi gerekir. Batı Afrika’daki bu dinamiklerin, küresel aktörlerin bölgeye olan ilgisini de artıracağı ve bölgesel politikaların küresel düzeyde yankı bulacağı açıktır.

Sonuç olarak AES ve ECOWAS zirveleri, Sahel jeopolitiğinde yeni dinamikler oluşturma potansiyeline sahiptirler. Sahel bölgesindeki ülkelerin terörle mücadelede bağımsız politikalar geliştirme çabaları, bölgedeki güvenlik mimarisini yeniden şekillendirebilir. Bu durum, bölgesel aktörler ile ABD, Fransa, Rusya ve Çin gibi uluslararası aktörlerin stratejik hesaplarını da etkileyebilir. ABD güçlerinin Nijer’den çekilecek olması da bölge jeopolitiğinde yeni değişimlere işaret etmektedir. Dolayısıyla Mali, Nijer ve Burkina Faso’nun birlikte atacağı yeni adımlar olumlu bir sürece evrilebilir. Özellikle AES’in bağımsız güvenlik politikaları geliştirme yönündeki adımları, Sahel bölgesinde daha etkin ve bağımsız bir güvenlik mekanizmasının oluşturulmasına katkı sağlayabilir.


[i] “Le Burkina, le Mali et le Niger scellent la Confédération des États du Sahel”, Africa News, https://fr.africanews.com/2024/07/07/le-burkina-le-mali-et-le-niger-scellent-la-confederation-des-etats-du-sahel/, (Erişim Tarihi: 09.07.2024).

[ii] Aynı yer.

[iii] Aynı yer.

[iv] “Création de la Confédération des États du Sahel: «Un acte très inquiétant pour les populations de ces pays»”, RFI, https://www.rfi.fr/fr/afrique/20240708-création-confédération-états-du-sahel-inquiétant-pour-les-populations-de-ces-pays, (Erişim Tarihi: 09.07.2024).

[v] “La Cedeao menacée de « désintégration » après la création d’une confédération des pays du Sahel”, Jeune Afrique, https://www.jeuneafrique.com/1585695/politique/la-cedeao-menacee-dedesintegration-apres-la-creation-dune-confederation-des-pays-du-sahel/, (Erişim Tarihi: 09.07.2024).

Göktuğ ÇALIŞKAN
Göktuğ ÇALIŞKAN
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde lisans eğitimi alan Göktuğ ÇALIŞKAN, aynı süreçte çift anadal programı kapsamında üniversitenin Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yer alan Uluslararası İlişkiler bölümünde de eğitim görmüştür. 2017 yılında lisans mezuniyetini tamamladıktan sonra Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans programına başlayan Çalışkan, bu programı 2020 yılında "Hindistan Şiiliği ve İran’ın Hindistan Politikasının Yumuşak Güç Çerçevesinde Değerlendirmesi: Kontrüktivist Bir Bakış" adlı teziyle başarı ile tamamlamıştır. 2018 yılında ise çift ana dal programı kapsamında eğitim gördüğü Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı Yurtdışı Seçme ve Yerleştirme (YLSY) programı kapsamında Fransa’da dil eğitimi alan Göktuğ Çalışkan, ardından Fas’ta bulunan Uluslararası Rabat Üniversitesinde 2. yüksek lisansını "La Présence Chinoise En Afrique Et L’évaluation De La Politique Africaine De La Chine Dans Le Contexte Du Projet « La Ceinture Et La Route » : Les Cas du Kenya et de l’Ouganda" (Çin'in Afrika'daki Varlığı ve Çin'in Afrika Politikasının Kuşak ve Yol Projesi Bağlamında Değerlendirilmesi: Kenya ve Uganda Örnekleri) teziyle 2022 yılında tamamlamıştır. Aynı zamanda Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi olan Çalışkan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde de doktorasına devam etmektedir. Çalışkan, ayrıca YLSY kapsamında Fas’ta yine Uluslararası Rabat Üniversitesi’nde doktoraya başlamıştır. Ankasam Uluslararası İlişkiler uzmanı olarak çeşitli konularda röportajları ve analizleri bulunan Çalışkan, kitap bölümleri, makaleler ve kitap incelemelerine de devam etmektedir. Çalışkan, iyi derecede İngilizce ve Fransızca bilmekte olup, Çin-Afrika İlişkileri, Sahel, Sahel’de Din ve Güvenlik, İran, Şiilik, Hindistan, Gıda Güvenliği, Afrika'da İklim, İsyanlar ve Terörizm, Afrika Jeopolitiği, Kuşak ve Yol Projesi, Orta Asya üzerine akademik çalışmalarını sürdürmektedir.

Benzer İçerikler