Analiz

ABD Yaptırımlarının Pakistan Üzerindeki Etkileri

Yaptırımlara rağmen Pakistan, savunma ortaklıklarını çeşitlendirerek ve yerli kabiliyetlerini geliştirerek belirli bir direnç göstermiştir.
Diplomatik açıdan Pakistan, ABD’yle olan bağları ve Çin’le olan stratejik ortaklığı arasında ince bir çizgide ilerlemektedir.
Yaptırımlar, Güney Asya’daki stratejik dengesizlikleri de arttırmaktadır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Pakistan arasındaki ilişkilerin şekillendirilmesinde yaptırımlar tarihsel olarak önemli bir rol oynamıştır. ABD ve Pakistan arasında farklı dönemlerde işbirliği ve gerginlikler yaşanmış, bu ilişkiler çoğunlukla güvenlik ve bölgesel denge ekseninde şekillenmiştir. ABD, yıllar boyunca Pakistan’a nükleer ve füze programlarını, askeri faaliyetlerini ve ekonomi politikalarını hedef alan bir dizi yaptırım uygulamıştır. Bu yaptırımlar, nükleer silahların yayılmasını engellemeye ve bölgesel istikrarı sağlamaya yönelik tedbirler olarak öne sürülmüştür. Ancak aynı zamanda, uygulamaların seçici olması ve jeopolitik motivasyonlarla şekillendirilmesi nedeniyle de ciddi eleştirilere tabi tutulmuştur.

ABD, 1960’lardan bu yana Pakistan’a, genellikle Hindistan’la olan çatışmalarına veya nükleer kapasite arayışlarına yanıt olarak yaptırımlar uygulamıştır. Bu yaptırımların toplam mali etkisi 25 milyar doları aşmış olmakla birlikte Pakistan’ın stratejik davranışını değiştirmedeki etkileri tartışmalı olmuştur.[1]Yakın zamanda, Aralık 2024 tarihinde ABD, Pakistan’ın uzun menzilli füze programının geliştirilmesinde rol oynadıkları iddiasıyla Pakistan Ulusal Kalkınma Kompleksi (NDC) ile Karaçi merkezli üç şirketi (Akhtar and Sons Private Limited, Affiliates International ve Rockside Enterprise) hedef alan yeni yaptırımlar uygulamaya koymuştur. 13382 No’lu kararname kapsamında meşruiyeti sağlanan bu tedbirler, Pakistan’ın Güney Asya’nın ötesine ulaşabilecek balistik füzeler geliştirmesini engellemeyi amaçlamaktadır. Bu yaptırımlar, bölgesel güvenlik dinamikleri üzerinde büyük bir etki yaratmayı hedeflese de Pakistan’ın savunma kapasitesini geliştirme yönündeki kararlılığına dair problemleri de gündeme getirmiştir.[2]

ABD, Pakistan’ın füze kapasitesinin küresel güvenlik için bir tehdit oluşturabileceğine dair endişelerini dile getirmiştir. ABD Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Jon Finer, Pakistan’ın uzun menzilli füzelerinin ABD’yi hedef alabileceğini öne sürmüştür.[3] Ancak Pakistan, bu iddiaları aldatıcı bularak reddetmiş ve füze programının tamamen savunma amaçlı olduğunu, Hindistan’la stratejik eşitliği koruma amacını taşıdığını ileri sürmüştür. Pakistan, bu bağlamda ABD’nin kendi askeri gücüne ve nükleer kapasitesine yönelik herhangi bir müdahaleyi görmezden gelerek yalnızca Pakistan’ı hedef almayı haksız bir yaklaşım olarak değerlendirmektedir. Hindistan’ın daha gelişmiş bir füze programına sahip olması da Pakistan için önemli bir tartışma konusudur. Pakistan, ABD’nin Hindistan’a yönelik benzer yaptırımları uygulamamasını ve bu iki ülke arasındaki asimetrik güvenlik dengesinin göz ardı edildiğini ileri sürerek bu davranışı sürekli olarak eleştirmiştir. Nitekim Pakistan Dışişleri Bakanlığı, ülkenin stratejik kabiliyetlerinin ulusal güvenlik için Pakistan halkının liderlerine verdiği “kutsal bir emanet” olduğunu vurgulamıştır.[4]

Yaptırımlara rağmen Pakistan, savunma ortaklıklarını çeşitlendirerek ve yerli kabiliyetlerini geliştirerek belirli bir direnç göstermiştir. JF-17 Thunder savaş uçağı ve Hangor sınıfı denizaltılar gibi ortak projelerle Çin’le yapılan işbirliği, ABD desteğine olan bağımlılığı azaltmıştır. Çin’le olan ilişkiler, özellikle savunma alanında daha fazla işbirliği anlamına gelmiştir ve bu durum Pakistan’ın ABD’nin uyguladığı yaptırımlara karşı dirençli kalmasını sağlamıştır. Ancak, yaptırımlar yine de Pakistan için çeşitli zorluklar yaratmaya devam etmektedir. Özellikle, yedek parça tedarikinde ve füze sistemlerinin bakımında yaşanan zorluklar, Pakistan’ın askeri teknolojisinin sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir.

