ABD-İran savaşı “Haşdi Şabi vuruşuyla” başladı!

Paylaş

Bir kaç gün önce, 7 Ağustos’ta, ABD topçuları Irak-Suriye sınırında bulunan İran yanlısı Şii Irak Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) çatısı altında yer alan Seyid El Şüheda Tugayları (Ketaib Seyid Şuheda) milislerini topa tuttu. Açıklanan rakamlar net olmamakla birlikte 40’a yakın ölü ve 80’in üzerinde yaralı var.

Bu saldırı; Suriye ve Irak bağlamında yaşanan çatışmalar, yanlışlıkla veya bilinçli bir şekilde gerçekleştirilen bombalamalar göz önünde bulundurulduğunda birçoğumuz için sıradanmış gibi görünebilir; ama kazın ayağı öyle değil. Çünkü bu saldırıyı diğerlerinden ayıran “zamanlama”, “aktörler” ve “hedefin bulunduğu yer” gibi çok sayıda önemli farklılıklar söz konusu.

Öncelikle, bu saldırı ABD’nin düne kadar kendisine alan açtığı, onu bölgesel bir tehdide dönüştürdüğü İran ve onun uzantılarını artık kendisinin hedef almasıyla eşdeğer. Yani, ABD önce tehdidin oluşumuna zemin hazırladı, onunla dolaylı işbirliğine/ittifaka girdi, sonrasında ise artık onu ortadan kaldırmak istiyor. Dolayısıyla tam bir dönüm noktası!

Bu bağlamda bir diğer dikkat çekici husus ise Haşdi Şabi’nin de düne kadar ABD ile olan işbirliği. Açık kaynaklara baktığınızda bununla ilgili çok sayıda örnek göreceksiniz. Bir tanesini ben burada söyleyeyim. ABD öncülüğündeki askeri koalisyon 23 Mart’ta Musul’da 200’den fazla sivili öldürmüş, bu katliamdan sorumlu olduklarını itiraf etmiş, fakat şu bilgiyi de paylaşmıştı: “Haşdi Şabii söyledi, biz vurduk!” Yani, hedefle ilgili koordinatların Şii Haşdi Şabi tarafından verildiği söyleniyordu.

Düne kadar terörle mücadele eden taraflardan biri, tarihin garip bir cilvesi olsa gerek, şimdi terörist örgüt muamelesi görüyor ve vuruluyor.

ABD: Haşdi Şabi Irak DMO’sudur!

Haşdi Şabi’nin vurulduğu yer, saldırının gerekçesini de oluşturuyor. Zira Haşdi Şabi Irak topraklarında değil, Irak’ın batısında yer alan Ekaşat bölgesinin karşısındaki Suriye toprakları içerisinde vuruluyor.

Hatırlayacaksınız, geçtiğimiz haftalarda da Haşdi Şabi’nin Suriye’ye geçtiği yönünde bir takım iddialar söz konusu olmuş ve gündemi bir anda değiştirmiş ve ABD böylesi bir duruma müsaade etmeyeceğini açıklamıştı.

Dolayısıyla, ABD açısından varlığı İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ile eşdeğer (yani terörist) görülen Haşdi Şabi’nin Suriye’ye geçmesi, kırmızı çizgisinin ihlali anlamına geliyor.

Bu topçu atışıyla ABD kırmızı çizgimi çiğnetmem ve Haşdi Şabi üzerinden İran’ın Suriye’de daha fazla güç kazanmasına ve bölgede yürüttüğüm projeme engel olmasına müsaade etmem diyor.

ABD, aynı zamanda bu topçu saldırısı üzerinden İran’a; “BOP Kürdistanı”na, dolayısıyla da 25 Eylül sonrası ortaya çıkacak yeni tabloya dokundurtmam, ayağını denk al diyor. Yani, bir taşla bir kaç kuş…

ABD’nin Asıl Hedefi Haşdi Şabi Değil, Rejimin Ta Kendisi!

