2025 yılı itibarıyla küresel sistem, büyük güçler arasındaki ekonomik ve siyasî rekabetin daha sert araçlarla yürütüldüğü bir döneme girmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) dış ticarette karşılıklılık ilkesine dayalı olarak başlattığı yeni tarife politikaları, doğrudan Çin’i hedef alırken, dolaylı etkileriyle Rusya gibi enerji ihracatına dayalı ekonomilere de ciddi yansımalar doğurmuştur. Özellikle Ticaret Savaşı’nın neden olduğu küresel arz-talep dengesizlikleri, Moskova’nın ekonomik kırılganlıklarını artırmakta; aynı zamanda Çin’e artan bağımlılığı ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nın mali yükü, Rus dış politikasının manevra alanını sınırlamaktadır.
ABD Başkanı Donald Trump’ın 13 Şubat 2025 tarihinde açıkladığı “Adil ve Karşılıklı Ticaret Planı”, ABD’nin uzun süredir maruz kaldığı dış ticaret dengesizliklerine karşı yapısal bir düzeltme girişimi olarak uluslararası ekonomide etkisini göstermeye başlamıştır.[1] Planın temelinde karşılıklılık ilkesi yer almakta; Hindistan, Brezilya ve Avrupa Birliği (AB) tarifeler, ithalat yasakları ve dijital hizmet vergileri gibi tek taraflı ticaret önlemleri, Amerikan ihracatçısının küresel pazarlardaki rekabet gücünü zayıflatmakta ve dış ticaret açığını derinleştirmektedir.
Bu politika kapsamında Çin’e karşı uygulanan tarifeler, başlangıçta yüzde 34 seviyesindeyken, kısa sürede yüzde 104’e, ardından yüzde 125’e yükseltilmiş; Pekin de buna karşılık Amerikan ürünlerine yüzde 84 oranında misilleme tarifesi uygulamıştır. Karşılıklı olarak yükselen bu vergi duvarları, sadece ikili ilişkileri değil, küresel ticaret dengelerini ve enerji piyasalarını da doğrudan etkilemiştir. 10 Nisan 2025 tarihinde yuanın 2007’den bu yana en düşük seviyeye gerilemesi, bu savaşın finansal piyasalarda da güçlü bir şok dalgası yarattığını ortaya koymuştur.[2]
ABD-Çin Ticaret Savaşı’nın doğrudan hedefi olmayan Rusya ise bu gelişmelerin en kırılgan üçüncü tarafı hâline gelmiştir. Zira Rusya’nın ekonomik yapısı büyük oranda enerji ihracatına dayalıdır ve Çin, başlıca enerji ithalatçısı konumundadır. Çin ekonomisindeki yavaşlamayla birlikte Rus petrolüne olan talep azalmış, bu da doğrudan Rus enerji gelirlerinde düşüşe neden olmuştur. Buna paralel olarak OPEC+ (Rusya dahil), beklenenden erken biçimde günlük üretimi 411 bin varil artırma kararı almış; bu arz fazlası da küresel petrol fiyatlarını aşağı çekmiştir. 7 Nisan 2025 itibarıyla Russian Urals petrolünün varil fiyatı 51,54 dolara gerilemiş; bu seviye, Moskova’nın 2025 bütçesinde esas aldığı 70 dolarlık ortalamanın oldukça altında olduğu görülmüştür.[3]
Moskova Borsası yüzde 5’in üzerinde değer kaybederken, yatırımcı güveni ciddi şekilde sarsılmıştır. Rusya Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina, düşen petrol fiyatları ve iç tüketimde yaşanan daralmanın yeni ekonomik riskler doğurduğuna dikkat çekmiştir.[4] Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova ise ABD’nin tek taraflı gümrük tarifelerinin Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarını ihlâl ettiğini belirtmiş ve bu adımların küresel ekonomik istikrarı tehdit ettiğini vurgulamıştır.[5]
Savunma harcamalarının 2025 bütçesindeki payının yüzde 32’ye ulaşması, Ukrayna’daki savaşın sürdürülebilirliğini sorgulatır hâle getirmiştir. Artan bütçe açığı, Moskova’nın sosyal harcamaları ve askerî operasyonları aynı anda sürdürebilmesini zorlaştırmakta; Rusya’yı hem içte hem dışta çifte mali baskı altına sokmaktadır. Konuya dair yorumda bulunan John Gawthrop’a göre, mevcut durum Rusya açısından tam anlamıyla “mükemmel fırtına” olarak tanımlanmaktadır.
