Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) göçmen politikalarında son dönemde yaşanan değişimler, özellikle Latin Amerika kökenli göçmenler için ciddi sonuçlar doğurmaktadır. Trump yönetimi, Haitili ve Venezuelalı göçmenlere yönelik geçici koruma statüsünü (TPS) sınırlandırarak ya da kaldırarak bu grupların ABD’deki yasal statüsünü belirsiz bir hale getirmiştir. Bu kararlar hem insani hem de hukuki açıdan büyük tartışmalara yol açmış, özellikle göçmen haklarını savunan kuruluşlar tarafından sert bir şekilde eleştirilmiştir.[1]
ABD’nin Geçici Koruma Statüsü (TPS) programı, doğal afetler, savaşlar ya da ciddi insani krizler nedeniyle kendi ülkelerine dönmeleri tehlikeli olan göçmenlere belirli bir süre için yasal statü ve çalışma izni tanımaktadır. Haitili ve Venezuelalı göçmenler de ülkelerindeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar nedeniyle bu programdan yararlanmaktaydı.
Ancak Trump yönetimi, bu statüyü sınırlandırma ya da kaldırma yönünde agresif bir politika izlemektedir. İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem’in, 521.000 Haitili göçmenin TPS süresini kısaltarak Ağustos 2025 tarihinde sona erdireceklerini açıklaması, Biden yönetiminin 2026 yılına kadar uzatma kararını tersine çevirmiştir.[2] Aynı şekilde yaklaşık 600.000 Venezuelalı göçmene sağlanan korumanın bir kısmı iptal edilmiş, bu da 348.000 kişinin Nisan 2025 tarihinde deportasyon tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur.[3]
Bu kararlar, Trump’ın genel olarak TPS programını “yasal sınırların ötesinde” bir uygulama olarak gördüğünü ve bunu azaltmaya çalıştığını göstermektedir. Ancak, göçmen savunucuları ve hukukçular, bu değişikliklerin anayasaya ve uluslararası insani hukuka aykırı olduğu görüşündedir.
ABD’deki göçmen hakları savunucuları, TPS’nin sona erdirilmesine karşı hızla hukuki mücadele başlatmıştır. Venezuelalı göçmenler ve onların haklarını savunan kuruluşlar, İç Güvenlik Bakanlığı’na ve Trump yönetimine karşı iki ayrı dava açmıştır.[4] Bu davalar, hükümetin kararlarının hukuki dayanağının olmadığını ve sürecin ırkçı saiklerle yürütüldüğünü öne sürmektedir. Özellikle İç Güvenlik Bakanı Noem’in Venezuelalı TPS sahiplerini “sefiller” olarak nitelemesi, hükümetin kararlarının tarafsız ve hukuki bir zeminde alınmadığına dair iddiaları güçlendirmiştir.[5]
Bu davaların sonucunun ne olacağı belirsizdir, ancak ABD’de göçmen hakları konusundaki mücadelenin sadece siyasi değil, aynı zamanda hukuki bir savaş alanına dönüştüğü açıktır. Eğer mahkemeler, Trump yönetiminin kararlarını hukuka aykırı bulursa, bu, yalnızca Haitili ve Venezuelalı göçmenler için değil, genel olarak ABD’nin göçmen politikaları için de büyük bir emsal teşkil edecektir.
ABD’nin TPS kararları, yalnızca göçmenleri değil, aynı zamanda Latin Amerika ülkelerinin ekonomik ve siyasi istikrarını da doğrudan etkilemektedir. Haiti ve Venezuela gibi ülkeler, halihazırda ciddi siyasi ve ekonomik krizlerle mücadele ederken, binlerce göçmenin aniden ülkelerine geri gönderilmesi, bu krizleri daha da derinleştirebilir.
Haiti, uzun süredir seçim yapamayan, büyük ölçüde silahlı grupların kontrolünde olan bir ülkedir. Birleşmiş Milletler raporlarına göre, Haiti’de şu anda bir milyondan fazla insan yerinden edilmiş durumdadır ve başkent Port-au-Prince’in büyük bir kısmı çetelerin kontrolündedir.[6] Böyle bir ortamda ABD’den dönecek binlerce Haitili göçmenin güvenliği büyük bir soru işareti oluşturmaktadır.
Venezuela’da ise durum biraz farklıdır. Ülke, siyasi ve ekonomik kriz nedeniyle büyük bir göç dalgası vermiştir. Kolombiya, Brezilya ve diğer Güney Amerika ülkeleri, son yıllarda milyonlarca Venezuelalı göçmeni kabul etmişken, ABD’nin de onlara TPS sağlaması, uluslararası dayanışmanın bir parçası olarak görülmüştü. Ancak bu kararın geri alınması hem göçmenler hem de onların geri dönebileceği Venezuela’daki istikrarsız ortam açısından büyük bir belirsizlik yaratmaktadır.