Peki, ABD bu saldırı ile iktifa eder mi? Hayır! Zira ABD İran’a karşı çok daha büyük bir saldırının peşinde ve bunun öncesinde onun sahadaki tüm unsurlarını temizlemeye çalışıyor. Bunun için de bölgede halen devam eden nüfuzunu ve askeri gücünü kullanmaya çalışıyor. Bu bağlamda Irak üzerindeki baskısı ile Suudi Arabistan-Mukteda es Sadr merkezli gelişmeler ve Trump’ın iktidara geldiği ilk günlerden itibaren DMO’nun yanında Haşdi Şabi’nin hedef alınması oldukça dikkat çekici.

Peki, bu saldırı bir sürpriz mi? Elbette hayır! Zira bu köşede yayınlanan “De Facto İttifak’a Topyekun Saldırı” başlıklı yazımın alt başlıklarından biri olan “BOP Kürdistan’ı Üzerinden İran’ı Vurmak!”ta İran’a saldırı için gerekçeler oluşturulduğunu belirtmiş ve şu hususlara dikkatleri çekmiştim:

1) Suriye’de artan İran etkisi IŞİD/DEAŞ’tan daha tehlikeli olarak değerlendirilmektedir.

2) “BOP Kürdistanı” önündeki en büyük engel İran olarak görülmektedir.

3) Kuzey Suriye’deki PYD/YPG terör örgütleri ile birlikte Kuzey Irak’taki yeni müttefiklerine yönelik İran saldırılarına/işgal girişimine ABD kayıtsız kalmayacağını, onları koruyacağını açıklamıştır.

4) ABD açısından İran’ın “BOP Kürdistanı”na ve bu bağlamda Suriye ve Irak’taki çıkarlarına yönelik doğrudan ya da dolaylı yollara başvurması (ki bunun için kullandığı tabirlerden birisi de “kiralık güçlerdir”), bir savaş/müdahale gerekçesi olarak kabul görmektedir.

5) ABD açısından İran’da rejimin değiştirilmesi en iyi yol olarak dillendirilmektedir.

İran’ın ve Haşdi Şabi’nin Gecikmeyen Cevabı!

İran ve Haşdi Şabi tek kelimeyle “hodri meydan” diyor ve “bu saldırı karşılıksız kalmayacaktır” mesajını veriyor. Haşdi Şabi’ye bağlı Seyid El Şüheda Tugayları sözcüsü, ABD’nin kendilerine yönelik düzenlediği saldırıya en sert şekilde karşılık vereceklerini, bu saldırının asla cezasız kalmayacağını 8 Ağustos’ta açıkladı.

Peki, bu bir blöf mü? Hayır! Eğer bu blöf olarak kalırsa, işte o zaman İran kaybedecektir. Onun için ABD’yi öyle ya da böyle vuracak. ABD’nin istediği de bu. Fakat ABD İran’ı gerçekten vurabilir mi? İşte bu o kadar kolay değil, en azından açıktan vuramaz, rejimi de öyle dediği gibi deviremez.

Çünkü İran bu vuruş/operasyon öncesi tedbirlerini alıyor. Bu bağlamda Rusya ile geliştirdiği askeri ittifak/işbirliği ve Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ile bölgesel ittifak kolay bir lokma olmayacağını gösteriyor. Bunun dışında Tahran’da İran, Rusya ve Türkiye’nin gerçekleştirdiği Üçlü Zirve’nin sadece Suriye ile sınırlı kaldığını düşünmek için de fazla saf olmak gerekiyor.

Burada özellikle Rusya ile atılan adım çok önemli. Rusya ile askeri ittifak, ABD’ye bir kez daha Üçüncü Dünya Savaşı’nın hatırlatılması ile eş değer. Zira Rusya İran’ın içine girdiği bir savaşı Üçüncü Dünya Savaşı’nın başlangıcı olarak ilan etmiş durumda. Bundan dolayı da olsa gerek Cumhurbaşkanı Ruhani, 5 Ağustos’taki 90’dan fazla ülke lideri ve temsilcilerinin hazır bulunduğu yemin töreninde ABD’ye “karşılık vereceğiz” dedi.

Çanlar bu sefer çok şiddetli çalıyor!

