AB’nin Büyüme Planı: Güven, Mütekabiliyet ve Ortaklık*

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Avrupa Birliği, (AB) ekonomik ve diplomatik açıdan uluslararası sistemin önde gelen aktörlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Nitekim AB, Avrupa bütünleşmesini kolaylaştırdığından bir yandan Avrupalı aktörlerin ekonomik kalkınmasına yardımcı olmakta bir yandan ise siyasi açıdan bölge devletlerinin varlığını güçlendirmektedir. Uluslararası sistem çok merkezli bir yapıya evrilirken Brüksel, siyasi ve ekonomik etkisini korumak için Batı Balkanlar’a yönelik genişleme politikası gütmektedir. Zira Slovenya Dışişleri Bakanı Tanja Fajon’un da belirttiği gibi, AB’nin Batı Balkanlar ve Doğu’ya genişlemesi jeostratejik bir zorunluluk[1] olarak görülmektedir.

Küresel siyasetin dinamikleri her geçen gün değişmektedir. Özellikle Batı’nın gerek ekonomik açıdan gerekse güvenlik açısından kaygıları söz konusudur. Bu bağlamda güvenlik kaygılarını gidermeyi üstlenen Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) karşı tepkiler ve farklı aktörlerin Balkanlar’daki ekonomik varlığını arttırması, bahse konu kaygıları arttırmaktadır. Bilhassa Sırbistan’ın Ekim 2023 tarihinde Çin’le imzaladığı serbest ticaret anlaşması, Avrupa Komisyonu’nun (AK) yıllık raporunda AB için “stratejik bir kaygı” olarak görülmüştür.[2] Bu ifade, AB’nin Avrupa’da Çin ve Rusya varlığına karşı itidalli yaklaştığını göstermektedir.

AB’nin Batı Balkanlar açılımında temel hedeflerinden birinin Kosova-Sırbistan arasında süregelen sorunların bitirilmesi olduğundan bahsedilebilir. Nitekim iki aktör arasındaki gerilim çatışma riski taşıması hasebiyle bölgedeki güvenlik denklemlerini doğrudan etkileme potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla Brüksel’in özellikle bu soruna odaklandığı ifade edilebilir. Güvenlik kaygılarının yanı sıra mevzubahis sorun, iki aktörün Avrupa’yla entegrasyonun önündeki en büyük engel olarak görülmektedir. Zira AK Başkanı Ursula von der Leyen, Sırbistan’ın AB yolunda Kosova’yla ilişkilerini normalleştirmesinin hayati önem taşıdığını ifade etmiştir.[3]

Her ne kadar çeşitli sorunlar olsa da üzerinde durulması gereken asıl husus AB’nin hedefidir. Brüksel’in güvene, karşılıklığa ve ortaklığa dayanan bir refah ortamı hedeflediğinden bahsedilebilir. Bu kapsamda AB’nin adımlarını nüfuz alanını ve ekonomik çıkarlarını korumayı öncelikli gördüğünü ifade etmek mümkündür. Brüksel, olası riskleri ortadan kaldırarak kendi arabuluculuğunda bir barış ortamı oluşturma çabasındadır. AB Sözcüsü Peter Stano’nun Kosova ve Sırbistan liderleriyle yaptığı toplantıda taraflara ‘‘dengeli’’ bir öneri sunulduğunu ifade etmesi,[4] bu çabayı göstermektedir.

Söz konusu dengeli öneri, Sırp Belediyeler Birliği’yle ilgilidir. İfade etmek gerekir ki, iki aktör arasındaki sorunlar en temelde tanınmama üzerinden şekillenmektedir. Nitekim Kosova’nın kuzeyindeki dört belediyede yapılan seçimlere Kosovalı Sırpların katılmamasıyla birlikte ortaya çıkan sonuç, bölgedeki gerilimi beslemektedir. Buna ek olarak, son dönemde yaşanan gelişmeler hasebiyle Kosova kurumlarında neredeyse hiç Sırp temsilcinin kalmadığı yönündeki ifadeler,[5] AB’nin bölgede güven ortamını sağlayarak siyasal istikrarın sürdürülebilirliğini koruma çabasını anlaşılır kılmaktadır.