Bu noktada ABD’nin Latin Amerika’yla olan ilişkileri de zarar görebilir. Venezuela’daki Maduro Hükümeti, bu kararı ABD’nin “Venezuelalılara düşmanlık beslediğinin” bir kanıtı olarak sunabilir ve ABD karşıtı söylemleri artırabilir. Haiti’de ise hükümetin bu tür toplu geri dönüşlere hazır olmadığı açıkça görülmektedir.
Bu tür politikaların bir diğer önemli boyutu da Amerikan toplumundaki göçmen algısıdır. Trump ve destekçileri, TPS’nin amacının “geçici” olduğunu ve programın genişletilmesinin göçmen krizini artıracağını savunmaktadır. Ancak göçmen haklarını savunanlar, ABD’nin bu insanlara umut vererek yasal statü tanıdığını ve onları şimdi aniden statüsüz bırakmanın adil olmadığını dile getirmektedir.
Özellikle, Trump’ın 2024 seçim kampanyası sırasında Haitili göçmenler hakkında yaptığı olumsuz söylemler, ABD’de göçmen topluluklarına karşı önyargıyı körüklemektedir.[7] Benzer şekilde Venezuelalı göçmenlerin “yasadışı” olarak etiketlenmesi, kamuoyunda yanlış algılara yol açabilir.[8]
Bu bağlamda ABD’nin göçmen politikalarının sadece hukuki bir mesele olmadığı, aynı zamanda toplumun farklı kesimlerinin göçmenleri nasıl algıladığıyla da ilgili olduğu açıktır. Bu politikalar, yalnızca göçmenleri değil, Amerikan toplumunun sosyal yapısını ve ülkenin küresel imajını da doğrudan etkilemektedir.
ABD’nin TPS kararlarını geri alması, göçmenler için büyük bir belirsizlik yaratırken, Latin Amerika’daki insani krizleri daha da derinleştirme riski taşımaktadır. Trump yönetiminin politikaları, göçmen hakları konusunda büyük hukuki mücadelelere yol açarken, ABD’nin uluslararası alandaki imajına da zarar verebilir.
Bu süreç, aynı zamanda ABD’nin küresel sorumluluklarını da yeniden tartışmaya açmaktadır. Latin Amerika’daki krizler, ABD’nin tarihsel olarak da sorumlu olduğu sorunlarla iç içe geçmiştir. Dolayısıyla bu ülkelerden gelen göçmenleri koruma politikaları, sadece insani bir mesele değil, aynı zamanda diplomatik ve jeopolitik bir zorunluluk olarak değerlendirilmelidir.
Önümüzdeki aylarda mahkemelerin alacağı kararlar, ABD’nin göçmenlik politikalarının geleceğini belirleyebilir. Göçmen hakları mücadelesi, sadece ABD’de değil, tüm dünyada büyük bir önem taşımaya devam edecektir.
[1] “TPS Holders Sue Trump Administration to Protect Venezuelan U.S. Residents”, ACLU Northern California, https://www.aclunc.org/news/tps-holders-sue-trump-administration-protect-venezuelan-us-residents, (Erişim Tarihi: 24.02.2025).
[2] “Trump Administration Cuts Duration of Deportation Protections for 521,000 Haitians”, Reuters, https://www.reuters.com/world/americas/trump-administration-cuts-duration-haitian-deportation-protections-august-2025-02-20/, (Erişim Tarihi: 24.02.2025).
[3] Aynı yer.
[4] Raymond, Nate. “Lawsuits Challenge Trump’s End to Deportation Protections for Venezuelans”, Reuters, https://www.reuters.com/world/americas/venezuelans-sue-us-challenge-trumps-end-deportation-protections-2025-02-20/, (Erişim Tarihi: 24.02.2025).
[5] Aynı yer.
[6] IOM UN Migration. “Haiti Displacement Triples Surpassing One Million as Humanitarian Crisis Worsens”, International Organization for Migration, https://www.iom.int/news/haiti-displacement-triples-surpassing-one-million-humanitarian-crisis-worsens, (Erişim Tarihi: 24.02.2025).
[7] “Trump Repeats Baseless Claim About Haitian Immigrants Eating Pets”, BBC, https://www.bbc.com/news/articles/c77l28myezko, (Erişim Tarihi: 24.02.2025).
[8] Taer, Jannie. “Trump Admin Resumes Deportation Flights to Venezuela, Booting Illegal Migrants, Gangbangers Back Home — with Lots to Go”, New York Post, https://nypost.com/2025/02/11/us-news/us-resumes-deportation-flights-to-venezuela-booting-illegal-migrants-gangbangers-back-home-with-lots-to-go/, (Erişim Tarihi: 24.02.2025).