Analiz

ABD-Ermenistan Stratejik Ortaklığı ve Güney Kafkasya Jeopolitiği

ABD’nin Güney Kafkasya’da artan etkisi, bölgedeki güç dengelerini değiştirirken Rusya’nın geleneksel nüfuzunu tehdit etmektedir.
Rusya, Ermenistan’ın Batı’ya yakınlaşmasına karşı Azerbaycan ve İran’la işbirliğini güçlendirerek ABD’nin bölgedeki etkinliğini dengelemeye çalışmaktadır.
ABD’nin stratejik ortaklık adımı, Güney Kafkasya’da ikinci Renkli Devrim sürecini tetiklemektedir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Güney Kafkasya’da Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Rusya arasındaki jeopolitik mücadele, bölgesel dengeleri yeniden şekillendirirken, Ermenistan’ın Batı’yla yakınlaşma çabaları dikkat çekmiştir. Özellikle 14 Ocak 2025 tarihinde imzalanan ABD-Ermenistan Stratejik Ortaklık Komisyonu Tüzüğü, bölgedeki güç mücadelelerini farklı bir boyuta taşımış, Ermenistan’ın Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nden (KGAÖ) uzaklaşması ve ABD’yle derinleşen ilişkileri, Güney Kafkasya’da ikinci bir Renkli Devrim dalgasına işaret etmiştir. Bu çerçevede ABD’nin Ermenistan üzerinden bölgedeki etkisini artırma stratejisi ve Moskova’nın bu hamlelere karşı tepkileri, bölgedeki uzun vadeli istikrarı belirleyecek kilit faktörler arasında yer almıştır.

14 Ocak 2025 tarihinde ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan tarafından Washington’da imzalanan ABD-Ermenistan Stratejik Ortaklık Komisyonu Tüzüğü, iki ülke arasındaki ilişkilerin stratejik bir ortaklığa dönüşmesini sağlamıştır. Anlaşma, ekonomi, enerji, savunma, güvenlik, demokratik kurumların güçlendirilmesi, hukuk ve adaletin teşviki ile halklar arası bağların geliştirilmesi gibi çeşitli alanlarda işbirliği hedeflemektedir. Blinken, bu tüzüğü “ortak çıkarlar üzerine inşa edilen daha derin bir iş birliği için bir çerçeve” olarak nitelendirmiş, Dışişleri Bakanı Mirzoyan ise anlaşmayı “Ermenistan’ın bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğüne ABD’nin verdiği desteğin bir göstergesi” olarak tanımlamıştır. Ermenistan’ın bu kapsamda ABD’yle nükleer enerji kullanımına yönelik 123 Antlaşması görüşmelerine başlaması ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) tatbikatlarına katılımı, ülkenin güvenlik politikalarını çeşitlendirme çabalarının bir parçası olarak görülmüştür. Bu tüzük, Ermenistan’ın Güney Kafkasya’da daha istikrarlı bir barış hedefi doğrultusunda ABD’yle ilişkilerini derinleştirme adımı olarak değerlendirilmiştir.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın ülkesinin KGAÖ üyeliğini “fiilen dondurduk”açıklaması ve Ermenistan-İran sınırındaki kontrol noktalarının Ermenistan Ulusal Güvenlik Servisi’ne devredilmesi kararı, ülkenin güvenlik ve dış politikada yön değişikliğinin açık göstergeleridir. Başbakan Paşinyan, KGAÖ’nün Ermenistan’ın güvenlik ihtiyaçlarını karşılamadığını ve özellikle 2021-2022 yıllarındaki krizlerde etkin bir çözüm sunamadığını ifade etmiştir. Bu bağlamda, Ermenistan’ın Hindistan’dan silah alımları gerçekleştirmesi ve ABD ile NATO tatbikatlarına katılması, güvenlik politikalarını çeşitlendirme ve Batı’ylaentegrasyon çabalarının bir parçası olarak görülmektedir. 

Öte yandan Rus sınır muhafızlarının Ermenistan-İran sınırından çekilmesi, Ermenistan’ın bölgesel bağımsızlık arayışında attığı bir başka önemli adımı temsil etmektedir. Sivil Sözleşme Partisi Başkan Yardımcısı Vahagn Aleksanyan, sınır düzenlemelerinin Ermenistan’ın egemenlik haklarını güçlendirdiğini belirtirken, Rusya’nın bölgedeki etkisinin zayıflaması, Moskova’yla ilişkilerde gerilime yol açmıştır. Bu gelişmeler, Ermenistan’ın dış politikada Batı’ya yönelme eğilimini hızlandırdığı bir döneme işaret etmektedir.

