ABD’nin Orta Asya’ya Artan İlgisi: Blinken’in Kazakistan ve Özbekistan Ziyaretleri

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Washington yönetiminin Orta Asya başkentleriyle olan temaslarını yürüttüğü temel mekanizma olan “C5+1” toplantısına katılmak için 28 Şubat 2023 tarihinde Astana’ya gitmiştir Söz konusu toplantıya ev sahipliği yapan Kazakistan’ın yanı sıra Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan Dışişleri Bakanları da katılmıştır.

Bahse konu olan toplantı, Amerikan dış politikasında Orta Asya’nın artan önemini gözler önüne sermesi bakımından oldukça mühimdir. Zira özellikle de 24 Şubat 2022 tarihinde başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından ABD, Orta Asya devletleriyle olan temaslarını yoğunlaştırmıştır. ABD açısından Orta Asya’yla ilişkilerin geliştirilmesinin üç amacı vardır. Bunlardan ilki, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın akabinde küresel düzeyde etkileri hissedilen enerji krizinin aşılması noktasında bölge devletlerinin üstlenebileceği rolle ilişkilidir. ABD, Orta Asya ülkelerinin Batı’nın enerji ihtiyacının karşılanmasında sorumluluk almasını istemektedir.

İkinci hedef ise Rusya’nın Ukrayna’daki savaşa odaklanması sebebiyle post-Sovyet ülkelere fazla odaklanamıyor olmasının bölgede yarattığı güç boşluğunu değerlendirme arzusuyla ilişkilidir. Yani Washington, Moskova yönetiminin Primakov Doktrini çerçevesinde “yakın çevre” olarak nitelendirdiği bölgede varlık göstermek istemektedir.

Üçüncü olarak da ABD, Afganistan’dan çekilmesinin ardından Avrasya’daki etkisini sürdürebilmek için bölge devletleriyle olan ilişkilerini güvenlik boyutunda da geliştirmeye çalışmaktadır. Bu anlamda terörizm ve radikalleşmeyle mücadele konusu ön plana çıkmaktadır.

Diğer taraftan Orta Asya ülkelerinin de ABD’yle ilişkiler vesilesiyle birtakım kazanımlar elde etmek istedikleri öne sürülebilir. Bu anlamda bölge devletlerinin üç temel beklentisinin bulunduğu söylenebilir. Öncelikle bölge devletleri, devlet-millet birlikteliğini güçlendirmeyi amaçlayan demokratikleşme reformları yapmaktadır. Bu reformlar ise en temelde liberalleşme ve dolayısıyla Batılılaşma eğilimini barındırmaktadır. Bölge başkentleri, ortaya koydukları siyasi duruşun, devlet-millet birlikteliğini güçlendirecek şekilde ekonomik kalkınmaya hizmet etmesini; yani reformların halkın refahını arttırmasını amaçlamaktadır. Bu nedenle de Batılılaşma eğilimi sergileyen devletlerin Batı Dünyası’nın lider aktörü olan ABD’den yatırım beklediği ifade edilebilir. Zaten C5+1 formatının temelinde de ticari ilişkilerin geliştirilmesi yer almaktadır.

İkinci olarak bölge devletleri, post-Sovyet ülkeler olmalarından ötürü Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik müdahalesinin akabinde ulusal güvenlikleri, egemenlikleri, toprak bütünlükleri ve bağımsızlıkları konusunda çok daha hassas davranmaya başlamışlardır. Dolayısıyla bu ülkeler, ABD’yi çok vektörlü dış politikalarının bir parçası olarak denge politikalarındaki mühim bir ortak olarak değerlendirmektedir. Bu, Washington’un çıkarlarına uygundur.

Üçüncü beklenti ise Afgan Sorunu çerçevesinde bölgede artan terör tehditlerine karşı aşırlıkçılık ve ayrılıkçılıkla mücadelede işbirliği yapılmasıdır. Kuşkusuz bu durum, ABD’nin beklentileriyle de örtüşmektedir.

Tüm bu bilgiler çerçevesinde Blinken’in C5+1 Toplantısı esnasında verdiği mesajlara bakıldığında, ABD Dışişleri Bakanı’nın Rusya-Ukrayna Savaşı’na odaklandığı görülmektedir. Bu anlamda Blinken, beş Orta Asya devletinin de bağımsızlıklarını destekleyeceklerini beyan etmiştir.[1] Bu nedenle de zirve, Washington yönetiminin Orta Asya başkentlerini Moskova’dan uzaklaştırma noktasında attığı somut bir adım olarak yorumlanabilir.