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
1969 Dörtyol-Hatay doğumlu olan Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. BÜ’de 1995 yılında Yüksek Lisans çalışmasını tamamlayan Erol, aynı yıl BÜ’de doktora programına kabul edildi. Ankara Üniversitesi’nde doktorasını 2005’de tamamlayan Erol, 2009 yılında “Uluslararası İlişkiler” alanında doçent ve 2014 yılında da Profesörlük unvanlarını aldı. 2000-2006 tarihleri arasında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM)’nde görev yapan Erol, ASAM’ın Genel Koordinatörlük görevini de bir dönemliğine yürütmüştür. 2009 yılında Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) Kurucu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (USGAM)’nin de kurucu başkanı olan Prof. Erol, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanlığını da yürütmektedir. Prof. Erol, Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (GAZİSAM) Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur. 2007 yılında Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) “Türk Dünyası Hizmet Ödülü”nü alan Prof. Erol, akademik anlamdaki çalışmaları ve medyadaki faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 2013 yılında Çağdaş Demokratlar Birliği Derneği tarafından “Yılın Yazılı Medya Ödülü”, 2015 yılında “APM 10. Yıl Hizmet Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından “2015 Yılın Basın-Fikir Ödülü”, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri “2016 Gönül Elçileri Medya Onur Ödülü”, Yörük Türkmen Federasyonları tarafından verilen “2016 Türkiye Onur Ödülü”. Prof. Erol’un 15 kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının isimleri şu şekildedir: “Hayalden Gerçeğe Türk Birleşik Devletleri”, “Türkiye-AB İlişkileri: Dış Politika ve İç Yapı Sorunsalları”, “Avrasya’da Yeni Büyük Oyun”, “Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları”, “Türk Dış Politikasında Güvenlik Arayışları”, “Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu İlişkileri”, “Sıcak Barışın Soğuk Örgütü Yeni NATO”, “Dış Politika Analizinde Teorik Yaklaşımlar: Türk Dış Politikası Örneği”, “Krizler ve Kriz Yönetimi: Aktörler ve Örnek Olaylar”, “Kazakistan” ve “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”. 2002’den bu yana TRT Türkiye’nin sesi ve TRT Radyo 1 (Ankara Radyosu) “Avrasya Gündemi”, “Stratejik Bakış”, “Küresel Bakış”, “Analiz”, “Dosya”, “Haber Masası”, “Gündemin Öteki Yüzü” gibi radyo programlarını gerçekleştirmiş olan Prof. Erol, TRT INT televizyonunda 2004-2007 yılları arasında “Arayış”, 2007-2010 yılları arasında Kanal A televizyonunda “Sınır Ötesi” ve 2020-2021’de de BBN TÜRK televizyonunda “Dış Politika Gündemi” programlarını yapmıştır. 2012-2018 yılları arasında Millî Gazete’de “Arayış” adlı köşesinde dış politika yazıları yayımlanan Prof. Erol’un ulusal-uluslararası medyada çok sayıda televizyon, radyo, gazete, haber siteleri ve dergide uzmanlığı dahilinde görüşlerine de başvurulmaktadır. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Latin Amerika Araştırmaları Merkezi’nde (LAMER) de dersler veren Prof. Erol, 2018’den bu yana Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerini devam ettirmektedir. Prof. Erol, 2006 yılından itibaren Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde de dersler vermiştir. Prof. Erol’un başlıca ilgi ve uzmanlık alanları ve bu kapsamda lisans, master ve doktora seviyesinde verdiği derslerin başlıcaları şu şekilde sıralanabilir: “Jeopolitik”, “Güvenlik”, “İstihbarat”, “Kriz Yönetimi”, “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”, “Türk Dış Politikası”, “Rus Dış Politikası”, “ABD Dış Politikası”, “Orta Asya ve Güney Asya”. Çok sayıda dergi ve gazetede yazıları-değerlendirmeleri yayımlanan Prof. Erol’un; “Avrasya Dosyası”, “Stratejik Analiz”, “Stratejik Düşünce”, “Gazi Bölgesel Çalışmalar”, “The Journal of SSPS”, “Karadeniz Araştırmaları gibi” akademik dergilerde editörlük faaliyetlerinde bulunan Prof. Erol, “Bölgesel Araştırmalar”, “Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları”, “Gazi Akademik Bakış”, “Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri”, “Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler”, “Demokrasi Platformu” dergilerinin editörlüklerini hali hazırda yürütmekte, editör kurullarında yer almaktadır. 2016’dan bu yana Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Kurucu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettiren Prof. Erol, evli ve üç çocuk babasıdır.

Benzer İçerikler