Brüksel’in Batı Balkanlar’a yönelik ilgisinin son dönemde arttığı görülmekle beraber bu ilgi, tek taraflı değildir. Zira her ne kadar Çin ve Rusya’yla derin münasebetleri olsa da Sırbistan’ın AB’ye ilgisi yadsınamaz. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’in AB’yi “ülkenin en önemli ekonomik ortağı” olarak nitelendirmesi,[6] bu ilgiyi göstermektedir. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından yaptırım listesine alınan Güvenlik ve Enformasyon Dairesi (BIA) Direktörü Aleksandar Vulin’in istifası[7] da Sırbistan’ın denge politikasını sürdürmesi ve tarafların kendine yönelik agresif yaklaşımını önlemeye çalışması olarak okunabilir.

AB hem ekonomik hem diplomatik açıdan bölgede oldukça dikkat çekicidir. Bir yandan Kosova bir yandan da Sırbistan Brüksel’e ilgi gösterse de tarafların birbirine olan tutumu süreci zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla Sırp Belediyeler Birliği’nin kurulmasından ziyade kısa vadede Kuzey Kosova’daki yerel seçimlerin erkene çekilmesi öngörülebilir. Bu noktada Sırbistan’ın gerginliği azaltmak için çabalarına devam etmesi uygun olacaktır. Zira bahse konu seçim, normalleşmenin ilk adımı olarak görülebilir. Kosova-Sırbistan gerilimi hakkında AK Başkanı Leyen; tarafların Sırp Belediyeler Birliği’ne olan desteğine, ilerlemede tek yolun bu olduğuna, kıtanın güvenliği için güçlenmeye ve güçlenme için de AB’nin genişlemesine vurgu yapmıştır.[8]

Netice itibariyle Brüksel ve Sırbistan arasında karşılıklı yönelim söz konusudur. Ancak üzerinde durulması gereken konulardan biri Belgrad-Moskova münasebetleridir. Nitekim iki aktör arasında derin ilişkiler söz konusudur. Öyle ki bu durum, AK’nin Sırbistan’a ilişkin raporunda da konu olmuştur. Bahse konu raporda AK, Sırbistan’ın dış politikada AB’yle uyumlu hale gelmesine, ilerlemenin istenilen düzeyde olmadığına, Kosova’yla ilişkilerin AB yolundaki en büyük engel olduğuna, hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü alanlarında güçlü reformların gerektiğine dikkat çekmiştir.[9] Her ne kadar istenilen sonucun önünde çeşitli engeller olsa da Brüksel’in başka aktörlerin bölgedeki nüfuzunu genişletmesine izin vermeyeceği ortadadır. Bu bağlamda AB, bir taraftan bölge devletlerine baskı uygularken, bir taraftan da çeşitli teşvikler sunmaktadır.

İfade etmek gerekir ki AB, son dönemde Batı Balkanlar’a yönelik genişleme politikasına hız kazandırmıştır. Bu çerçevede 8 Kasım 2023 tarihinde yayımlanan 6 milyar avroluk büyüme planı, oldukça dikkat çekicidir. Söz konusu plan, ekonomik büyümeyi arttırmak ve sosyo-ekonomik yakınlaşmayı hızlandırmayı amaçlamaktadır. Bahse konu plan; AB’nin tek pazarı ile Batı Balkan ülkelerinin entegrasyonu, ortak bölgesel pazar aracılığıyla bölgedeki ekonomik entegrasyonun artırılması, temel reformların hızlandırılması ve reformların hızlandırılması için mali yatırımların arttırılması adımlarını içermektedir.[10] Mevzubahis plan aracılığıyla Batı Balkanlar’a yönelik genişlemenin ivme kazanacağından ve Brüksel’in bölge devletlerini yanına çekmek istediğinden bahsedilebilir. Söz konusu adımın özellikle Kosova-Sırbistan arasındaki gerilimin sona ermesi için bir teşvik mahiyetinde gerçekleştiğini de söylemek mümkündür.