Buna ek olarak Blinken, Kazakistan ziyaretinde Kazak mevkidaşı Muhtar Tileuberdi’yle de bir araya gelmiştir. Görüşmenin ardından iki bakan tarafından düzenlenen ortak basın toplantısında Tileuberdi, şunları söylemiştir:[2]

“Kazakistan ile ABD arasındaki karşılıklı ticaret hacmi, 2022 senesinde 3 milyar doları aştı ve bu rakam bir önceki yılın sonuçlarına göre, yüzde 37,2 daha yüksek. İhracat artıyor; çünkü ABD, 1993 yılından beri Kazakistan ekonomisinin en büyük yatırımcılarından biri. ABD’den Kazakistan’a toplam doğrudan yabancı yatırım girişi 62 milyar doları geçti… Amerikan sermaye fonksiyonunun katılımıyla yaklaşık 590 işletme, Kazakistan’da bulunuyor ve daha fazla ABD şirketi Kazak pazarıyla ilgilendiğini gösteriyor.”

Kazakistan Dışişleri Bakanı’nın açıklamaları, Astana’nın Washington’la ilişkilere dair temel beklentisinin yatırım olduğu şeklinde yorumlanabilir. Blinken ise aynı basın toplantısında şu ifadeleri kullanmıştır:[3]

“Putin’in savaşı başlatmasından sonra ülkelerinden kaçan 200.000’den fazla Rus vatandaşını ağırlamaya devam ettiği için Kazakistan’ı takdir ediyoruz. Ayrıca Kazakistan halkına Ukrayna’ya cömertçe gıda, giyecek, ilaç ve diğer insani yardım malzemelerini sağladıkları için ve Kiev ve Bucha’da yenilmezlik yurtları kurmaları nedeniyle teşekkür etmek istiyorum.”

Blinken’in açıklamaları ise ABD’nin önceliğinin Kazakistan’ı Rusya’dan uzaklaştırmak ve Ukrayna’yı daha fazla desteklemeye ikna etmek olduğuna işaret etmektedir. Öte yandan Blinken, Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Kasım-Cömert Tokayev’le de bir araya gelmiştir. Bu görüşmede de Blinken, Orta Asya ülkelerinin egemenliklerine, toprak bütünlüklerine ve bağımsızlıklarına ABD’nin verdiği desteği vurgularken; Sayın Tokayev de ABD’nin bahsi geçen konulardaki açık desteğine teşekkür etmiştir.[4]

Anlaşılacağı üzere Washington yönetimi, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından post-Sovyet ülkelerin egemenlikleri ve bağımsızlıkları konusunda duydukları güvensizlik nedeniyle Rusya’dan uzaklaşmasını fırsata çevirmeye çalışmaktadır. Bu konuda ön plana çıkan ülkelerin başında ise Kazakistan gelmektedir. Çünkü Kazakistan’ın kuzeyinde ciddi bir Rus nüfus vardır. Bu durum ise çeşitli tartışmalara neden olmaktadır. Zira Rusya’nın Ukrayna’da olduğu gibi Rus nüfusu müdahale gerekçesi olarak kullanma yoluna gidebileceği en azından belirli kesimler tarafından öne sürülmektedir.

Öte yandan bilindiği üzere Kazakistan, bilhassa Sayın Tokayev’in Cumhurbaşkanı olmasının ardından reform süreçlerine ağırlık vermiştir. Bu yüzden de liberalleşme süreçlerinin taraflar arasındaki görüşmelerde ele alındığı söylenebilir. Bu kapsamda ABD’nin Kazakistan’daki reform süreçlerini desteklemeyi sürdüreceği ve Kazakistan’a yönelik yatırımlarını arttıracağı öngörülebilir. Ayrıca taraflar arasında Hazar başta olmak üzere enerji temelli işbirliği arayışlarının da yoğunlaşacağı ifade edilebilir.

Blinken’in G20 Zirvesi’ne katılmak için Yeni Delhi’ye gitmeden önce ziyaret ettiği ikinci Orta Asya ülkesi ise Özbekistan’dır. Zira Taşkent de tıpkı Astana gibi Batılılaşma gayesi barındıran reform süreçleri yürütmektedir. Dolayısıyla Blinken’in ziyaret takviminin reformlar noktasında öne çıkan iki ülkeyi barındırması tesadüf değildir. Nitekim 1 Mart 2023 tarihinde Taşkent’e giden ABD Dışişleri Bakanı’nın ilk açıklaması da ikili ilişkileri ve Özbekistan’ın reform planlarını görüşmeyi sabırsızlıkla beklediği şeklinde olmuştur.[5] Dahası Blinken’in Özbek mevkidaşı Bakhtiyor Saidov’la Astana’daki C5+1 Toplantısı esnasında da bu konuda istişarelerde bulunduğu bilinmektedir. Nitekim Saidov, Blinken’in ziyaretiyle ilgili olarak şu açıklamalarda bulunmuştur:[6]

“Başkan Mirziyoyev’in iyi yönetişimi, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını sağlamanın yanı sıra komşularımızla iyi ve dostane ilişkileri derinleştirmeyi amaçlayan reform gündemine ABD yönetiminin gösterdiği ilgiyi ve verdiği desteği takdir ediyoruz.”

