Tayvan, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) askerlerinin Çin anakarasına yakın adalarda kalıcı olarak konuşlandırıldığını doğrulamıştır.[i] ABD Kongresi’nde 2023 yılında kabul edilen Ulusal Savunma Yetki Yasası (NDAA), Amerikan askerlerinin Tayvan’ın ön cephesindeki birliklere eğitim vermek için buraya gelmelerinin yolunu açmıştır.
2021 yılında Tayvan Lideri Tsai Ing-wen, ABD’li eğitmenlerin Tayvanlı silahlı hizmet üyeleriyle ara sıra eğitimler verdiğini açıklamıştı. Tayvan Savunma Bakanlığı ise belirli raporlar hakkında yorum yapmaktan kaçınmış, ancak tüm yabancı askeri değişimlerin yıllık bir plan takip ettiğini söylemiştir. Amerikan askeri eğitmenleri, Penghu ve Kinmen adalarına konuşlandırılmıştır. Kinmen, Çin kıyılarından yalnızca bir mil uzaktadır ve anakaraya en yakın noktadadır.
Pasifik odaklı bu Amerikan Özel Kuvvetler Grubu’nun 1. Taburu, Japonya’nın Okinawa kentinde ileri konuşlandırılmıştır. Tayvan, daha önce kuzeydoğundaki Taoyuan adasında da bir Amerikan askeri varlığının bulunduğunu bildirmişti.
1979 yılında ABD, Çin’le ilişkilerin normalleşmesinin ardından Tayvan’da resmi bir askeri konuşlandırma yapmamış, ancak ABD-Tayvan askeri alışverişi geçmişte dolaylı olarak kabul edilmişti. ABD, diplomatik tanımayı yıllar öncesi Taipei’den Pekin’e kaydırmış olsa da Washington, Tayvan’ın en büyük silah tedarikçisi olmaya devam etmektedir.
1979 Tayvan İlişkileri Yasası, Washington’a Taipei’ye savunma silahları sağlama ve “Tayvan halkının güvenliğini veya sosyal veya ekonomik sistemini tehlikeye atacak güç veya diğer baskı biçimlerine” direnme yükümlülüğünü vermektedir. Tayvan’ın Amerikan askerleri varlığını kabul etmesi, şüphesiz Çin’le gerilimi daha da tırmandırabilecek bir gelişmedir.[ii] Tartışmalı sularda Filipinler ve Çin arasında artan son çatışmalar göz önüne alındığında Tayvan ve Güney Çin Denizi’nin “gerçek bir parlama noktası” olacağı ileri sürülebilir. Zira ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Amerika ve müttefiklerinin yakında Güney Çin Denizi’ndeki bir krizle sınanacağını iddia etmektedir.[iii]
Tsai Ing-wen’in 2023 yılının Nisan ayında Washington’a yaptığı ziyaret de dahil olmak üzere ABD’li ve Tayvanlı yetkililer arasındaki üst düzey diplomatik toplantıların ardından söz konusu bölge, birçok kişi tarafından bir “barut fıçısı” olarak görülmektedir. Bolton, sözlerinin devamında şunları kaydetmiştir:[iv] “Sanırım bazı Amerikan donanma gemilerini oraya taşımak gibi düşünmemiz gereken bazı şeyler var ve en başından beri Çinlilere şunu söylemek gerekiyor: ‘Bunları ablukaya aldığınızda sadece Tayvanlılar değil, Amerikalıları da abluka altına alıyorsunuz’”
Askeri varlığına ek olarak ABD’nin diplomatik temasları da sıklaşmaktadır. Örneğin ABD Temsilciler Meclisi milletvekillerinden oluşan bir heyet, 22 Şubat 2024 tarihinde Tayvan’a ziyarette bulunarak üst düzey temaslarda bulunmuştur.[v] Bu adım, şüphesiz Çin’in egemenliğine yönelik yeni bir meydan okuma olarak görülmektedir. Zira 2021 yılının Ağustos ayında dönemin Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’a yaptığı ziyaret, Çin’in ada çevresinde büyük askeri tatbikatlar yapmasına yol açmıştı.