Nihayetinde AB gerek ekonomik açıdan gerekse güvenlik açısından kıtadaki varlığını korumak istemektedir. Avrupa’nın bütünleşmesi için inisiyatif alan Brüksel jeostratejik bir zorunluluk olarak Batı Balkanlar’a yönelmiştir. Zira bölgedeki güç mücadelesi ve gerilimlerin çatışmaya dönme riski Brüksel için itici güç olmuştur. AB, Batı Balkan ülkelerini teşvik etmek için ekonomik entegrasyon planı ortaya koymuştur. Bahse konu planın özellikle Kosova-Sırbistan arasındaki gerilimin sona ermesinde bir motivasyon oluşturması beklendiği iddia edilebilir. Son kertede Brüksel’in güvene, karşılıklığa ve ortaklığa dayalı müreffeh bir Avrupa tablosunda Batı Balkanlar’ı da görmek istediği ileri sürülebilir.


[1] “Proširenje Evropske unije: Šta je sa Zapadnim Balkanom?’’, Aljazeera, https://balkans.aljazeera.net/news/balkan/2023/11/12/prosirenje-evropske-unije-sta-je-sa-zapadnim-balkanom, (Erişim Tarihi: 12.11.2023).

[2] “RFE: Kritičke ocjene za Srbiju u godišnjem izvještaju Evropske komisije’’, Aljazeera, https://balkans.aljazeera.net/news/balkan/2023/11/7/rfe-kriticke-ocjene-za-srbiju-u-godisnjem-izvjestaju-evropske-komisije, (Erişim Tarihi: 07.11.2023).

[3] “Šta znači ‘de facto’ priznanje Kosova koje EU traži od Srbije’’, Aljazeera, https://balkans.aljazeera.net/videos/2023/10/31/sta-znaci-de-facto-priznanje-kosova-koje-eu-trazi-od-srbije, (Erişim Tarihi: 31.10.2023).

[4] “EU: Novi prijedlog za osnivanje ZSO-a na Kosovu je izbalansiran’’, Aljazeera, https://balkans.aljazeera.net/news/balkan/2023/11/6/eu-novi-prijedlog-za-osnivanje-zso-a-na-kosovu-je-izbalansiran, (Erişim Tarihi: 06.11.2023).

[5] “Predstavnika Srba gotovo da i nema u kosovskim institucijama’’, Aljazeera, https://balkans.aljazeera.net/videos/2023/11/5/predstavnika-srba-gotovo-da-i-nema-u-kosovskim-institucijama, (Erişim Tarihi: 05.11.2023).

[6] “Diplomate: Bez velike razlike između ‘de facto’ i ‘de jure’ priznanja Kosova’’, Aljazeera, https://balkans.aljazeera.net/videos/2023/10/31/diplomate-bez-velike-razlike-izmedju-de-facto-i-de-jure-priznanja-kosova, (Erişim Tarihi: 31.10.2023).

[7] “Vulin podnio ostavku na mjestu direktora BIA-e’’, Aljazeera, https://balkans.aljazeera.net/news/balkan/2023/11/3/vulin-podnio-ostavku-na-mjestu-direktora-bia-e, (Erişim Tarihi: 03.11.2023).

[8] “Von der Leyen: Neophodna normalizacija odnosa Srbije i Kosova’’, Aljazeera, https://balkans.aljazeera.net/news/balkan/2023/10/31/von-der-leyen-neophodna-normalizacija-odnosa-srbije-i-beograda, (Erişim Tarihi: 31.10.2023).

[9] “Odnosi sa Kosovom i Rusijom u fokusu izvještaja EK za Srbiju’’, Aljazeera, https://balkans.aljazeera.net/videos/2023/11/8/odnosi-sa-kosovom-i-rusijom-u-fokusu-izvjestaja-ek-za-srbiju, (Erişim Tarihi: 08.11.2023).

[10] “Commission presents a new Growth Plan for the Western Balkans including €6 billion in grants and loans to accelerate economic convergence with the EU’’, European Commission, https://neighbourhood-enlargement.ec.europa.eu/news/commission-presents-new-growth-plan-western-balkans-including-eu6-billion-grants-and-loans-2023-11-08_en, (Erişim Tarihi: 08.11.2023).


* Tashih: Dr. Cenk TAMER, Geliş Tarihi: 15.11.2023, 13.35, Teslim Tarihi: 15.11.2023, 15.17.

Benzer İçerikler