Rusya, teknik olarak ABD’nin yeni tarife listesinde yer almaması sayesinde dolaylı olarak korunmuş görünse de bu muafiyet piyasaları sakinleştirememiştir. 2024 yılında ABD’ye 3,27 milyar dolarlık ihracat ve 526 milyon dolarlık ithalat gerçekleştiren Moskova’nın yüzde 40’a kadar bir tarife oranıyla karşılaşması beklenirken, listede yer almaması ABD’nin Ukrayna barış müzakerelerinde Putin üzerinde baskı kurma stratejisinin bir parçası olarak görülmüştür.[6] 6 Nisan 2025 tarihinde Beyaz Saray Ulusal Ekonomi Konseyi Direktörü Kevin Hassett, bu muafiyetin Başkan Trump’ın bilinçli tercihi olduğunu ve müzakereleri sekteye uğratmamak amacı taşıdığını belirtmiştir.[7] Aynı hafta Kremlin Temsilcisi Kirill Dmitriev’in Washington’u ziyaret ederek yatırım işbirliği ve “saygılı diyalog” vurgusu yapması, Moskova’nın bu muafiyeti yalnızca teknik değil, diplomatik bir jest olarak algıladığını göstermiştir.
8 Nisan 2025 tarihinde Dışişleri Bakan Yardımcısı Andrey Rudenko, ABD-Çin Ticaret Savaşı’nın Rusya-Çin ilişkilerini zedelemediğini, aksine stratejik ortaklığı derinleştirdiğini açıklamıştır.[8] Rusya, Batı’nın tek taraflı ekonomik baskılarına karşı Çin ile çok boyutlu işbirliğini artırarak kendisini çok kutuplu küresel düzende istikrarlı bir ortaklık ekseninde konumlandırmaya çalışmaktadır.
Bu esnada Rusya açısından dikkatle izlenen bir başka süreç de ABD ile İran arasında Maskat’ta yürütülen dolaylı müzakerelerdir. Nükleer program, mahkûm takası ve yaptırımların hafifletilmesi gibi başlıklarla şekillenen bu temaslar, Moskova açısından sadece iki ülke arasındaki uzlaşma değil, aynı zamanda bölgesel güç dengelerini etkileyebilecek bir gelişme niteliğindedir. İran, Rusya için enerji ve askerî işbirliği bakımından Batı dışı çok kutuplu sistemin temel direklerinden biridir. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin genel bir çerçeve mutabakatı hazırlanmakta olduğunu açıklaması, sürecin derinleştiğini ve Rusya’nın etki alanının sınanmakta olduğunu göstermektedir.[9]
Trump’ın Rusya-Ukrayna Savaşı’nı sona erdirme vaadine rağmen üç ay içerisinde somut bir ilerleme kaydedilememiştir. St. Petersburg’da gerçekleşen son Putin-Witkoff görüşmesinden herhangi bir sonuç çıkmamıştır. Witkoff’un Rusya egemenliğindeki dört bölgeyi tanıma önerisi ve yaptırım altındaki Rus yetkililerle temas kurması, müzakerelerin aynı zamanda ABD’nin Moskova’yla diplomatik normalleşme süreci olarak ele alındığını göstermektedir.[10] Trump, 13 Nisan 2025 tarihinde başkanlık uçağında yaptığı açıklamada, “Bence Ukrayna ile Rusya arasında her şey yolunda gidiyor. Ve bunu çok yakında siz de öğreneceksiniz…”[11] diyerek iyimser bir dil kullanmış; ancak bu açıklama, sürecin hâlen belirsizlik içinde siyasî söylem düzeyinde sürdüğünü ortaya koymuştur.