15 Ocak 2025 tarihinde Erivan’da düzenlenen basın toplantısında Ermenistan Savunma Bakanı Suren Papikyan, ABD ve Fransa’nın desteğiyle Ermeni Ordusu’nun reform sürecinin devam ettiğini açıklamıştır. Bakan Papikyan, “Ermeni-Amerikan iş birliği çerçevesinde tatbikatlar, danışmanlıklar ve çavuşluk sisteminde reform çalışmaları yürütülmektedir. İşbirliğinden memnunuz: hız iyi, dinamizm iyi. Bu işbirliğinin daha da derinleşeceğini umuyoruz” ifadelerini kullanmıştır. Fransa’yla işbirliğinin de benzer bir mantıkla geliştiğini belirten Bakan Papikyan, askerî eğitimlerle ilgili detayların sınırlı tutulduğunu ancak dil engellerinin aşılması için çalışmalar yapıldığını eklemiştir. Bu reformlar, Ermenistan’ın savunma alanında Batı’yla entegrasyon sürecini güçlendirdiğini ortaya koymaktadır. Özellikle ABD’nin askerî danışmanlık sağlaması ve ortak tatbikatlara liderlik etmesi, Ermenistan’ın Batı’yla güvenlik alanındaki bağlarını kuvvetlendirme stratejisinin bir yansımasıdır.

ABD ve Ermenistan arasında imzalanan stratejik ortaklık belgesi, Washington’un Erivan’la işbirliğini genişletme hamlesi olarak değerlendirilmiştir. Antony Blinken’in, bu anlaşmanın “ekonomi, güvenlik, savunma, demokrasi ve uluslararası işbirlikleri” gibi kilit alanlarda derinleşme sağlayacağını vurgulaması, ABD’nin Güney Kafkasya’da artan nüfuz arayışını açıkça ortaya koymuştur. Ancak Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bu gelişmeleri Batı’nın bölgeye müdahalesi olarak eleştirerek “yerel gelenek ve tarihsel bağlamı anlamadan yapılan müdahaleler” olarak nitelendirmiştir. Bakan Lavrov’un “Bölgesel sorunların, Rusya, Azerbaycan, Türkiye ve İran gibi komşu ülkelerle çözülmesi gerektiği” yönündeki açıklamaları, Moskova’nın bu süreçteki temkinli yaklaşımını ve Ermenistan’ın Batı’ya yönelmesinden duyduğu rahatsızlığı yansıtmaktadır.

Güney Kafkasya’daki Amerikan-Rus hegemonya çekişmesindeki rol değişimine işaret eden süreçte, kısa bir süre önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ihtilafın çözümüne arabuluculuk yapma teklifinde bulunması ve Moskova’da gerçekleştirilen Rus-Ermeni diplomatik görüşmelerin ardından Rus güçlerinin bölgeden çekilmesi dikkat çekmiştir. Bu gelişmelerin ardından Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki sınır belirleme çalışmalarına yönelik olarak 16 Ocak 2025 tarihinde düzenlenen toplantıda, sınır hattının kuzeyden başlayarak İran sınırına kadar ilerlenmesi kararlaştırılmıştır. Görüşmede ayrıca, sınır belirleme sürecine ilişkin prosedürlerin yer aldığı taslak belgeler ele alınmış ve taraflar, bir sonraki toplantının tarih ve yerini çalışma düzeninde belirleme konusunda anlaşmaya varmışlardır.

Gürcistan’ın radikal Batı yanlılığından uzak denge ve “komşularla sıfır sorun politikası”çerçevesinde Gürcistan kamuoyunu dizginleştirme girişiminin ardından, Batı-Gürcistan ilişkileri adeta sıkıntılı duruma girmiştir. Bu süreç devam ederken Güney Kafkasya’daki bir diğer devlet olan Ermenistan’ın dış politikada yön değiştirme süreci, ABD-Ermenistan Stratejik Ortaklık Komisyonu Tüzüğü ve NATO ile artan askerî işbirliği kapsamında hız kazanması, Güney Kafkasya’da Rusya’dan uzaklaşan ve ABD merkezli Batı’ya yakınlaşan bir Ermenistan hükûmeti ile Rusya ile müzakerelere hazırlanan ve Batı’ya stratejik denge kuran bir Gürcistan hükûmeti oluşturmuştur. Bu durum Güney Kafkasya’da rol değişimine gidildiğine işaret etmiştir. 