ABD’nin Pakistan’a uyguladığı yaptırımlar sadece nükleer silahların yayılmasının önlenmesiyle ilgili değildir. Aynı zamanda daha geniş kapsamlı, jeopolitik olarak ABD-Çin rekabetinin bir taktiği olarak da öne çıkmaktadır. ABD, Pakistan’ın füze programıyla bağlantılı kuruluşları hedef alarak Çin’in bölgedeki etkisini sınırlamayı amaçlamaktadır. Ancak bu yaklaşım, Pakistan’ı Çin’e yaklaştırarak ABD-Pakistan ilişkilerini daha da karmaşık hale getirme riskini de taşımaktadır. Özellikle Çin’in Pakistan’a sağladığı askeri ve ekonomik destek, Pakistan’ın ABD’yle olan bağlarını sorgulamasına ve Çin’le daha derinlemesine işbirliği yapmasına yol açmaktadır. Bu strateji, ABD’nin hedeflerine ulaşmasında sınırlı bir başarı sağlamış olsa da Pakistan’ı Çin’le daha yakın ilişkilere ittiği için ABD-Pakistan ilişkilerini daha karmaşık bir hale getirme riskini taşımaktadır.[5]

Yaptırımlar, Güney Asya’daki stratejik dengesizlikleri de arttırmaktadır. Pakistan, kısıtlamalarla karşı karşıya kalırken; Hindistan, ABD’nin desteğiyle füze kabiliyetlerini geliştirmeye devam etmektedir. Bu durum, dengesiz bir güvenlik ortamının oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Hindistan, ABD’yle olan savunma işbirliğini derinleştirirken; Pakistan’a uygulanan yaptırımlar, bölgedeki güç dengesini daha da karmaşık hale getirebilme potansiyeline sahiptir. Bu stratejik dengesizlik, bölgesel istikrarı baltalayarak nükleer silah sahibi komşular arasında güvensizliği körüklemektedir. Bu bağlamda, yaptırımların hem küresel hem de bölgesel güvenlik üzerinde uzun vadeli olumsuz etkileri olabilir.[6]

Yaptırımların Pakistan’ın özellikle de savunma sektörü için önemli ekonomik sonuçları bulunmaktadır. ABD varlıklarının dondurulması ve yaptırım uygulanan kuruluşlarla Amerikan ilişkilerine getirilen kısıtlamalar, Pakistan’ın kritik teknolojilere ve finansmana erişimini engelleyebilir. Bu durum, Pakistan’ın savunma sanayisini ve teknolojik altyapısını daha bağımsız kılma çabalarını zorlaştırabilir. Özellikle gelişmiş askeri teknolojilere erişim, Pakistan için büyük bir stratejik öneme sahiptir. Ancak yaptırımlar bu süreci engellemeye devam edebilir. 

Diplomatik açıdan Pakistan, ABD’yle olan bağları ve Çin’le olan stratejik ortaklığı arasında ince bir çizgide ilerlemektedir. Pakistan, ABD’nin muhalefetiyle karşılaşan İran-Pakistan doğalgaz boru hattı gibi projelerle enerji sıkıntısını gidermeye çalışırken, yaptırımlar da bu ilişkileri dengeleme çabalarını zorlaştırmaktadır. ABD’nin Pakistan’a yönelik yaptırımları aynı zamanda Pakistan’ın uluslararası ilişkilerde daha fazla seçenek aramasına neden olmuştur. Bu durum, Pakistan’ı ABD’nin etkisini sınırlamak amacıyla yeni ittifaklar kurmaya teşvik etmektedir.

Sonuç olarak ABD’nin Pakistan’a uyguladığı yaptırımlar, nükleer silahların yayılmasını engellemeyi amaçlasa da bölgesel güvenlik ve jeopolitik hesaplamalar göz önünde bulundurulduğunda etkileri tartışmalı kalmaktadır. Yaptırımlar, Pakistan’ın stratejik uyum sağlama kapasitesini zorlayabilirken, aynı zamanda Çin’le ilişkilerini derinleştirmesine yol açmış ve bölgedeki güvenlik dinamiklerini daha karmaşık hale getirmiştir. Bu durumda ABD ve Pakistan arasındaki ilişkilerin geleceği, karşılıklı güven, anlayış ve işbirliğine dayalı yeni bir yaklaşım benimsenmesini gerektiren bir süreçte olduğu söylenebilmektedir.


[1] “In-depth Report On US Sanctions On Pakistan”, Current Affairs, https://www.currentaffairs.com.pk/in-depth-report-on-us-sanctions-on-pakistan/, (Erişim Tarihi: 28.01.2025).

[2] “U.S. Sanctions on Pakistan’s Missile Program: Impacts and Geopolitics”, South Asia Times, https://southasiatimes.org/us-sanctions-on-pakistans-missile-program-impacts-and-geopolitics/, (Erişim Tarihi: 28.01.2025).

[3] “US Unveils Sanctions on Pakistan Ballistic Missile Program”, The Diplomat, https://thediplomat.com/2024/12/us-unveils-sanctions-on-pakistan-ballistic-missile-program/, (Erişim Tarihi: 28.01.2025).

[4] “US sanctions won’t impact Pakistan’s missile programme: ex-envoy”, Dawn, https://www.dawn.com/news/1879942, (Erişim Tarihi: 28.01.2025).

[5] “U.S. Sanctions on Pakistan’s Missile Program: Impacts and Geopolitics”, South Asia Times,
https://southasiatimes.org/us-sanctions-on-pakistans-missile-program-impacts-and-geopolitics/, (Erişim Tarihi: 28.01.2025).

[6] Aynı yer.

Emin Mirbatur SEVAL
Emin Mirbatur SEVAL
Emin Mirbatur SEVAL, 2022 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Tarih Bölümü'nden mezun olmuştur. Halihazırda ODTÜ Tarih Bölümü’nde Yüksek Lisans eğitimine devam etmektedir. Başlıca ilgi alanları Doğu Asya Bölgesi ile Kuşak ve Yol Girişimi’dir. İleri seviyede İngilizce ve orta seviye Çince bilmektedir.

Benzer İçerikler