Bunlara ek olarak 15 Nisan 2021 tarihli ve Biden yönetimi tarafından çıkarılan 14024 sayılı Başkanlık Kararnamesi, siber saldırılar, seçimlere müdahale, ABD vatandaşlarına zarar verme ve yaptırımları delmeye yönelik faaliyetlerden sorumlu tutulan Rus kişi ve kuruluşlara yönelik yaptırımları içermektedir. 2025 yılının Mart ayında Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, bu yaptırımları yasa dışı ilân ederek kaldırılmaları gerektiğini belirtmiş, ancak Donald Trump söz konusu yaptırımları bir yıl süreyle yeniden uzatmıştır.[12]
ABD’nin “Adil ve Karşılıklı Ticaret Planı” çerçevesinde Çin’e yönelik tarifeleri artırmasıyla tırmanan Ticaret Savaşı, küresel ekonomik sistemde bir kırılmaya yol açarken, Rusya için dolaylı ama derin etkiler doğurmuştur. Çin’in enerji talebindeki azalma, Rusya’nın başlıca gelir kaynağını baskılamış; buna ek olarak OPEC+ üretim artışıyla oluşan arz fazlası, petrol fiyatlarını Moskova’nın bütçe projeksiyonlarının altına çekmiştir. Bu gelişmeler, Moskova’yı enerji piyasalarındaki dalgalanmalara karşı daha kırılgan hâle getirmiştir. Rusya’nın Çin’le dayanışmayı stratejik öncelik olarak görmesi, kısa vadede Batı’ya karşı bir siper oluşturabilirken, uzun vadede Moskova’yı ekonomik olarak Pekin’e bağımlı kılabilecek yapısal bir dengesizlik oluşturma riskini taşımaktadır. Çin’in olası yön değişikliklerinde ya da daha agresif fiyat pazarlığında, Rusya’nın dış ticaret pozisyonu zayıflayabilir.
ABD’nin Rusya’yı tarifelerden muaf tutması, ilk etapta barış müzakereleriyle ilişkilendirilmiş bir diplomatik jest olarak algılansa da piyasalarda somut bir rahatlama yaratmamıştır. Moskova Borsası’ndaki düşüş, enerji gelirlerindeki kayıplar ve yatırımcı güvenindeki erozyon, ekonominin temel dinamiklerinin sarsıldığını göstermektedir. Rusya, bir yandan ABD ile Ukrayna müzakerelerinde zaman kazanmaya çalışırken, diğer yandan Çin’e yönelerek kısa vadeli ekonomik dayanışmayı güçlendirmektedir. Ancak ABD’nin İran’la yürüttüğü dolaylı görüşmelerin başarıya ulaşması durumunda, Rusya’nın Orta Doğu’daki nüfuz alanı da daralabilir. Böyle bir senaryoda Moskova, yalnızca enerji fiyatları üzerinden değil, jeopolitik olarak da Batı eksenli çevreleme stratejilerinin baskısı altına girebilir.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sahada ve diplomasi zemininde tıkanması, Rusya’nın hem ekonomik hem askerî kapasitesini zorlamaktadır. Bütçenin yüzde 32’sinin savunmaya ayrıldığı 2025 yılında, enerji gelirlerindeki daralma Moskova’yı iç sosyal harcamaları kısmaya ve savaşın maliyetini dengelemeye zorlamaktadır. Barış müzakerelerinde Trump yönetiminin olumlu mesajlarına rağmen somut ilerleme kaydedilememesi ve ABD’nin yaptırım kararnamesini uzatması, Moskova’nın Batı’yla normalleşme yönündeki olası beklentilerini boşa çıkarmaktadır. Böyle bir konjonktürde Rusya’nın önündeki seçenekler; içeride mali daralma karşısında popüler desteği koruyacak önlemler almak, dışarıda ise Çin’e daha fazla bağımlı hâle gelmeden alternatif ekonomik ortaklıklar inşa etmeye çalışmaktır. Ancak bu çabanın kısa vadede başarıya ulaşması, küresel enerji fiyatlarının toparlanmasına ve Ticaret Savaşı’nın kontrol altına alınmasına bağlı olacaktır.