Ermenistan ile ABD arasında imzalanan bu belgeler, savunma reformları ve Batı ordularıyla uyumluluk hedeflerini içerirken somut güvenlik garantileri veya doğrudan askerî destek sağlamayacak, yalnızca diplomatik bir çerçeve sunacaktır. Başbakan Nikol Paşinyan yönetimindeki Ermenistan’ın Batıcı politikaları, Gürcistan’daki Gül Devrimi ve Ukrayna’daki Turuncu Devrim gibi Renkli Devrimlerin etkilerini anımsatmaktadır. Ancak bu devrimlerin ardından, 2014 yılında Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı, 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı ve 2008 Rusya-Gürcistan Savaşı gibi örneklerde görüldüğü üzere, ABD’nin stratejik ortaklık politikalarının genellikle kâğıt üzerinde kaldığı ve bölgesel istikrar yerine kaos yarattığı eleştirileri yapılmaktadır. Bu bağlamda, Ermenistan özelinde de Batı’yla artan işbirliğine rağmen somut güvenlik garantilerinin eksikliği, bölgesel dengeleri zorlayan bir dış politika yönelimine neden olmuştur. ABD’nin Ermenistan gibi ülkeleri Rusya’ya karşı stratejik birer araç olarak kullanma yaklaşımı, bu süreçte daha belirgin hale gelmiştir.

ABD’nin Güney Kafkasya’da artan etkisi, bölgedeki güç dengelerini değiştirirken Rusya’nın geleneksel nüfuzunu tehdit etmektedir. KGAÖ üyeliğinin fiilen askıya alınması, Rus askerlerinin sınır bölgelerinden çekilmesi ve Ermenistan’ın Batı’yla entegrasyon arayışları, Moskova’nın bölgesel güvenlik stratejilerinde yeni düzenlemeler yapmasını gerektirebilir. Ancak bu durum, Ermenistan’ın jeopolitik konumunu daha karmaşık hale getirmiş ve bölgesel istikrar arayışlarını daha da zorlaştırmıştır. Özetle Ermenistan’ın Batı’ya yaklaşımı, Moskova’nın tepkileri ve ABD’nin stratejik hedefleri arasında sıkışan bir ülkenin dış politika tercihlerine işaret etmektedir.

ABD’nin Ermenistan üzerinden Güney Kafkasya’da etkisini artırmaya yönelik adımları, Rusya’nın bölgedeki geleneksel nüfuzunu daha da zayıflatacaktır. Moskova, Azerbaycan ve İran ile işbirliğini derinleştirerek ABD’nin bölgedeki etkisini dengelemeye çalışacaktır. Bu durum, Güney Kafkasya’da daha keskin bir jeopolitik bölünmeye yol açarak ABD ve Rusya’nın bölgesel çıkarlarının çatışmasına sahne olacağına, bu çekişmenin, bölgede istikrarsızlığı artırabileceğine ve Ermenistan’ı ABD ve Rusya arasında sıkışmış bir pozisyonda bırakılabileceğine işaret etmektedir.

ABD, Güney Kafkasya’da daha kapsamlı bir strateji geliştirerek Gürcistan ve Ermenistan arasında bir işbirliği modeli oluşturmayı hedefleyebilir. Gürcistan’ın Batı’yla ilişkilerindeki duraklama göz önüne alındığında ABD, Gürcistan’ın denge politikasını desteklerken Ermenistan üzerinden NATO ve AB ilişkilerini yeniden canlandırmayı amaçlayabilir. Bu durum, ABD’nin bölgede Çin ve Rusya’nın etkisini sınırlarken, kendi jeopolitik hedeflerini güçlendirmesine olanak tanıyabilir. Ancak Gürcistan’ın, Batı ve Rus etkisini sınırlama çabalarına karşın, Çin’in ticari ve lojistik gücü ile bölgedeki konumu Gürcistan için öncelikli bir faktör olarak önemini korumaktadır. Bu bağlamda Trump yönetimi döneminde izlenen Çin karşıtı politikalar, Gürcistan’ı ABD’den uzaklaştıran bir etki yaratmış olabilir. Dolayısıyla ABD, Güney Kafkasya’daki etkisini tamamen kaybetmemek adına, Renkli Devrimlerin dördüncü faslı olarak değerlendirilebilecek bir hamleyle Ermenistan üzerinden nüfuzunu artırma stratejisini sürdürmektedir.

Ergün MAMEDOV
Ergün MAMEDOV
Ergün Mamedov, 2020 yıllında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler tezli yüksek lisans bölümüne kabul almış ve 2022 yılında tezini başarıyla savunarak mezun olmuştur. Eğitimine hâlihazırda 2022 yılında başladığı Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler ana bilim dalında doktora öğrencisi olarak devam etmektedir. Gürcistan vatandaşı olan Ergün Mamedov, ileri düzeyde Gürcüce, orta düzeyde İngilizce ve başlangıç düzeyinde Rusça bilmektedir. Başlıca ilgi alanları, Güney Kafkasya ve Türk Dünyası coğrafyaları merkezli güncel diplomasi gündemi ve siyasî tarihtir.

Benzer İçerikler