2023 yılının Nisan ayında Almanya’nın başını çektiği ve Fransa, İtalya, Belçika, İspanya, Finlandiya, Hollanda, Lüksemburg ve Slovenya’dan oluşan Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler; bir araya gelerek aldıkları yeni kararı duyurmuştur. Yapılan duyuru, AB içerisinde Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası (ODGP) çerçevesinde alınan kararların usulünün değiştirilmesi talebini içermiştir. Böylelikle oybirliği usulü yerine nitelikli çoğunluk yöntemine geçiş desteklenmiş ve bu geçişi teşvik edecek bir grup kurulacağı belirtilmiştir. Bu grubun adı ise “Dostlar Grubu” olarak belirlenmiştir.
AB’nin ODGP’si; barışı koruma, uluslararası güvenliği güçlendirme, uluslararası işbirliğini teşvik etme, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin yanı sıra insan hakları ve temel özgürlüklere saygı ilkelerini geliştirme ve pekiştirme hedefleri üzerine inşa edilmiştir. Tüm bu hedefler doğrultusunda AB’nin 28 üyesinin küresel sahnede tek başına mücadele vermesi yerine, AB üyesi diğer ülkelerle işbirliğine giderek daha etkili olması öngörülmüştür. Bu öngörüyle uyumlu olarak da bu ülkelerden AB’nin ODGP’sini benimsemeleri istenmiştir. Fakat bu müşterek dış ve güvenlik politikası, zaman zaman AB üyesi ülkelerin ulusal dış politika ve güvenlik politikalarıyla çatışmıştır ve çatışmaya devam etmektedir.
Ulusal hükümetlerin politikaları ile müşterek AB politikalarının çatışmasını gözlemlediğimiz en güncel hadise, Rusya-Ukrayna Savaşı olmuştur. Rusya’nun Ukrayna’yı işgalinin ardından AB’nin ulusal hükümetleri bir araya gelerek atılması gereken adımları tespit etmeye çalışmıştır. Rusya’ya karşı AB nezdinde yaklaşık 10 yaptırım paketi icra edilmiştir. Bu paketlerde AB tarafından benimsenen yaptırımlar, uygulamaya geçirilmiş; fakat karar alış süreci rötarlı işlemiş, hatta zaman zaman sekteye uğramıştır. Bu hususta, özellikle de ulusal çıkarları kapsamında Rusya’ya yaptırımları doğru bulmayan bazı ulusal hükümetlerin payı olmuştur.
Dolayısıyla Dostlar Grubu, Rusya-Ukrayna Savaşı örneği üzerinde durarak AB’nin ODGP konusunda karar alma usulünün değiştirilmesini savunmaktadır. AB’nin ODGP’si kapsamında en yüksek karar alma organı, AB ülkelerinin devlet ve hükümet başkanlarından oluşan AB Konseyi’dir. Bu konseyde görüşülen çoğu dış ve güvenlik politikası kararı, mevcut durumda tüm AB ülkelerinin mutabakatını gerektirmektedir. Herhangi bir AB üyesi mutabık olmadığında ise herhangi bir kararın kabul görmesi mümkün değildir.
Dostlar Grubu’nun savunduğu yeni karar alma usulü, nitelikli çoğunluk yöntemidir. Bu sistemde AB Konseyi’nde oylamaya sunulacak ODGP kararları, yürürlüğe girebilmek adına AB nüfusunun en az %65’ini temsil eden AB üyesi ülkelerin %55’inin onayını gerektirecektir.
Dostlar Grubu’nca dile getirilen ve ayrıntılı bir şekilde incelenmesi beklenen bir başka husus ise yapıcı çekimserlik kavramıdır. Yapıcı çekimserlik, bir üye devletin konseyde yapılan oylamalarda kullanabileceği çekimser oyun oybirliğini engellemesi amacıyla oluşturulmuş bir sistemdir. Örnek olarak Avusturya ve İrlanda, geleneksel tarafsızlık politikalarını korumak adına Rusya’ya karşı benimsenen yaptırımlarda yapıcı çekimser kalmıştır. Böylelikle AB’nin Ukrayna’ya silah yardımı yapabilmesinin yolu açılmış, bu ülkelerin de geleneksel politikaları devam etmiştir.
Nitelikli çoğunluk usulüne geçilmesiyle AB nezdinde karar alış süreci iyileşecek ve AB, dünyadaki konjonktür değişikliklerine daha hızlı adapte olabilecektir. Yani AB’nin manevra kabiliyeti yükselecek ve bazı ulusal hükümetlerin kendi çıkarları doğrultusunda AB’nin ortak politikalarını baltalamasının önüne geçilecektir. Böylelikle AB’nin uluslararası arenadaki konumu ve prestiji güçlenecektir. Rusya-Ukrayna Savaşı, AB’nin ihtiyaç duyduğu bütün bu iyileştirmeleri açıkça göstermiştir.
Öte yandan Dostlar Grubu’nun desteklediği bu usul değişikliğinin, sadece Rusya-Ukrayna Savaşı kapsamında ele alınmaması gerekmektedir. AB, ODGP hedefleri doğrultusunda üye ülkelerin ulusal birlikleri vasıtasıyla dünyanın pek çok çatışmalı bölgesinde misyonlar konuşlandırmıştır. Mevcut misyonlar ve gelecekte konuşlandırılacak misyonlar kapsamında alınacak kararlar, yeni usulden fazlasıyla etkilenecektir. Aynı şekilde AB Dış İlişkiler Servisi (EEAS), birliğin diplomatik servis birimidir ve AB ODGP’sinin diplomatik ayağıdır. EEAS, hem AB üyesi ulusal hükümetler hem de BM ve diğer uluslararası ve çok taraflı örgütlerle faal çalışmalar yürütmektedir. Haliyle daha etkin ve hızlı bir karar alma sürecine mahal verecek yeni usulün benimsenmesiyle EEAS da daha fazla önem kazanacaktır.
Tüm bunların ışığında, gün geçtikçe artan jeopolitik sınamalara AB tarafından verilen yanıtların kendi çıkarlarını AB’nin çıkarlarının önüne koyan ulusal hükümetlerin dış politika tutumlarından dolayı etkili olamadığı bir gerçektir. Üstelik Avrupa’da sayısı gittikçe artmaya başlayan aşırı sağ ve popülist ulusal hükümetler, AB’nin ortak politikalarını baltalamaktadır. Dolayısıyla AB nezdinde alınan ODGP kararlarının oybirliği usulüyle alınmaya devam edilmesi, artık rasyonel bir yaklaşım olarak gözükmemektedir.
Bununla birlikte nitelikli çoğunluk usulü de beraberinde bazı sorunları getirmektedir. Örneğin AB içerisinde nüfuzu yüksek olan Almanya ve Fransa gibi ülkelerin karar alma sürecinde etkisi artacaktır. Aynı şekilde bu etkili ülkelerin etrafında fraksiyonlar oluşma riski de doğacaktır. Nitekim bu ikilinin sürtüştüğü hususlarda tarafların bir nüfuz mücadelesine girme olasılığı gündeme gelebilir.
Son olarak AB Konseyi Dönem Başkanlığı; 2023 yılının ikinci yarısında İspanya’ya geçecektir. Dostlar Grubu’nun üyesi ülkeler olarak Almanya ve İspanya Dışişleri Bakanları arasında yakın geçmişte gerçekleştirilen görüşmede usul değişikliğini konusunun da ele alındığı tahmin edilmektedir. Dönem Başkanlığı’nın İspanya’ya geçmesiyle birlikte, değişiklikle ilgili somut adımlar atılacağı öngörülebilir.