Bu çok katmanlı belirsizlik ortamında Rusya, jeoekonomik baskılarla siyasî manevra alanı daralan bir aktör olarak hem Doğu hem Batı (ABD merkezli) ekseninde kırılgan denge politikaları yürütmektedir. ABD-Çin arasındaki Ticaret Savaşı’nın şiddetlenmesiyle birlikte Moskova, enerjiye dayalı dış gelirlerdeki azalma ve artan askerî harcamalar nedeniyle ekonomik açıdan sıkışmakta; ABD ile ilişkilerde ise yaptırımların sürekliliği ve Ukrayna’da diplomatik tıkanıklık nedeniyle stratejik sabırla hareket etmek zorunda kalmaktadır. Bu bağlamda Rusya’nın mevcut durumu, doğrudan çatışmalardan uzak kalmasına rağmen küresel gerilimlerin en maliyetli dolaylı bedellerini ödeyen bir güç profilini ortaya koymakta; Moskova’yı hem iç kamuoyuna karşı sosyal dengeleri korumaya hem de dış politikada daha fazla esneklik geliştirmeye mecbur bırakmaktadır.
[1] “Fact Sheet: President Donald J. Trump Announces ‘Fair and Reciprocal Plan’ on Trade”, The White House, https://www.whitehouse.gov/fact-sheets/2025/02/fact-sheet-president-donald-j-trump-announces-fair-and-reciprocal-plan-on-trade, (Erişim Tarihi: 13.04.2025).
[2] “Peskov: RF Analiziruyet Vozmozhnyye Posledstviya Uvelicheniya Poshlin Mezhdu SSHA i KNR”, Vedomosti, https://www.vedomosti.ru/politics/news/2025/04/10/1103567-peskov-rf-analiziruet, (Erişim Tarihi: 13.04.2025).
[3] Ciaran McGrath, “Russia’s Economy on the Brink as Trump Tariffs Send Oil Prices Tumbling to Three-Year Low”, Express, https://www.express.co.uk/news/world/2039694/russia-economy-brink-trump-tariffs-ukraine, (Erişim Tarihi: 13.04.2025).
[4] “Trump Tariffs Show Disregard for International Norms, Russia Says”, The Moscow Times, https://www.themoscowtimes.com/2025/04/09/trump-tariffs-show-disregard-for-international-norms-russia-says-a88666, (Erişim Tarihi: 13.04.2025).
[5] “Rossiya Poobeshchala Mery iz za Tarifnoy Voyny SSHA i Kitaya”, RBC, https://www.rbc.ru/rbcfreenews/67f65dd89a794790ad24c433, (Erişim Tarihi: 13.04.2025).
[6] Alexander Kolyandr, “Russia – Zero Tariffs Bring Zero Relief”, CEPA, https://cepa.org/article/russia-zero-tariffs-bring-zero-relief, (Erişim Tarihi: 13.04.2025).
[7] Sonya Bandouil, “Russia Excluded From US tariff list Due to Ongoing Ceasefire Negotiations, White House Says”, The Kyiv Independent, https://kyivindependent.com/russia-excluded-from-us-tariff-list-due-to-ongoing-ceasefire-negotiations-white-house-says, (Erişim Tarihi: 13.04.2025).
[8] “Rudenko: Tarify Mezhdu Kitayem i SSHA ne Povliyayut na Sotrudnichestvo Moskvy i Pekina”, TASS, https://tass.ru/ekonomika/23626393, (Erişim Tarihi: 13.04.2025).
[9] “Vtoroy Raund Peregovorov SSHA i Irana Proydet v Omane 19 Aprelya”, TASS, https://tass.ru/mezhdunarodnaya-panorama/23669325, (Erişim Tarihi: 13.04.2025).
[10] Lisa Haseldine, “Trump Tells Russia to ‘Get Moving’”, Spectator, https://www.spectator.co.uk/article/trump-tells-russia-to-get-moving, (Erişim Tarihi: 13.04.2025).
[11] “Tramp Zayavil o Progresse na Peregovorakh po Ukraine”, TASS, https://tass.ru/mezhdunarodnaya-panorama/23670675, (Erişim Tarihi: 13.04.2025).
[12] “Tramp Prodlil na God Paket Sanktsiy Baydena Protiv Rossii”, TASS, https://tass.ru/mezhdunarodnaya-panorama/23669495, (Erişim Tarihi: 13.04.2025).