Tayvan Lideri Tsai Ing-wen ile yaptığı toplantıda konuşan Mike Gallagher, ABD-Tayvan ortaklığının “her zamankinden daha güçlü ve daha sağlam” olduğunu söyleyerek her partinin de Tayvan’a destek verdiğinin altını çizmiştir. “Tayvan, dünyaya Çin’e karşı nasıl duracağını ve sadece hayatta kalmakla kalmayıp aynı zamanda gelişeceğini defalarca gösterdi” diye konuşan Gallagher, ABD ve Tayvan ekonomileri arasında daha derin bağların teşvik edilmesinin “Tayvan Boğazı’nda barışı ve istikrarı artırabileceğini” söylemiştir. Tayvan’ın öz savunma yeteneklerini güçlendirmesine yardım etmeye devam ettiği için ABD’ye teşekkür eden Tsai, “Birlikte özgürlük ve demokrasiyi koruyoruz, bölgesel barışı sürdürüyoruz.” diye konuşmuştur.
Çin’le pozitif diyaloğun sürmesine rağmen ABD’nin aynı zamanda Tayvan’la ilişkilerini sıklaştırması dikkat çekmektedir. Nitekim ABD’nin Tayvan’la yakınlaşması, Çin’i çevreleme stratejisinin birer parçasıdır. Diğer taraftan Pekin, Washington’la ilişkilerde diplomasi ve diyaloğun önemine dikkat çekmektedir. Genel itibariyle Pekin, kutuplaşmaya ve ittifaklara da karşıdır. Bu yüzden ABD’yle diyalog kanallarının açık tutulmasına önem vermektedir. Fakat buradaki tehlike, ABD’nin bunu fırsat bilerek Çin’in kırmızı çizgilerini zorlamasıdır.
Asya-Pasifik’teki askeri tatbikatlar, diyaloglar ve Tayvanlı yetkililerin artan Batı temasları, Çin’in tepkisini çekmektedir. Tüm bu gerginliğe rağmen Çin, ABD’yle ilişkilerde diyaloğa her zaman açık kapı bırakmaktadır. Fakat bu diyaloğun hangi tarafın yararına olduğu tartışmalıdır. Esasına bakılırsa ABD bu ılımlı ilişkilerden fayda sağlamaktadır. Çünkü Washington, bölgedeki istikrarsızlığı ve güvenlik açığını gerekçe göstererek kendi koalisyonlarını kurmaktadır. Çin’in bunlara sessiz kalması, ABD’nin çıkarlarını ilerletmesine zemin hazırlamaktadır.
Sonuç olarak ABD, Tayvan’la ilişkilerini geliştirmek suretiyle Çin’in üzerine daha fazla gitmektedir. Taraflar, San Francisco Zirvesi’nde ilişkilerin rayına oturtulması konusunda uzlaşmasına rağmen Washington, daha da ileri giderek “Tayvan kartını” oynamaya devam etmektedir. ABD-Çin ilişkilerinde açık bir güven sorunu vardır ve bu durum, bölgede olası bir savaş riskini artırmaktadır.
[i] “Taiwan Confirms US Troops on Front-Line Islands Near China”, Newsweek, https://www.newsweek.com/taiwan-confirms-us-troops-front-line-islands-near-china-1880865, (Erişim Tarihi: 22.08.2024).
[ii] “World on the brink as Taiwan admits US troops stationed on Chinese border”, Express, https://www.express.co.uk/news/world/1879512/taiwan-usa-troops-china, (Erişim Tarihi: 22.08.2024).
[iii] “China ready to blockade Taiwan as first part of ‘takeover’ plan”, Express, https://www.express.co.uk/news/world/1773787/china-USA-taiwan-blockade-xi, (Erişim Tarihi: 22.08.2024).
[iv] Aynı yer.
[v] “US-Taiwan: Why are so many Congressmen heading for Taipei?”, BBC, https://www.bbc.com/news/world-asia-68346855, (Erişim Tarihi: 22.08.2024).