Anlaşılacağı üzere Özbekistan, reform süreçleri konusunda Washington yönetiminin desteğini önemsemektedir. ABD de Özbekistan’da yürütülen reform süreçlerinin bir noktada Batılılaşma çabası olduğunun farkındadır. Elbette bu durum, Rusya’nın Orta Asya’daki etkisinin azalması ve genelde Batı’nın; özelde ise ABD’nin etkisinin artması anlamına gelmektedir. Bu da C5+1 Toplantısı vesilesiyle Blinken’in verdiği mesajlarla uyumlu bir duruma işaret etmektedir. Zaten bunun yansıması olarak ABD’nin Özbekistan’a olan ilgisi artmaktadır. Taşkent yönetiminin en önemli beklentisi ise 2030 Kalkınma Stratejisi çerçevesinde ülkeye yatırım çekmektir. Bu nedenle de ABD’li şirketlerin ülkeye yönelik yatırımlarının artacağı öne sürülebilir.

Öte yandan Afganistan devrik rejimine ABD tarafından verilen ve Taliban’ın Kabil’e girmesinin ardından kaçan devrik rejim askerleriyle Özbekistan’a gelen helikopterlerin ve uçakların akıbetinin de taraflar arasındaki görüşmeler sırasında ele alındığı söylenebilir. Mevcut durumda bu askeri araçların ABD tarafından Özbekistan’a devredilmesi gündemdedir. Dolayısıyla net bir şekilde basına yansımasa da bu meselenin de masaya yatırıldığını iddia etmek mümkündür. Bu da ABD-Özbekistan ilişkilerindeki güvenlik temelli işbirliğinin gelişmesine kapı aralayabilir. Aynı zamanda süreç, Afgan Sorunu bağlamında da ABD-Özbekistan ilişkilerinin derinleşeceği bir ortam yaratabilir.

Sonuç olarak Blinken, Rusya’nın Orta Asya’daki etkisini kırmak için C5+1 mekanizmasından yararlanmaya çalışmaktadır. Bunu yaparken de Batılılaşma yolunda mühim adımlar atan Kazakistan ve Özbekistan’a özel önem atfetmektedir. Bu kapsamda ABD’nin beklentisi; enerji, jeopolitik ve güvenlik faktörleri üzerinden şekillenirken Astana ve Taşkent başta olmak üzere bölge başkentleri; doğrudan yabancı yatırım çekilmesi, yürütülen reform süreçlerinin desteklenmesi, Afgan Sorunu bağlamında güvenlik alanındaki işbirliğinin geliştirilmesi ve toprak bütünlüklerinin, egemenliklerinin ve bağımsızlıklarının ABD tarafından desteklenmesi gibi bir beklentiye sahiptir.


[1] “Blinken Warns Central Asia of Dangers from War in Ukraine”, AP News, https://apnews.com/article/politics-kazakhstan-government-kassym-jomart-tokayev-antony-blinken-uzbekistan-53c2b369350d2870aae2356ade4434f1, (Erişim Tarihi: 01.03.2023).

[2] “Secretary Antony J. Blinken and Kazakhstan Foreign Minister Mukhtar Tileuberdi At a Joint Press Availability”, U. S. Department of State, https://www.state.gov/secretary-antony-j-blinken-and-kazakhstan-foreign-minister-mukhtar-tileuberdi-at-a-joint-press-availability/, (Erişim Tarihi: 01.03.2023).

[3] Aynı yer.

[4] “Blinken in Kazakhstan for Central Asia Talks Amid Ukraine War”, Daily Sabah, https://www.dailysabah.com/world/asia-pacific/blinken-in-kazakhstan-for-central-asia-talks-amid-ukraine-war, (Erişim Tarihi: 01.03.2023).

[5] “Blinken to Discuss Reforms in Uzbekistan Visit”, Voice of America, https://www.voanews.com/a/blinken-to-discuss-reforms-in-uzbekistan-visit/6984637.html, (Erişim Tarihi: 01.03.2023).

[6] Aynı yer.

Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN, 2014 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2017 yılında Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu ‘’Uluslararası Güç İlişkileri Bağlamında İkinci Dünya Savaşı Sonrası Hegemonik Mücadelelerin İncelenmesi’’ başlıklı teziyle almıştır. Doktora derecesini ise 2021 yılında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı‘nda hazırladığı “İmparatorluk Düşüncesinin İran Dış Politikasına Yansımaları ve Milliyetçilik” başlıklı teziyle alan Başaran’ın başlıca çalışma alanları Uluslararası ilişkiler kuramları, Amerikan dış politikası, İran araştırmaları ve Afganistan çalışmalarıdır. Başaran iyi derecede İngilizce ve temel düzeyde Farsça bilmektedir.

Benzer İçerikler